İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, İslÂm ekonomisinin, sadece bankacılık ürünleriyle sınırlandırılamayacağını belirterek “Eğer biz İslÂm ekonomisini bunlarla sınırlandırırsak, sokaktaki müslümanı hitap etmekten alıkoymuş oluruz” dedi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, “İslâm ekonomisi insanın, yaşadığı çevrenin ve evrenin dengesini gözetir. Bu haliyle bana göre mutedil bir ekonomiyi ortaya koyar” dedi.
İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle İstanbul İktisatçılar Derneği (İKDER) tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen Uluslararası İslâm ve Ekonomi Sempozyumu bu yıl 10. kez düzenlendi.
12 ülkeden 500’den fazla akademisyen, bürokrat ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katılacağı sempozyum 8-9 Aralık tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Sempozyumda konuşan Avdagiç, İslâm ekonomisinin, sadece bankacılık ürünleriyle, sadece finans yöntemleriyle sınırlandırılamayacağını, sadece ürün ve söylemlere hapsedilemeyeceğini belirtti.
Avdagiç, “Eğer biz İslâm ekonomisini, bunlarla sınırlandırırsak, sokaktaki Müslümana hitap etmekten alıkoymuş oluruz” ifadelerini kullandı. Sadece X banka yerine Y katılım bankasını ya da finans yöntemini tercih eden işletmeleri hedef alınmakta olduğunu belirten Avdagiç, “Tehlikede buradadır. Çünkü bu yaklaşım, İslâm ekonomisinin kapsamını, kapitalist değer sistemi içinde yaşam mücadelesi veren İslâmî finans kurumlarına indirgemek olur” açıklamasında bulundu.
“Ticarî hayatı yönlendiren temel sözcükler”
Avdagiç, şunları kaydetti: “Bir Müslüman olarak ben dinimin hem dünya, hem de ahiret hayatını düzenlediğine inanıyorum. Bu da gösteriyor ki, kişisel hayatımızın yanı sıra ticarî hayatımı da yönlendiren temel sözcükler tevhiddir, adalettir, ihsandır, tezkiyedir. Buradan yansıyan ilkeler de faizsizliktir, zekâttır. Dolayısıyla İslâm ekonomisi literatürü, aynı zamanda İslâm’ın kurucu kavramlarından oluşur. Kur’ân ve sünnetten neşet eder. Bundan dolayıdır ki, İslâm ve ekonomiyi konuşmanın birinci şartı, İslâm’ın ilkelerini özümsemektir. İslâm’ın ilkeleri de dengeli bir iktisadî hayatı öngörür. Çünkü İslâm ekonomisi insanın, yaşadığı çevrenin ve evrenin dengesini gözetir. Bu haliyle bana göre mutedil bir ekonomiyi ortaya koyar. Böylece orta ümmet’in ekonomiye bakış açısı da orta yolcu bir ekonomi olur, denge ekonomisi olur. Kuşkusuz İslâm ekonomisi, kişisel mülkiyetten toplumsal sorumluluğa kadar geniş bir alana yayılıyor. Ama Sezai Karakoç’un ifadesiyle ‘toplumu insana, insanı topluma ezdirmeyen mükemmel bir denge’ kuruyor. Böylece de diğer tüm akımlardan farklılaşıyor.”
İslâm ekonomisinin ahlâkla bütünleşen, ondan ayrılmayan bir yönü olduğunu kaydeden Avdagiç, “Bahsettiğimiz dengeyi sağlayan, adaleti tesis eden ahlâk” ifadesini kullandı.
Avdaiç, “Ahlâkın yön vermediği ekonomi, çağdaş dünyada insanlığın hizmetinde değil, sadece sömürüsünde kullanılabilir. Ahlâkın ekonominin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu, doğudan ve batıdan akl-ı selim sahibi olan tüm düşünürler, dile getiriyor. Aslında biz bu tercihimizi en başta ortaya koyuyoruz. Birçoğunuzun bildiği gibi iktisat ilmi, bir zamanlar Doğu’da da, Batı’da da, daha çok ahlâk ilminin altında incelenmiştir.” dedi.
Küreselleşen bir dünyada yaşanıldığını belirten Avdagiç, neredeyse tek tip bir insan modeli, tek tip bir tüketim modeli öngörüldüğünü, Japonya’da ve Amerika’da yaşayan bir insanın da, Türkiye’deki bir insanın da benzer ürünler tüketttiğini ve benzer tepkiler verdiğini söyledi. Avdagiç, “Küreselleşen dünyada, ekonomi de küreselleşiyor, kültür de. Egemen ekonomik sistem kendi insan tarzını, kendi kodlarını ve kendi üretim ve tüketim etiğini dayatıyor” diye konuştu.
Müslüman akademisyenlerin Müslümanların ekonomik sorunlarına cevap vermede başarılı olamazsa, sundukları çözümler de gerçek hayatta bir karşılık bulamayacağını kaydeden Avdagiç, “Bu da bizi son derece tehlikeli bir boşluğa doğru iteleyecektir. Daha da önemlisi küresel kapitalist sistemin içinde sıkışıp kalmamıza yol açacaktır” ifadelerini kullandı.
AA