Türk ve Rus uzmanlar, Batılı devletlerle Rusya'yı karşı karşıya getiren Ukrayna krizinin neden aşılamadığını değerlendirdi.
Türk ve Rus uzmanlar, soğuk savaşın sona ermesinden bu yana uluslararası sistemin en kırılgan hatlarından biri olarak ortaya çıkan, genişleme politikası nedeniyle Batılı devletlerle Rusya'yı karşı karşıya getiren Ukrayna krizinin neden aşılamadığını değerlendirdi.
Rusya Stratejik Araştırma Enstitüsü kıdemli uzmanı Oleg Nemenskiy, Ukrayna'da tarafların başından beri krizin çözümüne yönelik samimi tavır sergilemediğini öne sürerek, "Hem ayrılıkçılar hem de Ukrayna yönetimi planlarını zafer kazanmak üzerine kuruyor. Sözünü ettiğimiz zafer, Ukrayna yönetimi için Donetsk ve Lugansk bölgelerinde kontrol sağlamak. Ancak ayrılıkçıların tam olarak ne istediği belli değil" diye konuştu.
İki tarafın da zafer kazanmaktan umudu olduğu sürece, gerçek barış görüşmelerinin yapılamayacağını savunan Nemenskiy, "Moskova, ayrılıkçıların yenilmesini istemiyor. Bunu açıkca belli etti ve böyle bir şeyin olmasına da izin vermeyecek gibi görünüyor" ifadelerini kullandı.
Nemenskiy, Ukrayna'da barışın gerçek anlamıyla hiçbir zaman olmadığını belirterek, "Hem Kiev hem de ayrılıkçılar sınır bölgelerdeki askerlerini geri çekmedi. Son yaşanan olaylar, her iki tarafın da Minsk anlaşmasında istekli olmadıklarını ortaya çıkardı. Ateşkesin geçerli olduğu dönemde ayrılıkçıların, Ukrayna ordusuna göre daha iyi hazırlandığını belirtmek isterim" değerlendirmesinde bulundu.
"Suç, Maydan olaylarını düzenleyenlerin"
Rusya Parlementosu'nun alt kanadı Duma'nın Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Mihail Zapolev, Ukrayna'da barış sürecinin ancak AB ve ABD'nin istemesiyle mümkün olacağını belirterek, "Batı istemezse bu kriz çözülmez" dedi.
Zapolev, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusunu kendine bağlamak gibi bir niyeti olmadığını vurgulayarak, "Ukrayna'da her şey Maydan olaylarından sonra başladı. Rusya, Ukrayna'da yönetim değişikliğini istemedi. Yaşananlar Maydan'ı organize edenlerin suçu" ifadelerini kullandı.
Uluslararası Yeni Devlet Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Aleksey Martınov da Kremlin'in bu aşamadan sonra ancak diplomatik bazı adımlar atabileceğini dile getirdi.
Rusya'nın "Normandiya dörtlüsü", Minsk anlaşması ve AGİT gözlemci misyonunun faaliyetlerinde öncü rol oynadığını öne süren Martınov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in buna benzer inisiyatifleri düşünebileceğine işaret etti.
"Temel amaç Kiev yönetimini zayıflatmak"
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (USAK) Rusya Uzmanı Habibe Özdal, taraflar arasında ateşkesi öngören Minsk anlaşmasının hiçbir şartının şu ana kadar yerine getirilmediğini belirtti.
Son haftalarda artan saldırılarla Rusya yanlısı ayrılıkçıların Donetsk ve çevresindeki hakimiyet alanını genişletmek istediğine dikkati çeken Özdal, Mariupul'un Kırım'a yakın olması sebebiyle önemli bir şehir olduğunu kaydetti.
Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki ayrılıkçıları desteklemesindeki amacının Donbas bölgesini ilhak etmek olmadığını söyleyen Özdal, "Burada amaç Kırım gibi bir ilhak değil. Temel amaç Kiev yönetimini zayıflatmak ve Ukrayna siyasetini belirlemek" dedi.
Özdal bu noktada ayrılıkçılar tarafından gerçekleştirilen saldırıların, Ukrayna ordusunun kapasitesini de azaltmaya yönelik girişimler olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Ukrayna'nın tarafsızlık statüsünü kaldırması da gerilimin yükselmesine neden oldu. Halihazırdaki koşullar altında, Ukrayna'nın ekonomik olarak orduyu güçlendirmesi zor, Batı'nın da önceliği Ukrayna değil. Bu noktada tarafsızlık statüsünü kaldırmak, ateşe benzin dökmekle eşdeğer."
"Rusya daha ne kadar devam edebilecek"
Yaptırımlar ve düşen petrol fiyatları nedeniyle Rusya'nın ciddi bir ekonomik krizde olduğunu anımsatan Özdal, "Rusya ekonomik krizin henüz başında. Ekonomik göstergeler daha da kötüleştiğinde ve halka da yansımaya başladığında Rus halkı Putin'e daha ne kadar destek verecek" dedi.
Özdal, Minsk'te imzalanan ateşkes anlaşması uyarınca Donbas bölgesine verilmesi öngörülen özel statünün hayata geçmediği sürece krizin devam edeceğini anlattı.
Bu noktada bölgenin ağır silahlardan arındırılması ve kalıcı ateşkesin sağlanmasının da özel statüye paralel olarak hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Özdal, "Birkaç koşulun aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Ancak burada karşılıklı bir güvensizlik olduğunu da görüyoruz" diye konuştu.
"Mariupul saldırısı Batı için kırmızı alarm"
Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, son haftalarda Ukrayna'nın doğusundaki çatışmaların Mariupul şehrine de sıçramasına dikkati çekerek, "Mariupul saldırısı Batı için kırmızı alarm. Burası, Donetsk'i birleştiren stratejik bir nokta" ifadelerini kullandı.
Ukrayna krizinin ekonomik, siyasi ve askeri açıdan bir farklılaşma içine girdiğini savunan Caşın, Rusya yanlısı ayrılıkçıların Mariupul saldırısının NATO'yu da harekete geçirdiğini ve son on günde NATO'dan konuya dair üç açıklama yapıldığını anımsattı.
Caşın, krizin bu şekilde sürmesi durumunda Ukrayna'nın güney kenti Odessa'nın da tehlike altına gireceğine dikkati çekti.
Çatışmaların devam etmesi durumunda bölgeden büyük bir kitlesel göç gerçekleşebileceği düşüncesini paylaşan Caşın, uluslararası toplumun krize bir çözüm bulamaması halinde BM Güvenlik Konseyi'nin krize acilen el koyması gerektiğini ifade etti.
AA