Yazar Mustafa Akyol: “Doğru İslamiyet hürriyet esaslı bir İslamiyettir. İstibdat esaslı değildir. Yani dini zorla, icbarla bir otoriterlik adına değil de hürriyet temelinde ikna ile nasihatle anlatan, özgürlük temelinde anlatan gelişen bir dindarlıktır.”
Risale-i Nur Enstitüsü tarafından her yıl düzenlenen Risale-i Nur Kongresi’nin 11.’si Avrupa Nur Cemaatinin ev sahipliğinde Almanya’nın Köln şehrinde 14-15 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirildi. Masa çalışmaları bildirgelerinin okunmasının ardından panel de gerçekleştirildi.
Programın sunuculuğunu Bizim Radyo Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yaşar yaparken programın selâmla konuşmasını, Yeni Asya Gazetesi yazarlarından Şükrü Bulut gerçekleştirdi.
Bulut, “Risale-i Nur Enstitüsü’nün teşebbüsüyle Türkiye’de 11 seneden beri icra edilen Risale-i Nur Kongresi’nin bu sene Avrupa’ya alınmış olması kalbî teşekkürlere yol açmıştır. Melbourn’den Londra’ya, Türkiye’den Paris’e Avrupa dine hizmet için çırpınan dinî cemaatlerin temsilcilerine, 47 yıldan beri doğru İslâmiyeti 7 kıt’aya haykıran Yeni Asya gazetemizin kıymetli Yönetim Kurulu üyelerine, yöneticileri ve yazarlarına ve Avrupayı vatan haline getiren Avrupa Nur Cemaatinin fedakâr fertlerine, kadın ve erkeklerine, programa katılarak bizi onurlandıran akademisyenlerimize hoşgeldiniz derken, Avrupa Nur Cemaati ve Risale-i Nur Enstitüsü olarak kalbî teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.
DOĞRU İSLÂMİYET “DOĞRULUK” İDDİASIYLA FANATİK OLMAYAN İSLÂMİYETTİR
Programa konuşmacı olarak katılan Mustafa Akyol, “Doğru İslâmiyet” konusunda konuşmanın aslında bir otorite gerektirdiğini, ama bu konuyla ilgili kafa yoran bir insan olarak bazı şeyler ifade etmek istediğini belirterek, “Evvelâ Doğru İslâmiyet doğruluk iddiasında fanatik olmayan bir İslâmiyettir. Doğru bir tek bende benden başka herkes sapık, kâfir, mürted, fasık demeyen en doğrusunun kendinde olduğunu düşünen, fakat farklı meşrep ve meslekteki Müslümanları fasık gibi görmeyen İslâmiyettir” dedi.
Irak, Suriye gibi Ortadoğu ülkelerindeki durumu hatırlatan ve bu ülkelerdeki içler acısı durumun bir sebebinin kendisinden başka grupları dinden çıkmış ve mürted ilân eden ve şiddet kullanan fanatik radikal grupların varlığından kaynaklandığını dile getiren Akyol: “Bu fanatizm bazen terör olarak ortaya çıkıyor bazen de terör olmasa bile diğer Müslümanları siyasi tercihleri yüzünden dahi ötekileştirici yanlış bir algı ortaya çıkıyor. Büyük İslâm âlimi müfessiri ve müceddidi Bediüzzaman Said Nursî güzel bir şekilde ifade etmiş. ‘Benim mesleğim haktır diyebilirsin, fakat tek hak benim mesleğimdir diyemezsin, en güzel meslek benimdir diyebilirsin, ama tek güzel meslek benimdir diyemezsin’” diye konuştu.
MARKSİST GRUPLARDAN DEVŞİRİLEN TERÖR YÖNTEMLERİ KİMSEYİ ALDATMAMALI
Radikal grupların sıkça kullandığı cihad kavramına da değinen Akyol, şunları kaydetti:
“El Kaide’nin, Boko Haram’ın cihad anlayışı sapkın bir cihad anlayışıdır. İslâm medeniyetinde cihad hiçbir zaman kadın çoluk çocuk öldürmek anlamına gelmemektedir. En muşahhas örnek Selâhaddin Eyyubî örneğidir. Haçlılara karşı cihad ilân etmiştir. Kudüs’ü haçlılardan geri aldığında bir tek kadın ve çocuğun kılına zarar vermemiştir. O zaman Hıristiyanlık dünyasında Selâhaddin Eyyübî’ye hayranlık gelişti. İslâm medeniyetinde cihadın manası budur. 90’larda Bosna’da Müslümanların bir Sırp saldırısı karşısında ülkelerini savunmaları meşrûdur. Meşrû cihad budur. Manevî cihadı da tabiî ki önemsiyoruz. Ama cihad asla terör anlamına gelmemiştir. Bu Kur’ân’a aykırıdır. Peygamberimiz (asm) ‘Allah yolunda cihad edin yalnız, kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve ağaçlara asla zarar vermeyin’ buyurmuştur. Bu hadis en önemli rehberimiz olmalıdır. Dolayısıyla son otuz yılda gelişen kendilerine cihadçı, mücahid diyen radikal grupların marksist gruplardan devşirdikleri terör yöntemlerine cihad diyor olmaları kimseyi aldatmamalıdır.”
DOĞRU İSLAMİYET "HÜRRİYET" ESASLI BİR İSLAMİYETTİR
“Doğru İslâmiyet hürriyet esaslı bir İslâmiyettir. İstibdat esaslı bir İslâmiyet değildir. Yani dini zorla, icbarla bir otoriterlik adına değil de hürriyet temelinde ikna ile nasihatle anlatan özgürlük temelinde anlatan gelişen bir dindarlıktır. Dinde zorlama yoktur sırrıyla dini zorla dayatan değil demokratik hür bir ortamda anlatan, ikna eden yaşayan örneklendiren İslâmiyettir. Hürriyet vurgusunu geliştirmesinde Bediüzzaman Said Nursî’nin önemli bir yeri vardı” sözlerinin altını çizen Akyol, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Medenilere galebe çalmak ikna iledir” sözünü hatırlatarak istibdadı din adına meşrûlaştırmanın tehlikelerinden bahsetti.
(Prof. Dr. İbrahim Özdemir ve Kâzım Güleçyüz’ün konuşmaları yarın)
Haber: Habibe Işık
Fotoğraf: Erhan Akkaya