Aile-Sağlık |
Obeziteyi anneler mi tetikliyor? TÜRK anneler üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, 4-6 yaş arası çocukların yüzde 25,4’ünün aşırı kilolu olduğu tesbit edilmesine karşın, bu çocukların annelerinin yüzde 73,3’ü çocuklarının aşırı kilolu olduğunu düşünmediklerini gösterdi. Annelerin yalnızca yüzde 12,8’i çocuklarının aşırı kilolarından kaygılandığı, yüzde 8,1’i ise ciddî endişelendiği ifade edildi. Türkiye Spor Hekimleri Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Gür, konuyla ilgili olarak, “Ebeveynlerin çocuklarının kilolarına bakış biçimi, bu sorundan korunma açısından anahtar rol oynamaktadır’’ dedi. Dünya genelinde giderek artan obeziteden korunmak için öncelikli olarak televizyon ve bilgisayar başında geçirilen zaman ile bu sırada yenen besinlerin miktarı ve kalorisinin azaltılması, kazanılan sürenin ise yürüme ve koşu gibi düzenli fiziksel aktivitelerle doldurulması gerektiği de bildirildi. Basitçe enerji alımıyla tüketimi arasındaki kronik dengesizlikten ileri gelen obezitenin görülme sıklığının, aşırı yeme ve hareketsizliğe bağlı arttığına dikkati çeken Gür, Türkiye’de son yıllarda obez kişi sayısında ciddî artış gözlendiğini, görülme sıklığının ise Avrupa ve ABD’den hâlâ daha düşük olduğuna işaret ederek, bu durumun, bir kısım tedbirler almak adına motive edici olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Gür, yeme alışkanlıkları, hayat tarzı, aile hayatı gibi birçok faktörün, sorunun temelinde ve çözümünde ciddî öneme sahip olduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘’Televizyon seyretme ve bilgisayar başında oturma, elektronik çağın kaçınılmaz sonuçları olarak görünse de özellikle beraberinde abur cubur olarak ifade edilen kalorisi yüksek besinleri tüketme alışkanlığı, obezitenin en önemli sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde yapılan çalışmalar, çocukların yüzde 62’sinin günde 2 saat, yüzde 8,3’ünün ise 4 saatten fazla televizyon seyrettiğine işaret etmektedir. 3-8 yaşlarındaki çocukların yüzde 89,6’sı, televizyon seyrederken çikolata, şekerleme, kek, cips, çerez atıştırıp, şekerli içecekler içtiği tesbit edilmiştir. Türk anneler üzerinde yapılan bir çalışmadaysa çalışmaya dahil olan 4-6 yaş arası çocukların yüzde 25,4’ünün aşırı kilolu olduğu tesbit edilmesine karşın, bu çocukların annelerinin yüzde 73,3’ü çocuklarının aşırı kilolu olduğunu düşünmediklerini göstermiştir. Annelerin yalnızca yüzde 12,8’i çocuklarının aşırı kilolarından kaygılandığını, yüzde 8,1’i ise ciddi endişelendiğini ifade etmiştir. Ebeveynlerin çocuklarının kilolarına bakış biçimi, bu sorundan korunma açısından anahtar rol oynamaktadır.’’
OBEZİTEYE KARŞI TAVSİYELER
HAKAN Gür, obeziteden korunmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: Öncelikli olarak televizyon veya bilgisayar başında geçirilen zaman ile bu sırada yenen besinlerin miktarı ve kalorisi azaltılmalı, azaltılan bu süreler yürüme, koşu gibi düzenli fiziksel aktivitelerle doldurulmalıdır. İş gibi gerekçelerle eğer oturarak vakit geçirme konusunda fazla bir yol kat edilme imkânı yok ise en azından alınan kalori azaltılmalı, iş dışı zamanda olabildiğince aktif olmayı çalışılmalıdır. İşe yürüyerek veya bisikletle gitmeyi deneyebilir veya iş yerine belli mesafede bir yere arabanızı park edip, geri kalan bölümü yürüyebilirsiniz. Kesinlikle asansör kullanmayın. İş yerinde çayınızı, kahvenizi yürüyerek gidip kendiniz alın. Öğle arasında iş arkadaşlarınızla bir yürüme grubu oluşturmaya çalışın. Şirketinizde futbol, voleybol gibi takımlar oluşturup takımın veya organizasyonun sorumluluğunu alın. Günlük iş takviminize fiziksel aktivite için yer ayırın ve hiçbir sebeple taviz vermeyin. Eğer zamanınızın çoğunu evde geçiriyorsanız, televizyon seyrederken aktif olun. En basitinden televizyon karşısına bir yükselti koyup inme-çıkma tarzında bir egzersiz yapılabilir. Erken kalkıp yürüyüş ve ev işleri yapın. Aile yürüyüşleri yapın. Egzersizi yapma gerekçenizin zaten zaman içinde bu enerjiyi sağlamak olduğunu unutmayın ve bu kısır döngüyü kırın. Sabah erken kalkıp veya öğle tatilinde yapmayı deneyin. Herkesin her yerde, her zaman, en güvenilir, en ucuz ve en kolay yapabileceği aktivite tipi yürümektir ve koşu kadar etkilidir. |
03.11.2010 |
Kontrolsüz spor, kalp krizi sebebi An-Deva Hayat Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Begüm Öztürk, aşırı ve kontrolsüz spor yapılmasının kalp krizine sebep olabileceğini dile getirdi. Koroner arter hastalığının kalp damarlarında daralma ve tıkanmayla kendini gösterdiğini ve bu hastalıktan korunmak için spor yapılması gerektiğini belirten Begüm Öztürk, bu durumun bazen yanlış anlaşılabildiğini, yüksek güç gerektiren yarış sporlarının öncesinde ısınma hareketleri yapılmazsa, yapılan sporun kalp krizine ve ardından ölüme sebep olabileceğini söyledi. Tempolu yürüyüş, yüzme gibi vücudu yormayan egzersizleri tavsiye eden Uz. Dr. Öztürk, “Futbol, basketbol gibi takım oyunları 40 yaşından sonra riskli sporlardır ve kalp hastalıkları yönünden kontrolden geçmemiş kişiler de sorun meydana getirebilir. Özellikle soğuk havalarda ısınmadan yapılan zorlayıcı sporlar, bu riski arttırmaktadır” dedi.
Antalya / Müşerref Aksoy |
03.11.2010 |
Vücuttaki bazı değişiklikler hastalık habercisi VÜCUDUMUZUN hastalıklara cevabıı, anatomik yapımız ve hastalığın çeşidine göre değişiklik gösterebilir. Ancak vücudumuzdaki bazı belirtilerin, ne gibi hastalıklardan kaynaklanabileceğini bilip ona göre tedbir almamız önemli. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Nafiz Karagözoğlu, her gün herkesin sıklıkla karşılaştığı bazı vücut fonksiyonu değişiklikleri, farklı hastalıkların habercisi olabileceğini belirtiyor. Hastalığın ne olabileceği hakkında hem bize, hem de doktora ön fikir veren bu bulgular değerlendirilmesini ve gerekli tedbirlerin almasını belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Nafiz Karagözoğlu, “Bazı önemsiz gibi görünen şikâyetler, ciddî hastalıkların habercisi olabileceği gibi sıradan durumlar da olabilir. Bu yüzden vücudunuzdaki hiçbir değişikliği göz ardı etmeyin ve konunun uzmanı bir doktora başvurun” dedi.
KİLO ALIMI VARSA...
VÜCUTTAKİ genel değişikliklerden bahseden Dr. Karagözoğlu, ateşin, kilo kaybının, kilo alımının ve halsizliğin önemli belirtileri içerebileceğinden bahsederek şunları kaydetti: “Ateş: Vücut ısısının artması (37,2 üzerine çıkması) ateş olarak değerlendirilir. En sıklıkla viral ve bakteriyel enfeksiyonlarda gözlenir. Sıcağa ve güneşe uzun süre maruz kalmalarda, daha az olarak da karaciğer, akciğer, pankreas tümörlerinde ve bazı romatizmal hastalıklarda gözlenir. Kilo kaybı: Yeterli gıda alınmaması durumları, hipertiroidi denilen tiroit bezinin fazla çalışması, kronik enfeksiyonlar, kanserler, ciddî kalp yetersizliği, mide ve bağırsak rahatsızlıkları, bazı parazitler hastalıklar kilo kaybına yol açabilir. Kilo alımı: Tiroit bezinin az çalışması, böbrek üstü bezi rahatsızlıkları, bazı hormon bozuklukları ve fazla kalori alınımı kilo artışına yol açar. Halsizlik: En sık rastlanan halsizlik sebebi; stres, yetersiz ve kalitesiz uyku. Ancak bu şartlar olmadan da bazı durumlarda birkaç günden fazla süren halsizlik görülebilir. Bu durumda enfeksiyon, bazı madde ve ilâç kullanımı, kronik viral hastalıklar ve ek bulgular da değerlendirilerek tümöral oluşumlar araştırılabilir.” Dr. Karagözoğlu, bunlarla birlikte derideki değişikliklerden, solunum yolu, kalp ve damar , mide ve bağırsak sistemi, boşaltım sistemi, kan ve lenf bezi, sinir sistemi ve hormonal sistem bulgularından da bahsetti. İstanbul / Recep Bozdağ |
03.11.2010 |
Vücuda enerji desteği KIŞ aylarında enerji ihtiyacımız artar. Enerjiyi karşılamak için kullandığımız gıdalardan biri de pekmezdir. Furkan Doğal Ürünler’in ürettiği keçi boynuzu pekmezi besin takviyesi olarak halkın büyük beğenisini kazandı. Keçi boynuzu pekmezi düzenli tüketildiğinde kolestrolü ve tansiyonu dengelerken, kalbe de destek verir. Kansızlığa da iyi geldiği bilinen pekmez, dişleri de besler. Özellikle çocuk ve hamile bayanlar için oldukça faydalıdır. Tüketilen her 100 gr pekmezin kalori olarak, 575 gr süte, 150 gr ekmeğe ve 195 gr ete eş değer olduğu hesaplanmıştır. Ayrıca pekmezde bulunan glikoz ve fruktoz sindirim sisteminde parçalanmaya ihtiyaç duymaksızın direkt kana geçebilmektedir. Fengos Keçi Boynuzu Pekmezi’ni seçkin baharatçılarda bulunabiliyor. Ayrıntılı bilgi için: www.fengos.com |
03.11.2010 |