Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku öğretim üyesi sayın Prof. Dr. Emir Kaya, hukuk fakültesi öğretim üyelerine aşağıdaki maili gönderdi:
***
Değerli Meslektaşlarımız,
Bildiğiniz üzere, kamu hukuku - özel hukuk ayrımı;
- İngiltere’de hem hukuk sisteminde hem de hukuk doktrininde yok.
- Fransa’da gerek hukuk sisteminde gerekse hukuk doktrininde kurucu bir ilke.
- Türkiye’de ise hukuk sisteminde yok ama hukuk doktrininde vazgeçilmez bir dogma gibi algılanıyor ve öğretiliyor.
Ayrımın teorik problemleri bir yana, Türkiye bağlamında temelsiz ve tutarsız olduğunu, irrasyonel bir şekilde sahiplenildiğini gördük ve bir çalışmaya dönüştürdük.
Araştırmamızın neticesinde, Türkiye’de sadece hukuk fakültelerinin teşkilatlanmasında var olan kamu hukuku - özel hukuk ayrımını kaldırmanın hukukun teorisine de pratiğine de büyük faydalarının olacağını düşünüyoruz. Esasında düalist fakülte teşkilatlanması da yasal bir zorunluluk değil. Sorgulanmamış bir teamülden ibaret.
Kamu hukuku - özel hukuk ayrımını Fransa üzerinden gerçek tarihi bağlamına oturtan ve pek çok yönden kritik eden makalemizi ilginize sunuyoruz.
Konunun fakülte kurullarında tartışılmasını umuyoruz.
Hukuk öğretisinin daha esaslı, daha bilimsel ve daha olgusal olduğu günlere ilerlemek ümidiyle,
Sevgi ve saygılarımızla,
Prof. Dr. Emir KAYA
Ar. Gör. Furkan AYDIN
Makale linkleri:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hacettepehdf/issue/85641/1384211
https://www.academia.edu/121991248/
***
Hacettepe Hukuk Dergisinin son sayısında yayınlanan “KAMU HUKUKU – ÖZEL HUKUK AYRIMININ GEÇERSİZLİĞİ - THE INVALIDITY OF THE DIVISION OF PUBLIC VS. PRIVATE LAW” başlıklı araştırma makalesinden biz istifade ettik.
Kendilerinin de izniyle makalenin bazı paragraflarını sayfamıza alıyoruz. (Tam metin için lütfen yukarıdaki linke tıklayınız)
Nuri ÇAKIR
***
Her ne kadar Türkiye’de Roma hukukundan günümüze gelen kadim bir ilke olduğu şeklinde yaygın ve yanlış bir algıya konu olsa da gerçekte kamu hukuku – özel hukuk ayrımı 19. yüzyıl Fransa’sına özgü tarihsel koşullar sonucunda ortaya çıkmış modern bir doktrindir.
***
Fransa dışında ise, söz konusu ayrım farklı şekillerde kabul ya da reddedilmiştir. Fransız hukuk sistemini aynen iktibas etmeyen ülkelerde bu ayrım, Fransa’dakilere ilaveten yeni problemlere ve ciddi çelişkilere yol açmaktadır. Bunun en net örneklerinden birini Türkiye sergilemektedir.
Türkiye kamu hukuku – özel hukuk ayrımını hukuk sisteminin merkezine, hatta kenarına bile yerleştirmiş değildir. Ayrım doktriner bir klişe, gerçeklikten uzak bir dogma olarak varlığını sürdürmektedir.
Bunun sonucunda hukukta öğreti ile olgu arasında ciddi bir uyumsuzluk meydana gelmektedir. Türkiye’de yasamada, yürütmede, yargıda, kısacası hukuk yapısında karşılığı olmayan kamu hukuku – özel hukuk ayrımı sadece hukuk fakültelerinin teşkilatlanmasında görülür.
Buradan da lisansüstü programların isimlerine aktarılır. Fakat bu durum dahi yasal bir gereklilik olmayıp, teamülden ibarettir.
***
Fransa’nın aksine, Türkiye’de lisans eğitiminin planlanmasında, hakimlikte, doçentlikte, kısacası hukukta önemli eğitim ve kariyer süreçlerinde de kamu hukuku – özel hukuk ayrımı baz alınmaz. Ayrımın genel teorik niteliği ise en zayıf noktasıdır. Hukukun bütünselliğine aykırı olan söz konusu ayrım, hukuk bilincini ve metodolojisini tutarlılıktan uzaklaştırmaktadır.
Bilişim hukuku, deniz hukuku ve rekabet hukuku gibi yeni veya melez alanlarda büsbütün iflas etmektedir. Anayasa hukukunun özel hukukun dışına, medeni usul hukukunun kamu hukukunun dışına konumlandırılması örneklerinde olduğu gibi geleneksel alanlar açısından da bu tasnif son derece sorunludur.
Türkiye’de bir türlü adamakıllı sorgulanmayan, bir akide muamelesi gören kamu hukuku – özel hukuk ayrımı, eğer engin hukuk felsefesi ve realist olgu okuması açısından bakılacak olursa görülecektir ki, geçersiz bir kurgudan ibarettir.
Hukuk fakültelerinin ve öğretisinin bu sorunlu kurgudan kurtarılmasıyla hukuk düşüncesinin ve sisteminin verimli gelişiminin önündeki bir engel ortadan kaldırılmış olacaktır.
Devam edecek.