AİHM ESKİ ÜYESİ RIZA TÜRMEN: TÜRKİYE SOYKIRIM DAVASINA MÜDAHİL OLABİLİR, AMA BÖYLE BİR NİYET GÖZÜKMÜYOR.
Dış politikadaki problem
“Türkiye Gazze konusunda mangalda kül bırakmıyor. Mitingler düzenleniyor, her zaman İsrail aleyhine sloganlar atılıyor. Ancak diğer yandan da İsrail’le ilişkileri devam ettiriyor. Büyükelçiler yerinde. Türkiye’nin dış politikadaki asıl problemi bu.”
İlişkiler tıkır tıkır
“Halka deniyor ki, İsrail’e karşı tavrımız bu, ama öbür taraftan İsrail ile ilişkiler tıkır tıkır işliyor. Türkiye bir şey yapmak istiyorsa davaya müdahil olabilir. Yazılı-sözlü görüş bildirme hakkı olur. Buna bir engel yok, ama böyle bir niyet gözükmüyor.”
***
İktidarın İsrail siyaseti iki yüzlü
Hukukçu Rıza Türmen, iktidarın İsrail politikasını eleştirerek “Türk halkına deniyor ki, İsrail’e karşı tavrımız bu, ama öbür taraftan İsrail ile ilişkiler tıkır tıkır işliyor” dedi.
Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Rıza Türmen, Gazete Duvar’a konuştu. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail’e karşı açtığı soykırım davası ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bizim vermiş olduğumuz bütün belgeler ciddi manada Lahey’de iş görüyor. Bu belgelerle İsrail orada mahkum olacaktır” sözlerini değerlendiren Türmen, “Türkiye bu konuda mangalda kül bırakmıyor. Mitingler düzenleniyor, her zaman İsrail aleyhine sloganlar atılıyor. Ancak diğer yandan da İsrail’le ilişkileri devam ettiriyor. Büyükelçiler yerinde. Türkiye’nin dış politikadaki asıl problemi bu. Her şey göründüğünden farklı bir anlam taşıyor. Her şeyin iki yüzü var; bir gerçek yüzü bir de Türk halkına takdim edilen yüzü var. Burada da öyle. Türk halkına deniyor ki, İsrail’e karşı tavrımız bu, ama öbür taraftan İsrail ile ilişkiler tıkır tıkır işliyor. Türkiye, bir şey yapmak istiyorsa, pekala davaya müdahil olabilir. Müdahil olursa, yazılı-sözlü görüş bildirme hakkı olur. Buna engel bir durum yok ama böyle bir niyet gözükmüyor” dedi.
Niyeti ispat etmek çok zor
Soykırım tanımını uluslararası hukukta kullanmanın ve kabul etmenin nasıl sonuçları olduğunu da değerlendiren Türmen, “Bütün suçların en büyüğü, soykırım. Ancak soykırımın ispat edilmesi oldukça güç. Soykırım için sadece öldürme kastı yetmiyor. Buna ilaveten belirli bir etnik ya da dinsel grubu kısmen ya da bütün olarak ortadan kaldırma kastı aranıyor. Yani siz hem bu kişilerin belirli bir dinsel ya da etnik gruba ait olduklarını ispat edeceksiniz hem de karşı tarafın bu grubu kısmen ya da tamamen ortadan kaldırmaya niyetli olduğunu ispat edeceksiniz… Bu niyeti ispat etmek çok zor. Bosna-Sırbistan davası da Uluslararası Adalet Divanı’nın önüne geldi. Sadece Srebrenitsa’da soykırım olduğuna karar verdi. Bosna’da korkunç şeyler oldu ama mahkeme bunların hiçbirini soykırım olarak kabul etmedi. Bu, ispatı çok güç olduğu kadar savunmayı da çok kolaylaştıran bir şey. İsrail’in avukatı Malcom Shaw, çok önemli bir hukukçu. Şu an piyasadaki en önemli devletler hukukçusu. Shaw’un savunmasına baktığınızda orada da bunu görüyorsunuz. Shaw, yapılanları reddetmiyor ama “Bunlar soykırım teşkil etmez çünkü o grubu ortadan kaldırma kastı yok” diyor. Özel kast aranıyor yani ve temel sorun da bu, özel kastın tespiti zor” ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi