Prof. Dr. Faruk Şen, “AB’nin Türkiye’ye ciddÎ bir şekilde ihtiyacı varken Türkiye’nin de AB’ye her geçen gün ihtiyacı artıyor” dedi.
Essen Türkiye Araştırmalar Merkezi eski direktörü Dr. Faruk Şen, 9 Mayıs Avrupa Birliği gününde “AB için güç bir Avrupa Birliği günü” başlıklı yazı kaleme aldı. Yazısında Şen şunları söyledi: “Avrupa Birliği, kurulduğu tarihten beri 9 Mayıs’ı AB Günü olarak kutlar. Yalnız AB için değil, AB ile ilişkisi olan bütün ülkelerde de AB temsilcileri bunu büyük bir özenle kutlamaktadır. AB temsilcileri de bugünü hem Ankara hem de İstanbul’da kutlarlar. Bu yıl ne yazık ki AB Günü’nü, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger’in katılımıyla program, internet gazeteleri, sosyal medya ve TV Canlı yayını ile kutlanacak.”
Gümrük Birliği güncellenmeli
“AB, Türkiye’nin gündeminden düştüğü bu süreçte dağılmaktan kıl payı döndü. İspanya, İtalya Fransa Almanya ve eski AB ülkesinde ölümler tavan yaptı. Bunlar insanların moralini çok bozdu. Şimdi AB ülkeleri özel bir fon kurup bu konuda diğer ülkelerden bağışlar alarak diğer ülkelere yardım yapmak istiyor. Türkiye’nin bile bu fona bağışta yapması bekleniliyor. Esasında böyle bir günde Türkiye’nin gündeme getirmesi gereken en önemli konu, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda Almanya’nın direncinin kırılıp adım atması, ikinci adım olarak da Schengen Vizesi’nin Türkiye için kaldırılması olmalı. Esas beklenen Avrupa Birliği’ne özel statü de üye olan fakat esas üye muamelesi gören İngiltere’nin boşalttığı üyeliğe Türkiye’nin özel statülü olarak üye olması. Bu nasıl sağlayabiliriz? İngiltere Para Birliği’ne girmemiş, Schengen’in Vizesi’ni kabul etmemiş ve AB’nin bütçesine diğer ülkeler gibi katkı da bulunup, aynı şekilde katkı almayan bir ülkeydi. Türkiye’den AB ülkeleri çekiniyor. Bu konu da Türkiye istemlerde bulunabilir.”
Reformlar hızlandırılmalı
“AB dağılmanın eşiğinden dönüyor. Aynı birlik 5 balkan ülkesini orta vade de tam üye yapmak isterken, artık ikiye bölündüğü ortaya çıkan Ukrayna’nın Batı tarafını da tam üye olarak AB’ye dahil etmek istiyor. Tabii ki Türkiye’nin de insan hakları, basın hürriyeti ve demokrasi konularında en azından Avrupa Konseyi’nin kriterlerinin yerine getirilmesi lâzım. Bu konu da AB ilişkileri eski olan Türkiye’ye ciddi bir şans vermesi lâzım. Eğer AB bunu yapmazsa bundan sonraki krizlerde güç şartlar altında adımlar atmak zorunda kalır. AB’nin Türkiye’ye ciddî bir şekilde ihtiyacı varken Türkiye’nin de AB’ye her geçen gün ihtiyacı artıyor. 9 Mayıs 2020 tarihi hem AB’nin şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken bir tarihtir. Aynı şekilde de 2002-2010 yılları arasında reformlarını hızlandıran Türkiye’nin de eski reform günlerine dönmesi için iyi bir başlangıç olabilir.”
İstanbul – Yeni Asya