Menfur ve meş’um 15 Temmuz kalkışmasının üzerindeki sis perdesinin ne kadar kalın olduğu ve işin arkaplanında çok karanlık noktalar bulunduğunu vurgulayan uzmanların “Suçlu ve hain gösterilenler masum, masum ve kahraman gösterilenler suçlu ve hain olabilir” uyarısının haklılığı, bugünkü manşetimizle bir kez daha teyid ediliyor.
Biz Yeni Asya olarak bu olaya ve sonrasındaki sürece yaklaşımımızı, hak, hukuk, adalet ve vicdan esaslarına dayanan temkinli bir hassasiyet içinde ifade edegeldik.
Hedef olduğumuz çok yönlü ağır baskı, saldırı ve tehditlere rağmen aynı tavrı şimdi de koruyoruz ve sürdürme kararlılığındayız.
Ancak darbe girişiminden münhasıran “FETÖ” adı verilen “örgüt”ün sorumlu tutulduğu, Anayasa Mahkemesinin bile bu örgüte mensubiyetle suçlanıp ihraç ve tevkif edilen iki üyesiyle ilgili kararında konuya ilişkin MGK kararlarını referans gösterdiği ve AYM Başkanının da sonraki bir beyanında “FETÖ”yü telaffuz ettiği bir ortamdayız.
Hukukun üstünlüğü ilkesi açısından son derece sıkıntılı ve vahim bir tabloya işaret eden bu durum, ülkenin çok anormal bir süreçten geçmekte olduğunun da ifadesi.
Böyle bir ortamda “FETÖ” ve 15 Temmuz’daki rolü konusundaki nihaî kararı bağımsız ve tarafsız mahkemenin vermesi gerektiği kanaatimizi bir kez daha tekrarlarken, Gülen’in iktidar başta olmak üzere hemen her kesim tarafından el üstünde tutulduğu dönemlerde dahi, onun devlette ve bilhassa kritik kurumlarda kadrolaşma noktasında takip ettiği ve bizim öteden beri karşı çıkıp eleştirdiğimiz stratejinin, 15 Temmuz’da böyle bir fitneye alet edildiğini defaatle vurguladığımızı da hatırlatmak isteriz.
“FETÖ”-15 Temmuz bağlantısına ilişkin iddiaların ne kadarı gerçektir, şu aşamada bilmiyoruz. Kimsenin de bildiği kanaatinde değiliz.
Gülen’in ve onunla irtibatlı olduğu söylenen bazı kişilerin bu fitnede bir şekilde dahli olduğu iddialarının gerçek olması durumunda, bu vebal ve sorumluluk katlanarak artar.
Bizim, Gülen’in Yeni Asya’dan yolunu ayırdığı 1974’ten bu yana yaşanan süreçte olduğu gibi son gelişmeler karşısındaki tavrımız da bu vebale asla rıza göstermez ve geçit vermez.
Bunun yanında, darbe hesaplaşması adı altında yürütülen, aksi yöndeki bütün taahhütlere rağmen cadı avına dönüştürülen, kurunun yanında yaşı da yakan ve yol açtığı yeni mağduriyetlerle toplumun geniş kesimlerine yeni travmalar yaşatan tasfiye operasyonlarına hukuk, adalet ve vicdan temelindeki itirazımızı da bir kez daha tarih ve millet önünde kayda geçiriyoruz.