Migrenin kesin tedavisi olmayan ancak kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğunu ifade eden Dr. Fatma Çiğdem Doğulu, “Migreni, kısaca tekrarlayıcı, saatler ya da günler süren, arada ağrısız dönemlerin de olduğu baş ağrısı diye tanımlamak mümkün. İnsanlık tarihi kadar eski sayılan bu hastalık mükemmeliyetçi ve titiz kişilerde daha sık görülüyor. Aşırı kafeinli içecekler, alkol, özellikle şarap, eskimiş peynirler, açlık, stres, zorlu egzersizler migreni tetikleyen etmenler arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra düzensiz uyku da bu hastalığa yol açabiliyor. Hormonal değişiklikler de migren atağını ortaya çıkaran nedenler arasında gösteriliyor. Kadınlarda adet öncesi ve sırasında migren atağı gözleniyor. Hakkında çok fazla şey bilinmeyen, mekanizması tam olarak çözülemeyen bu hastalık kadınlarda üç kat daha fazla görülüyor.” diye konuştu. 

GÜNÜMÜZÜN ÇOCUKLARI BÜYÜK STRES ALTINDA

Hastalığın çocuklarda da çok sık görüldüğünün altını çizen Dr. Doğulu, şu uyarılarda bulundu: “Çocukların baş ağrısına yönelik şikayetleri ne yazık ki ciddiye alınmıyor. Oysa kesinlikle dikkate alınması gerekiyor. 6 yaşındaki çocukta bile migren görülebiliyor. Anne babaların bu konuda duyarlı olması gerekir. Günümüzün çocukları büyük stres altında. Kliniklere gelen 14-15 yaşında hasta sayısı da hayli fazla. Çünkü okul stresi, sınav kaygısı gibi etmenler migren ataklarına yol açabiliyor. Ergenlikten çok önce de bu hastalığa rastlanabiliyor. O nedenle anne babaların çocuklarının baş ağrılarına yönelik şikayetlerini yakından takip etmeleri ve bir uzmana başvurmaları önem taşıyor. Böylece hastalığın tanısı erkenden konularak uygun tedaviye de başlanmış oluyor.”