Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer kaleme aldığı köşe yazısında eğitim alanında köklü ve bütüncül reformların zorunluluğu olduğunu söyledi. Müfredatın ağır ve baskıcı oluğunu belirten Dinçer, otoriter eğitimde özgür insan yetişmez” vurgusunda bulundu.
Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Habertürk Gazetesinde kaleme aldığı köşe yazısında eğitim sisteminin sorunlarını ele aldı. ‘İktidarın eğitim çabaları başarılı mı?’ diye soran eski Bakan “Otoriter eğitimde özgür insan yetişmez” vurgusunda bulundu. “İçinden geçmekte olduğumuz darbe süreci ve yoğun terör sebebiyle bir hayli sorunla başlayan yeni dönemi” var diyen Dinçer, eğitimin bir çok sorunun AKP iktidarı döneminde çözüme kavuştuğunu belirtti.
Özgür birey için özgür eğitim
Eğitim sisteminin köklü ve yapısal sorunlarını olduğunu belirten Dinçer, “PISA ve TIMSS sınavlarında son sıralardayız. Eğitim, nitelikli insan gücü ve insani gelişmişlik endekslerinde oldukça gerilerdeyiz. Daha önemlisi yenilik yapamıyoruz, ABD veya Japonya’daki bir uzmanın aldığı yıllık patent sayısı ulusal patent sayımızdan fazla. Tam zamanlı Ar-Ge uzmanımız göreli olarak çok az. Hepsinden önemlisi, otoriter bir kültür içinde bağımlı olarak yetişen çocuklarımız kendisine tanınan alanın dışına çıkmakta zorlanıyor. Analiz yapma, sorun teşhisi ve problem çözme yetenekleri zayıf. Özgür, özgün ve hakkı teslim eden bir nesil yetiştirmek istiyorsak eğitime eğitim alanında köklü ve bütüncül bir reform zorunluluğu var” değerlendirmesinde bulundu.
‘Müfredatı değiştirmek neyi değiştirir’ sorusuna yanıt arayan Dinçer, “Bakanlık geçen aylarda müfredat değişikliği yapacağını duyurmuştu. Bu değişiklik için müfredatın ağır olduğu ve dolayısıyla ders saatlerinin çokluğu gerekçe gösterildi. Müfredatın ağırlığı konusu çok doğru bir tespit. OECD ülkelerinin ortalamasına göre, çocuklarımız ilköğretimde matematik dersini 198 saat daha eksik alıyor ama ders içeriği mesela Singapur’unkinden iki kat fazla. Böyle olunca hem konular tam kavranılmadan geçiyor hem de emeklerin büyük bölümü boşa harcanıyor. Kısaca suyu bardağa kovayla boşaltmış gibi oluyoruz” dedi.
Bu sistem tek adam oluşturur
Başlatılan reform çalışmalarını değerlendiren Dinçer, “Öğrenimin niteliğini ve niceliğini öğrencinin değil, müfredatın belirlediği bir sistem özgür, yenilikçi ama aynı zamanda hüner ve hikmet sahibi insan yetiştiremez. Çocuğa özgü yöntemlere değil, müfredat programını yetiştirmeye odaklı bir öğretmen eğitim seviyesini yükseltemez. Reform çalışmalarına bir bütünün orta yerinden başlamak doğru bir yaklaşım olmaz. Müfredat tek adam yaratma paradigması, otoriter ve merkezi eğitim yönetimi ve öğretmenin, öğrencinin rolüyle birlikte gözden geçirilirse anlam kazanır” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul – Yeni Asya
Selvi: Müfredatta köklü değişiklik şart
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, yeni eğitim öğretim yılında “başta müfredat olmak üzere eğitimin muhteva ve felsefesine ilişkin tıkanıklığın aşılmasını, eğitim çalışanlarının sorunlarının giderilmesini” dilediğini bildirdi. Müfredatta köklü değişikliğe gidilmesini isteyen Selvi, “Bundan sonra öz ve biçim açısından, milli eğitimde imkan, kadro ve müfredat olarak, sonra bütün toplum düzeninde köklü değişikliğe gidilmesi, yeni Türkiye için bir mecburiyete dönüşmüştür. Yenilenmenin, yeni bir müfredattan yeni anayasanın yapılmasına kadar hayatın tüm alanlarını kapsaması gerekmektedir.” açıklamasını yaptı.
Vasıfsız insan yetişiyor
Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş, düzenlediği basın toplantısında yeni eğitim - öğretim yılına başlarken eğitim sistemiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Amerikancı eğitim sisteminin ivedilikle kaldırılması gerektiğine vurgu yapan İriş, “Milli eğitimin en kronik sorunu müfredat” dedi. Eğitimi önemsemeyen milletlerin, bedelini çok ağır ödediğini belirten İriş, eğitimin milli değerlere uygun yapılmadığını ve eğitimin de bağımsız olmadığını söyledi. Eğitim sisteminin başarısızlıklarla dolu olduğunu belirten İriş, “Vasıfsız insan sayısı artıyor. Eğitime yeterli bütçe ayrılmalı. Hazırlanan tüm projelerin ciddi bir alt yapısı olmalı, gerekliliği, yapımıza uygunluğu titizlikle ölçülmeli. Bu süreçler tamamlanmadan öğrenciler üzerinde deneme yapılmamalı. Diploma güdümlü eğitim en büyük sorunumuzdur” değerlendirmesinde bulundu.