Az önce bitti, saat 07.10 gibi. Dün sabah 04.30-05.00 civarında başladı. Ara vermeksizin, sadece yemek molaları dışında, müvekkillerim salı sabah saat 06.00'da şafak operasyonu ile yine alınmıştı. Dört gündür, bugün beşinci güne girdik, hiç uyumadan, insani şartlar dışında, gayriinsani şartlar altında, kimisi uyuyarak, kimisi yorgun, kimisi tansiyonu yükselmiş şekilde, kimisi aç bitap, başlarını masalara koyarak uyuyarak ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bu tür ifadelerin geçersizliği açıkça beyan edilmiştir. Bununla ilgili devam eden bir dava var. Ağustosta böyle bir operasyon yine yapıldı. Müvekkilimiz, tutuksuz olarak İzmir 9. Ağır Ceza'da yargılanıyor. İddialar zaten orada çöktü. Buna rağmen olmadı, 'bir daha' mantığıyla, yani bir, 'Ben birine herhangi bir şeyden iftira atsam ve kişi için o iftira tutmasa, tahliye olsa', e olmadı aynı iftirayı, bakın suçlama aynı, sanıklar aynı, savcı aynı, hakim aynı, bu sefer daha önce çökmüş bir iftiradan, derdestlik gibi evrensel bir hukuk kuralına rağmen bu dava görüldü. İnsanlara itibarları varken, saygınken ne iftira atsanız tutmaz.” dedi.

'YALANLARIYLA ÖNCE İTİBARSIZLAŞTIRARAK ALGI OPERASYONU YAPTILAR'

Müvekkillerinin kanundışı hiçbir işlem içinde bulunmadığrını, bu durumu çok iyi bildikleri için de algı operasyonu yaptıklarını söyleyen Av. Özterzi, “Bu genel klasik bir yöntem ve formüldür ki önce insanları itibarsızlaştırarak, 'Efendim herkesi dinlemişler, harimimize girmişler' yalanlarıyla önce itibarsızlaştırarak algı operasyonu yaptılar. Daha sonra bu iftiralarla, 'yapışmazsa izi kalır' mantığıyla hareket ettiler. Oysa ki bir insanı dinlemek bu milenyum çağında, şu gelişmiş teknolojide o kadar kolay ki. Evet gayriyasaldır ama hackerlerin yaptığı şekilde bütün internet bilgilerine, telefon bilgilerine zaten ulaşmak mümkün. Polisin bu kadar işi varken, hırsızları yakalarken, uyuşturucu kaçakçılarını, teröristleri yakalarken insanların özel hayatlarıyla mı uğraşacak? Zaten ne vakitleri var ne de kanuni yetkileri var. Her şey Ankara’daki genel müdürlük, İstihbarat Dairesi'nin onayı, mahkemenin tasdikiyle özel hayata giren şeyler ayıklanıp imha edilir, diğerleri yapılır. Tüm Türkiye'de bu böyleyken nedense cımbızla seçilmiş üç beş kişi, ısrarla müvekkilim hakkında bunlar yapıldı. Önce tahliye olduğu halde 18 saat süren sorgu duruşmasından sonra müvekkilim Memduh Tosun, emniyet müdürü maalesef tutuklanmıştır. Tutukluluğa itiraz edeceğiz. Üzgünüz, bu kadar emeğimiz, her şey boşa gitti. Ailesi mağdur oldu. Kendisi en büyük mağduriyeti yaşadı. Suçsuz yere tekrar, daha önce tahliye edildiği, örgüt vesaire iddialarının çöktüğü bir iftiradan dolayı, aynı suçlamadan, dünya tarihine geçecek bir örnek olacaktır diye tahmin ediyorum. Şu anda tutuklanmasına karar verildi. Biraz sonra gerekçeli kararı alacağız. Üzüntülüyüz. Türkiye’de artık adaletin tecelli etmesini, iftira ve algı operasyonlarının kalkmasını, halkımızın iftiralara inanmayıp bir işin aslına ve madalyonun arka yüzüne de bakmalarını tavsiye ediyorum." şeklinde konuştu.