Nurbanu Şen, “Neşriyatın Ehemmiyeti ve Yeni Asya” konulu seminerinde, “Yeni Asya her gün usanmadan, bıkmadan Risale-i Nur’u ve Bediüzzaman’ı anlatıyor. Gazetemiz bir tezdir, lÂhika mektubudur, bir okuldur” dedi.
İzmir Merkez ilçeleri ile Tire, Ödemiş, Torbalı, Menemen, Manisa, Turgutlu ve Aydın Yeni Asya hanım okuyucularının iştirakleri ile gerçekleşen seminerde “Tavizsiz İstikrar Çizgisinde 49. Yıl” coşkusu yoğun katılım ile gerçekleşti. Sunuculuğunu Şeyma Nur Nart’ın yaptığı program, Zeynep Yağcılar’ın Kur’ân tilâvetiyle başladı. Nurbanu Şen’in yaptığı “Neşriyatın Ehemmiyeti ve Yeni Asya” konulu seminer iki bölüm halinde gerçekleşti. “Dalgalan Yeni Asya’’ şiiri ile devam eden program Yeni Asya oratoryosu ile renk- lendi. Neşriyat köşesi, gıda kermesi ve çocuk tiyatrosu gibi zengin muhtevası olan program, katılımcılar arasında ‘Kitap ve Dergi aboneliği’ çekilişi yapılarak sona erdi.
Ahirzamanın dehşetinde bir sefine-i Nuh; Risale-i Nur
İçinde bulunduğumuz asra ve dehşetine vurgu yaparak söze başlayan Nurbanu Şen, “Millet bir gecede okuma yazma bilemez hale geldi. Cenâb-ı Hakk’ın rahmetidir ki, her fitne-i zamanda dini tahkim eden müceddidler göndererek bunalmış millete hidayet rehberi kılmıştır. İşte asr-ı ahirde minarenin başında olan asrın bediisi, bu ağır şerait altında Risale-i Nur’u eskimez yazı olan Kur’ân hattı ile yazarak, her türlü sadmeye karşı muhafaza etmiştir ki, Risale-i Nur’un vazifelerinden bir tanesi de budur. Tarihler cemiyetlerin hafızasıdır. Tarihini kaybetmiş cemiyet, hafızasını kaybetmiş bir fert gibidir. Hocaların, âlimlerin idam edildiği, iman, Kur’ân demenin suç sayıldığı, İslâmiyet’in ruhsuz bir ceset haline getirilmeye çalışıldığı bir dönemde, Kur’ân’dan başka mehaz tanımayan Risale-i Nur’un ehemmiyet kesb eden neşriyatı, küfrün belini kırmıştır” dedi.
Hedef, vatan sathını bir mektep yapmak
“Risale-i Nur gibi bir nimetimiz var ve nimet kendi cinsinden şükür ister, o şükür ise bu hakikatleri neşretmektir. Bu zamanda cihad farz-ı ayn hükmündedir’’ diyen Şen, bu hükmün ise her ferde hakikatleri neşretmek ve tebliğ misyonunu yüklediğini belirtti. Bugünkü cihad kalem ve ilim iledir, medenilere galebe çalmak ikna iledir. Dâvâsını ispat edenler kazanıyor bu asırda. Bu hakikatlere intisab etmenin bedeli ise; yazmak, yazdırmak, neşrine yardımdır. Hedefimiz vatan sathını bir mektep yapmaktır. Neşriyat bizim silâhımız, topla tüfekle işimiz yok! İlimle, irfanla, hikmetle cehalete meydan okuyacağız. ‘Büyük adam dâvâsı büyük olan adamdır’ diyor Bekir Berk Ağabey. Dâvâsı, sevdası büyük olanın ise hiçbir engeli olamaz. Bizler asli vazifemize dört elle sarılacağız. Risale-i Nur’un matbuat âleminde tezahürü lâzımdır ki maddî manevî musîbetler sel gibi üzerimize gelmesin” sözleriyle ilk bölümü sonlandırdı.
Risale-i Nur’un medyadaki dili ve sesidir Yeni Asya
Nurbanu Şen İkinci bölümde ise şunları söyledi: “Yeni Asya ila-i kelimetullahı hedef alarak, matbuat lisanıyla tezahür etmiş, Risale-i Nur vasıtasıyla insanların imanına hizmeti esas almıştır. Gerçekten haber vererek, insan hak ve hürriyetlerini, demokrasiyi müdafaa etmiş ve etmektedir. 1970’de yola çıkan Yeni Asya, aynı istikametini bugün de muhafaza ediyor. İttihad’ın devamı niteliğinde olan Yeni Asya hedef ve programını Risale-i Nur’dan alır. Risale-i Nur’un en büyük gaye ve hedefi olan Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyenin, bu zamanda imanî, ibadetî, ahlâkî, içtimaî ve siyasî ölçülerini tesbit edip bunları izah ve ispat etmek amacıdır. Yeni Asya her gün usanmadan, bıkmadan Risale-i Nur’u ve Bediüzzaman’ı anlatıyor. Gazetemiz bir tezdir, lâhika mektubudur, bir okuldur. Menfaat üzerine hareket etmez. Bugün bunu yayınlarıyla ispat etmektedir. En büyük destekçisi ise okuyucularıdır. Yeni Asya bayraktır. Bu bayrak altında, kıyamete kadar iman safında, Kur’ân safında, Risale-i Nurlar’ı okur ve neşrederiz, sahip çıkarız inşaallah.”
ŞULENUR YILDIRIM - İZMİR