"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi nedir? Biz neresindeyiz?

28 Nisan 2011, Perşembe
DEMOKRASİ kelimesinin aslı Yunanca dimokratia sözcüğünden türemiş; Türkçeye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir. Demokrasi halkın yönetimi, halkın kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen siyasî yönetimdir denilmektedir. Kısaca demokrasi eşitlik ilkesine dayalı hayat biçimidir.

Dünyadaki gelmiş geçmiş veya yaşayan medeniyetler bütün güzellikleriyle vahyin bir neticesidir. Bir kelimenin Yunancadan gelmesi veya Farsçadan gelmesi kelimenin bizim kültürümüze ait olmadığını göstermez. Çünkü mensubu olduğumuz İslâm’ın Peygamberi (asm) bize “İlim Çin’de de olsa alınız, ilim mü'minin yitik malıdır” diye buyururak ufkumuzu cihanşümullaştırıyor (evrenselleştiriyor). Çoğunluğun yönetimi, azınlık haklarını güvenceye alan, sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim, fakirin yönetimi, fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim, kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim, v.s. gibi tanımlanan demokrasi, bu gün dünyada ve ülkemizde söylemle eylem arasında farklılıklar arz etmektedir. Müdekkik beyinler bunu görebiliyorlar.
20. yüzyılda demokrasi hızlı bir değişme ve gelişme göstermiştir deniliyor, ancak arkasından 1930’ların diktatörler çağı olarak nitelendirildiği de nasıl değişip geliştiğinin bir göstergesidir. Biz demokrat eğitimciler olarak 21. y.y belki bu gerçeğe namzet olabilir diye temenni edip gayret gösteriyoruz.

GERÇEK DEMOKRAT  ANLAYIŞI NASIL OLMALIDIR?
Başkalarının da haklı olabileceklerini kabul eden, eleştiriyi demokratlığın bir gereği sayan, insanı ilgilendiren fizik ve metafizik boyutlardaki değerleri görmezden gelmeyendir. Kendini ilâh zannederek, ancak benim ilkelerime göre yaşama hakkınız vardır, demeyendir. Kendini kula kul zannedip falan diktatörün ilkelerine göre yaşayabilirim demeyen, özgür düşünebilen, Allah’tan başka hiçbir kişi veya kurumun ya da metaın kulu olmayı kabul etmeyen… Cesur görüş sahipleri demokrattır denilebilir. Neden diktatörlerin akıbetleri hüsrandır? Esasen acınacak kişiliklerinden olduğunu söyleyebiliriz. Neden mi? Tek akılla veya birkaç yağcı yandaşla yola çıkarken halkının gerçeklerine kör kalmış ve halkın direniş duvarlarına çarparak paramparça olmuşlardır. 1929-2011 yılları arası bir sürece giren olaylar buna şahittir.
İslâm dünyası Üstad Bediüzzaman’ın  “Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır” Gerçeğini anlayamadıklarından veya anlamak istemediklerinden, başlarına musallat edilen diktatörlerin işkenceleriyle yaşadılar ve yaşıyorlar. Ne hazindir ki aynı dikta rejimleri sanki İslâm’ın gereğiymiş gibi dünyaya propaganda edilmekte ve isim değiştirmiş yeni diktatörler yetiştirilmektedir!

DEMOKRAT EĞİTİM YA DA DEMOKRAT EĞİTİMCİ NEDİR?
Demokrasinin, ister yöneten ister yönetilen ister hizmet alan ister hizmet veren olsun bu zamanda bir ihtiyaç olduğu şuurunda olan ve gereken özveride bulunabilen münevver eğitimciler demokrat eğitimcidir, tanımlama böyle... Ülke yönetiminde, okulunda, sınıfında, ailesinde, arkadaş ortamında, birden çok insanın birlikte hareket ettiği her yerde, demokrat anlayış etkin olursa, ortaya Demokratik eğitimin meyveleri çıkacaktır. Yoğurdun kaymağı kendi cinsinden değil mi? Demokratik bir eğitimin amacı, iyi vatandaşlar, iyi işçiler veya iyi mühendis, doktor, bürokrat, v.s. adamlar mı yetiştirmektir? Yoksa iyi ve mutlu insan(lar) mı yetiştirmektir? Biz eğitimciler Önceliklerimizi belirleyip bu soruları iyi düşünüp projelerimizi üretmeliyiz.
Okullarımızdaki eğitim; öğretmen ve idarecilerin sadece yetkilerini kullanarak, rahat -hazır ol mantığı ile icra edilirse çocuklarımızın ruhu müstebit olur, tabiî olarak çocuk gördüğünü uygular ve yetişkin olduğunda da daha zekâvetli, ama diktatör ruhlu yapılar ortaya çıkar. Gevşek veya yerli yersiz özgürlük adı altında kârı zararı düşünülmeden, bırakın vursun-bırakın kırsın mantığı da elbette ki tersinden aynı kapıya çıkar. Özgürlüğün, hür yaşamanın sınırlarını hakikatte tesbit edip, varlık âleminin en şereflisi olarak yaratılan insanın diğer hemcinslerinin hürriyetini engellediği noktada sınırlarının olduğunun öğretisini artık uygulamak durumundayız. Gücü hakta bilen ve hakkı da korumak için güçlü olunması gerektiğinin bilincinde olan ve bütün gayretini bu uğurda sarf eden bir gençlik oluşturulmalıdır. Evet, gençler ne korkak olsun ne de dinozor ruhlu, bunun için de meselâ kendi de insan olan herhangi bir diktatörün ilkeleri dışında düşünemez mankurtlar değil, kendisini yaratan- yaşatan- hayat veren ve bekanın olduğunu beka için yaratıldığını bildiren kılavuzların güzelliklerinden haberdar edilmelidir gençlik… Yani Bediüzzaman Said Nursî’nin ifadesiyle “Nereden geldiğini, nereye gittiğini, bu dünyadaki vazifesinin ne olduğunu” öğretmeli ve bu bilinci yaşanılabilir davranış değişikliği olarak ortaya çıkarmalıyız. Kulun kulu değil Yaratanın kulu olduğu bilincini ortaya çıkartacak özgür insanın, kâinatın en şerefli yaratığı olduğunu neden yaygınlaştırmıyoruz! Elbette ki bu görüşler korkak, mankurtlaşmış beyinlere zarardır. Şahsî çıkarları için, çoğunluğu zekâvetleriyle köleleştiren beyinlerin de hoşuna gitmeyecektir, ama hakikatin böyle olduğunu biraz düşünen insanın anlaması o kadar da zor değildir. Güven ortamının mutlu bir hayatın ancak bu şekilde sağlanabileceğinin artık farkında olalım.
Türkiye’de ve dünyada milyonlarca takipçisi olan “iman hareketinin öncüsü Bediüzzaman düşüncesinde” demokratik sistemin, Müslüman toplumuna uygulanabilirliğini belirleyebilmek için demokrasinin teolojik, ahlâkî ve hukukî temellerini belirlememiz gerekir. Bunu anlamak istiyorsak, Bediüzzaman’ın teolojik felsesinde “mülk”-"melekût” ve “tekvini yasalar”-"şer’i yasalar” ayrımını inceleyebiliriz.        
(Demokrat Eğitimciler Derneğinde verilen 23 Nisan 2011 tarihli seminerin özetidir.)

 
Hazırlayan ve sunan:
NİYAZİ YILMAZ
Okunma Sayısı: 1552
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı