"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah’a intisap etmek

Ali SARIKAYA
11 Temmuz 2012, Çarşamba
Şu kâinatta varlık namına ne varsa, Allah’a intisap sayesinde ortaya çıkmakta, ona bağlanmakla var olmaktadır.

Her varlık bir merkeze, bir kudrete bağlanmakla kendini ispat etmekte, varlık âlemine çıkmaktadır. Bütün varlıklar, kâinatta ne kadar varlık varsa, bu Allah’a intisap sırrı ile, birbiri ile bir irtibat meydana getirmektedir. O mensubiyetle, kendisi gibi bu mensubiyeti bilen her varlıkla bir ortak nokta oluşturmakta, sanki binlerce vücuda sahip olmaktadır. Bütün varlıklarla bir münasebet oluşturmaktadır.
Bu mensubiyet açısından bakıldığında, onların dünyasında ayrılıklar, yok oluşlar yoktur. Geçmiş ve gelecek yoktur. O mensubiyetin bağı ile bütün zamanlar ve mekânlarla ilişki kurulmakta, onlarla manevî bir diyaloğa geçilmektedir.
O mensubiyet ile kısacık bir zaman veya akıp giden bir an yaşamak, ebedî bir ömre mazhar olmak demektir. Çünkü ebediye mensubiyet, onu ebedî bir vücuda mazhar etmektedir. Gerçek manada ayrılıklar yok, zevaller yoktur. Mensubu olduğu kudret onu gerçek bir yokluktan, ayrılıktan korumaktadır. Onun şahsî vücudunu yıkılmaktan ve yok olmaktan koruyup muhafaza etmektedir.
Bu intisap penceresinden bakıldığında mü’minin dünyasında hakikî yokluk bulunmaz. Kısa süreli ayrılıklar olabilir. O da geçici olduğu için sanal bir ayrılıktır. Bu manada ölüm bile geçici bir ayrılıktır. Sultan-ı Kâinat’a iman ile bağlanan insan, o sultanın mülkünde, onun izni dairesinde hareket etmektedir. Bu dünya onun kitabının bir sayfası ise, ahiret de onun bir başka sayfasıdır. Bunu kapatır, onu açar. Tohumun toprağa düşüp yeni bir hayata geçmesi gibi insanı daha mükemmel, daha güzel, bütün hissiyâtını doyuracak bir hayata mazhar eder.
Ağaca mensup bir meyve, o ağacın bütün meyveleri ile bir irtibatı vardır. Mensubiyetten doğan bir alâkası vardır. O mensubiyet, geçmişteki ve gelecekteki meyveler ile de alâka peydâ etmektedir. Ağaç var olduğu sürece bu mensubiyet devam edecektir.
İman ile kâinat sultanına bağlanan insan, onun bütün mahlûkatı ile alâka kurmaktadır. Bütün zamanlardaki ve mekânlardaki mahlûkatı buna dâhildir. Biri şarkta biri garpta olsa, biri dünyada biri ahirette olsa da bağlılıkları devam etmektedir.
İmanın büyüklüğüne bu pencereden bakmak lâzımdır. İmanın ne büyük bir cevher olduğunu bu sırdan anlamak mümkündür. İman sahibi olmaktan dolayı Allah’a ne kadar şükür edilse gerçekten azdır. Bizi hiçlikten, yokluktan, karanlıktan kurtarıp varlığa, bütün varlıklarla arkadaşlığa çıkaran Allah’a sonsuz hamd ve şükürler olsun. Kopmaz bir ip olan iman ile kendisine bağlanmanın bütün hazzını tatmak ne büyük bir nasiptir.
Hikem-i Ataiye’nin şu hikmetli sözünü unutmamak lâzımdır. “Onu yani Allah’ı bulan neyi kaybeder; O’nu kaybeden neyi bulur?”
Allah’a olan bu iman intisabı kalkarsa her şey, her varlık yokluğa ve karanlığa düşecektir. Akıl ve vicdanlar perişan olacaktır. Allah korusun.

Okunma Sayısı: 1588
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı