Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Türkiye ekonomisinin 27 çeyrektir büyüdüğünü belirten Canikli, bir ekonominin en önemli performans ölçütünün büyüme olduğunu, Türkiye'nin her anlamda içeriden ve dışarıdan şoklarla karşı karşıya kalmasına rağmen büyüme performansı ortaya koyduğunu söyledi. Ülke ekonomisindeki büyümenin reel bir büyüme olduğunu, bu verinin istihdamla desteklendiğini vurgulayan Canikli, 14 yılda 9 milyondan fazla istihdam kapasitesi oluşturulduğunu aktardı.
'TMSF'ye yönetilmek üzere devredilen şirket sayısı 527'dir'
Başbakan Yardımcısı Canikli, TMSF'ye devredilen Gülen Hareketi ile bağlantılı şirketlere ilişkin soruları da yanıtladı.
Canikli, söz konusu şirketler hakkında şu bilgileri verdi:
"Bugün itibarıyla TMSF'ye yönetilmek üzere devredilen şirket sayısı 527'dir. Bunların yaklaşık 271 tanesi 9 büyük gruba ait, geriye kalan 256 tanesi iller itibarıyla 26 olarak tasnif edilebilir. Toplam grup sayısı 30 civarındadır. Bu 527 şirket yaklaşık olarak 30 gruba ait şirkettir. Bir grubun 51 şirketi var. 30 gruba ait şirketler olarak değerlendirmek mümkün. Her bir şirkete yönetim kurulu atanmıyor. Gruba bir yönetim kurulu atanıyor ve grubun tüm şirketlerini yönetiyor. Her şirkete yönetim kurulu atanması söz konusu değil. Yönetim kurulu üyelerinin tamamına yakını, belki birkaç istisna olabilir, kamu elemanları. Kamuda çalışan arkadaşlar tarafından bu işin yapılmasını arzuladık; orada güven mekanizması var. Bu arkadaşların kontrolü genel sistem, kamu yönetimi sistemi içerisinde daha kolay. Daha etkili, verimli, temiz, net bir yönetim olacağına inandığımız için bu yapıldı. Şirketlerin yöneticilerinin önemli bir bölümü görevlerine devam ediyor. Sadece yasa gereği hakkında tedbir uygulanan aile ya da şirket sahipleriyle ilgili bir düzenleme yapıldı, onların şirketten uzaklaştırmaları gerekiyor. Bu yasal bir zorunluluk. Birkaç gruba dışarıdan yönetici atandı."
Bu durumda iki uygulama yaptıklarını anlatan Canikli, birinci olarak şirket TMSF'ye devredildiğinde durumunu tespit ettiklerini ve böylece ileride TMSF'nin şirketi kötü yönettiği iddialarının önünü kesmeyi amaçladıklarını ifade etti. Bunun dışında faaliyetlerini yürütmesinde yarar beklenmeyen, karlılığı olmayan firmaları da tespit ederek, bunların tasfiye ve kapatılmasını sağlayacaklarını kaydeden Canikli, "Bu, yapısı itibarıyla bozulmuş firmalar için geçerli. Bunların tespiti de bu raporlarla ortaya konulacak. Bunlar tasfiye edilecek ya da kapatılacak. Eğer bir artı değer kalırsa bankaya bloke edilecek. Mahkeme yargılama sonunda neye karar verirse bloke edilen para ya devlete gidecek ya da kişiye iade edilecek." diye konuştu.şaret etti.
'Türk Telekom'dan yurt dışına transfer edilen rakam 3,1 milyar dolar civarında'
Başka bir soru üzerine Başbakan Yardımcısı Canikli, "Şu ana kadar kar payı olarak Türk Telekom'dan yurt dışına transfer edilen toplam rakam 3,1 milyar dolar civarındadır. Bunu 6,5 milyar dolara sattığımızı da ifade edelim." değerlendirmesinde bulundu.
Canikli, bankaların faiz indirimine ilişkin çalışmanın ise reel bir çalışma olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"Burada 2-2,5 puanlık bir şişkinlik olduğunu tahmin ediyoruz. Mevduat faizinde bu kadar rakam düşürerek bunun kredilere yansıtılması mümkündür. Sonuç almaya başladık, hiçbir kural ihlal etmiyoruz. Bankaların yapısını da bozmuyoruz, bankalardan fedakarlık da istemiyoruz. Kurallara uygun, rekabet kurallarını bozmadan... Fiyat belirlenmesi de söz konusu değil. Sonuç aldık, devamı da gelecek."
Canikli, 15 Temmuz darbe soruşturması kapsamında BDDK'dan 124 personelin çıkarıldığını bildirdi.
'Başkanlık sistemi istikrarlı bir ekonomi yönetimi algısını güçlendirecektir'
Başkanlık sistemine ilişkin eleştirileri cevaplayan Canikli, bir diktatoryal yapıdan söz edilecekse şu anda uygulanan sistemin bütün kurum ve kurullarıyla işleyen tam başkanlık sistemine göre daha büyük tehlike oluşturduğuna dikkati çekti.
Mevcut sistemde yasama ve yürütme organlarının tek elde toplandığını, bu anlamda hükümeti kurma çoğunluğunu sağlayan iktidar grubunun hem yürütme hem de yasama organını yönettiğini belirten Canikli, şöyle devam etti:
"Şu anda bir kuvvetler ayrımı ilkesinden söz edemiyoruz ama tam başkanlık sisteminde tam aksine gerçek anlamda bu güçler birbirlerinden ayrılıyorlar. Eğer bir totaryal ya da ona benzer bir yaklaşım ortaya konulacaksa ya da hangi sistemin daha yakın olduğu ifade edilecekse şu andaki sistemin tam başkanlık sistemine göre daha büyük riskler taşığını tartışmasız bir şekilde kabul etmemiz gerekiyor."
Başkanlık sisteminin ekonomiyi olumsuz etkileyeceğine dair yorumlar üzerine Canikli, "Biz tam tersini düşünüyoruz. Kesinlikle başkanlık sistemi, istikrarlı bir yönetim algısı ve buna bağlı olarak istikrarlı bir ekonomi yönetimi algısını güçlendirecektir." değerlendirmesini yaptı.
AA