Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, 675 ve 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile işlerinden ihraç edilmiş ve işlerine iade talebiyle önce 120 gün boyunca Yüksel Caddesi’nde protesto yapmış, ardından da açlık grevine başlamışlardı.
İki eğitimci 23 Mayıs 2017’de ise gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Ankara Tabip Odası’nın halen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı bizzat muayene etmelerine Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmiyor.
BBC’nin haberine göre, ancak ATO Başkanı Dr. Vedat Bulut, edindikleri bilgiler ışığında, açlık grevinde 100’üncü gün itibarıyla durumun hayli kritik olduğunu söylüyor: “Özellikle Nuriye’nin durumu daha ağır. Şu anda kalp yetmezlik bulguları var, yataktan kalkamıyor. Semih’in solunum yolu enfeksiyonu vardı, antibiyotik kullanmıyor. Bunların hepsi yaşam süresini kısaltıcı faktörlerdir. Şu anda nörolojik bulgular başlamış durumda. Kalp yetmezliği başlamış durumda. Çünkü protein harcandığı ve elektrolit dengesi bozulduğu zaman, sodyum-potasyum dengeleri bozulduğu zaman kalp kasları yeterince fonksiyon görmüyor. Onlar bozulmuş durumda.”
Kalıcı hasarlar oluşmaya başladı
“Bir de enfeksiyona, bulaşıcı hastalıklara yatkınlık var. Diğer büyük tehlike de o. Bir hastane enfeksiyonu ne kadar tehlikeliyse bir hapishane enfeksiyonu da o kadar tehlikelidir. Hapishanede bulunmaları, tutuklu olmaları yaşam süresini kısaltıcı bir etki yapıyor.” Dr. Bulut, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın Wernicke-Korsakoff sendromuna girmelerinin de an meselesi olduğunu söylüyor. Bu duruma sürüklenen vak’aların ise yüzde 17’sinin vefat ettiğini, yüzde 75’inin de ya enfeksiyonlarla vefat ettiklerini ya da kalıcı hasarla yaşamak zorunda kaldıklarını belirtiyor.