Osmanlı Devleti döneminde İstanbul’dan Filistin’e gönderilen bir askerin torunu olan Erdinç Süleyman, Filistinlilerin topraklarından sürüldüğü Nekbe’yi (Büyük FelÂket) yaşamış bir ailenin ferdi.
Osmanlı Devleti döneminde İstanbul’dan Filistin’e gönderilen bir askerin torunu olan Erdinç Süleyman, Filistinlilerin topraklarından sürüldüğü Nekbe’yi (Büyük Felâket) yaşamış bir ailenin ferdi olarak, Lübnan’ın Baalbek şehrinde yaşıyor. Annesinden öğrendiği Türkçeyi unutmamak için yıllardır Türkçe günlük yazma alışkanlığını sürdüren Süleyman, Nekbe’nin 71. yılında Filistinli mültecilerin yaşadığı dramı anlattı. Nekbe’nin yaşandığı 1948 yılında henüz 1 yaşındayken dedesi Zeki Süleyman ve ailesinin diğer fertleriyle Lübnan’a geldiklerini belirten Süleyman, şu anda kendisinin ülkenin doğusundaki Baalbek şehrinde, Sevin ve Leyla isimli ablalarının ise başka şehirlerde yaşadıklarını ifade etti.
“Bizim ev hala Akka Belediye binası olarak kullanılıyor”
Dedesinin Lübnan’a geldikten kısa süre sonra, babasının ise 1981’de başşehir Beyrut’ta vefat ettiğini kaydeden Süleyman, ağabeyi Erdoğan Süleyman’ın ise 1984 yılında Beyrut’taki bir mülteci kampında öldürüldüğünü söyledi. Süleyman, dedesinin Osmanlı askeri olarak Filistin’e tam olarak ne zaman geldiğini bilmediğine işaret ederek, şunları anlattı: “Osmanlı Devleti döneminde göz doktoru olan dedem Zeki Bey, askerlik hizmetini Filistin’in Akka şehrinde subay olarak yapıyor. Dedem, askerlik hizmetini tamamladıktan sonra Filistin’de kalmaya karar vererek Akka’da bir klinik açıyor. Bana anlatılana göre dedemin klinik ve aynı zamanda ev olarak kullandığı bina saray gibi bir yapıymış. Daha sonra işgal devleti İsrail, Akka’ya geldiği zaman bu eve el koyuyor ve belediye binası olarak kullanmaya başlıyor. Bizim ev hâlâ Akka Belediye binası olarak kullanılıyor.”
İngilizler ve Yahudilerin gelmesiyle başlayan çile
Dedesinin Subhi, Muzaffer ve Sacide isimli ikisi erkek biri kız 3 çocuğu olduğunu aktaran Süleyman, Akka Limanı’ndaki huzurlu günlerin İngilizlerin bölgeyi işgal etmesi ve Yahudilerin Filistin topraklarına göç etmeye başlamasıyla geride kaldığını, Yahudi çetelerin daha sonra Filistin köylerinde katliâmlar yapmaya başladığını anlattı. Deyr Yasin ve Kefer Kasım katliâmlarıyla bölgede bir korku havası oluşturulduğunu kaydeden Süleyman, “O dönemde korkuların yayılmasıyla birlikte insanlar sığınmak için kaçacak yer aradılar. Filistinliler, yakın oldukları Ürdün, Suriye, Mısır ve Lübnan’a kaçarak canlarını kurtarmaya çalıştı. Celil ve Akka bölgesindeki Filistinliler de yakın oldukları Lübnan’a geldi.” şeklinde konuştu. Babası Subhi Bey’in de diğer Filistinliler gibi hayatlarından endişe etmeye başladığını ifade eden Süleyman, “Babam da öldürülme korkusu üzerine annesi, babası, eşi ve çocuklarını, bir kamyonete bindirerek Lübnan’a gönderiyor.” dedi.
***
1948’den beri dinmeyen acı: Nekbe
Filistinliler, İsrail’in 14 Mayıs 1948’de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilân etmesi ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutulması dolayısıyla 15 Mayıs’ı “Nekbe” (Büyük Felâket) olarak anıyor. İsrail güçleri Nekbe sırasında yaklaşık bir milyon Filistinliyi zorla topraklarından çıkararak sürgün etti, Filistinlilere ait 675 köy ve kasaba yok edildi, binlerce Filistinli öldürüldü.
AA