Dünyanın dört bir yanında yaşayan Uygurlar’dan uluslararası topluma, konuyla ilgili bilgi vermesi için Çin’e baskı uygulama çağrısı yağıyor.
Uygur diasporası, Çin’deki kayıp aile üyelerinin akıbetinden kaygılı. Dünyanın dört bir yanında yaşayan Uygurlar’dan uluslar arası topluma, konuyla ilgili bilgi vermesi için Çin’e baskı uygulama çağrısı yağıyor.
Batı Sincan bölgesinde kontrolu sıkılaştıran Çin hükümeti, bunu dini aşırıcılıkla mücadele kampanyası olarak tanımlıyor. Birleşmiş Milletler, Çin hükümetinin, yasalardaki terör, aşırıcılık ve ayrılıkçılıkla ilgili geniş ve belirsiz tanımlara dayanarak, yaklaşık 1 milyon Müslüman Uygur’u “yeniden eğitim” kamplarında göz altında tuttuğunu öne sürüyor.
Ancak bu suçlamaları reddeden Pekinli yetkililer, attıkları adımların sadece İslâmcı militanları ve ayrılıkçıları hedef aldığını savunuyor. Amerika’nın Sesi’ne konuşan çok sayıda Uygur, gözaltı kamplarında kaybettikleri aile üyelerinin nerede olduğunu hala bilmediklerini söylüyor.
Bunlardan biri olan Gulgine Mamut’un oğlu Pakzat Qurbanjan, 2016’da, daha 16 yaşındayken tutuklanmış. Gulgine Mamut, şu anda Türkiye’de mülteci. Mamut yaşadıklarını “Oğlumu, evini ziyarete gelirken, Urumçi havaalanında, devlete karşı komplo kurmak suçlamasıyla tutukladılar. Masum oğlumu Urumçi’de 13 yıl hapse mahkûm ettiler. Bana suçunun hükümeti devirmeye teşebbüs olduğunu söylediler” şeklinde anlatıyor.
Mamut’un oğlu, Ağustos 2017’de ıslah evine kapatılmış, ancak sonradan bir “toplama kampına” aktarılmış. Mamut, Birleşmiş Milletler’e, insan hakları örgütlerine ve güçlü ülkelere, oğlunu ve Çin hapishanelerinde tutulan diğer masum Uygurlar’ı kurtarmaları için çağrıda bulunuyor.
Şu anda Türkiye’de yaşayan Amina Muhammadjan adlı başka bir Uygur mülteciyse, Guher Nijat adlı kızının nasıl kaybolduğunu ağlayarak anlatıyor. Kızının Urumçi’de tutuklandığını söyleyen Muhammadjan sözlerini “Bana sadece hapiste olduğu söylendi. Nerede olduğunu veya ne kadar ceza aldığını bile bilmiyorum. Ondan haber almayalı 16 ay oldu” şeklinde sürdürüyor.
Haber Merkezi