İnsan yaşamının vazgeçilmezi su, vücuttaki sistemlerin, metabolizmanın dengesinin sağlanmasında büyük önem taşıyor.
Uzmanlar, temiz su kaynaklarının korunması için büyük çaba sarfedilmesi gerektiğini vurguluyor. Vücutta oluşan zararlı maddelerin atılması ve sıvı dengesinin korunması için günlük ortalama 8 ile 10 bardak arasında su içilmesi öneriliyor. Çay ve kahvenin su yerine geçmediğini belirten İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Yavuz Selim Süral, vücudun susuz bırakılmasının ciddi rahatsızlıklara yol açacağına dikkat çekti.
Nüfus artışı ve endüstrileşme sonucu temiz su kaynaklarının hızla azaldığının, bu sebeple kaynakların temiz tutulmasının hayati önem arz ettiğinin altını çizen Süral, “Yetişkin insan vücudunun ortalama yüzde 60’ı sudur. Vücuttaki sistemlerin, organların ve hücrelerin fonksiyonlarının işlemesinde, metabolizmanın dengesinin sağlanmasında su önem taşıyor. Hücre içinde gerçekleşen bütün hayati metabolik olaylar, ancak hücre içinde yeterli su var ise gerçekleşebilmektedir.” dedi. Besinlerin sindirimi, emilimi ve oluşan zararlı maddelerin atılması için su gerektiğini aktaran Süral, çoğu zaman su içmenin unutulduğunu söyledi. Opr. Dr. Süral, su içmenin faydalarını şu şekilde anlattı: “Kabızlığın giderilmesine yardımcı olup idrar yolu enfeksiyonuna yakalanma riskimizi azaltır. Vücudumuzun ısısını dengede tutmada yardımcı olur. Eklemlerimizin kayganlığını sağlar. Bağışıklık sisteminin çalışabilmesi, zinde ve uyanık kalabilmek için de su içmemiz gereklidir. Kışın yetersiz su tüketimi, vücut direncinin düşmesine ve hasta olmamıza sebep olmaktadır. Ayrıca su tüketimi arttıkça vücutta depolanan yağ miktarı azalarak kilo vermemiz kolaylaşır. Yeteri kadar su tüketildiğinde cildimiz daha düzgün, daha yumuşak, daha parlak ve daha esnek olur. Tükettiğimiz suyun içinde bulunan mineraller, vücudumuz için gerekli olan ihtiyacı karşılamada yardımcı olur.”
‘GÜNDE 8-10 BARDAK SU İÇMELİYİZ’
Günde ortalama 8-10 bardak su içilmesini öneren Süral, yazın terleme ve hareket etmeyle sıvı kaybı yaşandığından su ihtiyacının arttığını ifade etti. Yoğun iş temposu içerisinde su içmenin unutulduğunu dile getiren Süral, “Sabah kalktığımızda güne bir bardak, oda sıcaklığında su içerek başlamak çok önemlidir. Gün içinde, susamayı beklemeden su içmeliyiz. Çalıştığımız ortamda masamızın üzerine, su bulundurup içmemizi hatırlatan küçük kâğıtlar koymalıyız. İşyerinde sigara ve çay molası yerine su molası vererek, sıvı alımını arttırabilirsiniz. Her gece yatmadan bir bardak su içerek de vücut dengemizi korumaya yardımcı oluruz. Eğer su içmeyi unutuyorsanız, yanınızda şişe gezdirerek vücudunuzu susuz bırakmayabilirsiniz. Suyun tadını sevmiyorsanız, karanfil ya da bir iki damla limon sıkarak içimi kolaylaştırabilirsiniz.” şeklinde konuştu. Süral, içeceklerin hiçbirinin su yerine geçmediğine de dikkat çekerek, kola, kahve, çay gibi kafein ve teofilin içeren içeceklerin daha fazla idrar çıkışına yol açtığı için vücutta su miktarının azalmasına ve böbreklere binen yükün artmasına seep olduğuna dikkat çekti.