Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, "Toplumsal duyarlılığı artıracak ve organ bağışını son nefesini verdikten sonra bir başkasının hayatına nefes verebilecek bir zenginlik olarak görebilecek bir anlayışı merkeze koymak lazım" dedi.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Organ bağışında insani bakımdan diğer bir insana faydalı olabilmek anlamında durduğumuz nokta, ne yazık ki çok zayıf, aldığımız karne bizi toplum içine, dünya insanlığı önüne çıkarabilecek bir karne değil" dedi.
Müezzinoğlu, Radisson Blu Otel'de Organ Bağışı Haftası dolayısıyla düzenlenen "Her Bağış Yeni Bir Umuttur" konulu etkinlikte yaptığı konuşmada, Türk toplumunun hayırsever ve organ bağışı konusunda sorumluluk sahibi olduğunu söyledi.
"Organ bağışıyla ilgili üzerimize düşen ne varsa yapıyoruz" diyebilecek noktada olunmadığını ifade eden Müezzinoğlu, "İster insani, ister milli, ister Müslüman olanlar için İslami kelimesiyle bakalım ne yazık ki bu anlamda azmettiğimiz noktada değiliz. İnsanın insana faydasının ötesinde söylenebilecek daha güzel bir iş, daha onurlu bir katkı asla söz konusu olmaz. Dolayısıyla organ bağışında insani bakımdan diğer bir insana faydalı olabilmek anlamında durduğumuz nokta, ne yazık ki çok zayıf, aldığımız karne bizi toplum içine, dünya insanlığı önüne çıkarabilecek bir karne değil" diye konuştu.
Organ bağışıyla ilgili "milli" karnenin de şanlı, şerefli nutuklar atacak durumda olmadığını belirten Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"İslami anlamda baktığımızda da 'İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydası olandır' diyen bir İslami prensibin mensuplarıyız. 'Bir hayatı kurtaran insanlığı kurtarmıştır' ayetinin muhatabı olan İslam inancının mensubuyuz. Bütün bunlara bakınca organ bağışında ne insanı ne kardeşini kurtaran ne de bu anlamda kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirebilen ne de duyarlılık gösterebilen noktada ne yazık ki değiliz. Bunun suçlusunu aramak yerine tespitini yapmak ve bu tespitte zayıf halkaları iyi tespit edip onları yeniden aktif hale getirebilmek ve her yıl binlerce organ bağışı bulamama nedeniyle kaybettiğimiz insanımızı yeniden hayata tutundurabilmek adına ülkenin siyasetçisinden sanatçısına, yöneticisine, eğitmenine, din adamına herkesin de dinamik, güçlü bir duyarlılık kampanyasına ihtiyacı var."
Müezzinoğlu, trafik kazalarında her yıl yaklaşık 4 bin insanın hayatını kaybettiğini dile getirerek, hayatını kaybedenlerin büyük bir çoğunluğunun organ bağışçısı olmadığını anlattı.
"Bağışçı anlamında çok başarılı noktalara gelebiliriz"
"Toplumsal duyarlılığı, el birliğiyle yeniden insani, milli, Müslümansa İslami olabilecek noktalara taşıyabilecek bilgilendirmeyi oluşturmamız lazım" diyen Müezzinoğlu, organ bağışçısından hastaya organı transfer edebilmek, tıbbi mekanlar, teknolojiler ve mesleki yeterlilik konusunda Türkiye'nin başının dik, alnının açık olduğunu aktardı.
Bir tarafta çok iyiyken bir tarafta çok zayıf noktada olmayı kabul edebilmenin mümkün olmadığını ifade eden Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Toplumsal duyarlılığı artıracak ve hayata son nefesini verdikten sonra bir başkasının hayatına nefes verebilecek bir zenginlik olarak görebilecek bir anlayışı merkeze koymak lazım. Ömürden ömür çıkartabilecek, bir organın bağışıyla bir ömre vesile olabilecek bundan daha güçlü, onurlu, geride bırakılabilecek bir zenginlik olabilir mi? Bunu hissettirebilmek, bağışçı ve onun yakınlarına bunu kabul ettirebilmek yaygın bir çalıştırma gerektiriyor. Bunu da hep beraber yapacağız inşallah. Dünyada bağışçı anlamında da çok başarılı olabilecek noktalara mutlaka kısa sürede gelebiliriz."
Müezzinoğlu, insanın organlarının anlam kazanmasından, bir çocuk, kadın ya da bir genç bir kızın yaşayabilmesine vesile olmasından daha büyük bir miras bırakamayacağını da sözlerine ekledi.