Türkiye adına NSU davasını başından bu yana takip eden Prof. Dr. Turhan, "Federal başsavcılık gerçeği etkin bir şekilde araştırma yükümlülüğünde maalesef pasif kaldı" dedi.
Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütü davasını Türkiye adına izleyen hukukçulardan Prof. Dr. Faruk Turhan, örgüt üyeleriyle bağlantılı olduklarından şüphelenilen istihbarat muhbirleri ve aşırı sağcılar hakkında kovuşturma yapılmamasını eleştirerek, “Federal başsavcılık gerçeği etkin bir şekilde araştırma yükümlülüğünde maalesef pasif kaldı” dedi.
Alman ceza hukuku uzmanı olan Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Turhan, Türkiye adına başından bu yana takip ettiği NSU davası hakkında AA muhabirlerinin sorularını yanıtladı.
Turhan, Dışişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen uzman hukukçuların aşırı sağcı NSU sanıklarının yargılanmaya başladığı 6 Mayıs 2013 tarihinden bu yana duruşmaları izlediğini hatırlattı. Turhan, “Bizim görevimiz burada davanın gidişatını gözlemlemek, davanın hukuka uygun bir şekilde yürüyüp yürümediğini gözlemlemek. Uluslararası hukuka göre bir devlet yurt dışında vatandaşları herhangi bir mağduriyete uğradığında onların haklarını korumak için elbette tedbir alabilir, gözlemci gönderebilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu davayı ciddi bir şekilde, hukuki açıdan da takip ettiğini belirtmek isterim” şeklinde konuştu.
Federal Başsavcılık’a eleştiri
NSU terör örgütü ve işlediği cinayetler hakkında gerçeklerin ortaya çıkarılabilmesi için en önemli görevin federal başsavcılığa düştüğünü vurgulayan Turhan, ancak başsavcılığın haklarında şüphe bulunan istihbaratçılar, muhbirler ve aşırı sağcıların üzerine yeterince gitmediğini kaydetti.
NSU’nun sadece üç kişiden oluştuğu, 2011 yılına kadar polis ve istihbaratın zanlılardan ve cinayetlerdeki rollerinden haberdar olmadığı iddiaları hakkında kamuoyunda şüpheler bulunduğunu kaydeden Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Federal başsavcılık, iddianamesinde fiili işleyen sadece üç kişi olduğunu, dört kişinin de bu örgüte yardım ve yataklık ettiğini belirtiyor. Dava süresince başsavcılık, bu terör örgütüne yardım eden ya da işlediği bu filleri bildiği düşünülen diğer başka kişiler hakkında da soruşturma yaptı ancak bugüne kadar dava açmadı. Üç kişinin örgüt kurup on yıldan fazla süreyle bu cinayetleri işlemesi, Almanya’nın doğusunda çok da büyük olmayan şehirlerde saklanması, bunun polis tarafından bilinmemesi, iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından bilinmemesi mümkün değil.”
NSU ile bağlantılı olduğundan şüphelenilen bazı kişilerin soruşturmaya dahil edilmediğini, tanık olarak duruşmalara davet edildiklerini ifade eden Turhan, ancak bu kişilerin çoğu zaman mahkemeye bilgi vermediklerini, çelişkili açıklamalarda bulunduklarını kaydetti. Federal Başsavcılık’ın bu kişilerin üzerine gitmesi gerektiğini vurgulayan Turhan, şunları söyledi:
"Duruşmaya tanık olarak çağrılan aşırı sağcıların bir kısmının gerçeği söylemediği açıkça ortaya koyuldu. Yalan söyledikleri anlaşıldı. Bunlar hakkında terör örgütüne yardımdan federal başsavcılığın dava açması lazım. Eğer bunlar gerçeği söylemiyorsa bu kez yalan tanıklıktan dava açılması lazım. Federal başsavcılık gerçeği etkin bir şekilde araştırma yükümlülüğünde maalesef pasif kaldı."
Zaman aşımı uyarısı
Turhan, NSU ile bağlantılı olduğundan şüphelenilen kişiler hakkında kovuşturma açılmaması durumunda zaman aşımı tehlikesi bulunduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti:
“Terör örgütüne yardım fiili açısından zaman aşımı işliyor, zaman aşımına uğrayacak. Federal başsavcılık bu soruşturmaları tamamlamayarak zaman aşımına uğraması gibi bir sonucu mu bekliyor? Öyle bir tereddüdüm var. Bu hususların açığa çıkarılması lazım. Burada, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın ve onların muhbirlerinin önünde bu örgüt Doğu Almanya’da saklanmış. Aslında saklanmamış; orada meydanlarda, konserlerde, gösterilerde. Bunu Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın bilmemesi mümkün değil. O görevliler hakkında da bir soruşturma açılmıyor. O görevliler hakkında da soruşturma açılması lazım.”
"Hükümet devreye girmeli"
NSU terör örgütü hakkında gerçeklerin ortaya çıkarılabilmesi için Alman hükümetinin ve siyasetçilerin de ağırlığını koyması gerektiğini vurgulayan Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Alman Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, Adalet Bakanlığı bir suçun soruşturulmasını savcıdan isteyebilir, emredebilir. Dava açılmasını da isteyebilir. Federal Başsavcılık, aşırı sağ çevrelerden bu örgüte yardım eden ve şu anda tanık olarak dinlenenler hakkında Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın görevlileri ya da muhbirler hakkında soruşturma yapıp dava açmıyorsa o zaman Federal Adalet Bakanlığı'nın, eyaletlerdeki adalet bakanlıklarının devreye girip bu konuda soruşturma emri vermesi lazım, bunu talep etmesi lazım. Gerçeklerin açığa çıkarılması açısından bu konularda eksiklik görüyorum."
Kamuoyu aydınlanacağına inanmıyor
NSU davasına son aylarda Türkiye ve Almanya’da kamuoyunun ilgisinin düştüğüne dikkat çeken Turhan, birçok kişinin gerçeklerin ortaya çıkacağı konusunda şüpheleri bulunduğunu kaydetti. Turhan, şu ifadeleri kullandı:
“Kamuoyunda şöyle bir kabul var. Bunu Alman derin devleti yapmıştır, bunun ortaya çıkmasını istemeyecektir. Zaten bu terör örgütünün iki failinin de aslında intihar etmediği, öldürüldüğü, bunun üstünün kapatılacağı, bir kişinin üstüne yıkılıp örtbas edileceği gibi bir kabul var. O nedenle fazla bir sonuç çıkmayacağı düşüncesinden dolayı kamuoyunun ilgisinin az olduğunu düşünüyorum.”
NSU davasına kamuoyunun ve medyanın ilgisinin gelecek aylarda yeniden artmasını beklediğini kaydeden Turhan, bu davanın dünyadaki son gelişmeler ışığında da önem taşıdığını vurguladı. Turhan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu ırkçı nefret suçudur. Günümüz dünyasının önemli bir sorunudur. Bir insanın sadece belli bir ırktan olması, belli bir dinden olması, belli bir düşünceden olması nedeniyle hunharca katledilmesi insanlığın sorunudur. Sadece Almanya’nın, Türkiye’nin değil tüm Avrupa’nın, tüm dünyanın bir sorunudur. Bu konunun üzerine gidilmesi lazım. Bu konuda yasa değişikliklerine gidilmesi lazım, kamuoyunun aydınlatılması lazım. Gerçeklerin ortaya çıkarılması, faillerin cezalandırılması için de gerekenin yapılması gerekiyor.
AA