Kenya’nın başkenti Nairobi'de 2 milyondan fazla kişi, iç içe girmiş binlerce teneke kutuyu andıran, barakalarda yaşıyor.
Kenya’nın başkenti Nairobi'de, 2 milyondan fazla kişi, iç içe girmiş binlerce teneke kutuyu andıran, barakalarda yaşıyor.
Nairobi'nin nüfusunun yaklaşık yüzde 60`ını barındırdığı belirtilen, altyapıdan yoksun Kibera bölgesinde, Müslüman, Hristiyan ve yerel dinlere mensup 2 milyondan fazla kişi, aynı kaderi paylaşıyor.
Ülkedeki zenginler ve fakirler arasındaki "devasa uçurumun" en bariz göstergelerinden biri olan bölge, havadan bakıldığında iç içe girmiş binlerce teneke kutuyu andırıyor. Gecekondu bölgesinde, ailelerin hayat alanı olan baraka evler, ortalama 12 metrekare. İçerisinde 6-7 nüfuslu ailelerin yaşadığı bu evlerin çoğunda tuvalet ve banyo bulunmuyor.
Belediye tarafından bazı yerlerde halkın kullanımına sunulan ortak tuvalet ve banyolar, belirli bir ücret karşılığında kullanılabiliyor. Mahallede, yaklaşık bin 500 kişiye ortalama 1 tuvalet ya da banyo düştüğü ifade ediliyor.
Elektrik ve suyun çok kısıtlı olduğu mahallede oturanlar, çamurlu yollarda biriken çöp yığınlarının etrafa yaydığı ağır kokuya aldırış etmeden hayatlarına devam ediyor. Temiz suya ulaşmanın çok zor olduğu Kibera'da insanlar belli noktalarda devletin açtığı su kuyularından içme suyunu parayla alıyor.
Bölgedeki su yetersizliği ve temiz suya ulaşmanın zorluğu, insanların kolaylıkla tifo ve kolera gibi hastalıklara yakalanmasına sebep oluyor.
Farklı yöntemlerle para kazanma çabası
Aylık gelirlerin ortalama 150 doları geçmediği mahallede yaşayan insanların birçoğu da işsiz. Bu nedenle Kibera'da insanlar, farklı yöntemlerle ve basit şeylerden bile para kazanmanın yollarını arıyor. Bazı mahalle sakinleri yemeklerini, çoğu zaman lüks restoranların artıklarından karşılıyor.
Kocası tarafından terk edilen 4 çocuk annesi Rispah Mürindi de geçimini, balık artıklarını satarak sağlamaya çalışıyor. Nairobi şehir merkezindeki kasap ve restoranların kullanmadıkları balık parçalarını ucuza satın alan Mürindi, mahallesinde yol kenarına kurduğu tezgahında, aldığı balıkların kafa ve eti sıyrılmış kılçıklarını kurutup kızartarak, bütün balığa verecek parası olmayan yoksul insanlara satıyor. Mürindi, bu iş sayesinde para kazanarak, evine ekmek götürüp çocuklarını okutabiliyor.
Ailelerin yemek pişirirken tüp yerine daha ucuz olduğu için odun kömürünü tercih ettiği mahallede, 34 yaşındaki Mercy Mwede ise kömüre de verecek para bulamayınca daha farklı bir yönteme başvuruyor. Esnaftan kömür tozlarını toplayan Mercy, bunu çamur ve suyla yoğurduktan sonra güneşin altında kurutuyor. Çamurun da etkisiyle bu kömür parçaları, daha yavaş ve uzun süre yanıyor. Mercy, yaptığı kömür parçalarını hem kendisi kullanıyor hem de çevresindeki insanlara satarak para kazanıyor.
Yoksulluğa rağmen eğlenmeyi de ihmal etmiyorlar
Yoksulluk içinde yaşarken eğlenmeyi de unutmayan Kiberalılar, sokak aralarındaki "küçük sinemaları" da boş bırakmıyor. Yaklaşık 20 metrekarelik bir odada kurulmuş ufak bir televizyonda gösterilen eski filmler, en çok gençlerin ilgisini çekiyor.
Öte yandan söz konusu bölge, insanların yaşam mücadelesini görmek isteyen bazı turistlerce ziyaret ediliyor.
Çoğu açlık sınırının altında yaşayan 2 milyondan fazla insanın bulunduğu bölgede irili ufaklı binlerce sivil toplum ve yardım kuruluşu faaliyet gösterse de soruna kalıcı çözüm bulunamıyor.