Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan AB ile ilişkilerinin ivme kazanmasında 23 yıldır yürürlükte olan Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi büyük önem taşıyor.
AB üyeliği hala vazgeçilmez bir hedef olmalı
İTO Başkanı Avdagiç: AB çıpası, ekonomik olarak bizi ferahlatacaktır
'Hem AB hem de Türkiye'nin yararına olacaktır'
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliği öncesinde geçiş dönemi düzenlemesi olarak yürürlüğe konulan Gümrük Birliği Anlaşması'nın üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen, Türkiye'nin Birliğe tam üye yapılmaması, anlaşmayı, AB ülkelerinin lehine, Türkiye'nin aleyhine işleyen tek taraflı bir süreç olarak bıraktı.
Türkiye ile AB arasında iki yıl süren müzakereler sonunda 5 Mart 1995 tarihinde gerçekleştirilen Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca, Türkiye-AB Gümrük Birliği 1 Ocak 1996'da yürürlüğe girdi.
Söz konusu anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından gerçekleştirilen reform niteliğindeki yasal düzenlemeler, Türkiye'ye özellikle rekabet gücü ve verimlilik anlamında önemli katkı sağladı. Bu süreçte, yapısal değişimlerle üretim yapısı çeşitlenirken, ihracat, orta-üst teknolojili ürünler lehinde ilerleme kaydetti. Türkiye'nin AB'ye uyumlu hale getirdiği teknik mevzuat altyapısı uluslararası pazarlarda rekabet gücünü yükseltti ancak Türkiye ekonomisi için sağladığı kazanımlara rağmen anlaşma birçok yapısal sorun barındırıyor.
Türkiye'nin AB'ye üyelik görüşmelerinin sonuçlandırılmasına kadar entegrasyon sağlanması amacıyla geçici olarak yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, aradan 23 yıl geçmesine rağmen Türkiye'nin Birliğe tam üye yapılmaması nedeniyle, AB ülkelerinin lehine, Türkiye'nin aleyhine işleyen tek taraflı bir anlaşma oldu.
Anlaşmanın negatif yönleri
AB'nin üçüncü taraflarla imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına (STA) Türkiye'nin doğrudan taraf olamaması, Türk araçlarına getirilen kara yolu kotaları, AB'nin Gümrük Birliği'nin işleyişiyle ilgili danışma ve karar alma mekanizmalarında yeterince yer almaması en önemli sorunların başında geliyor.
Ticaretin sanayi ürünleriyle kısıtlanması, Türkiye ile AB arasındaki ticareti sınırlandırıyor. Anlaşmanın kapsamının genişletilmesiyle mal ve hizmet ticaretinin yanı sıra Türk firmalarının rekabetçiliğinin artırılması öngörülüyor.
Güncellenmeye yönelik ilk adım 2014'te atıldı
Gümrük Birliği'nin işleyişinin iyileştirilmesi, tarım tavizlerinin karşılıklı olarak geliştirilmesi, tercihli ticari ve ekonomik ilişkilerin kamu alımları, e-ticaret ve hizmetleri kapsayacak şekilde genişletilmesi amacıyla Gümrük Birliği'nin güncellenmesine yönelik girişimler 2014 yılının ilk çeyreğinde başlatıldı.
AB ile 2014-2015 yıllarında gerçekleştirilen üst düzey siyasi ve teknik görüşmeler neticesinde, müzakerelerin içeriğine ilişkin mutabakat 12 Mayıs 2015 tarihinde resmiyet kazandı.
Mutabakata göre Gümrük Birliğinin güncellenmesi müzakerelerinin 2017 yılına kadar başlaması gerekirken henüz resmi bir adım atılmadı. AB Komisyonunun müzakerelerin başlaması için 2016'nın son günlerinde AB Konseyinden yetki talep etmesine rağmen, henüz üye ülkeler buna onay vermedi.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesine yönelik resmi müzakereler öncesinde gerekli hazırlık çalışmaları Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda sürdürülüyor.
Türkiye ile AB ekonomik ilişkileri
Türkiye, 2002 sonrası dönemde yaklaşık yüzde 70'i AB kaynaklı toplamda 200 milyar doların üzerinde uluslararası doğrudan yatırım çekerken, bu başarının elde edilmesinde, Türkiye'nin AB üyelik süreci ve Gümrük Birliği önemli rol oynadı.
1 Ocak 1996 tarihinde Gümrük Birliği'nin kurulmasıyla Türkiye ve AB arasında büyük bir ivme kazanan ticaret hacmi 2017 yılında 159 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, Türkiye, AB'nin toplam ihracatından aldığı yüzde 4,5 pay ile 5. sırada yer aldı.
AB, 2017 yılında 73,9 milyar dolar ve yüzde 47,1 payla Türkiye'nin ihracatında ilk sırada yer aldı. Öte yandan Türkiye, 233,7 milyar dolarlık toplam mal ithalatının 85,4 milyar dolarlık kısmını (yüzde 36,5) AB'den gerçekleştirdi. Böylece AB, Türkiye'nin ihracatında olduğu gibi ithalatında da listenin başında geldi.
Türkiye'nin AB ile olan ticaretinde ihracatın ithalatı karşılama oranı da aynı dönemde yüzde 86,6 seviyesinde gerçekleşti.
"Balkan ülkelerinin Türkiye'ye desteği önemli"
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Erdal Tanas Karagöl, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin, Türkiye'nin AB ile ticari ve ekonomik iş birliğinde en kritik konulardan birisi olduğunu ifade etti.
Gümrük Birliği'nin, AB'nin üye olmayan bir ülkeyle imzaladığı ilk önemli ve fonksiyonel anlaşma örneği olduğuna dikkati çeken Karagöl, anlaşma kapsamında tarım ürünlerinin sanayi bileşenleri ile sanayi ürünlerinin büyük kısmı için AB'nin ortak dış tarifesinin kabul edildiğini aktardı.
Karagöl, taraflar arasındaki ticari işlemlerdeki tüm gümrük vergileri, nicel kısıtlamalar ve ücretlerin de bu kapsamda kaldırıldığını anımsatarak, bunun sonucunda Türkiye ve AB ülkeleri arasındaki ticaret hacminde ciddi artış yaşandığını ve karşılıklı ekonomik ilişkilerin geliştiğini anlattı.
Türkiye'nin karşılıklı ticaretin önündeki engelleri kaldırmak adına Gümrük Birliği güncellemesine büyük önem verdiğine işaret eden Karagöl, şunları kaydetti:
"Gümrük Birliği'nin güncellenmesi noktasında Balkan ülkelerinin Türkiye'ye desteği önemli. Türkiye ile Balkan ülkelerinin milli ve tarihi geçmişleri bulunmaktadır. Bu geçmişin ekonomik ve ticari anlamda geliştirilmesi sonucunda ikili ilişkiler daha iyi bir konuma gelecektir. Türkiye'nin uluslararası arenada ticari faaliyetlerinde sıklıkla dile getirdiği 'kazan kazan' prensibi Balkan ülkeleri için önemli fırsat sunmaktadır. Gümrük Birliği'nin karşılıklı çıkarlar doğrultusunda güncellenmesi tüm aktörler için olumlu sonuçlar doğuracaktır. Türkiye, AB ile tam üyelik konusunda zaman zaman tartışmalar yaşasa da bu sürecin her iki taraf içinde önemini yitirmediği açıktır. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi noktasında atılacak adımlar ilişkilerin normalleşmesine katkı sağlayacaktır."
Karagöl, tarafların ticari ilişkilerinde daha denk bir konuma gelmesi açısından güncellemenin şart olduğunu vurgulayarak, "28 Şubat 2019'da geçekleşecek Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı, anlaşmanın güncellenmesi bakımından son derece kritik bir eşiktir. Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyen İngiltere'nin AB'den çıkma kararı Türkiye açısından bir kayıp olarak değerlendirilse de ekonomik potansiyeli ve jeostratejik konumuyla Türkiye, AB için vazgeçilmez bir ortaktır. Bu yönüyle Türkiye, giderek zayıflama eğilimine giren AB açısından güçlü bir ticari müttefik olarak görülmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
AA