Güneydoğu'da 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerin sembolü ‘Beyaz Toros’ların nasıl kullanıldığına ilişkin, yakınlarını kaybedenler açıklamalarda bulundu.
Hakkari’de 90’lı yıllarında 'Beyaz Toros' sahipleri tarafından yapılan faili meçhul olaylarında babasını kaybeden Yüksekova İnsan Hakları Denetim Kurulu Başkanı Tayyüp Canan, 'Beyaz Toros' denince acının, gözyaşının rengini ve resmini gördüğünü ifade etti.
Canan, bir kayıp yakını olarak duygularını, şu sözlerle dile getirdi:
"Bir kayıp yakını olarak bana soracak olursanız 'dünyanın en zor şeyi nedir?' diye babasının, kardeşinin katletmek hikayesini anlatmaktır. Çünkü bazen kelimeler boğazda düğümlenir ama bunu anlatmak zorundayız, halkı bilinçlendirmek zorundayız.
Bu olaylar nasıl oldu, bu cinayetler neden işlendi? Benim babam Abdullah Canan. 27 Ekim 1995 tarihinde Hakkari ilinin Yüksekova ilçesine bağlı Karlı Köyü'nün (Befercan) Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanlığı tarafından yakılıp, yıkılması üzerinde benim babam, dönemin Dağ Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı M. E. Y. hakkında Yüksekova Cumhuriyet Savcısı'na suç duyurusunda bulundu.
Bunu üzerine dönemin ilçe jandarma komutanı babamla görüştü, 'bu adam tehlikelidir bu adam terfi beklemektedir.' diye. Babam da ilçe jandarma komutanı 'eğer tehlikeliyse, terfi bekliyorsa veya kaygıları varsa o zaman niye köyümüzü tarumar etti.' İlçe jandarma komutanı, babam ve binbaşını arasında aracı oldu.
Babam, ilçe jandarma komutanı ve iki köylümüzle dönemin Dağ Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı M. E. Y. ile görüşmeye gitti, babam içeriye girince kendisine 'makamın ne kadar güzel, ne kadar sıcak, devlet bu olanakları herkese sağlasa bizler kardeşçe, barış ortamında birbirimizi sevsek, beraber yaşasak' diye esprili bir şekilde söyler. Binbaşı da babama şunu söyler 'eğer sen davandan vazgeçmezsen senin yerin değil, yatağın bile soğuk olacak.' Babam bunun üzerine 'sen hukukun üzerinde bir insan değilsin' diyerek orandan ayrılır.
Belli bir süre sonra babam 17 Ocak 1996 tarihinde Hakkari’ye silah ruhsatını yenilemek için giderken, arama yetkisi olmamasına rağmen yol araması yapar ve babamı orada gözaltına alır. Aradan 45 gün geçtiğinde biz babamızın cenazesini bulduk tabiî ki o dönemde farklı bir güç vardı. Mahkemelerin üzerinde farklı bir güç vardı. O insanlar yargılandılar ama ceza almadılar, o dönem kötü bir süreçti, o dönemin geri gelmesini istemiyoruz."
BEYAZ TOROS, SEVDİKLERİMİZİN BİR DAHA EVE DÖNMEMESİ DEMEKTİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Van mitinginde yaptığı ''AK Parti iktidardan indirilirse buralarda Beyaz Toroslar dolaşacak.' açıklaması ile faili meçhul cinayetlerin yeniden gündeme gelmesini 'acı' olarak niteleyen Canan, şunları kaydetti: "90’lı yılları simgesi olan 'Beyaz Toroslar' kayıp yakınları için şunu simgeler 'Beyaz Toros' bir otomobil markasından öte Yüksekova’da, Cizre’de, Batman’da,Şırnak’ta ve Diyarbakır’da veya ülkenin bir çok yerinde demokrat ve vicdanlı düşünen insanlar için 'Beyaz Toros' o dönemin sarkık bıyıklılar tarafından zorla araca bildirilen kişinin, annesinden, babasından, çocuklarından ve sevdiklerinden koparılıp bir daha evine dönmemesi denmektir. O dönemde babasını kaybeden birisi olarak bana, beyaz Toros bunu hatırlatıyor.
BEYAZ TOROS'A BİNDİRİLEN BİR DAHA CANLI BULUNMAZ
Beyaz Toros'a bindirilen insan bir daha bulunmaz. Bazen yıllar sonra bir asit kuyusunda bir kemik, bir kafatası, bazen bir yol kenarında işkence edilmiş bir cenaze ve o cenazenin ensesinde sıkılan bir kurşun, bazen de bir karakola yakın bir menfezin altında ağır işkencelerden geçirilmiş tanımamak için yüzündeki beneği kesilmiş olarak bulunur. O günün acısı, sızısı beyaz Toros, bir canavar demektir. Beyaz Toros denince acının ve gözyaşının rengini görüyoruz.
DAVUTOĞLU'NDAN 'CİNAYETLERİ AYDINLATMAK İÇİN BURADAYIM' DEMESİNİ BEKLERDİM; TEHDİT EDİP, GİTTİ
"Aynı zamanda acının ve gözyaşının resmidir Beyaz Toroslar." diyen
Canan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na seslendi: "Ülkenin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’ndan 'Beyaz Toroslar' hakkında şunu beklerdik. 'Beyaz Toroslar ile işlenen cinayetleri aydınlatmak için buradayım' demeliydi. 'Beyaz Toroslar'la işlenen cinayetlerinin zaman aşımına uğramayacağını söylemeliydi. 'Devlet arşivindeki o kayıpları açıklamakiçin buradayım' demeliydi. Biz kayıp yakınları olarak bunu bekliyorduk. Ama ne yazık ki Başbakan, bölgedeki diğer insanları da tehdit etti."
BAŞBAKAN'A SORUYORUM; BİR YAKININ KAYBOLUP, YÜZÜNDEKİ BENİ KESİLDİ Mİ? ÖZÜR DİLEMELİ...
"Buradan soruyorum Başbakan'a bir yakının, bir akraban gözaltına alınıp kaybedildi mi? Yüzündeki beni kesildi mi?" diyen Canan, Davutoğlu'nun empati yapıp, faili meçhul yakınlarından özür dilemesi gerektiğini söyledi. Canan, şu ifadeleri kullandı: "Davutoğlu, özür dilemelidir. Çünkü acılarımıza acı katmıştır. Başbakan, 'Beyaz Toroslar'ı gündeme getirip bir tehdit algısı yaratmak istiyorsa bence bir yanılgı içerisindedir. Yeniden mi yargısız infazlar olacak diye düşünüyoruz.
ÜLKENİN TEHDİDE DEĞİL, BARIŞA İHTİYACI VAR
Bir kayıp yakını olarak şunu söylemek istiyorum, bizi 'Beyaz Toroslar'la tehdit ettiniz. 1 Kasım’da bir sürprizimiz olacaktır. Kendilerine oy vermeyeceğiz, vicdanlarımıza oy vereceğiz. Bu ülkenin tehdide değil, barışa, kardeşliğe ve birlikteliğe ihtiyacı vardır."
BİZ 'BENİ İKTİDAR ETMEZSENİZ TEKRAR FAİLİ MEÇHULLERE KURBAN GİDERSİNİZ' DİYE ANLADIK
Kardeşini kaybeden Arif Karayın ise 1994 yılında yaşadıklarını anlattı.
"Kardeşim Hacı Karayın, 1994 yılında bizce faili malum olan ve faili meçhul adı altında kayıp edilen kişidir." diye üzüntüsünü dile getiren Arif Karayın, şöyle konuştu: Hacı Karayın, Savaş Budan ve Adnan Yıldırım olayını sadece Türkiye değil, bütün dünya biliyor. Avrupa özellikle biliyor. Hatta bu konuda devlet mahkum edildi.
Faili meçhul 90’lı yıllarda Türkiye’de yaşayan her insana malumdur, bu gizli bir şey değildir. Bu açıklanmış, tescil edilmiş bir olaydır, bir sorundur. Elbette AKP hükümeti iktidara geldiği zaman özelikle demokrasiden, faili meçhullerden, kayıplardan bu işi yapanlardan, bu katillerden hesap sorulacağı vaatleri ile iktidara geldi.
Maalesef Sayın Başbakan, birkaç gün önce Van’da 'Beyaz Toroslar'la ilgili yaptığı açıklamada eğer iktidara gelmezlerse Beyaz Toroslar'ın dolaşacağını anlatırken bizler de şunu anladık; eğer ben iktidar olmasam Kürt halkı 'Beyaz Toroslar'ın sahipleri tarafından tekrar katledilecek ve adına faili meçhul denilecek. Biz bunu anladık ve gerçekten de 2015 yılında dünyanın bir küçük köy olduğu bir ortamda bu söylemini Sayın Başbakan'a yakıştıramadım.
Çünkü artık dünya, küçük bir köydür eğer burada Yüksekova’da bir olay Amerika’da 2 dakika sonra duyulabiliyor. Faili meçhul yakını olarak bunu duyduğumda gerçekten şok oldum.
Yıl 2015 halen bir Başbakan iktidarda olan bir Başbakan bu denli halkı tehdit edilecek bir söylemde bulunabiliyorsa gerçekten durum çok vahimdir. Çok tehlikeli bir söylemdir. Sayın Başbakan 'onu demek istemedim aslında AKP onu ortada kaldırdı' dese de biz 'eğer siz beni tekrar iktidar yapmasanız tekrar faili meçhul cinayetlerine kurban gidersiniz' diye anladık. Bunu gerçekten Sayın Başbakan'a yakıştıramadık."