Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, fakültede düzenlediği basın toplantısında, son günlerde buğday ve ekmeğin beslenme zincirinden çıkarılması konusunda bazı tartışmaların yaşandığını söyledi.

Son günlerde Türkiye'deki buğdayların GDO’lu olduğuna dair yapılan haberlerin gerçeği yansıtmadığını savunan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Türkiye'de ve dünyada GDO'lu buğday çeşidi yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde GDO’lu buğday yetiştirilmemektedir. Yani ticari olarak GDO'lu yetiştirilen bir buğday çeşidi yoktur. Ülkemizde ise bu mümkün değildir. Ülkemiz buğdayda gen kaynağı konumundadır. Bu sebeple GDO’lu buğday ülkemizde yetiştirilmez, yetiştirilmeyecektir. Buğdayı GDO’lu diye suçlamak büyük bir haksızlıktır."

Glutensiz beslenme modası

Yıldırım, buğday ve ekmek düşmanlığının altında ekonomik kaygılar ve son yıllarda yaygın olarak gündeme getirilen çölyak hastalığının olduğunu iddia etti.

Çölyak dolayısıyla glutensiz beslenme trendinin dünyada moda haline geldiğine işaret eden Yıldırım, "ABD toplumunun yaklaşık yüzde 20’si glutensiz gıdalarla besleniyor. Bu ekonominin 2016 yılındaki piyasa değeri 16 milyar dolar civarında. Ortada büyük bir pazar var. Bu pazarın dünyaya yayılması isteniyor. Bu nedenle çölyak hastalığı ön plana çıkarılarak, buğdayın besin zincirinden çıkartılması gerektiğini söylediklerini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

"Lahmacun da beyaz undan yapılıyor"

Bir gazetecinin, "Canan Karatay, 'ekmek tüketmeyin' diyor ama kendisi lahmacun tüketiyor. Lahmacun ekmek değil mi?" şeklindeki sorusuna Yıldırım, şu cevabı verdi:

"Canan hanımı ilgiyle takip ediyorum. Buğday konusuna gelene kadar, büyük çoğunlukla dengeli beslenme, spor, şeker tüketimi konusunda yararlı şeyler söylediğine inanıyorum, ancak buğday konusundaki yaklaşımının tamamen yanlış olduğunu düşünüyorum. Kendisi de tam buğday ekmeğinin yenmesi gerektiğini söylüyor, ama 'ekmek yemeyin, lahmacun yiyin' gibi bir şey söylemek toplumumuzun gerçeklerine uymuyor. Lahmacun da beyaz undan yapılıyor. Belki içinde maya yok ama aynı un. Aynı sağlıksız undan üretiliyor. Biz yine ekmek tüketmeliyiz ama ekmeği sağlıklı yapmalıyız."

Şafi ve Kuddûs esmasının bir mazharı: Yulaf

Dünya yurdunu bize temiz bir mesken olarak hazırlayan rahmet-i İlâhiye, bedenimizin de sağlıklı, huzurlu ve bütün iç organlarımızın bakım ve temizliği için, Şafi ve Kuddûs isimlerine mazhar bir ayna olarak halk ettiği mu’cize ilâç besinlerden birisi de ‘yulaf’tır.

Vücut fonksiyonlarını tanzim edip, çeşitli sebeplerle tıkanabilecek damarlarımızın bakımının sağlanması, ilk önceleri huda-i nâbit (İlâhî hikmet ve kudretle yetişip çoğalan), sonraları insanların ziraat teknikleri ile geniş tarım alanlarına yaydığı yulaf nimetinin çok az bilinen faydalarını ve gıda olarak sofralarımızda değerlendirme gereğini gözden geçirmemiz çok önemli bir sağlıklı beslenme şartıdır. Değeri az bilinen yulafın sofralarımızda yer almaması, sağlığımızı negatif olarak etkilediği bilinmesi gereken bir gerçektir.

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/feyzullah-ergun/safi-ve-kuddus-esmasinin-bir-mazhari-yulaf_389482

AA