Hekimlerin çalışma haklarını yasaklayan tasarı hakkında konuşan, Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, “Bu tasarı 28 Şubat sürecinde ordudan atılan askerlerin belediyelerde de istihdam edilmelerini engelleme zulmünü akla getirmiştir” dedi.
Özgür-Der, hükümetin KHK’yla ihraç edilen ve güvenlik soruşturması dolayısıyla ataması yapılmayan hekimlerin SGK ile anlaşmalı sağlık kuruluşlarında dahi çalışmalarını yasaklayan tasarısı üzerine bir açıklama yaptı.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, KHK’yla ihraç edilen ve güvenlik soruşturması dolayısıyla ataması yapılmayan hekimlerin SGK ile anlaşmalı sağlık kuruluşlarında dahi çalışmalarının yasaklanmaya çalışılmasının zulüm üstüne zulüm olduğu belirtilerek şunlar kaydedildi: “Toplum normalleşme bekleyedursun iktidar gerilimi arttıracak adımlar atmayı sürdürüyor. Mecliste dün kabul edilen tasarı bu tutumun tipik bir örneğini oluşturmakta. KHK’yla ihraç edilen ve güvenlik soruşturması nedeniyle ataması yapılmayan hekimlerin SGK ile anlaşmalı sağlık kuruluşlarında dahi çalışmalarının yasaklanmaya çalışılması zulüm üstüne zulümdür!”
Bu adaletle nasıl bağdaşır?
Hekimlerin ve kamuda çalışan başka mesleklerden binlerce, on binlerce insanın KHK’yla ihraç olayının hukuk devleti olma iddiasıyla çeliştiği ortadayken ve güvenlik soruşturması mekanizmasıyla sayısız insanın kamuda çalışma haklarının ellerinden alınmasının haksızlığı, hukuksuzluğu tartışma götürmezken, bunlar yetmezmiş gibi binlerce hekime özel kuruluşlarda dahi çalışma engeli getirmek adaletle nasıl bağdaştırılabilir? Bu yaklaşım haklarında somut bir suç isnadı olmayan, kendilerine yargılanma hakkı da tanınmamış binlerce insanı sadece şüpheli görüldükleri için mağdur etmektir, yargısız infaza tabi tutmaktır.
Tasarı geri çekilmeli
Bu tasarı 28 Şubat sürecinde ordudan atılan askerlerin belediyelerde de istihdam edilmelerini engelleme zulmünü akla getirmiştir. O dönemde resmî ideoloji muhafızlığına soyunmuş darbecilerin insanları aileleriyle birlikte nasıl zalimane bir aç bırakma siyaseti güttüklerini unutmamız mümkün değildir. Gayet iyi bilinir ki, bu hukuksuz, zalimane tutum sahiplerine hiçbir şey kazandırmamıştır, sadece utanç getirmiştir. Bu hatırlatmayla, iktidar sahiplerini hukuksuzluk zincirine yeni halkalar ekleyecek düzenlemelerden vazgeçmeye ve toplumsal yapıda yeni gerilimlere, kırılmalara yol açacak adımlardan kaçınmaya çağırıyor, tartışmalı tasarının geri çekilmesini talep ediyoruz.”
***
Yasa teklifi neyi kapsıyor?
Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda kabul edildi.
Hükümet ve muhalefet milletvekilleri arasında komisyonda sert tartışmalara neden olan tasarı, Meclis Genel Kurulu’nda da kabul edilirse, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamudan ihraç edilen doktorlar artık Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı özel hastanelerde de çalışamayacak. Güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan ve bu sebeple “atanamayan” hekimler ise 600 günlük zorunlu hizmet süresince hiçbir hastanede çalışamayacak. Zorunlu hizmet süresini doldurduktan sonra sadece özel hastanelerde çalışabilecekler ve yazdıkları tıbbî raporların adli geçerliliği olmayacak. İhraç edilen ve bir şekilde SGK anlaşması olmayan az sayıda hastanelerden birinde iş bulabilen doktorların ne hastalarına yazdığı reçete SGK tarafından kabul edilecek ne de yazdığı tıbbi raporun adlî geçerliliği olacak. Türk Tabipler Birliği’ne göre, hali hazırda güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan yaklaşık 400 hekim bulunuyor. Yaklaşık bin 200 hekim ise şu an, zorunlu kamu görevine başlamadan önce güvenlik soruşturmasının sonucunu bekliyor.
***
Tabip Odası: Sağlık yasası teklifi herkese tehdit
İstanbul Tabip Odası, kamuoyuna ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ olarak lanse edilen ve TBMM komisyonundan geçen yasa teklifinin şiddeti azaltmak için dahi hiçbir düzenleme getirmediği eleştirisinde bulundu. Duvar’da yer alan habere göre, teklifin ayrıca sağlıkçıların çalışma hakkına yönelik tehdit oluşturduğunu belirten Oda, “Benim terör örgütlerine üyeliğim, mensubiyetim veya iltisakım yahut irtibatım yok. Beni ilgilendirmez” diye düşünebilirsiniz. Öyle değil! Bu madde kapsamına alınmanız için herhangi bir yargı kararı gerekmiyor. Sizin “terör örgütlerine üyeliğiniz, mensubiyetiniz veya iltisakınız yahut irtibatınız olup olmadığını” değerlendirmek tamamen yöneticilerin iki dudağı arasında. Onlar sizinle ilgili böyle bir değerlendirme yaparsa ne itiraz etmeniz ne de dâvâ açmanız mümkün değil. Anında kamudan ihraç edilebilirsiniz ve de SGK anlaşmalı sağlık kurumlarında da çalışamazsınız. (SGK anlaşması olmayan sağlık kurumu bulmak ya da muayenehane açmanın nasıl imkânsız olduğunu ise hepimiz biliyoruz.)” uyarısı yaptı.
Soruşturmalar hukuka uygun mu?
Hukuki delil niteliği taşımayan bu soruşturma sonuçlarının ne kadar “güvenilir ve hukuka uygun” olduğuna dair tartışmalar ise sürüyor. BBC Türkçe’nin ulaştığı bazı güvenlik soruşturması belgelerinde, TKP ve EMEP gibi siyasi partilerin “terör örgütü” olarak ifade edildiği ve kişilerin bu partilere üye olduğu ya da etkinliklerine katıldığı, şahsın kendisine dair herhangi bir istihbarat sonucu olmasa bile aile fertlerine dair bilgilerin eklendiği görülüyor. Gülen Hareketinin kurumlarında eğitim görmek ya da okula devam etmese bile kayıt yaptırmış olmak, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kapatılan üniversitelerden birinde eğitim görmek, ailesinde KHK ile ihraç edilen bireylerin bulunması gibi ifadeler de bazı güvenlik soruşturmalarında yer alan değerlendirmeler arasında. Öyle ki kamuda çalışamayacak bir doktorun güvenlik soruşturmasında; kendisine ait bir istihbarat bilgisinin olmadığı ancak annesinin eskiden ‘FETÖ’ye müzahir bir şirkette aşçı olduğu’ babasının ise “FETÖ’ye müzahir şirkette şöför olduğu’ bilgisine yer veriliyor.
Hükümet savundu: Devlet kendini korur
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı ve AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, kamudan ihraç edilen ve güvenlik soruşturmasından geçemeyen doktorları ilgilendiren maddelerle ilgili 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatıyor. Yediyıldız, “Devlet kendini korumakla mükellef” diyor: “Burada da böyle bir koruma refleksi oluşmuş. Bizim hekimleri çalıştırmamak gibi bir lüksümüz yok ki, bizim hekime ihtiyacımız var. Hastanelerin birçoğunda hekim açığımız var. “Ama maalesef 15 Temmuz girişimi devleti, bu girişimi yapanlara karşı kendini koruma ve kollama refleksine itmiştir. Bundan dolayı da böyle bir yasa gündeme gelmiştir.” Yediyıldız ayrıca OHAL komisyonunu işaret ederek, “Bir çayırı biçerken iyi otları da kötü otları da birlikte biçiyorsunuz. Neticede bu bir çayır. Bunu ayıklamak bizim görevimiz değil, bunu ayıklayacak komisyonlar var. Onlar çalışıyorlar” diyor.