İSTANBUL EYÜP SULTAN’DA DÜZENLENEN “BEDİÜZZAMAN PANELİ”NDE ÇAĞIN PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNÜN RİSALE-İ NUR KÜLLİYATINDAKİ KUR’ANÎ ESASLARDA OLDUĞU MESAJI VERİLDİ.
Asya Kültür ve Medeniyet Derneği tarafından “Bediüzzaman Said Nursî’den Çağımız Sorunlarına Çözümler” konulu bir panel İstanbul Eyüp Sultan Kültür Merkezinde düzenlendi.
Açış konuşmasını Hasan Güneş’in gerçekleştirdiği, Prof. Dr. Hüseyin Çelik, Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, Prof. Dr. Ahmet Battal’ın konuşmacı olarak katıldı. Panelin moderatörlüğünü Tarık Söylemezoğlu üstlenirken, sunuculuğunu M. Can Dağ yaptı. Kur’ân-ı Kerim tilâvetini ise Mustafa Başkarcı Hoca okudu.
“En yüksek gür sada, İslâm'ın sadası olacaktır”
Açış konuşmasında Hasan Güneş, “insanoğlu” kavramını Risale-i Nur’da tarif edilen şekliyle ifade ederek, “İnsanoğlu mazinin derelerinden istikbalin yüksek dağlarına ve bağlarına doğru hareket eden azim bir kafiledir. Bu azim kafile yeryüzünde büyük işler yaptı. Yerin derinliklerinden madenleri çıkarıp işledi, uzayın derinliklerini takip eden işleyen ve oraya araçlar gönderen icatlar ve teknoloji geliştirdi. Aynı zamanda insanoğlu büyük savaşlara, büyük fitnelere ve katliamlara da sebep oldu. Risale-i Nur’da insanlığın yaşadığı süreçte iki akımı dikkate alır. Birisi insan aklının eseri olan felsefe, diğeri de insanlığı hiçten ve yoktan yaratan âlemlerin Rabbinin insanlığa gönderdiği peygamberler ve onların kitapları. Başta Peygamberimiz’in (asm) tebliğ ettiği Kur’ân-ı Kerim. Bediüzzaman Hazretleri insanlığın iki cihan saadetini elde etmelerindeki en önemli prensiplerini saymaktadır. Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi; ‘Şu istikbal inkılâbatı içinde en yüksek gür sada, İslamın sadası olacaktır!’” dedi.
Masa çalışmalarının sonuçları okundu
Açış konuşmasının ardından “Asrı Güzelleştiren Adam” sinevizyonu gösterildi. Sinevizyondan sonra ise Bir gün öncesinde 70’e yakın akademisyen ve araştırmacının Aile, Gençlik, Ahlâk ve Adalet olmak üzere dört ayrı masada bir araya gelerek yaptığı çalışmaların masa sonuçları panelde seslendirildi. Aile Masasının sonuç bildirisini Dr. Aytekin Coşkun, Gençlik Masasının bildirisini Emin Cenan Coşkun, Toplumsal Ahlâk Masasının bildirisini Melihcan Daşdelen, Toplumsal Adalet Masasının bildirisini Avukat Suphi Uğur Çörekçi okudu.
Panelde konuşmacılar yerlerini alınca moderatör Söylemezoğlu, izleyenleri en kalbî duygularla selâmlayarak başladığı paneli takdim konuşmasında “‘Bediüzzaman Said Nursî’den Çağımız Sorunlarına Çözümler’ başlıklı bu anlamlı panelimize hoş geldiniz diyorum. Başta Eyüp Sultan Hazretleri olmak üzere civarda medfun Sahabenin, ehl-i imanın, hususan Nur talebelerinin manevî misafiri olmakla bahtiyarız” dedi. Söylemezoğlu, bu anlamlı faaliyete değer katan herkese teşekkür etti.
Panelin konuşmacılarından öne çıkanlar ise şu şekilde oldu:
Eğitimin ve demokrasinin temeli sevgidir
Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç: Eğitim mühimdir. Zira Bediüzzaman “İnsan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gönderilmiştir” diyor. Yani bizim asıl vazifemiz eğitilmek. Kâinattan yaratılış sebebi, mayası ise muhabbet. İstikamet üzere olmak, adaleti yakalamak, yani birbirinize kardeşçe bakmak için önce muhabbeti iyi konumlandırmak lazım. Bu de demek? Bu şu demek: Bazen ötekileştirerek bakıyoruz. Bundan kurtulmalıyız. İfrat ve tefritten uzak adaletle bakmalıyız. Ülke olarak yaşadığımız belki de en büyük sıkıntı sevgi meselesini çözememiş olmamızdır. Sevgi ile demokrasi arasında, sevgi ile eğitim arasında ciddi bir ilişki var. Sevginin olmadığı yerde kendine yer bulan istibdattır. İstatistiklere göre sevgi doğrudan eğitimi etkiliyor.
Demokrasinin olduğu yerde sevgi de varsa, eğitim ferdî farklılıkları geliştiren doğrultuda gelişiyor. Muhabbetin, sevginin bir anlamı da uhuvvettir. Yani kardeşliğimizi fark etmektir. Ailede ve okulda ve her yerde hürmet ve merhamet sıkıntısı var. Hürmet ve merhametin kaynağı muhabbettir. Sevginin olmadığı yerde hürmet ve saygı da olmamaktadır. Muhabbet gerçek anlamda yoksa, dışımızdaki insanlarla problemimiz varsa, onları ötekileştiriyorsak sıkıntılar bitmeyecektir.
Bediüzzaman ırkçılığa asla prim vermemiştir
Prof. Dr. Hüseyin Çelik: Asrımızın en büyük problemlerinden biri şu an ırkçılıktır. Maalesef dünyada şu an yükselen bir husustur. “Helâket ve felâket asrında” yaşayan Bediüzzaman bu hususa dikkat çekmiştir. İstibdat, meşrutiyet, mütareke (işgal) ve cumhuriyet olarak dört dönemi yaşamıştır. Ama ne yazık ki bu dört dönemde de istibdat vardır. İstibdada kafa tutan, ona direnen ve asla zillet göstermeyen biri olarak görüyoruz Bediüzzaman’ı. Hapisler, sürgünler de olsa asla taviz vermemiştir. Ne yazık ki bizim cumhuriyetimizin temelleri ırkçılık ve istibdat üzerine atılmıştır. Meclis dualarla açılmıştır aslında. I. Meclis çok seslidir. Ama ikinci mecliste tasfiye edilmiştir muhalif görülenler. Bediüzzaman her türlü ırkçılığı ayağının altına almıştır. Emevilerden tutun da kim ırkçılık yapmışsa Bediüzzaman onların karşısında olmuştur. Şu anki PKK da ırkçılığın çocuğu değil midir? Evet, bugün başımızın belâsı ırkçılıktır. Onu hayatımızdan sürgün etmezsek iflah olmayız. Bugün İslam alemi kan ağlıyor.
Cumhuriyet eğer demokratik cumhuriyet olursa doğrudur. Bizim cumhuriyetimiz maalesef otokratik totaliter cumhuriyet olarak kuruldu. 1950’den sonra da sivil ve askeri bürokratik cumhuriyet olarak devam etti. Netice olarak, Bediüzzaman ırkçılığa asla prim vermemiştir. Her türlü ırkçılık ayağımızın altındadır. Risale-i Nur bunun çareleriyle doludur. Programda hanımlar tarafından organize edilen kermes ve kitap sergisi de katılımcıların yoğun ilgisine mazhar oldu.
Meşru ve samimi bir muhalefete ihtiyacımız var
Prof. Dr. Ahmet Battal: Risale-i Nur bize bir istikamet haritası sunuyor. “Adalet haklı olan kuvvetlidir” der, “Kuvvetli olan haklıdır” demez. Asr-ı Saadeti yeniden tesis etmek, Medine-i Münevvereyi yeniden kurmakla görevliyiz. Bunun şartı da İslâmı hakkıyla yaşamak. Çağın problemlerine çözüm Risale-i Nur’dadır. Risale-i Nur’u hakkıyla anlayıp anlatmakla vazifeliyiz. İyi bir yönetim olağanüstü hal getirmeyen yönetimdir. İyi bir yönetim OHAL krizini iyi yöneten ve en kısa zaman çözen yönetimdir.
OHAL’i mümkün olduğunca sürdürüp normalleştiren yönetim iyi bir yönetim değildir. “Biz Nur Talebeleri siyasete girmeyelim, iktidarın yanlışlarını söylemeyelim” diyen dostlarımıza Allah basiret versin. “Muhalefet meşru ve samimi bir muvazene-i adalet unsurudur.” der Bediüzzaman. İktidar kefesi her ülkede bulunur, ama hakikî bir muhalefet ancak demokrasilerde bulunur.
İSMAİL TEZER - İSTANBUL
Fotoğraflar: ERHAN AKKAYA - Yeni Asya