PAKET BİZE GÜVENCE VERECEK Mİ?

Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Günday, açıklanan “Yargı Reformu Strateji Metni”ni makyaj olarak değerlendirdi. Günday, “‘Tutuklama istisnaî olacak’ filan diyorlar. Yahu tutuklama zaten istisnaî olmak zorunda! Ama düşünce özgürlüğü esas olarak muhalife lazım. Parlamentoyu, yürütmenin etkinliklerini, kolluk güçlerinin kanuna aykırı tutumlarını eleştirmek için lâzım düşünce özgürlüğü. Bu paket bize bu güvenceleri sağlayacak mı?” dedi.

PAKET ENKAZIN İTİRAFNAMESİDİR

“Gerçek bir yargı reformu nasıl yapılmalı?” sorusunu da cevaplandıran Prof. Dr. Günday, “Kâğıt üzerinde yazması bir şeyi değiştirmez: Türkiye’de yargı bağımsızlığının zerresi yok. Bu paket olsa olsa enkazın itirafnamesidir. Üstelik bakın, tutuklama sayısını azaltmak da sizin iyi yolda olduğunuzu göstermez. Daha az tutuklarsınız, ama bunu yine bir tedbir değil, cezalandırma yöntemi olarak uygularsanız, sorun çözülmüş olmaz” dedi.

***

Düşünce hürriyeti muhalife lâzım

Açıklanan yargı reformu paketinde düşünce hürriyeti kavramı, devleti eleştirme hürriyetini de kapsayacak mı? diye soran hukukçu Metin Günday, “Düşünce özgürlüğü esas olarak muhalife lazım” dedi.

Türkiye’nin en önemli idare hukukçularından, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün de eski hocası olan Prof. Dr. Metin Günday’a göre Erdoğan’ın açıkladığı ve TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun hararetle alkışladığı Yargı Reformu Stratejisi geçmişin enkazının üzerine atılmış bir makyajdan ve mevcut vaziyetin itirafından ibaret. Prof. Dr. Metin Günday, Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’a konuşarak, “Türkiye’de yargı bağımsızlığının zerresi yok” dedi. Metin Günday’ın açıklamalarının bir bölümü şöyle; 

Türkiye’de yargı bağımsızlığının zerresi yok

(...) Gerçek bir yargı reformu nasıl yapılmalı?

Kâğıt üzerinde yazması bir şeyi değiştirmez: Türkiye’de yargı bağımsızlığının zerresi yok. ... Şimdi çıkıp tutukluluğun istisnaya dönüştürülecek olmasını bir lütuf, ileri adım gibi sunuyorsunuz. Yahu bu bir lütuf değil, bir kural! ... Bu paket olsa olsa enkazın itirafnamesidir. Üstelik bakın, tutuklama sayısını azaltmak da sizin iyi yolda olduğunuzu göstermez. Daha az tutuklarsınız, ama bunu yine bir tedbir değil, cezalandırma yöntemi olarak uygularsanız, sorun çözülmüş olmaz. Ben bir ceza hukukçusu değilim, ama diyelim ki, ceza muhakemesi kanununda tutukluluğu istisna olmaktan çıkartan bir hüküm var. İşe onu değiştirmekle başlarsın da, tutuklamayı kural olarak işleten yargı mensuplarının kafasını nasıl değiştireceksin?

Reform filan değil, makyaj

Yargı Reformu Strateji Metni’nde “yargılamaları hızlandıracağız”, “yeni mahkemeler kuracağız”, “tutuklama istisnai olacak” filan diyorlar. Yahu tutuklama zaten istisnai olmak zorunda! Fakat uygulamada tutuklama kural, serbest bırakma istisna. Üstelik tutuksuz yargılamada da adli kontrol, yurtdışına çıkış yasağı gibi uygulamalar devreye konuyor. Öte yandan metinde işaret edilen pek çok düzenleme için yasa çıkarılması gerekiyor. (...) Dolayısıyla bu ilan edilen şey gerçek anlamda bir reform filan değil, basbayağı bir makyaj.

Bu paket bize bu güvenceleri sağlayacak mı?

(...) Mevcut sistemle eğitim süresini beş yıla değil 10 yıla da çıkartsan, kontenjanı yüz binden elli bine de indirsen yine bir şey değişmez. Olsa olsa yüz bin yerine elli bin cahil türemiş olur! ... Bunca birikmiş sorunu böylesi bir paketle mi çözeceksiniz? ...O halde şunu soralım: Açıklanan pakette güçlendirileceği söylenen düşünce özgürlüğü, devleti eleştirme özgürlüğünü de kapsayacak mı? Eğer kapsayacaksa, şimdiye kadar olanlar ne olacak? Yeni Şafak gazetesi için zaten sınırsız ifade özgürlüğü var! Ama düşünce özgürlüğü esas olarak muhalife lazım. Parlamentoyu, yürütmenin etkinliklerini, kolluk güçlerinin kanuna aykırı tutumlarını eleştirmek için lazım düşünce özgürlüğü. Bakın, eleştiri yanlış veya haksız da olabilir. Hakaret başka bir şey ama Sayın Cumhurbaşkanı’nı, onun icraatlarını eleştirmeyecek miyiz? Bu paket bize bu güvenceleri sağlayacak mı?