17 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Bakanlıktan beslenme ve kurban eti uyarısı

Sağlık Bakanlığı, özellikle şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp, damar, mide ve şeker hastalığı gibi sağlık problemi olanlar ile yaşlıları Kurban Bayramı süresince beslenmelerine dikkat etmeleri uyarısında bulunurken, vatandaşlara da kurban etinin pişirilmesi ve saklanması konusunda tavsiyelerde bulundu.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Kurban Bayramı’nda şeker ve şekerli besinlerin yanı sıra et tüketiminin de arttığı vurgulandı. Yeni kesilmiş hayvanların etindeki sertliğin hem pişirmede hem de sindirimde zorluğa neden olduğuna işaret edilen açıklamada, özellikle mide ve bağırsak hastalığı olanların, kurban etlerini hemen tüketmeyip, buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra haşlama veya ızgara yöntemiyle pişirerek tüketmesi tavsiye edildi. Açıklamada, kalp, damar hastalığı, diyabet ve yüksek tansiyonu olan kişilerin, yağsız veya az yağlı etleri tercih etmesi ve kısıtlı miktarda et tüketmesi önerildi.

ETİN PİŞİRİLMESİ

Açıklamada, etin tüketim miktarının yanı sıra pişirme yöntemlerine de dikkat çekilerek, vatandaşlara şu tavsiyelerde bulundu: ‘’Çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma, çeşitli kanserojen maddelerin oluşmasına yol açtığı için etin pişirilmesinde haşlama ve ızgara gibi yöntemler tercih edilmeli, kızartmalardan kaçınılmalı. Et tek başına değil, sebzelerle birlikte pişirilmesi veya tüketilmesi besin çeşitliliğinin sağlanması açısından sağlıklı bir yöntem olduğu için tercih edilmeli. Etle yapılan yemekler kendi yağı ile pişirilmeli ve ilave yağ eklenmemeli. Özellikle kuyruk yağı veya tereyağının et yemeklerinde kullanılmasından kaçınılmalı. Izgarada pişirilirken, etle ateş arasındaki uzaklık eti yakmayacak ve kömürleşmeye sebep olmayacak şekilde ayarlanmalı. Yüksek ateş, yüzeydeki proteinleri birdenbire katılaştırır ve ısı etin iç kısmına ulaşamaz. Bu sebeble etlerin iç sıcaklığı en az 75 derece olmalıdır. Çok yüksek ısı, etin dış yüzeyinin yanmasına ve su kaybının fazla olmasına yol açarak besin ögesinin kaybını arttırıyor.’’

ETİN SAKLANMASI

Açıklamada, kurban etinin saklanması konusunda da şu tavsiyelerde bulundu: ‘’Kurban etinin büyük parçalar halinde değil, birer yemeklik olacak şekilde küçük parçalara ayrılarak, buzdolabı poşetine veya yağlı kâğıda sarılması ve buzdolabının buzluk kısmında ya da derin dondurucuda saklanmalı. Etin dondurulduktan sonra tekrar çözülmesi bazı mikroorganizmalar için üreme ortamı oluşturuyor ve bu da sağlığı tehdit ediyor. Bu bebeble çözülen et hemen pişirilmeli ve tekrar dondurulmamalı. Etlerin oda ısısında açıkta bırakılarak değil, buzdolabının alt bölümünde çözülmesi sağlanmalı. Derin dondurucuda saklanan etin buzdolabının sebzelik kısmının üstüne konularak çözülmesi beklenmeli. Etin çabuk çözülmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözünme, oda sıcaklığında bekletme gibi yöntemler, sağlık açısından tehlikeli sonuçları da beraberindegetiriyor.’’

ZOONOZ HASTALIĞINA DİKKAT

SAĞLIK Bakanlığının açıklamasında, hayvanlarda görülen ve zoonoz olarak adlandırılan bazı hastalıkların insanlara bulaşabildiği de hatırlatılarak, özellikle Kurban Bayramı’nda çok sayıda hayvanın kesilmesinin, kesim öncesi ve sonrası gereken kontrol ve hijyen kurallarına dikkat edilmemesinin, kesilen hayvanlara ait etin tüketiminde gerekli hassasiyetin gösterilmemesinin birçok zoonoz hastalığın yayılmasına zemin hazırladığı vurgulandı. Açıklamada, bazı zoonoz hastalıklar çiğ veya az pişmiş etlerin yenmesiyle bulaştığı için etin kesinlikle çiğ ve az pişmiş olarak tüketilmemesi gerektiğine işaret edildi. Ayrıca hayvanların kesilmesi, yüzülmesi, karkasın parçalanması, etin nakli, muhafazası, pişirilmesi ve tüketime sunulması aşamasında hijyen kurallarının ihlal edilmemesi istendi.

17.11.2010


Bilinçsiz kesim ve saklama et israfına sebep oluyor

KURBANDA kesilen hayvanların etlerinin üçte birinin, kesim ve saklama şartarının yetersizliğinden dolayı kullanamaz hale geldiği belirtildi.

Uzmanlar, etlerin kesimden hemen sonraki dinlendirme işlemlerinin usulüne uygun yapılmasının ve saklanacak kısmının birer pişirimlik dondurulmasının israfı önleyebileceğini bildirdi. Veteriner Hekim Hüseyin Yoğurtçu, Kurban Bayramı öncesinde vatandaşları et ve derideki kayıpları en aza indirme konusunda duyarlı olmaya çağırdı. Özellikle et israfıyla ilgili açıklamalarda bulunan Yoğurtçu, vatandaşları israfı önleme noktasında daha duyarlı olmaya davet etti. Hayvanın kesildikten sonra iç organlarının yarım saatten fazla bedende bekletilmesinin ve parçalanan etlerin üst üste konulmasının çabuk bozulmaya neden olduğuna dikkat çeken Yoğurtçu, dondurucuda saklama koşullarının da önemli olduğunu kaydetti. Dondurucuya konulan etlerin bütün ve büyük parçalar halinde değil, küçük parçalar ve birer pişirimlik poşetlerde konulmasının önemine değinen Yoğurtçu, “Büyük parçalı etleri dondurucuya koymak, etlerin kullanılacağı zamanlarda sıkıntı olabilir. Böyle bir durumda dondurucudan çıkarılan etten bir miktar alındıktan sonra etin yeniden dondurulması doğru değildir. Bunun yerine etler birer pişirimlik ve küçük parçalar halinde dondurulursa daha iyi olur.” dedi.

Yoğurtçu, kurban etinin yaklaşık üçte birinin, kesim esnasında ve bilinçsiz saklama yapılması nedeniyle bozulup kullanılamaz hale geldiğini kaydetti. Kesimden bir gece önce hayvanın aç bırakılmasının iyi olacağını belirten Veteriner Hekim Hüseyin Yoğurtçu, işkembesi alabildiğince dolu bir hayvanın yatırılmasının veya kaldırılmasının oldukça zor olacağını söyledi.

Kesim sırasında hayvanın bir bacağın boş bırakılarak diğer üçünün bağlanmasının, kanın tamamen boşalmasını sağlamak açısından önemli olduğunu anlatan Yoğurtçu, kesimin ardından hemen bağırsakların ve iç organlarının çıkartılmamasının etin kokmasına neden olabileceği uyarısında bulundu.

Hayvanın, iç organları çıkarıldıktan sonra etinin soğumasının beklenmesi gerektiğini anlatan Yoğurtçu, “Hayvanın vücut ısısını kaybetmesinin ardından parçalama işlemi yapılmalıdır. Hayvan vücudu sıcakken parçalanır. Bir de etler üst üste konulursa kısa süre içinde bozulma meydana gelir. Bu etleri buzdolabına koysanız da kurtaramazsınız. Kurban Bayramı’nda bu hususa dikkat edilmediği için her sene etlerimizin yaklaşık üçte biri heba oluyor.” dedi

Bayramda bilinçsiz kişiler tarafından yüzülen hayvanların derilerinin de büyük oranda israf olduğunu vurgulayan Yoğurtçu, kesiklerin derinin değerini düşürdüğünü söyledi.

17.11.2010


Bayram alışverişinde en çok çocuklar sevindi

BAYRAMIN neşesi çocuklar Kurban Bayramı’nda da unutulmadı. Arife gününde pazarlara akın eden vatandaşlar kendileri yerine çocuklarına bayramlık almayı tercih etti. Tekstilin merkezi Bursa’da vatandaş kıyafet alışverişi için Kapalı Çarşı’ya akın etti. Hesaplı olmasının yanında kaliteli ürünlerin bulunduğu çarşıda vatandaşlar bütçelerine göre, 5 liradan 150 liraya kadar kıyafet bulabiliyor. Kapalı Çarşı’da etek 5, pantolon kazak 10, ayakkabı ve gömleği 15 liradan alınabiliyor. Fiyatlarda fazla oynama olmamasına rağmen, alışverişe çıkan aileler bir çocuğunu giydirebilmek için 50 TL’yi gözden çıkarması gerekiyor. Çarşı esnafından Sadullah Yazıcı, arife gününde pazarda yaşanan yoğunluğun daha da arttığını belirterek, “Satışlarımızdan memnunuz, halk alışverişe çıktı, satışlar gayet güzel. Mallarımız ucuz, herkes alsın diye 10 ‘TL’den satıyoruz. Satışlarda normal günlere göre yüzde 30’lara varan artış yaşandı. İnşallah daha iyi olur” dedi. Vatandaşların daha çok çocuklarına bayramlık aldığını aktaran Yazıcı, “Vatandaşlar daha çok çocuklarına bayramlıklar alıyor. Çünkü bu yıl kurbanlıklar çok pahalı olduğu için vatandaş bütün parasını kurbanlığa verdi. Ayrıca alım gücünün de azalması sebebi ile yalnızca çocuklarına bayramlık alabiliyorlar. Müşteriler genelde 10-15 TL arasında satılan ürünleri talep ediyor” şeklinde konuştu.

17.11.2010


Solunum yolu enfeksiyonları atlası yayınlandı

DÜNYADA her yıl, çok sayıda küçük yaşta çocuk da dahil ortalama 4,25 milyon kişinin, solunum yolu enfeksiyonları sebebiyle hayatını kaybettiği bildirildi.

Kamu sağlığı konusunda faaliyet gösteren uluslar arası Dünya Akciğer Vakfı tarafından yayınlanan, ‘’Şiddetli Solunum Yolu Enfeksiyonları Atlası’’ adlı raporda, grip ile zatürrenin sebep olduğu başka hastalıklar da dahil, solunum yolu enfeksiyonları sebebiyle meydana gelen ölümlerin, bir yıl içindeki bütün ölümlerin yüzde 6’sını oluşturduğuna dikkat çekildi. Raporda, yılda en az 66 ila 199 bin çocuğun, bebeklerde şiddetli solunum yolu hastalıklarına sebep olan, oldukça bulaşıcı “sinsisyal solunum virüsü” (respiratory syncytial virüsRSV) hastalığı sebebiyle hayatını kaybettiği belirtildi. Dünyada 2005 yılı içinde 33 milyon RSV vakasına rastlandığını dikkat çekilen raporda, her yıl 3 milyon kişinin bu hastalık sebebiyle hastaneye kaldırıldığı kaydedildi.

17.11.2010


Anne ve baba adaylarına eğitim

BUCA Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesince, devlet hastaneleri arasında Türkiye’de ilk defa düzenlenen ‘’Doğum Öncesi Eğitim ve Doğuma Hazırlık Kursu’’na katılan anne ve baba adayları, hamilelik süreci, doğum, loğusalık ve bebek bakımı konusunda uzmanlardan bilgi alıyor.

Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Zeki Yaşar, hamilelik döneminde oluşan endişe ve hatalı uygulamaların en önemli sebebinin sürece ilişkin yeterli bilgiye sahip olunmamasından kaynaklandığını anlattı. Kadınların gebeliğe ilişkin korkularının önüne geçmek amacıyla nisan ayında Doğum Öncesi Eğitim ve Doğuma Hazırlık Kursu’nu başlatma kararı aldıklarını ifade eden Uzm. Dr. Yaşar, ‘’Devlet hastaneleri arasında Türkiye’de ilk defa düzenlenen kurs kapsamında, anne adaylarının bilgi eksikliğine bağlı endişelerini gidermeye çalışıyoruz. Anne adayını bilinçlendirerek ön yargısını kırmayı, hasta ile hekim, ebe ve hemşire arasındaki iletişim problemini gidermeyi, normal doğumu ve bebeği anne sütü ile beslemeyi teşvik etmeyi hedefliyoruz’’ dedi. Uzm. Dr. Yaşar, 5 haftalık programda uzmanlardan oluşan 6 kişilik ekibin, anne adaylarını, hamilelik süreci ve sonrasında karşılaşılan konularda bilgilendirdiğine işaret etti.

17.11.2010


Da Vinci ile ilk mide kanseri ameliyatı

İSTANBUL Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Hamzaoğlu, ameliyat robotu ‘’Da Vinci’’ ile ilk defa mide kanseri ameliyatı yapıldığını bildirdi.

Prof. Dr. Hamzaoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Fatma Yıldız adındaki 50 yaşındaki hastanın, hazımsızlık ve kilo kaybı şikâyetleri ile hastaneye başvurduğunu, yapılan tetkiklerinde de midesinde tümör bulunduğunun tespit edildiğini ve ameliyata karar verildiğini belirtti. Fatma Yıldız’ın ameliyatının robotik cerrahi yönetimiyle gerçekleştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Hamzaoğlu, açıklamasında, şu bilgileri verdi: ‘’Minimal invaziv cerrahi kapsamında robotik cerrahinin pek çok üstünlüğü var. Mide tümörlerinin cerrahi tedavisinde de çok geniş alanda lenf bezlerinin de çıkarılması gerekiyor. Hastanın lenf bezlerini ve midesinin tamamını çıkardık. Sonrasında ise ince bağırsaktan yeni bir mide oluşturduk. Bütün bunlar sadece 3 kesi yapılarak gerçekleştirildi.’’ Prof. Dr. Hamzaoğlu, hastanın ameliyattan bir gün sonra su içebildiğine, ameliyatın ikinci gününde de hastaya çorba verildiğine dikkati çekti. Açıklamada görüşlerine yer verilen hasta Fatma Yıldız’ın da ameliyat sonrası bütün şikâyetlerinin geçtiğini ve kendisini dünyaya yeniden gelmiş gibi hissettiğini söylediği bildirildi.

17.11.2010


Hastanelere ‘Neden iyileşemiyorum’ servisi

SAĞLIK Bakanlığı, hastaların ‘hastaneye gidiyorum iyileşemiyorum’ şikâyetini ortadan kaldıracak bir servis kurdu.

Hastanelerde açılan Tıbbi Sosyal Hizmet birimleriyle artık hastalığın sosyal boyutu da ele alınacak. Hastaların evlerine kadar gidilecek. Örneğin tedavi olduğu halde sürekli zatürre olan bir kişinin evinde ve iş yerinde inceleme yapılacak. Hastalık evden ya da iş yerinden kaynaklanıyorsa, sağlık ekipleri evin yeniden boyanmasına kadar her türlü işle ilgilenecek. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Sencar Tepe, tıbbi sosyal hizmetlerin uygulamalarının istenen düzeyde olmadığının tespit edildiğini aktardı. Tepe, şube bünyesinde yapılacakların bu güne kadar sağlıkta yapılan hizmetlerin tamamlayıcısı olacağına işaret etti. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlığı “Fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hali” şeklinde tanımladığını hatırlatan Tepe, “Bugüne kadar daha çok bizim sağlıkla ilgili yapılanmalarımızda, hizmetlerimizde halkımızın fiziksel ve ruhsal sağlığı ön plandaydı. Sosyal sağlıkla çok fazla ilgilenme imkânı bulamamıştık. Şimdi artık sağlığın sosyal yönüyle de ilgilenmeye başlayacağız” dedi.

17.11.2010


Diyabetik hasta sayısında artış

PEDİATRİK Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Ergun Çetinkaya, Türkiye’de diyabetik hasta sayısının nüfusun yüzde 10’una yaklaştığını, diyabetlilerin yüzde 10’unun da insüline bağımlı yaşadığını bildirdi.

Özel Ankara ENDOMER Pediatrik Endokrinoloji Merkezi sahibi Doç. Dr. Ergun Çetinkaya, dünya ve Türkiye’de ‘’şeker hastası’’ olarak bilinen diyabet hastalarının sayısının hızla arttığını bildirdi. Dünyada 2025 yılında diyabetli hasta sayısının 330 milyona ulaşacağının öngörüldüğünü anlatan Çetinkaya, Türkiye’de diyabetik hasta sayısının ‘’alarm verdiğini’’ belirtti. Türkiye’de diyabetik hasta sayısının nüfusun yüzde 10’una yaklaştığını vurgulayan Çetinkaya, ‘’Yaklaşık 6 milyon diyabetik hastamız bulunuyor. Türkiye’de diyabetli hastaların yaklaşık yüzde 10’u insüline bağımlı yaşıyor’’ dedi. Bütün dünyada 1985 yılında 30 milyon, 1998 yılında 143 milyon kişide diyabet varken, bugün sayının 200 milyon civarında olduğuna işaret eden Çetinkaya, her yıl 14 yaşın altında 70 bin yeni vakanın bu sayıya eklendiğini bildirdi.

17.11.2010


Karbonmonoksit sebebiyle her yıl can kaybı yaşanıyor

UZMANLAR, soba zehirlenmelerine sebep olan karbonmonoksit gazının, havadan daha ağır olduğunu ve aşağı çöktüğü için özellikle yer yatağında yatan insanları daha çabuk zehirlediğini belirtiyor.

Lodoslu havalarda yapılan bütün uyarılara rağmen bilinçsiz yakılan sobaların her yıl can kaybına sebep olduğu Bursa’da yetkililer, karbonmonoksit gazı zehirlenmesine karşı vatandaşları uyardı. Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Özcan Akan, “Her sene uyarılarımızı yapıyoruz, ancak bu sene inşallah vatandaşlarımız uyarılara kulak verir, soba yakarken daha hassas davranır. Vatandaşlarımız soba yakayım derken ocak söndürmesin. Meteorolojik uyarılar dikkate alınmalı” dedi. Karbonmonoksit zehirlenmelerinin çocuklar, yaşlılar, kalp ve akciğer hastaları, anemik hastalar ve hamileleri daha çok etkilediğini belirten Bursa İl Sağlık Müdürü Akan, karbonmonoksit zehirlenmeleri belirtilerini ‘baş dönmesi, görme kaybı, unutkanlık, bulantı ve kusma, göğüs ağrısı, bayılma, dikkat bozukluğu, vücutta uyuşma, şiddetli baş ağrısı, güçsüzlük ve halsizlik’ olarak sıraladı. Karbonmonoksit zehirlenmelerinden korunmak için evlerdeki ısıtma sistemlerinin ve bacaların her yıl bakımları mutlaka uzman kişilere düzenli olarak yaptırılması gerektiğini dile getiren Dr. Akan; ev içi, garaj gibi kapalı alanlarda, bacasız ısıtma araçlarının kesinlikle kullanılmamasını istedi.

17.11.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.