30 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

YURTKUR’un bütçesi yüzde 582 artmış

YÜKSEK Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) Genel Müdürü Hasan Albayrak, YURTKUR’un 2011 yılı bütçesinin 3 milyar 368 milyon liranın üzerinde olduğunu, 2002 bütçesine göre yüzde 582 oranında artış yaşandığını söyledi.

İzmir Bornova Erkek Yurdunda düzenlenen eğitim seminerinin açılışında konuşan Albayrak, YURTKUR’un büyüyen bir kurum olduğunu da dile getirerek, ‘’Kurum bütçemiz, 2002’de 494 milyon liraydı. 2011 bütçemiz 3 milyar 368 milyon liranın üzerinde. Yani bütçemiz yüzde 582 artmış’’ dedi. Yılda 4 defa görevde yükselme semineri düzenlediklerine dikkati çeken Albayrak, ‘’Niye? bin 453 kadro aldık çünkü. Bu zamanda bu kadroyu almak herkesin harcı değil. Yurtlarda, bölgelerde 3-4 seneye kadar personel sıkıntısı çekmeyeceğiz’’ diye konuştu. YURTKUR’un yatırımcı bir kurum haline geldiğini ifade eden Albayrak, 2013 yılı sonunda YURTKUR’un ‘model 1’ dediği 1-3 kişilik odaların oranı yüzde 70’i geçeceğini de dile getirdi.

30.11.2010


 

MEB’den karne tedbirleri

Millî Eğitim Bakanlığı, dönem sonlarında e-okul sistemine aşırı bilgi girişlerinden dolayı yaşanan sorunlara dikkat çekerek, öğrencilerin karne ve diğer belgelerine ait not girişlerinin dönem sonuna bırakılmamasını istedi.

MİLLÎ Eğitim Bakanlığı, dönem sonlarında e-okul sistemine aşırı bilgi girişlerinden dolayı yaşanan sorunlara dikkat çekerek, öğrencilerin karne ve diğer belgelerine ait not girişlerinin dönem sonuna bırakılmamasını istedi. Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdür Yardımcısı Murat Altuğ tarafından, E-Okul Bilgi Girişleri konulu bir genelge yayınlandı. Altuğ, özellikle dönem sonlarında e-okul sistemine aşırı bilgi girişi ve belge dökümü yapıldığından, bu dönemlerde okullarda bazı sorunlar yaşandığına dikkat çekti. Altuğ, bu sebeple, öğrencilerin karne ve diğer belgelerine ait not girişlerinin dönem sonuna bırakılmadan yapılmasını istedi. Öğretmenlere not giriş yetkisi verilmesi gerektiği belirtilen genelgede; sınav tarihlerinin sisteme eklenerek sınav sonuçlarının zamanında işlenmesi; dönem sonu beklenmesine gerek kalmayan davranış notları gibi girişlerin şimdiden yapılması, öğrenci kişisel bilgilerine ait eksikliklerin tamamlanması, öğrencisi olduğu halde kapalı görünen şubelerin aktif hale getirilmesi istendi.

Genelgede, ‘okulda olması gereken öğrencilerin sınıf ve şubelerde bulunup bulunmadıklarının kontrol edilerek, varsa hataların seri bir şekilde tamamlanmasının’ da önemli olduğu vurgulandı. Genelgede, karne ve belge dökümü sırasında olumsuzlukların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin şimdiden alınması gerektiği vurgulandı.

30.11.2010


 

Gar yangınına bilirkişi incelemesi

Haydarpaşa Tren Garı’ndaki yangına ilişkin, inşaat mühendisi öğretim görevlisi, elektrik mühendisi ve yangın uzmanından oluşan 3 kişilik bir bilirkişi heyeti oluşturuldu. Ayrıntılı bilirkişi raporunun ardından yangında ihmali bulunanlar hakkında dâvâ açılacak.

Banliyö seferleri durdu Haydarpaşa Tren Garı’nda önceki gün çıkan yangının ardından, kumanda merkezinde meydana gelen arıza sebebiyle banliyö ve Adapazarı seferleri ikinci bir emre kadar yapılamayacak. Haydarpaşa Tren Garı’nda önceki gün çıkan yangının ardından, tren seferleri iptal edilmiş, bazı ana hat seferlerinin yolcuları da, Söğütlüçeşme Tren İstasyonu’na yönlendirilmişti. Yangının ardından, garın kumanda merkezinde meydana gelen arıza sebebiyle ve trafik yoğunluğunun artırılmaması için ikinci bir emre kadar banliyö ve Adapazarı seferlerinin yapılamayacağı bildirildi. Bu arada, olay yeri inceleme ekiplerince garın içinde inceleme yapılıyor. Savcılar da gara gelerek inceleme yaptı. Tren seferlerinin iptal edilmesi sebeiyle sabah saatlerinde gara gelen vatandaşlar Söğütlüçeşme Tren İstasyonuna yönlendirildi. Sabah erken saatlerde özellikle banliyö trenlerini kullanmak için gara gelen vatandaşlar, girişte bulunan polis ekiplerince Söğütlüçeşme Tren İstasyonuna yönlendirildi. TCDD Genel Müdür Yardımcısı İsa Apaydın, Haydarpaşa Tren Garı’nda ana hat tren seferlerinin başladığını bildirdi. Apaydın, Haydarpaşa Tren Garı’nda çıkan yangın sebebiyle durdurulan ana hat tren seferlerinin, önceki gün saat 20.00’den itibaren normal seyrine döndüğünü kaydetti. Ana hat trenlerinin bundan sonraki seferlerinin normal seyrinde devam edeceğini vurgulayan Apaydın, ‘’Ancak bölgesel ve banliyö trenleri ikinci bir emre kadar sefer yapmayacak’’ diye konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), Haydarpaşa Tren Gar’ında çıkan yangın için Ankara’dan havadan söndürme araçlarının getirildiğini, ancak yoğun söndürme çalışmaları sebebiyle bu araçlara gerek kalmadığını bildirdi. İtfaiyenin geç geldiği ve yangına müdahale edemediği iddialarının da gerçeği yansıtmadığı kaydedildi. AKOM’dan yapılan yazılı açıklamada, yangından hemen sonra yapılan ilk belirlemelere göre, ahşap çatı katında yalıtım ve çatı tamiratı çalışmaları yapıldığı, günlük çalışmaların bitiminden sonra yangının başladığı bildirildi. Yangının İstanbul İtfaiyesi ve söndüren gemilerinin müdahalesi ile yayılmadan söndürüldüğü vurgulanan açıklamada, alınan ihbarlarla alarma geçen itfaiyenin bütün gruplardan ekiplerini bölgeye sevk ettiği, Kadıköy grubunun olay yerine 15.28’de gelerek yangına müdahale etmeye başladığı bildirildi.

YANGININ SEBEBİ İNCELEME SONUCU ORTAYA ÇIKACAK— İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Ali Karahan, Haydarpaşa Garı’ndaki yangının çıkış sebebiyle ilgili, ‘’Yangının çıkış sebebiyle ilgili olarak ilk tahminlerimiz, çatıda bir süredir yapılan izolasyon çalışmasından kaynaklandığı yönünde. Çünkü bu çalışmalar yapılırken binanın çatı kısımlarına yanıcı maddeler döşenmiş. Ama kesin yangın sebebi savcılık tarafından görevlendirilecek bilirkişi heyetinin incelemeleri sonucu ortaya çıkacak. Biz şu aşamadan itibaren konuyu savcılığa teslim ettik. Kesin sebebi bekleyip göreceğiz’’ şeklinde konuştu.

3 KİŞİLİK BİLİRKİŞİ

HEYETİ OLUŞTURULDU

Haydarpaşa Tren Garı’ndaki yangına ilişkin, inşaat mühendisi öğretim görevlisi, elektrik mühendisi ve yangın uzmanından oluşan 3 kişilik bir bilirkişi heyeti oluşturuldu. Ayrıntılı bilirkişi raporunun ardından yangında ihmali bulunanlar hakkında dava açılabilecek. Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığından alınan bilgiye göre, Haydarpaşa Tren Garı’nın çatısında önceki gün saat 15.30’da çıkan yangınla ilgili soruşturma, Cumhuriyet Savcısı Selahattin Aydoğdu tarafından yürütülüyor. Soruşturma çerçevesinde, inşaat mühendisi olan bir öğretim görevlisi, bir elektrik mühendisi ve bir yangın uzmanından oluşan 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturuldu. Bilirkişi heyeti dün, Cumhuriyet Savcısı Aydoğdu ile olay yerinde incelemelerde bulundu. Bilirkişinin ayrıntılı raporunun ardından da soruşturmaya yön verilerek, yangının çıkışına ilişkin kusuru bulananlar hakkında dâvâ açılabilecek. Bu arada, yangının çatısındaki tadilat işinde çalışan ve önceki gün akşam saatlerinde gözaltına alınan 2 işçinin yanı sıra, başkalarının da ifadelerine başvurulduğu ve serbest bırakıldıkları öğrenildi.

30.11.2010


 

Toplu nikâhta üç çocuk yemini

MaddÎ imkânsızlıktan evliliklerini ertelemek zorunda kalan 50 nişanlı çift, Bağcılar Belediyesi tarafından evlendirildi.

Seminere katılarak ‘Evlilik Sertifikası’ alan çiftler ilginç bir de ‘Evlilik Yemini’ etti. Gelin ve damatların ettikleri yeminde, “En az 3 hayırlı evlat yetiştirmeye çalışacağıma söz veriyorum” dedi. Bağcılar Belediyesi Geleneksel 15’inci Toplu Evlendirme Şöleni’ni gerçekleştirdi. Nişanlı olduğu halde maddî imkânsızlıklardan dolayı evliliğini erteleyen toplam 50 çift bütün ihtiyaçları karşılanarak evlendirildi. Bağcılar Olimpik Spor Salonu’nda yapılan toplu düğün Hülya Polat konseri ile başladi. Düğün, salonu dolduran birlerce kişinin coşkulu alışları arasında, çiftlerin salona girişiyle devam etti. Programın açılış konuşmasını yapan Bağcılar Belediyesi Başkanı Lokman Çağırıcı, bir insan için en büyük zenginliğin bir aile olduğunu söyledi. Ve evlenen çiftlere bu zenginliği kaybetmemeleri tavsiyesinde bulundu. Çağırıcı, düğün şöleninin gerçekleştirilmesine maddî ve mânevî desteklerde bulunan işadamlarına da teşekkür etti. Çiftlerin nikâhı, AKP İstanbul Milletvekilleri Feyzullah Kıyıklık ve İbrahim Yiğit’in de nikâh şahitlikleri eşliğinde Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı tarafından kıyıldı. Gelin ve damatlar, ayrı ayrı ‘Nikâh Yemini’ etti. Gelinler, “En az üç hayırlı evlet yetiştirmeye çalışacağıma ve hesapsız alışveriş yaparak bütçemizi zorlamayacağıma” şeklinde yemin etti.

30.11.2010


 

Çiftçilerin başı “farelerle” dertte

Gazİantep’te çiftçiler, buğday tarlaları ve zeytin bahçelerine zarar veren farelerle, pet şişelerle ve fare zamkıyla tuzak hazırlayarak mücadele ediyor.

Çiftçiler, farelerin tarlalarına ektikleri buğdayı yediklerini, zeytin ağaçlarını köklerini kemirerek kurumasına sebep olduklarını söyledi. Önceki yıllarda farelerle ‘’ilâçlı buğday’’ kullanarak mücadele ettiklerini ifade eden çiftçiler, bu yıl fare popülasyonunun çok fazla olması sebebiyle bu mücadele yönteminden olumlu sonuç alamadıklarını bildirdi. Çiftçilerden Ahmet Ay, bu yıl kuraklık yaşadıklarını ifade ederek, ‘’Tohumluk buğdayımızı tarlamıza ektik. Yağmur yağmadığı için tohumlar yeşermedi. Tarlamızdaki buğdaylarımızı fareler, kuşlar yiyor’’ dedi. Abdurrezak Yılmaz, farelerin zeytin bahçesine zarar verdiğini bildirdi. Gaziantep Ziraat Odası Başkanı Zihni Kepkep, fare popülasyonunda artış olduğunun çıplak gözle görülebildiğini ve farelerin neden olduğu zararlara ilişkin çiftçilerden yoğun şikâyet aldıklarını söyledi. Kepkep, ‘’Havalar ılık gidiyor, don olsa fareler telef olur, çiftçiler de bu fare belasından kurtulur. Çiftçilerden yoğun şikayet alıyoruz" dedi.

30.11.2010


 

Mahkemelerde dosya koyacak yer kalmadı

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, yargıdaki iş yükünü azaltmak için daire sayısının arttırılmasının çözüm olmadığını belirterek, dosya sayısının 1.5 milyonu geçtiğini ve koyacak yerleri bulunmadığını söyledi.

Mahkemelerde dosya koyacak yer kalmadı Yargitay Başkanı Hasan Gerçeker, yargıdaki iş yükünü azaltmak için daire sayısının artırılmasının çözüm olmadığını belirtti. Dosya sayısının 1.5 milyonu geçtiğini dile getiren Gerçeker, “Gerçekten bugün çok zor durumdayız. Yargıtay dosyaları alamıyor, koyacak yerimiz yok. Yargıtay Başsavcılığından gelen dosyaları daireler alamıyor” dedi.

Gerçeker, Yargıtay’daki iş yükünü azaltmak için daire sayısının artırılması yönündeki görüşleri, makamında değerlendirdi. Yargıtay’da daire ve üye sayısının arttırılması talebini iki yıl önce gündeme getirdiklerini hatırlatan Gerçeker, “‘O zaman İstinaf Mahkemelerinin yürürlüğe girme ihtimali uzak olduğu için hiç olmazsa bu mahkemeler faaliyete geçene kadar 6 daire kurulsun. Faaliyete geçtiğinde de görevleri kendiliğinden sona ersin’ diye bir tedbir düşünmüştük” diye konuştu.

İstinaf Mahkemeleri hayata geçtiği zaman Yargıtay’ın iş yükünün de peyder pey azalacağını söyleyen Gerçeker, “İki yıl önce biz bu teklifi yaptığımızda bu kabul görmedi. Sonra yazımızı tekrar yazdık. Buna fazla sıcak bakılmadı. Bugün tekrar gündeme getirilmeye çalışıyor. Elbette ki o zamanki şartlarımız bunu gerektiriyorsa bugünkü şartlarımız o günden daha kötü bir durumda ama biz en geç 2010 yılında İstinaf Mahkemelerinin hayata geçirileceğini düşündüğümüz için bu şekilde bir teklifte bulunmuştuk” dedi.

Gerçeker, İstinaf Mahkemelerinin mart ayında faaliyete geçeceğinin söylendiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemeleri faaliyete geçirebileceklerse, sorunların çözümlenmesi üç-beş seneden önce olmaz ama Yargıtay’ın iş yükü azalabilir. Çünkü daire kurmak soruna hiç bir zaman köklü bir çözüm getirmiyor. Daha önce de Yargıtay kurulduğu zaman 5 olan daire sayısı bugün 32’ye çıkmış durumda. Dünyanın hiç bir yerinde bu kadar geniş kapsamlı bir yüksek mahkeme zaten yok. Olmaz da zaten. Daire kurmak köklü bir çözüm olmaz hiç bir zaman. Bugün 6 daire kurarsınız. Daha sonra yine iş yoğunluğu arttığı için yeni daireler kurma zorunluluğu ortaya çıkar. Şu andaki iş yükünü azaltmak için 6 daire değil belki bir Yargıtay daha kurmak gerekir.”

ALTERNATİF ÇÖZÜM YOLLARI

DEVREYE SOKULSUN

Yargitay’in artan iş yükü ve dosya sayısı konusunda daha önce “yangın var”, “ateş bacayı sardı” gibi açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Gerçeker, “Gerçekten bugün çok zor durumdayız. Yargıtay dosyaları alamıyor, koyacak yerimiz yok. Yargıtay Başsavcılığından gelen dosyaları daireler alamıyor. Geçici yerler bulduk dosyalar için. Artık ‘ah vah’ demenin bir anlamı yok. keşke zamanında bu iş yapılsaydı demenin de bir anlamı yok. Bizim dediğimiz zaman daireler kurulmuş olsaydı şimdi belki bugüne kadar iş yükünün azalması bakımından bir yarar sağlanabilirdi. Ama artık şu aşamada alternatif olarak eski talebimiz Başbakanlık ve Adalet Bakanlığında duruyor ama sorunun köklü çözümü şu anda bölge adliye mahkemelerini hayata geçirmekten başka bir şey olarak görünmüyor” ifadelerini kullandı.

Gerçeker, sorunun çözümü için daha önce hazırladıkları Stratejik Yargı Reformu Raporlarında yer alan alternatif çözüm yollarının devreye sokulması gerektiğini vurgulayarak, uzlaşma müessesi, arabuluculuk, tahkim, ombudsmanlık müesseselerinin alternatif olarak bir an önce faaliyete geçmesi gerektiğini, bir çok Avrupa ülkesinde bu müesseselerin çalıştığını ve mahkemelere intikal eden iş sayısının bu müesseseler sayesinde azaldığını söyledi.

“YARGININ SORUNLARI ARTIK

BİR DEVLET POLİTİKASI”

Yargi reformu hazırlanırken öncelikle yargının alt yapı sorunlarının çözülmesi gerektiğini her zaman vurguladıklarını ifade eden Gerçeker, ‘’Siz yargının tabanındaki sorunları gidermezseniz tepede istediğiniz kadar değişiklik yapın, iyileştirme yapın, bunun hiçbir anlamı, yararı olmuyor. Her gün şikaâyet dilekçeleri önüme geliyor. Vatandaş haklı olarak yakınıyor. Dâvâlar uzuyor. Adaletin gerçekleşmesinde geç kalınıyor. Vatandaşa bunları mazeret olarak ileri süremezsiniz çünkü bunları halletmek devletin görevi. Yargının sorunlarını artık bir devlet politikası, hükümet politikası olarak benimsemek lazım. Bu geminin içinde hepimiz varız, bu yangın bütün gemiyi sararsa hepimiz zarar göreceğiz’’ dedi.

30.11.2010


 

Yıldız: Hükümetin saygınlığı için şikâyetçi oldum

Enerjı ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kayseri Adliyesinde, şehit Jandarma Yüzbaşı Levent Çetinkaya’nın cenaze töreninde kendisine yumruklu saldırıda bulunulmasıyla ilgili dâvâda ifade verdi.

Yıldız, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’yi makamında ziyaret ettikten sonra Kayseri Adliyesine gelerek 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘’müşteki’’ sıfatıyla hakime ifade verdi. Adliye çıkışında gazetecilerin sorularını cevaplayan Yıldız, şunları söyledi: ‘’Malûm olayla ilgili hakim bey ifademe başvurdu. Şikayetçi olup olmadığımı sordu. Ben oraya Hükümet adına geldiğimi ve Hükümetin saygınlığını koruma adına şikâyetimin devam ettiğinden bahsettim. Daha sonra bir süre önce Baro Başkanlığına seçilen Murat Şirvanlı’yı da ziyaret ederek hayırlı olsun dileğinde bulundum.’’

30.11.2010


 

7 ilde terör örgütü operasyonu: 55 gözaltı

Ankara, Adana, İzmir, Hatay, Mardin, Siirt ve Şanlıurfa’da terör örgütü PKK’nın gençlik yapılanmasına yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonlarda 55 kişi gözaltına alındı.

Edinilen bilgiye göre, Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Mithatpaşa Caddesi’ndeki Gençlik Kültür Merkezi’ne Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı doğrultusunda operasyon düzenledi. Operasyonda 40 kişi gözaltına alındı. Adana Emniyet Müdürlüğünce Adana, İzmir, Hatay, Mardin, Siirt ve Şanlıurfa’da terör örgütü PKK’nın gençlik yapılanmasına yönelik düzenlenen eş zamanlı düzenlenen operasyonda 8’i üniversite öğrencisi, 2’si kadın 15 kişi yakalandı.Zanlıların evlerinde çok sayıda örgütsel belge ele geçirildi. Cep telefonu, sim kart, hafıza kartı, flaş bellek ve bilgisayar belleklerine el konuldu.

30.11.2010


 

AİHM, Uzan’ın başvurusunu bugün görüşecek

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bugün Kemal Uzan’ın Türkiye aleyhine yaptığı şikayetle ilgili olarak, Türk hükümeti ile Uzan’ın avukatlarını dinleyecek.

Uzan, 2003 yılında AİHM’e yaptığı başvuruda, ÇEAŞ ve Kepez’in imtiyaz sözleşmelerinin iptal edilmesini gerekçe göstererek, Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğunu iddia etmişti. Yapılan başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin mal ve mülkiyetin korunması, adil yargılanma ve etkili başvuru haklarıyla ilgili maddelerinin Türkiye tarafından ihlal edildiği ileri sürülmüştü. AİHM’in bugünkü duruşmasında yalnızca Uzan ve Türk hükümetinin avukatlarının görüşleri dinlenecek, karar verilmeyecek.

30.11.2010


 

Dışişleri 25 mütercim alacak

Dışişlerı Bakanlığı, merkez teşkilatında çalıştırılmak üzere sözleşmeli toplam 25 mütercim alacak. Dışişleri Bakanlığının gazetelerde yer alan duyurusuna göre, merkez teşkilatında, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre büro hizmetlerinde çalıştırılmak üzere 13 İngilizce, 4 Almanca, 4 Fransızca, 2 Arapça ve 2 Farsça olmak üzere mütercim unvanlı toplam 25 sözleşmeli personel alınacak.

Adaylar iş talep formunu Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı İç Hizmetler Şubesinden ya da internet aracılığı ile www.mfa.gov.tr adresinden temin edebilecekler.Başvurular, şahsen 22 Aralık 2010 tarihinde mesai saati sonuna kadar Dışişleri Bakanlığına yapılacak. Posta ile yapılan başvurular ise kabul edilmeyecek.

30.11.2010


 

Verimli topraklarımız denize akıyor

TÜRKİYE'DE saniyede 16 ton, yılda ise 500 milyon ton verimli tarım arazisi yok oluyor. Tema Vakfı, 18 yıl önce başlattığı mücadelesini ‘’Erozyonla Mücadele Haftası’’ etkinlikleri kapsamında sürdürüyor.

TEMA’nın verilerine göre Türkiye’de her yıl 500 milyon tonu verimli olmak üzere 1,4 milyar ton toprak erozyonla kaybediliyor. Türkiye’de erozyonun akarsularla birlikte taşıdığı toprak, ABD’nin 7, Avrupa’nın 17 ve Afrika’nın 22 katı . Üretilemeyen bir kaynak olan verimli toprağın 1 santimetresi ancak ortalama 500 yılda oluşuyor. Tarım yapılabilmesi için gereken minimum 40 santimetre toprağın oluşması için de ortalama 20 bin yıl gerekiyor. Her yıl 500 milyon ton verimli tarım toprağının kaybedildiği dikkate alındığında, yitirilen bu topraklarla 25 santimetre kalınlığında 2 milyon dekar tarla oluşturulabiliyor. 2 milyon dekar tarlada Türkiye şartlarında 600 bin ton buğday yetiştirilebiliyor. 600 bin ton buğday 20 tonluk kamyonlarla taşınırsa 30 bin kamyon ediyor. 600 bin ton buğdaydan 250 gramlık 2 milyar 400 bin ekmek yapılıyor. Bu, Türkiye’de kişi başına 35 ekmek anlamına geliyor. Ülkede, sadece buğday ekilen tarlalardan meydana gelen toprak kayıplarının, tanesi 250 gram olan ekmeklerden yılda 100 milyon ekmeğin kaybı ile eşdeğer olduğuna dikkati çekiliyor.

30.11.2010


 

TIR’ına çanak anten taktı

Uluslar arasI yollarda taşımacılık yapan bir TIR sürücüsü aracına çanak anten aktı.

Kapıkule Sınır Kapısı’na giden uluslar arası yolda sıranın kendisine gelmesini bekleyen sürücünün aracındaki çanak anten dikkat çekti. Sürekli yurt dışına çıkış yapan TIR sürücüleri zaman zaman sınır kapılarında araç kuyruğunda beklemek zorun kalıyor. Saatlerce yol üzerinde bekleyen sürücüler vakit geçirmek için birbirleriyle sohbet ediyor. Sürücülerden biri de can sıkıntısına çözüm bulmak için aracına çanak anten taktırdı. Yan ayna üzerine takılan çanak anten sayesinde televizyon izleyen sürücü bu sayede can sıkıntısına çözüm bulmuş oldu.

30.11.2010


 

Bu köyde herkes ‘marka’ giyiyor

Çoğunluğu tekstil fabrikasında çalışan, tek bir işsizin bile olmadığı, Konya’nın Derebucak ilçesine bağlı Durak köyünde, her eve ayda en az 2 bin lira giriyor.

Köydeki hemen herkes, ünlü markaların tekstil ürünlerini giyiyor. Toroslar’ın 1600 rakımlı eteklerine kurulu bulunan, eski adı Kirli olan, Derebucak ilçesine bağlı Durak köyü, Arnavut kaldırımlı sokakları, içinde dolaşan lüks araçları ve emsallerine ancak büyük şehirlerde rastlanan villalarıyla dikkat çekiyor. Durak köyünü diğer dağ köylerinden ayıran en önemli özelliği kişi başına düşen gelirin çok yüksek olması... Durak köyü muhtarı Ramazan Ballı, köy nüfusunun 540 olduğunu, köyün yaklaşık 10 yıldan beri göç vermek bir yana, göç almaya başladığını, tersine göçün köyü daha da canlandırdığını belirtti. Ballı,’’Daha önce sadece İstanbul’da üretim yapan hemşehrimiz Ali Akkanat, Beyşehir ilçe merkezi yakınlarına bir fabrika kurdu. Bu fabrikanın işçilerini ise öncelikle kendi köyü olan Durak’tan seçti ve köyümüzün adeta kaderi değişti’’ dedi.

30.11.2010


 

Amerika’nın haberi var

Eski MİT mensubu Mahir Kaynak, dünyanın gündemine oturan Wikileaks'in yayınladığı gizli belgelerin ABD’nin izni ve haberi olmadan yayınlanmasının imkânsız olduğunu söyledi. Kaynak, ABD’nin bu yolla rahatsızlık duyduğu konularda dünya kamuoyunu ve liderleri yönlendirmeyi amaçlamış olabileceğini söyledi.

Kaynak: ABD’nin haberi var ESKİ MİT mensubu Mahir Kaynak, dünyanın gündemine oturan ABD’nin gizli belgelerinin ABD hükumetinin izni ve haberi olmadan yayınlanmasının imkânsız olduğunu söyledi. Kaynak, dünya gündemine düşen Wikileaks internet sitesinin ABD’nin gizli belgelerini yayınlamasıyla ilgili yaptığı açıklamada, gizlilik derecesi yüksek ve bu türden belgelerin değil Amerika, dünyanın hiçbir yerinde yayınlanmayacağını belirtti. Kaynak, “Eğer bunlar yayınlanıyorsa onlara gizli demenin bir mânâsı yok. Burada süreç şöyle ilerler, önce belgeler üzerinde gizlilik kaldırılır. Ondan sonra bunun kamuoyuna istedikleri gibi yansımasını sağlarlar” dedi. Bu türden gizli bilgileri sızdıranların hapse atılacağını hatta idama mahkûm edileceğini söyleyen Kaynak, “Öyle olmasa casusluk diye bir şey kalmaz” diye konuştu. ABD hükümetinin durumu kendisinin yönettiğini anlatan Kaynak “ABD bu yolla dünya kamuoyuna söylemek istediği sözleri söylüyor”dedi. Belgelerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı övücü bazı sıfatlar yer aldığını, ama Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun politikasının yanlış olduğu" mesajı verildiğini belirten Kaynak, "ABD Türkiye'nin şu anda üstlendiği dış politikadan rahatsız. Bunun altında belki başka bir hesap arıyor.” diye konuştu.

“ABD, DIŞ POLİTİKAMIZDAN RAHATSIZ”

UluslararasI Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Özden Sanberk de Wikileaks'in yayınladığı belgede Türk dış politikasının çok naif olduğu iddiasına ilişkin şunları söyledi: "Bu kendi görüşleridir. Biz de başka ülkelerin dış politikalarını naif olarak tanımlayabiliriz, ama burada şöyle bir gerçek ortaya çıkıyor: Amerikan belgelerinde Türk dış politikasının gidişatından memnun olmamak var. Öteden beri bizim kamuoyumuzda bir kanaat vardır: 'Türkiye Amerikan politikasından ayrılmaz' gibi. Türkiye kendi dış politikasını kendi çıkarlarına göre yürütüyor. Amerika'da duyulan bu rahatsızlık, Türkiye'nin dış politikasının kendi çıkarları istikametinde yürüttüğü bir iç politika olduğunu kanıtlamasıdır."

30.11.2010


 

Belgelerin ciddiyeti şüpheli

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, WikiLeaks’in yayınladığı belgelere şüpheyle yaklaştı. Belgelerle ilgili yaptığı değerlendirmede, ‘’Şu anda WikiLeaks’in eteklerinde neler var, bunları bir döksün görelim. Ondan sonra da bunların ne kadar ciddi, ne kadar gayriciddi olduğunu öğreniriz’’ dedi.

Wikileaks’in ciddiyeti şüpheli BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Wikileaks internet sitesinde açıklanan belgelerle ilgili olarak, ‘’Wikileaks’in ciddiyeti şüphelidir. Bu bakımdan şu anda sadece biz eteklerindeki taşın dökülmesini bekliyoruz’’ dedi. Libya’ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde düzenlediği basın toplantısında ziyaretine ilişkin bilgi veren Erdoğan, Avrupa Birliği ve Afrika Birliği’nin ortaklaşa düzenledikleri 3. Zirve’ye, Libya Lideri Kaddafi’nin davetiyle ‘’onur konuğu’’ olarak iştirak etmek üzere Trablus’a hareket ettiğini belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin, bir yandan AB ile tam üyeliğe doğru müzakerelere devam ederken, diğer taraftan çok boyutlu dış politika bağlamında Afrika’ya açılım politikasını da sürdürdüğünü ve yoğun bir şekilde Afrika’da büyükelçilik açma çalışmalarının devam ettiğini kaydetti. Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Erdoğan, bir gazetecinin, ‘’Wikileaks internet sitesinde belgeler ortaya çıktı. Ağır ithamlar da yer alıyor. Bunları nasıl değerlendireceksiniz?’’ şeklindeki sorusuna, ‘’Şu anda Wikileaks’in eteklerinde neler var, bunları bir döksün görelim. Ondan sonra da bunların ne kadar ciddi, ne kadar gayri ciddî olduğunu öğreniriz. Çünkü Wikileaks’in ciddiyeti şüphelidir. Bu bakımdan şu anda sadece biz eteklerindeki taşın dökülmesini bekliyoruz. Ondan sonra da değerlendirmesini yapar, gerekli açıklamaları yaparız’’ cevbını verdi.

MALİYE BAKANI ŞİMŞEK YALANLADI

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bazı basın yayın organlarında yer alan Wikileaks belgeriyle tarafına itham edilen unsurların tamamen ‘’gerçek dışı ve yalan’’ olduğunu bildirdi. Şimşek, yaptığı yazılı açıklamada, yurt dışında yabancı yatırımcılarla bu kapsamda herhangi bir görüşmesinin kesinlikle söz konusu olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Raporda yer alan bilgi ve yorumların gerçek dışı ve uydurma olduğu ‘Ticaret Bakanı’ ifadesinden de anlaşılmaktadır. O dönemde ‘Ticaret Bakanı’ değil, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini yürütüyordum. Dolayısıyla çeşitli medya kuruluşlarından asılsız unsurlarla derlenerek bu belgeye giren yorumlar akıl ve mantıkla bağdaşmayan hayal ürünü ifadelerdir. Şiddetle yalanlıyorum.’’

“ŞU AN ORTALIK TOZ DUMAN”

ERCİYES Üniversitesinin akademik yıl açılış törenine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, gazetecilerin sorusu üzerine WikiLeaks internet sitesinde açıklanan belgelerle ilgili yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi 250 bin adet belgeden bahsediliyor. Bunların 9-10 bin tanesi de Türkiye ile ilgili deniliyor. Şu anda ortalık toz duman, bunun yatışması lazım. Belgelerin tamamını görelim. Benimle de alakalı cümlelerimin olduğunu orada görüyoruz. Diğer bakan arkadaşların da aynı şekilde var ama böyle parça bölük açıklama yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Hepsini hep beraber kucaklayıcı, ne kadar aslı var ne kadar aslı yok bunları görmemiz lazım. Toz dumanın dinmesini bekleyelim. “

Balyoz Planı

da belgelerde

Wikileaks’te yayımlanan belgelerden birine göre ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James F. Jeffrey, “Balyoz Operasyonu” kapsamındaki tutuklamalar hakkında bilgi vererek, resmi suçlama yapılması durumunda TSK’nın bunlara yanıt vermek zorunda kalacağını ancak yeterli delil bulunmazsa, operasyonun “hükümete karşı geri tepeceği” yorumu da yer alıyor.Wikileaks’e göre, James Jeffrey 23 Şubat 2010 tarihinde gönderdiği “confidential” (hizmete özel) nitelikli bilgi notuyla, “Balyoz Operasyonu” hakkında görüşlerini aktardı. Operasyonların “çok iyi planlandığını” ve birçok ilde eş zamanlı yapıldığını aktaran Jeffrey, operasyonların sebebiyle ilgili resmi açıklama olmamasına rağmen, basına göre tutuklamaların “2003 Balyoz planı” ile ilgili olduğunu belirtti. Jeffrey, muhalefetten gelen “bir iki eleştiriye” rağmen, basının tepkisinin ertesi gün “başka haberlerle örtüldüğünü, işyerlerinin açıldığını ve işlerin her zamanki gibi devam ettiğini” aktarmış. James Jeffrey’nin “TSK için kötü mü? AKP için iyi mi?” ara başlığıyla yazdığı bölümde, “Ordunun, AKP’nin yönetiminden derin bir şekilde rahatsız olduğunu ve Silahlı Kuvvetlerin Türk toplumundaki yerini aşındırmak için yürüttüğü kampanya sebebiyle çileden çıktığını” belirtiyor. “Şüpheli ya da tanıkların, ‘otomatik silâhlı’ polislerin yanında sürüklendiklerini ve basın önünde küçük düşürüldüklerini” aktaran Jeffrey, “Bu her zaman bu şekilde gerçekleşiyor, şimdi yüksek rütbeli askerler ve onların arkadaşları için de aynı şey geçerli” diye ekledi.

30.11.2010


 

Ergenekon kapsamındaki “suikast” dâvâsı başladı

“ERGENEKON” soruşturması kapsamında Sivas’ta kuyumculuk yapan Minas Durmazgüler’e suikast düzenleneceği iddialarına ilişkin haklarında dâvâ açılan Bekir Çelik ve Emrah Gönenci’nin yargılanmasına başlandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan Bekir Çelik ile avukatı Aytekin Kaya katıldı. Diğer tutuksuz sanık Emrah Gönenci’ye eşi Tuğba Gönenci’nin Almanya’da ikamet etmesi sebebbiyle 12 Mart 2010’da eşinin yanına gittiği için tebligat yapılamadığı belirtildi. Duruşmada kimlik tespiti yapılan Bekir Çelik, öğretmenlik yaptığını, aylık kazancının 2 bin lira olduğunu söyledi. Duruşmada, savcı Mehmet Ali Pekgüzel iddianameyi okuduktan sonra, iddianame anlatımları ve dosya kapsamına göre bu davanın ikinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsı ile arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu gerekçesiyle her iki dâvânın birleştirilmesi yönünde görüş bildirdi.

30.11.2010


 

Millî Eğitim Bakanı Çubukçu Erbil’e gidecek

MİLLî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 14-15 Aralık tarihlerindeki eğitim sempozyumuna katılmak üzere Erbil’e geliyor.

Irak Kürt Bölgesel Başkanı Mesut Barzani’nin geçtiğimiz Haziran ayında Türkiye ziyareti sonrası bölge ile Türkiye arasında ilişkilerin gelişmesi her alanda kendini göstermeye başladı. Ziyaretler kervanına bu kez de Millî Eğitim Bakanlığı katılıyor. Mesut Barzani Erbil’de önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek eğitim konferansına, Ankara’da Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’yu davet etmişti. Bu davete icabet edecek olan Çubukçu, 14 Aralık’ta Erbil’e gelecek. Kürt yetkililer, Türkiye ile sadece güvenlik konularını değil diğer konuları da konuşup hayata geçirmek istediklerine dikkat çekti. Özellikle bölgedeki ekonomik, kültür ve eğitim ilişkilerinin de daha ivme kazanması için gerekenin karşılıklı yapılması gerektiği üzerine vurgu yapıldı. Çubukçunun bölgeye gelmesi ile ilk defa Türkiye’den bir Millî Eğitim Bakanı bölgeyi ziyaret etmiş olacak.

30.11.2010


 

İstanbul’a 3. havaalanı

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul’un 3. havaalanının, Avrupa yakasına 5 milyar dolara inşa edileceğini ve en az 60 milyon yolcu kapasitesine sahip olacağını söyledi.

Yıldırım, Türkiye’de son yıllarda sivil havacılık alanında önemli gelişmeler yaşandığını, bu durumun da özellikle İstanbul’un hava trafiğinde yoğunluğa sebep olduğunu ifade etti. İstanbul’da Atatürk ve Sabiha Gökçen havaalanlarının faaliyet gösterdiğini hatırlatan Yıldırım, şehre inşa edilmesi planlanan üçüncü havaalanı için çalışmalara son sürat devam ettiklerini söyledi. Yeni havaalanının Avrupa yakasına yapılacağını ancak yerin henüz kesinleşmediğini kaydeden Yıldırım, tesisin niteliklerine ilişkin şu bilgileri verdi: ‘’İstanbul’un Avrupa yakasına inşa edilecek üçüncü havaalanı en az 60 milyon yolcu kapasitesine sahip olacak. Havaalanında birbirinden bağımsız en az iki pist bulunacak. Bu havaalanı Avrupa’nın sayılı tesislerinden biri olacak ve İstanbul’un havayolu trafiğine nefes aldıracak. Yap-İşlet-Devret yöntemiyle ihale edilecek bu havaalanının bütün bağlantılarının da tamamlanmasıyla yaklaşık 5 milyar dolara mal olacağını tahmin ediyoruz. Atatürk Havaalanı, İstanbul hava trafiğinin önemli bir kısmını taşıyordu. Bunu Sabiha Gökçen ile bir miktar azalttık. Üçüncü havaalanı ile Atatürk Havaalanı çok rahatlayacak. Kapasiteyi genişleteceğimiz için hava trafiğindeki sıkışıklık da azalmış olacak.’’

30.11.2010


 

Belgeler malûmun ilanı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Oyan, Wikileaks internet sitesinde yayımlanan ‘’belgelerin’’ çoğunun ‘’malûmu ilan ettiğini’’ ancak, bilinen şeyleri resmileştirmesinin önemli olduğunu ifade etti.

Oyan, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Wikileaks internet sitesinde yayımlanan belgelerin ‘’çoğunun malûmun ilanı olduğunu’’ belirterek, ‘’Önemli olan bilinen şeylerin resmileşmesi’’ dedi. Belgelerin ABD’nin zayıflayan hegemonyasını daha da pekiştireceğini ifade eden Oyan, ‘’ABD’nin belgeleri manipülasyon aracı olarak kullanmış olma ihtimali var mı?’’ sorusu üzerine ise ‘’Sanmıyorum. Çünkü, çok yönlü uluslararası ilişkilerini tahrip eder. ABD bunu yapsaydı, kontrollü belgeler üzerinden yapardı. Kontrolü dışında olduğunu sanıyorum’’ görüşünü dile getirdi. Belgelerin, Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceğine ilişkin soruya karşılık da Oyan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘’etekteki taşlar dökülsün bakalım’’ dediğini hatırlattı. Oyan, ‘’Herkes not edecek, ancak kafasını kuma gömecek. Öyle anlaşılıyor. Maskeli bir ilişki dünya çapında göreceksiniz’’ diye konuştu. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise ABD gibi bir ülkenin kendi kayıtlarına hakim olmamasının olayın birinci yönü olduğunu ifade ederek, ‘’Demek ki burada bir gayri ciddilik söz konusu. İlişkiler mutlaka etkilenecektir ama bu sebeble kırılma, kopma beklemiyorum’’ diye konuştu.

30.11.2010


 

Haydarpaşa Garı yangını Meclis gündeminde

DSP İstanbul Milletvekili Jale Ağırbaş, Haydarpaşa Tren Garı’ndaki yangını Meclis gündemine taşıdı.

Ağırbaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cevaplaması isteğiyle verdiği yazılı soru önergesinde, Haydarpaşa Tren Garı’nın, gelecek kuşaklara aktarılması gereken birinci derece anıtsal niteliğe sahip tarihi binalardan olduğuna işaret etti. Ağırbaş, bu türden tarihî yapıların deprem, yangın gibi afetlere karşı özel tedbirlerle korunması gerektiğine işaret ederek, 28 Kasım 2010 tarihinde Haydarpaşa Tren Garı’nda çıkan yangının, binanın yangına karşı özel donanıma sahip olmadığını, tadilat yapılırken dahi gerekli tedbirlerin alınmadığını ortaya koyduğunu savundu. Ağırbaş, şu soruları yöneltti: “Haydarpaşa Tren Garı’nda çıkan yangının sebebi nedir? Tadilat yapılırken gereken tedbirler neden alınmamıştır? Haydarpaşa Tren garının ahşap olması sebebiyle kısa sürede yayılabilecek ve binanın çökmesine yol açabilecek olan yangına, havadan müdahale edilmemesinin sebebi nedir? Tarihî binalarımızda özel yangın sistemleri mevcut mudur? Tarihî binaların deprem, yangın gibi afetlerden korunmasına ilişkin gereken tedbirler alınacak mıdır? Hükümetin tarihî binaların korunmasına ilişkin ihmalinin özel bir sebebi bulunmakta mıdır?

30.11.2010


 

Yetimhanenin tapusu Patrikhane’ye verildi

RUM Erkek Yetimhanesi’nin Fener Rum Patrikhanesine iadesine ilişkin tapuyu, Patrikhanenin avukatı Cem Murat Sofuoğlu, Büyükada Tapu Müdürlüğünden teslim aldı.

Avukat Sofuoğlu, Heybeliada’da bulunan Rum Erkek Yetimhanesi’nin Fener Rum Patrikhanesine iadesine ilişkin karar üzerine, tapu işlemlerini gerçekleştirmek üzere Büyükada Kaymakamlığı binası içindeki Tapu Müdürlüğüne geldi. Sofuoğlu, tapuyu Fener Rum Patrikhanesine vermek üzere buradan teslim aldı. Avukata Cem Murat Sofuoğlu, yetimhanenin Patrikhaneye iadesine ilişkin, ‘’Yanılmıyorsam bu Avrupa’da da bir ilk” dedi. Durumun insan hakları, hukuk, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve azınlıklara saygı açısından önemli bir gelişme olduğunu dile getiren Sofuoğlu, ‘’Belki biraz abartıyorum, ama bu durumu bir dönüm noktası olarak görüyorum ve bunun burada kalmamasını diliyorum’’ diye konuştu.

30.11.2010


 

Balyoz Planı da belgelerde

Wikileaks’e göre ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James F. Jeffrey'nin, “Balyoz Operasyonu” kapsamındaki tutuklamalar hakkında, resmî suçlama yapılması durumunda TSK’nın bunlara cevap vermek zorunda kalacağını ancak yeterli delil bulunmazsa, operasyonun “hükümete karşı geri tepeceği” yorumu da yer alıyor.

Wikileaks’te yayımlanan belgelerden birine göre ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James F. Jeffrey, “Balyoz Operasyonu” kapsamındaki tutuklamalar hakkında bilgi vererek, resmi suçlama yapılması durumunda TSK’nın bunlara yanıt vermek zorunda kalacağını ancak yeterli delil bulunmazsa, operasyonun “hükümete karşı geri tepeceği” yorumu da yer alıyor.Wikileaks’e göre, James Jeffrey 23 Şubat 2010 tarihinde gönderdiği “confidential” (hizmete özel) nitelikli bilgi notuyla, “Balyoz Operasyonu” hakkında görüşlerini aktardı. Operasyonların “çok iyi planlandığını” ve birçok ilde eş zamanlı yapıldığını aktaran Jeffrey, operasyonların sebebiyle ilgili resmi açıklama olmamasına rağmen, basına göre tutuklamaların “2003 Balyoz planı” ile ilgili olduğunu belirtti. Jeffrey, muhalefetten gelen “bir iki eleştiriye” rağmen, basının tepkisinin ertesi gün “başka haberlerle örtüldüğünü, işyerlerinin açıldığını ve işlerin her zamanki gibi devam ettiğini” aktarmış. James Jeffrey’nin “TSK için kötü mü? AKP için iyi mi?” ara başlığıyla yazdığı bölümde, “Ordunun, AKP’nin yönetiminden derin bir şekilde rahatsız olduğunu ve Silahlı Kuvvetlerin Türk toplumundaki yerini aşındırmak için yürüttüğü kampanya sebebiyle çileden çıktığını” belirtiyor. “Şüpheli ya da tanıkların, ‘otomatik silâhlı’ polislerin yanında sürüklendiklerini ve basın önünde küçük düşürüldüklerini” aktaran Jeffrey, “Bu her zaman bu şekilde gerçekleşiyor, şimdi yüksek rütbeli askerler ve onların arkadaşları için de aynı şey geçerli” diye ekledi.

30.11.2010


 

ABD dış politikamızdan rahatsız

UluslararasI Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Özden Sanberk de Wikileaks'in yayınladığı belgede Türk dış politikasının çok naif olduğu iddiasına ilişkin şunları söyledi: "Bu kendi görüşleridir.

Biz de başka ülkelerin dış politikalarını naif olarak tanımlayabiliriz, ama burada şöyle bir gerçek ortaya çıkıyor: Amerikan belgelerinde Türk dış politikasının gidişatından memnun olmamak var. Öteden beri bizim kamuoyumuzda bir kanaat vardır: 'Türkiye Amerikan politikasından ayrılmaz' gibi. Türkiye kendi dış politikasını kendi çıkarlarına göre yürütüyor. Amerika'da duyulan bu rahatsızlık, Türkiye'nin dış politikasının kendi çıkarları istikametinde yürüttüğü bir iç politika olduğunu kanıtlamasıdır."

30.11.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.