Uluslararası Af Örgütü’nün yayınladığı raporu değerlendiren UAÖ Avrupa Direktörü Gulik, “Türkiye’deki baskıların toplumun genelinde oluşturduğu ve derinlere işleyen etkisini ölçmek zor. Ancak şundan eminiz ki son derece ciddi bir etki söz konusu” dedi.
Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) yayımladığı yeni rapor, Türkiye’de artarak devam eden baskıların bir korku iklimi oluşturduğu ve insan hakları savunucularının yürüttüğü hayati çalışmaları engellediğini ortaya koyuyor. ‘Fırtınaya Göğüs Germek: Türkiye’deki korku ikliminde insan haklarını savunmak’ başlıklı rapor, Türkiye’de bir zamanlar aktif ve bağımsız olan sivil toplumun büyük bir kısmının devam eden olağanüstü halden ciddi derecede etkilendiğini gösterdi. Rapora göre, insan hakları savunucuları ve hükümeti eleştiren herkes her an gözaltına alınmaktan ve yargılanmaktan korkuyor.
OHAL korku iklimi oluşturmak amacıyla kullanıldı
Rapora göre ülkenin dört bir yanındaki baskılar, kitlesel tutuklamalar ve ihraçların yanı sıra hukuk sisteminde boşluklar yaratılmasına, tehdit, taciz ve hapis cezalarıyla muhalif seslerin susturulmasına yol açıyor. UAÖ’ye konuşan gazeteci ve insan hakları savunucusu Murat Çelikkan, “Bugünün Türkiyesi’nde var olmanın kendisi bile tek başına bir mücadele” yorumunu yapıyor. UAÖ Avrupa Direktörü Gauri van Gulik, rapora ilişkin değerlendirmesinde “Türkiye’deki baskıların toplumun genelinde oluşturduğu ve derinlere işleyen etkisini ölçmek zor. Ancak şundan eminiz ki son derece ciddi bir etki söz konusu” dedi. Van Gulik, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında getirilen olağanüstü hal uygulamalarının meşru sınırlarını aşarak, sivil toplumu hedef almak, insan hakları savunucularını tutuklamak, dernekleri kapatmak ve bir korku iklimi oluşturmak amacıyla kullanıldığını söyledi.
İnsan haklarını savunanlar ağır bir bedel ödüyor
Rapor, UAÖ Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç da dahil olmak üzere ülkenin önde gelen insan hakları savunucuları ve gazetecilerinin asılsız “terör” suçlamalarıyla cezaevine konulduğunu kaydetti ve bu kişilerin tutukluluklarının buzdağının yalnızca görünen kısmı olduğunu belirtti. Yargıdaki keyfi uygulamalara da dikkat çekilen raporda, özellikle ifade özgürlüğü üzerindeki ciddi baskıların muhalif görüşleri susturduğu tespiti yapıldı. Türkiye’de olağanüstü önlemlerin giderek kalıcı bir hal aldığını belirten UAÖ Kıdemli Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, “İnsan haklarını savunanlar ağır bir bedel ödüyor. Artık olağanüstü hal kaldırılmalı; inandırıcı deliller olmaksızın hapiste tutulan sivil toplum aktörleri ve hak savunucuları serbest bırakılmalı” dedi.
RECEP KILINÇ - İSTANBUL