Düzce’de TOKİ’nin inşaatında iki işçi paralarını alamadıkları için intihar girişiminde bulundu. İşçilerin dertleri yine aynı soruna işaret ediyor: Taşeron sistemi
Salı günü Düzce’de, Camikebir Mahallesinde bulunan ve Toplu Konut İdaresi tarafından yaptırılan konutların inşaatında iki işçi, aylardır paralarını alamadıkları gerekçesiyle intihar girişiminde bulundu. 5 saat boyunca ikna edilmeye çalışılan işçilerin çalıştığı şantiyeye gittik ve sorunlarını anlatmalarını istedik.
Ordu ve Samsun’un köylerinden gelen ve yaklaşık 150 işçi, cami ve Kuran kursundan bozma bir binada 11 koğuşta kalıyorlar. Aylardır paralarını alamadıkları için çalışmayı bırakmışlar. Hepsi valizini hazırlamış, parasını alıp gitme derdinde. Ama alamıyorlar. Çünkü, TOKİ dahil, ortasından açıldığında içinden sürekli başka bir bebek çıkan matruşkalar gibi iç içe geçmiş şirketlerden hiç biri onların derdine derman olmuyor.
Röportaj daha başında çalan bir telefon ile kesildi. Hikmet isimli işçiyi üniversitede okuyan kızı arıyor ve para istiyor. İşçi önce karşıdakinin konuşmasını dinledi, sonra da ‘Param yok kızım. Beni para için arama’ diye yanıt verdi. Bir gün önce yaptıkları eylemin haber olup olmayacağını soruyorlar. Çıkarıp o günün gazetelerini gösterdiğimde ise hepsi şaşırıyor. Gazete almak ne akıllarına gelmiş, ne de bunun için paraları var.
Vinçten indi gözaltına alındı
Kamil Uzun ve Abdullah Kuş, şantiyede bulunan vincin tepesine çıktı.
[Fotoğraf: DHA]
Vincin tepesine çıkan işçilerden biri Kamil Uzun. Uzun derdini şöyle anlatıyor;
"Biz buraya geldik 4 aydır çalışıyoruz. Bir maaşımız ödendi. Gerisi ödenmedi. Aradaki taşeron firma kaçtı buradan. 15 gündür de burada yatıyoruz, çalışamıyoruz. Taşeron firma kaçınca ana firma da bize burada sahip çıkmadı. Yemeği falan da kestiler. Bu firmaların hepsi TOKİ’ye bağlı. Biz burada hakkımızı, alnımızın terini istiyoruz. Fazlasını değil. Taşeron firma 450 bin TL’yi alıp ayın 14’ünde parayı alıp gitti. Adli para cezamın taksitlerini ödeyemediğim için benim de tutuklama kararım çıkacak. En son dayanamayıp kendimi vinçten atacaktım. Burada sonunda biri kendini asacak. Köye dönecek paramız yok. Açtım sabahtan beri."
Uzun, kendisi ile vince çıkan Abdullah Kuş’un ve kendisinin borçları yüzünden hapse girmeyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Kamil Uzun, arkadaşının ifadesi alınmak üzere götürüldüğü karakolda borcu yüzünden hakkında yakalama kararı olduğunu öğrendiğini söylüyor:
"Borcum var. İki ay geçti benim tutuklamam çıkacak. Denetimli serbestlikten 6 bin TL para cezası yedim. İki taksiti geçirdim. Bir uyarı aldım. Tekrar yapılandırdım. Onu da ödeyemeyince 6 ay sorgusuz içeriye atıyorlar. Ben de bunaldım artık. Diğer arkadaşın da tüketici kredisi varmış. Hanımı da kefil olmuş. Vinçten inip karakola götürülünce yakalama kararı gereği gözaltına aldılar."
Abdullah Kuş daha sonra serbest bırakıldı ve şantiyedeki bekleyişine geri döndü.
"Taşeron firma parayı alıp kaçtı"
Yılmaz isimli bir diğer işçi, kendilerinin Vadi Teknik Yapı isimli bir firmaya çalıştıklarını, bu firmanın ise İNTEK-ESTA isimli bir firma için çalıştığını, bu firmanın ise TOKİ’ye çalıştığını söylüyor ve şunları ekliyor:
"Kendi aralarında bir hesaplaşma var. TOKİ, İntek Esta’ya vermiş, İntek Esta Vadi’ye vermiş. Vadi ve İntek’in arasında ayrı bir hesaplaşma var. Ne kadar alacağı varsa bir çek kestiriyor ve çeki de kırdırıyor, peşin paraya çeviriyor. Alıp kaçıyor. Buradaki 150 işçi de mağdur kalıyor. Evine icra giden, haciz giden, kirasını ödeyemeyen, elektrik su parasını ödeyemeyen, kredi kartını ödeyemeyen bir sürü insan var burada. Kimimizin cep telefonları kesik ödeyemediğimiz için."
Yılmaz, Düzce Belediyesi’nin de inşaattan alacaklarını tahsil etme peşinde olduğunu söylüyor:
"Belediyenin de hafriyattan dolayı 400 bin TL alacağı varmış. Geldi inşaatı mühürledi. Şu zamana kadar ruhsatsızmış burası. Şehrin göbeğinde, valiliğin karşısında şu zamana kadar bu kaçak inşaatı nasıl yapıyor? Kedinin ağzına ciğeri vermişler.”
“Sigorta girişimi hiç yapmamışlar"
Ahmet Yeniköy isimli işçi ise şunları söylüyor:
"Ana firmaya, TOKİ’ye söyledik. Gidin firmayı bulun diyorlar. Nereden bulacağız biz ? Kaçan firmanın 300 milyarlık malzemesi var burada. Onları alalım satalım diyoruz. Ona da izin vermiyorlar. Benim girişimi hiç yapmamışlar. Sigortam hiç yok. Mahkemeye gitsem kanıtlayamam. Ya da bazılarını yatırmışlar o da eksik. Olanların zaten 10’unda çıkışı verilmiş. Haberimiz yok. Hepimiz paramızı alıp çekip gitmek derdindeyiz."
"Yemeğimizi, suyumuzu bile kestiler"
İntihar girişiminde bulunan işçilerden Kamil Uzun.
Kızı üniversitede okuyan ve kendisinden para isteyen Hikmet Özcan isimli işçi ise şantiyede kalan yüklenici firma İNTEK-ESTA’nın kendilerinden kurtulmaya çalıştığını iddia ediyor:
"Bunlar yetmezmiş gibi yemekhaneyi kestiler. Aç kalsınlar da bunların canı yansın diye. Banyoların suyunu kestiler. Çeşmelerin suyunu, elektriği kestiler. İşçiyi yıldırmak için her şeyi yapıyorlar. Suyu kesen ana firma. İçeride teminatı var. Ondan da vermiyorlar parayı. Bu işte başta TOKİ’nin çok büyük suçu ve ihmalkârlığı var. Niye buraya bir temsilci dikmiyorsun? TOKİ, TOKİ… Hani nerede TOKİ? Onların cezasını biz çekiyoruz. Burada işlerin nasıl yürüdüğünü soruşturan yok. Bu adam senin iş verdiğin adam. Sen bulamazsan ben nereden bulayım? İşçi parasını isteyince her şey karıştı. Belediye de istedi. Alamayınca mührü vurdu. Ruhsatsız çalıştığı bizim eylemden sonra ortaya çıktı. 9 gündür de bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Daha önce de Samsun Terme’de TOKİ’ye çalıştım. Orada da param kaldı. Alacağım mahkeme masrafına gidecekti. Dava açamadım. Çalışma müdürlüğüne müracat ettim alacağım tespit edildi. Yine vermediler. Lanet olsun. Bana 500 TL günlük yevmiye verseler, bakarsam namerdim. Üniversitede okuyan çocuğum var. İşçi nerede yatıyor? Parasını alıyor mu? TOKİ’nin umurunda bile değil. Bu adam kolonu doğru mu yanlış mı dikiyor diye onu araştıran bile yok."
Biz röportaj yaparken bir işçi koğuşa gelip insanlardan bozuk para topluyor. Bu parayla yiyecek bir şey alacaklar.
"200 TL için icraya vermişler"
İbrahim Uzun isimli inşaat işçisi ise içinde bulunduğu durumu şöyle anlattı:
"İlk başından beri ben buradayım. TOKİ, İntek, Esta ben sizden sorumlu değilim diyor. Sorumlu değilsen bırak git. Siz Vadi’ye çalıştınız diyorlar. Vadi kime çalıştı? ‘Gidin Vadi’yi bulun’ diyor. İstanbul’a gitmeyi bırak benim evime ekmek yollayacak halim yok. Yasal işlem yaptır buldurttur. Bir kumpasın içine düşmüşüz abi biz. Birbirlerinden rant almaya çalışıyorlar. Olan bize oluyor. Lanet olsun daha TOKİ’ye çalışmam. 36 trilyonluk iş yapıyor, 100 bin TL’lik işçi maaşlarını vermiyor. Bize kalan alacağınızın üçte birini verelim helalleşelim diyorlar. Biz haybeye istemiyoruz, alın terimizi istiyoruz. Beni aradılar 200 TL alacak için. ‘İcraaya veriyoruz’ dediler. Evdeki çoluk çocuk ne yiyecek? Kiracı olanlar var. Şu yaşadığımız yerin rezilliğine bak. Bunu da biz yaptık. Camiden artan halılarla… Normalde konteynır olması lazım. Bir arkadaş açlıktan bayılmış sonradan bulduk."
Yüklenici firma taşeron firmayı suçluyor
Yüklenici firma olan İNTEK-EKSA ortak girişimi, şu an hem işçiler hem de TOKİ’nin muhatap olabildiği tek firma. Sorularımızı yanıtlayan İNTEK-EKSA yetkilileri Vadi isimli firmaya 450 bin TL’lik bir çek verdiklerini ancak bu firmanın çeki zamanından önce bir faktoring firmasına kırdırıp kayıplara karıştıklarını söyledi. Bu paranın ne kadarının işçilerin maaşı olduğu belirsiz. İNTEK-EKSA, Vadi isimli şirkete kendilerinin de ulaşamadığını ve bu firmayı dava edeceklerini söylüyor.
Al Jazeera tüm çabalarına rağmen Vadi isimli firmanın sahibine ve yetkililerine ulaşamadı. TOKİ’den de konuyla ilgili sorumuza şu ana dek bir yanıt alamadık. Bu konuda İdare tarafından yapılacak herhangi bir açıklama da Al Jazeera tarafından haberleştirilecek.
Röportajımız biterken az önce para toplayan işçi elinde ekmek ve domateslerle geliyor. Şimdilik bunlarla karınlarını doyuracaklar. Ama akılları 450-500 kişiyi bulan ve köyde bıraktıkları ailelerinin o günü nasıl geçireceğinde.
Haber-Kaynak: Alper Altuntaş / Al Jazeera