Avustralya Başbakanı Tony Abbott pek çok Avustralyalı gibi hala evinin taksitlerini ödemeye devam ettiğini söyledi.
Avustralya Federal Başbakanı Abbott ise pek çok Avustralyalı gibi halen evinin taksitlerini ödediğini belirterek, “Abbot ailesi olarak evlerinin borcunu ödemeye çalışan Avustralyalıları çok iyi anlıyoruz. Pek çok Avustralyalı gibi biz de halen evimizin taksitlerini ödüyoruz. Benim 3 kızım var ve onlar da bir süre sonra bir şekilde emlak piyasasına girerek, kendi evlerini alacak ve taksitlerini ödemeye başlayacaklar.” dedi.
Avustralya'da 'ev alamayanların daha iyi maaşlı iş bulmaları gerektiği' ile ilgili konuşmasıyla büyük tepki toplayan Federal Hazine Bakanı Joe Hockey'in ise emlak zengini olduğu ortaya çıktı.
Geçtiğimiz hafta Federal Hazine Bakanı Hockey'in, Avustralya’da ev fiyatlarının pahalılığı sorunu ile ilgili soruya, “Ev alamıyorsanız, daha iyi maaşlı bir iş bulmanız gerekiyor.” cevabı tepkilere neden oldu. Avustralya medyasında yer alan haberlerde ise bakanın emlak zengini olduğu ortaya çıktı. Hockey’in bu sözleri, mensubu olduğu Liberal Parti milletvekilleri tarafından da eleştirildi. Siyasi uzmanlar, Hockey’in önümüzdeki Federal seçimler öncesinde, yerini kaybedebileceği yorumlarında bulunuyor.
Ekonomi uzmanları Avustralya’da ev satın almanın her geçen gün daha da zorlaşmasının yanı sıra, fiyatların giderek şişmesinin de piyasalarda istikrarsızlığa neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Dünyanın en yoksul devlet başkanı da 'Sevad-ı azama ittiba edilmeli' diyor
‘Dünyanın en yoksul başkanı’ sıfatıyla herkesin saygısını kazanan Uruguay’ın eski Devlet Başkanı Jose Mujica, dünya liderlerinin zengin yaşam tarzını eleştirdi.
“Demokrasilerde çoğunluk nasıl yaşıyorsa öyle yaşamak lazım, parası olan azınlık gibi değil” diyen Mujica, “Sadelik, özgür olmak için bir lükstür” ifadelerini kullandı.
Köhne bir çiftlikte yaşayan, maaşının büyük bölümünü fakirlere bağışlayan ve makam aracı yerine kendine ait 1987 model bir araç kullanan Jose Mujica, Madrid’teki Casa de America kurumunda bir konuşma yaptı.
Mujica, dünya liderlerine yönelik “Yaşam tarzımdan dolayı ben fenomen filan değilim, fenomen onlar. Benim bir suçum yok. Maddi konular hayatımı zorlaştırmıyor. Yaşım zaten 80 ve kefenin cebi yok.” şeklinde espri yaptı.
Bir devlet başkanıyla ilgili anısını anlatan eski Uruguay Devlet Başkanı, “Başkan olmuş bir tip bana dedi ki: ‘Gizemli bir atmosferde yaşamayı sürdürmek gerekiyor.’ Ne gizemi! Halkın çoğunluğu nasıl yaşıyorsa öyle yaşamak gerekiyor, parası olan ve israf eden azınlık gibi değil.” dedi.
20 Mayıs 1935 doğumlu eski bir gerilla olan Pepe Mujica, altı kez vuruldu ve 15 sene hapis yattı. 2010-2015 yılları arasında Uruguay’ın 40. Devlet Başkanı olarak görev yapan Mujica, yasalar gereği yeniden seçilemeyerek 1 Mart 2015’te koltuğunu Tabare Vazquez’e devretti.
Sevâd-ı âzam ne demektir?
Sevad-ı Azam’a gelince… Bu kelime gurubu, kelime mânâsı itibariyle “büyük karartı” demektir. Mecazî olarak ise, “yaşayış özellikleri itibariyle ortaklık arz eden büyük insan topluluğu”, uzaktan bakıldığında “tek vücutmuş gibi davranan büyük halk karartısı,” tanıdık bir ifadeyle ise, “milletin kahir ekseriyeti” anlamında kullanılmıştır. Üstad Bediüzzaman’ın lügatinde Sevad-ı Azam, “ekseriyet-i masum”demektir.
Bu anlamda Sevad-ı Azam kavramını ilk kullanan Peygamber Efendimiz’dir. (asm) O, “Aleyküm bi’s-sevâdi’l-âzam!” yani (Size Sevad-ı Azam üzere olmak yakışır!) buyurmuştur. Bu durumda Sevad-ı Azama uymak sünnet-i seniyyedendir.
Üstad da sevâd-ı âzam diyor
Tarihçe-i Hayat'ta Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin zarûretten fazla kendine masraf yapmaması şöyle açıklanıyor:
Maîşetçe neden bu kadar muktesid yaşıyorsun diyenlere cevaben, "Ben sevad-ı azama tabî olmak isterim. Sevad-ı azam ise, bu kadar tedarik edebilir. Ben, ekalliyet-i müsrifeye tabî olmak istemem" demişlerdir.
Sanki yedim demeli
Yine Sözler isimli eserinde Üstad Bediüzzaman, lezzetler çağırdıkça "sanki yedim" dememiz gerektiğini şu veciz ifadelerle ihtar ediyor:
Lezâiz çağırdıkça, "Sanki yedim" demeli. "Sanki yedim" düstur eden, bir mescidi yemedi.
Eskide ekser İslâm filcümle aç değildi. Tenâuma ihtiyâr bir derece var idi.
Şimdi ise ekseri açlığa düştü kaldı. Telezzüze ihtiyâr izn-i şer'î kalmadı.
Sevâd-ı âzam, hem ekseriyet-i mâsumun maîşeti basittir. Tegaddî besâtetiyle onlara tâbi olmak,
Bin kere müreccahtır, ekalliyet-i müsrife, ya bir kısım sefihe tegaddîde tereffüh noktasında benzemek.
Haber Merkezi