"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çocuk eğitimine dair anekdotlar

16 Kasım 2015, Pazartesi 14:58
Tesettür Risalesi’ni okuyan herkesin ezberindedir; Üstadın annesi için söylediği, “seksen bin zatlardan aldığım dersten kuvvetlidir, annemden aldığım manevî telkinat” şeklindeki sözleri…

Burası bana çok iyi anladığımız, ezbere bildiğimiz ama hayatımız için somutlaştıramadığımız yerlerden biri olarak gelir. O manevî telkinatlar nedir? Üstad’da çekirdek gibi kalmış olan hangi hâl, annesinin hangi telkininin sonucu? Bu bağlamda, bir anne olarak “Benim hangi hâlim, evladımda ne sonucu doğurur?’ diye düşünmeye başladım. Ve tabiî ki zamanın çocuklarının yaraları olan, duyarsızlık, hırçınlık, merhametsizlik, iç dünyanın dinginlikten uzak olması gibi duyguların, hangi manevî telkinler sonucu ortaya çıktığını da. Şimdi yazacağım tespitlerimin bilimsel temeli yok, koca koca profesörler altına imza atmayacaklar. Sadece bir annenin, kendini tamir çabasının bir sonucu, enfüsî tefekkürünün sesli hâline sizi ortak etme daveti… İşte belli bir düzeni olmayan anekdotlar, çocuk eğitimi hususunda şahsî notlarım…

* Elinde oyuncağı ile oynayan çocuğuna yaklaşan anne; dışarı çıkmamız lâzım, deyip çocuğun elindeki oyuncağı çekip alır ve çocuk ağlarken onu kucağına alıp götürür. Arkadaşı ile oyun oynayan aynı çocuk, arkadaşının elindeki oyuncağı çekip alabileceğini ve ağlamasının önemli olmayacağını öğrenmiştir bile.

* Temizlik yapan anne, arının içeri girdiğini görür. Pencereyi açar “hadi, çık bakalım, git dışarıda balını topla” der. Yanındaki kızı, kendinden küçük olanın da, zayıf olanın da hayatının değerli olduğunu öğrenmiştir fark etmeden. (Hapishanede sineklere ilaç sıkıldığını gören Üstadın yanındaki talebesine; ”Onlara dokunma, onlar fıtrî haccamlardır” diye merhamet edebilmesi, belki de annesinin hassas hâlinin sonucu.)

* Eline bir meyveyi ya da bir çikolatayı alan annenin her defasında yarısını bölüp yanındakine verdiğini gören oğlu, okuldaki arkadaşıyla kalemini, yemeğini paylaşmayı severek öğrenmiştir.

* Bir varlık içten gelişir, büyür. Dıştan müdahale cildi yırtar, büyütmez. Eğer bir anne, sürekli çocuğuna; “uyanık ol, kendini ezdirme” gibi şeyler telkin ediyorsa, doğuştan gelen nezaketi kaybeder çocuk.

* Sürekli “onu yap, şöyle yap” diye dış müdahale gören çocuk da direnç olarak; aksileşir, söz dinlemez.

* Bediüzzaman Hazretleri “Sizdeki tahrip melekesi kuvvetlenmesin” diyerek talebelerinin yumurtayı yedikten sonra kabuklarını kırmalarına bile izin vermezmiş. Bu bağlamda evde kapıları sakince örten, sakince yürüyen, kâğıtları yırtıp buruşturmayan annesini gören çocuk, fark etmeden başkasına zarar vermemeyi, eşyalara vefalı olmayı öğrenir.

* Evdeki dingin, sakin hava çocuğun duyarlılığını arttırır. Şiddet ortamı, yüksek sesle konuşma, bağırma, hızlı hareketler, sürekli arkada çalışan televizyon sesi çocuğu hızlandırır, duyarsızlığını arttırır, başkalarını hissedemez hâle getirir.

* Bir eşyayı senden isteyene atmadan götürüp vermek sünnettir. Eşyaları atan, oyuncaklarını yerlere fırlatan çocukların ilacı bu sünnettir.

* Erkek çocuk “Değerlisin” hissinden beslenir. “Arkadaşımı akşam yemeğe çağırdım anne” dediğinde “Tamam oğlum” deyip onlar için özel bir menü hazırlayıp, eve misafir geliyor özeni gösteren anne, kendinden emin, güçlü bir aile babası yetiştirme adımı atmıştır. “Oğlum, bu meselede sen ne dersin?” diye soran baba, ömrü boyunca yanında duran sağlam bir arkadaş ve evlât kazanmıştır kendine.

* Ailesi ile gittikleri ev ziyaretinde orada olmayan biri hakkında konuşulduğunda babasının rahatsızca kıpırdandığını, annesinin konuyu değiştirmek istediğini ve gıybet etmediğini gören çocuk; kendini emniyette hisseder. Güvenmeyi öğrenir. Başkaları için, başkaları desin veya demesin diye değil, doğruları ne ise ona göre yaşamayı öğrenir.

* Tesettür Risalesi ve başka yerlerde hanımlardan bahsederken üstadın “fıtratlarını muhafaza, hanımlıklarını muhafaza ve annelik” üzerine kurduğu cümleler, kız yetiştirirken rehber olmalı bize.

* Nazarında eşine muhtaç olmamak, kendi ayakları üstünde durmak gibi felsefi, arzî fikriyat değil de; anneliğin, hanımlığın yüceliği olan bir genç kız, flört batağına düşmez. Çünkü o daha güzeli ve daha kutsalı için hazırlanıyordur.

Bizim Aile Dergisi

Okunma Sayısı: 6614
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı