Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), "Dünya siyaseti ve ekonomisi anlamında zor bir yıl olarak öngörülen 2019’un arifesinde Türkiye, kendi siyasi ve ekonomik paradigma değişimini 2018 yılında, tüm zorluklara rağmen başlattı. Bu kararı MÜSİAD olarak önemsiyor ve her koşulda desteklediğimizi bir kez daha beyan ediyoruz." şeklinde bildiri yayınladı
MÜSİAD'dan yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin 86 farklı noktasında faaliyetlerine devam eden MÜSİAD, Yeni Genel Merkez’de “Türkiye Şube Başkanları Yılsonu Genel Değerlendirme ve İstişare Toplantısı” gerçekleştirdi.
MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD yönetim kurulu üyeleri ve MÜSİAD yurt içi şube başkanlarının katılımlarıyla gerçekleştirilen toplantının ardından ortak bir yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, son yıllarda Türkiye'de ve yurt dışında yaşanan baş döndürücü trafiği ve değişimleri sürdürülebilir gelecek vizyonu oluşturmak adına, iyi okumak, analiz etmek ve elde ettikleri veri ve tecrübeleri iyi bir şekilde konumlandırmak gerektiği belirtilerek, 2018 yılının, anlık değişimlere anlık refleksler verebilme kabiliyetinin sınandığı bir süreç olduğu kaydedildi.
Karşılıklı somut adımlar atılmalı
MÜSİAD olarak Avrupa Birliği (AB) sürecini önemsedikleri ancak AB yolunda gösterilen çabanın somut karşılıklarının da ivedilikle hayata geçirilmesinin esas olduğu bildirilen açıklamada, Türkiye’nin AB’ye verdiği taahhütleri yerine getirmesinin ötesinde güvenlik, göç, uyuşturucu ile mücadele ve terör gibi kalemlerde de tek taraflı özverinin sürdürülebilirliğinin masaya yatırılması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada, Türkiye'nin Avrupa Kıtası adına oldukça kritik bir ülke olduğu belirtilerek, AB’nin de, Türkiye’nin sosyal, kültürel ve siyasi çizgilerine karşı hassasiyetini samimiyet noktasında ortaya koymasının en büyük beklentileri olduğu kaydedildi.
Karşılıklı ticaret ve ekonomik iş birliği alanlarındaki asırlık birlikteliğin, siyasi, mali ve teknik desteklerle somutlaştırılması gerektiği ifade edilen açıklamada, "Son yaşanan gelişmeler, AB’nin kendi içindeki siyasi kırılganlığını da ortaya koymaktadır. Üyelik hazırlığındaki ülkelere getirilen şartların bir kısmının üye ülkeler nezdinde uygulanmadığını görmek ve AB ülkelerindeki ekonomik dalgalanmalar da ayrıca tedirginlik verici gelişmelerdir. Gümrük Birliği’nin ısrarla güncellenmeyen yapısı nedeniyle oluşan kayıpların önüne geçmek adına yeni global ekonominin gereklerine uygun düzenlemelerin ve karar mekanizmalarının üzerinde çalışılması gerekmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.
"2019 yılı ve sonrası Türkiye için yapısal ve kurumsal dönüşümler yılı olacak"
Açıklamada, 2019 yılı ve sonrasının, Türkiye için yapısal ve kurumsal dönüşümler yılı olacağı belirtilerek, Yeni Ekonomi Programı (YEP) sonrası açıklanan ilk verilerin (büyüme verileri), mevcut global konjonktür içinde kabul edilebilir ve kısmen öngörülen değerler olduğuna işaret edildi.
Yaşanılan tüm olumsuzluklara ve ekonomik saldırılara rağmen YEP ile ortaya konulan planın işletildiğini görmenin umut verici olduğu aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Reel kesimin siyasi ortam karşısındaki belirgin hassasiyeti, yatırım esnekliğinin ne kadar yüksek olduğunun göstergesidir. Bu durumun iyileştirilmesi gerekir. Büyük ölçekli firmalarda yaşanan sıkıntıların KOBİ’lerde daha sert hissedildiğini unutmamak gerekir. İstihdam, dış ticaret ve üretimdeki en değerli kozumuz olan KOBİ yapılarında başlayacak olası bir domino etkisi için önlemlerin artırılması gerekir. Her ne kadar düşme trendine giren bir faiz oranından bahsedilse de mevcut düzeylerin hala yatırım ortamı için ciddi bir risk olduğunu unutmamak gerekir. İvedilikle finansal sektörün mali yapısının ortaya konması ve bankacılık sistemindeki bilanço temizliğinin hayata geçirilmesi gerekir.
Kurumlar arası senkronizasyonun ve iletişimin hayati önem kazandığı bir virajda MÜSİAD olarak çağrımız, beraber hareket etme yönündedir. Türkiye’nin çok daha güçlü ve değişimler karşısında daha az esnek bir reel kesim oluşturması esastır. Bu da sermayenin ve sermaye taraflarının konsensüsünden geçmektedir. Devlet yapılanmasındaki kurumsal ve yapısal dönüşümlere toplumun her kesiminden kurum ve kuruluşun eşlik edebilmesi esastır. Dönüşüm sürecini sadece kamudan beklemek, yeterli değildir. Her sektörün kendi yol haritasını iyi belirlemesi ve üretim esaslı bir planlama içine girmesi gerekmektedir."
"Dövizi bir yatırım emtiası olarak görme algısından uzaklaşılmalı"
Açıklamada, paranın değerini korumak ve milli gücün unsuru haline getirmek için üretim alışkanlıklarında ciddi değişimler yapmak gerektiği belirtilerek, "Sektörel rekabet unsurlarımızı ve nitelikli insan gücümüzü yeniden gözden geçirmeliyiz. Milli ve yerli üretimin desteklenmesi ve ithal girdi alımlarının mümkün mertebe iç piyasa koşullarında ikame edilmesi esastır. Üretim ekonomisinin planlama, pazarlama ve marka stratejileri yeniden oluşturulmalıdır. Milli para birimi ile ticaretin tüm şartları sağlanarak süreç, tamamlanmalıdır. Dövizi bir yatırım emtiası olarak görme algısından uzaklaşılmalı, alternatif yatırım ve finans modelleri hayata geçirilmelidir." denildi.
Yabancı yatırımcının Türkiye'ye gelmesini engelleyen uluslararası yanlış yönlendirmelerin önlenmesi, bunun için ayrıca bir yatırım diplomasisi hareketi başlatılması gerektiği aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Yerelleştirme politikaları, yabancı ve milli yatırımcıyı aynı sahada buluşturmak adına hızlandırılmalıdır. Dijital teknolojilerin mecbur kıldığı sektörel değişimlere hız verilirken, konvansiyonel sektörlerdeki yerleşik uluslararası rekabet gücümüzü de kaybetmememiz gerekir. Bilhassa tarım-hayvancılık ve madencilik sektörlerindeki yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi esastır. Katma değeri yaratan ana unsurun nitelikli insan gücü olduğu noktasından hareketle eğitimin bir süreç değil, planlı bir düşünce refleksi olmasını sağlamak gerekmektedir. Ayrıca stratejik sektörlere göre planlı işgücü yetiştirme politikasının da yürütülmesi esastır. MÜSİAD olarak yukarıda sıralanan tüm ana ve alt maddelerde çalışmalarımızı devam ettireceğiz. 2023 hedeflerini gerçekleştirmek adına ülkemizin girdiği bu dönüşüm sürecinde devletimizin destekçisi olmaya da devam edeceğiz."
AA