Güncel |
‘Genç nüfus’umuz tehdit altında |
Hacettepe Üniversitenin yaptığı araştırma, Türkiye’nin nüfusunun bu yüzyıl ortalarında yüz milyonun altında kalarak durağanlaşacağını ortaya koydu. Araştırma, nüfus artış hızı giderek azalan Türkiye’nin, orta vadede genç ve dinamik olma özelliğinin ortadan kalkacağını öngörüyor. Nüfusumuz tehdit altında Hacettepe Üniversite’nin yaptığı araştırma, Türkiye’nin nüfusunun bu yüzyıl ortalarında yüz milyonun altında kalarak durağanlaşacağını ortaya koydu. Araştırma, nüfus artış hızı giderek azalan Türkiye’nin, orta vadede genç ve dinamik olma özelliğinin ortadan kalkacağını öngörüyor. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından, 2008 yılında yapılan Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığı ve TÜBİTAK’ın Kamu Araştırmaları Grubu’nun (KAMAG) katkılarıyla yürüttüğü ‘’Türkiye’de Nüfusa İlişkin Göstergeler’’ başlıklı araştırmanın sonuç raporu, geçen ay tamamlandı. rapordan derlenen bilgilere göre, araştırma, başka veri kaynaklarından sürekli, doğru ve ayrıntılı bir biçimde elde edilemeyen Türkiye’deki doğurganlık, aile planlaması ve ana ve çocuk sağlığı konularında bilgi sağlamak üzere yürütüldü. Araştırma kapsamında 10 bin 525 hanehalkı, 7 bin 405 kadın ile görüşüldü. Araştırma, örnekleme planı araştırmacılara klasik kent-kır ve beş bölge ayrımının ötesinde bazı göstergeler için 12 alt-bölgeya ait analiz yapma imkânı sunuyor.
“DOĞURGANLIK AZALIYOR” Araştırma sonuçları, kadınların doğurganlık çağlarının sonunda ortalama olarak 2.2 çocuğa sahip olduklarını gösterdi. En yüksek doğurganlık hızı sırası ile 20-24 ve 25-29 yaş gruplarında yaşanıyor. En yüksek doğurganlık hızı Doğu Anadolu’da (3.3), en düşük doğurganlık hızı ise kadın başına 1.9 doğum ile Batı, Orta ve Kuzey Anadolu’da görülüyor. Araştırma sonuçları, doğurganlık düzeyi sadece Batı Anadolu değil, Orta ve Kuzey Anadolu’da da yenilenme düzeyi olan kadın başına 2.1 çocuğun altına düştüğünü gösteriyor. Araştırma, 1970’li yıllarda yaklaşık 5 çocuk sahibi olan kadınların, günümüzde 2 çocuk sahibi olmalarını ortaya koyarken, doğurganlık düzeyindeki önemli azalma dikkati çekiyor. Raporda, cumhuriyetin ilanında 13 milyon olan Türkiye nüfusu, 1950’li yılların sonunda 2 katına ulaştığı, 1985’de 50 milyonu aşan ülke nüfusun, 2000 nüfus sayımı sonuçlarına göre 67,8 milyona ulaştığı, günümüzde ise, Türkiye nüfusunun 71.8 milyon olduğunun tahmin edildiği bilgileri yer aldı.
RAPORDAN ÇARPICI BAŞLIKLAR
Sonuçlar, önceki araştırma bulguları ile birlikte ele alındığında, Türkiye’de demografik yapının önemli bir değişme süreci içinde bulunduğunu ortaya koydu. Bu yapı değişikliği ya da demografik geçişin Türkiye için sonuçlarına ilişkin şu değerlendirmelere yer veriliyor: “-Türkiye’nin nüfus büyüklüğü, içinde bulunduğumuz yüzyılın ortalarında yüz milyonun altında kalarak durağanlaşacak. -Genç nüfusun (15 yaşın altındaki nüfus) toplam nüfus içindeki payı azalmaya devam edecektir. Bu azalma, Türkiye’nin ‘genç ve dinamik nüfus’ olma özelliğini orta vadede ortadan kaldıracaktır. -Yetişkin nüfusun (15-64 yaşındaki nüfus) toplam nüfus içindeki payı, yüzyıl ortalarına kadar artmaya devam edecek. Bu gelişme Türkiye’nin giderek artan oranda bir ‘istihdam’ sorunu ile karşılaşacağını gösteriyor. -Yaşlı nüfusun (65 ve üstü yaşlardaki nüfus) toplam nüfus içindeki payı da artmaya devam edecek. Yaşlı nüfus hacminin artmasının temel sebebi doğurganlık hızındaki düşme. 1970’li yıllarda toplam nüfus içinde sadece yüzde 2’lik bir yer tutan ‘yaşlılar’, günümüzde yüzde 7’lik bir yer tutuyor. Günümüzden 25 yıl sonra yaşlı nüfus oranının yüzde 9’a, yaşlı nüfus hacminin ise 8 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu durum, Türkiye’nin yakın gelecekte ‘yaşlıların finansmanı’ sorununu daha kuvvetle hissedeceğini gösteriyor.’’ |
31.10.2010 |
Belediyeler insan odaklı çalışmalı |
BEYKOZ Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu (HLO) tarafından üniversitenin Beşiktaş’taki kampüsünde düzenlenen seminer programına katılarak tecrübe ve birikimlerini geleceğin liderleriyle paylaştı. Sosyal Belediyecilik alanında bir konuşma yapan Başkan Çelikbilek, Beykoz’daki belediyecilik uygulamalarından bahsederek, “Sosyal belediyecilik sadece sosyal güçsüzlere yardım ile sınırlı bir yaklaşım değildir. Amaç balık vermek değil, balık tutmayı öğretmektir. Bunun için İŞKUR işbirliği ile istihdam bürosu oluşturduk, meslekî kurslar açtık. Varlıklı ile ihtiyaç sahibi aileler arasında köprü kurarak Kardeş Aile Projesi başlattık. Sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte ortak projeler, faaliyetler düzenliyor, karşılıklı ziyaretler yapıyoruz. Her ay halk meclisleri yaparak, vatandaşların sorunlarını bire bir dinliyor, çözüm üretiyoruz. Farklı bir uygulama olarak, her gün saat 16.00 ila 18.00 arası vatandaşlarımızla randevusuz görüşmeler yapıyoruz. Düğün, taziye, nikâh, piknik ve şölenlerde vatandaşlarımızla bir araya geliyoruz. Sonuç olarak bütün hizmetlerimiz, çalışmalarımız insan odaklıdır” dedi. Yerel yönetimler konusunda eğitim almak ve uzmanlaşmak isteyenlerin katıldığı akademide, Türkiye’nin öne çıkan belediye başkanlarının yanı sıra, yerel yönetimler, kamu yönetimi, şehirleşme sorunları ve liderlik alanlarındaki uzmanlar ve akademisyenler konuşmacı olarak katılıyor.
İstanbul / Necip Eyvazoğlu |
31.10.2010 |
Avrupalı kurumlarla ‘altın çocuklar’ işbirliği |
KAHRAMANMARAŞ Bilim Eğitim Sanat Merkezi tarafından hazırlanan, ‘’Altın Çocuklar İçin Altın Ebeveynler’’ projesiyle üstün yetenekli çocukları aileleri eğitilecek. Kahramanmaraş’ta, Ekim 2010 yılı itibariyle başlayan ve Eylül 2012 yılına kadar devam etmesi planlanan projeden Kahramanmaraş Bilim Sanat Merkezi’nde eğitim gören çocukların aileleri faydalanacak. Kahramanmaraş Bilim Sanat Merkezi Müdürü Fahrettin Kerim Üstündağ, projenin başarısı için Avrupalı kurumlarla da işbirliği yaptıklarını belirterek, ‘’Merkezimiz, proje kapsamında, Avrupalı kurumlarla da işbirliği içinde çalışmalar yapıyor. Kentimize farklı bir eğitim imkânı sunmak fikriyle yola çıktık. Avrupalı akademiysen ve öğretmenlerle işbirliği içerisine girdik. Bu projenin Türkiye’de ilk olma özelliği de bulunmaktadır’’ diye konuştu. |
31.10.2010 |
18. Eğitim Şûrâsı yarın toplanıyor |
MİLLî Eğitim Bakanlığınca düzenlenen 18. Millî Eğitim Şûrâsı yarın toplanacak. Kızılcahamam’da düzenlenecek şûrâya, eğitim çevrelerinden 800’e yakın kişinin katılması bekleniyor. Gündemi ‘’Eğitimde 2023 Vizyonu’’ olan şûrâda, öğretmen yetiştirilmesi, istihdamı ve meslekî gelişimi, eğitim ortamları, kurum kültürü ve okul liderliği, ilköğretim ve ortaöğretimin güçlendirilmesi, ortaöğretime erişimin sağlanması, spor, san'at, beceri ve değerler eğitimi ile psikolojik danışma, rehberlik ve yönlendirme konularında oluşturulan beş ayrı komisyon tarafından tartışılacak. Komisyonlarca hazırlanan raporlar genel kurula sunulacak ve karara bağlanacak. |
31.10.2010 |
Erzincan’da yasaklı resepsiyon |
Erzincan’da düzenlenen ve Vali Abdulkadir Demir’in ev sahipliğini yaptığı Cumhuriyet Resepsiyonunda, başörtüsü krizi yaşandı. Erzincan Belediye Başkanı Yüksel Çakır ve AKP İl Başkanı Salih Eğinlioğlu eşlerinin başörtülü olması sebebiyle Cumhuriyet resepsiyonuna alınmadı. Öte yandan, Adana’da da başörtülü hanımları bahane ederek 6. Kolordu ve Garnizon Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz ile subay ve astsubayların resepsiyonu terk ettiği ileri sürüldü. 29 Ekim’de yasaklı resepsiyon 29 EKİM Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Köşk’te verdiği dâvet olmak üzere bir çok resepsiyona başörtüsü yasağı damgasını vurdu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrunnisa Gül ile birlikte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Çankaya Köşkü’nde verdiği resepsiyona CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve askerler katılmadı. Cumhurbaşkanı Gül, resepsiyona katılanları tebriklerinin ardından gazetecilerin sorusu üzerine, ‘’Türkiye’nin bütün gerçeği burada. Bütün farklılıkları, bütün renkleri burada. Türkiye’nin realitesi burada. Türkiye burada’’ değerlendirmesini yaptı. Gül, ‘’Askerlerin ayrı resepsiyon vermesini nasıl değerlendirdiği’’ şeklindeki soruyu ise cevapsız bıraktı. Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül ise bir gazetecinin ‘’Resepsiyon çok stresli bir süreçte hazırlandı’’ şeklindeki sözleri üzerine, ‘’Biz olgunuz, sabırlıyız. Her şeye de alışığız’’ değerlendirmesini yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da gazetecilerin resepsiyonla ilgili soruları üzerine, ‘’Bu gecenin resepsiyonu burasıdır. Bunun dışında resepsiyonu doğru bulmuyorum. Cumhurun başının daveti burada, cumhur da burada’’ dedi. BAŞKANLARIN EŞLERİ RESEPSİYONA ALINMADI ERZİNCAN'DA düzenlenen ve Vali Abdulkadir Demir’in ev sahipliğini yaptığı Cumhuriyet resepsiyonunda, başörtüsü krizi yaşandı. Erzincan Belediye Başkanı Yüksel Çakır ve AKP İl Başkanı Salih Eğinlioğlu’nun eşleri, başörtülü olmaları sebebiyle Polisevi’ndeki resepsiyonuna alınmadı. Bu durum karşısında eşleri ile birlikte Polisevinden ayrılmak isteyen Belediye Başkanı Çakır ile AKP İl Başkanı Eğinlioğlu, Vali Abdulkadir Demir ve Vali Yardımcısı Adem Keleş tarafından polisevinin üst katında bulunan misafirhanede ağırlandı. |
31.10.2010 |
MAĞDURLARDAN ÖZÜR DİLEMELİYİZ |
Türkiye'de ilk 500 öğrenci arasına girmesine rağmen başörtülü okuyabilmek için Muş Alparslan Üniversitesini tercih eden Rukiye Işık’ı açılış töreninde konuşması için cesaretlendiren üniversitenin rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, yasaklar sebebiyle binlerce gencin yurtdışına bir anlamda sürgüne gönderildiğini belirterek, “Şimdi bu gençlerimizden, çocuklarımızdan bir özür dilememiz gerektiğine inanıyorum”dedi. BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI KEYFİ, KANUNSUZ VE İDEOLOJİK Prof. Dr. İnanç, YÖK'ün "başörtülü öğrenci dersten atılmayacak" diye bir yazı yazmak zorunda kalmasını da eleştirdi. Prof. Dr. İnanç, "Bazı rektörlerin yasaktan yana tavır almasını anlayamıyorum. Biz böyle bir yazıya, genelgeye ihtiyaç duymuyoruz. Kanun gayet net ve açık... Bugüne kadar uygulanan yasak keyfî, kanunsuz ve ideolojiktir. Yasağı sürdüren rektörlere sormak lâzım hangi kanunda bunu gerektirecek bir madde var?" diye konuştu. BAŞÖRTÜLÜLERDEN ÖZÜR DİLEMELİYİZ MUŞ Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, başörtüsü yasağı dolayısıyla binlerce gencin yurtdışına bir anlamda sürgüne gönderildiğini belirterek, “Şimdi bu gençlerimizden, çocuklarımızdan bir özür dilememiz gerektiğine inanıyorum” dedi. Liseyi dışarıdan bitiren Rukiye Işık, sınavda aldığı puanla Türkiye’nin en ünlü puanla üniversitelerine dahi girebilecekken, “Daha özgür olurum” düşüncesiyle henüz 2008’de kurulan Muş Alparslan Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni tercih etti. Hikâyesini öğrenen rektör Prof. Dr. Nihat İnanç, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın da katıldığı akademik açılış töreninde Işık’tan öğrenciler adına konuşmasını istedi. İnanç, Işık’ı “Kürsüye çık, özgürlüğün için istediğin gibi konuş” sözleriyle de cesaretlendirdi.
“BAM TELİMİZE DOKUNDU” Rukiye’nin karşılaştığı zorlukları anlattığı konuşmasının kendisi için de sürpriz olduğunu ifade eden İnanç, Yeni Şafak’a yaptığı açıklamada, “Ona istediği gibi konuşmasını söyledim ve güvendim. O da özgürce konuştu ve tam bam telimize dokundu. Bir dönem çeşitli sıkıntılar içinde eğitiminden mahrum kalan Rukiye gibi öğrenciler artık özgürce eğitim alabiliyor. Bu nedenle geldiğimiz süreç geleceğimiz için de umut verici” diye konuştu. “GENÇLER BİR NEV'Î SÜRGÜN” İnan sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk defa 28 Şubat etkisinin kırıldığını görüyorum. Kültürel yapısı, dinî inancı, etnik yapısı ve sosyal duruşuyla devlet insanını keşfetmeye başladı. Ayrım yapmadan her bireyin toplumun vazgeçilmez parçası olduğu gerçeğini anlıyor. Bu anlayış sürerse, Türkiye’yi hiçbir güç engelleyemez. Giyim kuşamdan tutun, siyasal, etnik, kültürel yapıya kadar, haksız biçimde eğitim ve öğretim hakkı elinden alınan binlerce genç bir nev'î sürgüne gönderildi. Türkiye’de yasakçı zihniyet nedeniyle eğitim alamadığı için binlerce gencimiz yurt dışına gitmek zorunda kaldı. Şimdi durup gençlerimizden, çocuklarımızdan bir özür dilememiz gerektiğine inanıyorum. Bizim çocuklarımız Avrupa’da gurbet türküleri dinleyerek eğitim almaya çalışıyor. Bir Başbakan’ın çocuğunun bile yurtdışında okumak zorunda kaldığı bir ülke daha fazla neyi tartışabilir ki.”
“GENELGEYE LÜZUM YOK” YÖK’ün “başörtülü öğrenci dersten atılmayacak” diye bir yazı yazmak zorunda kalmasını eleştiren Prof. Dr. Nihat İnanç, “Bazı rektörlerin yasaktan yana tavır almasını anlayamıyorum. Biz böyle bir yazıya, genelgeye ihtiyaç duymuyoruz. Kanun gayet net ve açık... Bugüne kadar uygulanan yasak keyfi, kanunsuz ve ideolojiktir. Başörtüsü yasağını gerektirecek hukukî bir düzenleme yok. Yasağı sürdüren rektörlere sormak lâzım hangi kanunda bunu gerektirecek bir madde var” diye konuştu.
“DUYGU DÜNYAM ALLAK BULLAK OLDU” İnanç, üniversite sınavında Türkiye 497. olmasına rağmen daha özgür olacağına inandığı için Muş Üniversitesi’ni seçen Rukiye Işık’ın akademik açılış töreninde yaptığı konuşmayla herkese, “Yasaklara karşı vicdanınızda muhasebenizi yapın” diye seslendiğini söyledi. Konuşmanın kendisini çok duygulandırdığını anlatan İnanç, şunları kaydetti: “Boğazım düğümlendi yutkundum. Duygu dünyam allak bullak oldu. İki nedenden dolayı Rukiye’nin seslenişi beni etkiledi. Birincisi, öğrencilerin umutlarını bizlere bağlaması hakikaten onur verici. İkincisi misyonumuz ve görevimizin ağırlığı noktasında kendimizi ciddî biçimde gözden geçirmemiz gerektiğini hatırlattı. Mazlûmların, mağdurların haklarını tüketme şansımızın, lüksümüzün olmadığını bir kez daha tartışmak durumunda kaldık. Sorumlulukları noktasında, özellikle kendimizi yeniden gözden geçirmemizi gerektirecek bir tablo oluştu.” |
31.10.2010 |
Başörtüsünde çözümün adresi Meclis |
Demokratik Sendikalar Konfederasyonu Genel Başkanı Lütfi Şenocak, başörtüsü sorununun çözümü için artık lâfı dolandırmaya, çalıştaylar yapmaya gerek olmadığını söyledi. Çözümün adresinin TBMM olduğunu kaydeden Şenocak, “‘Başörtüsü sorununu ben çözerim’ diye açıklama yapan siyasî partilerin kendi içinde bu meseleyi çözemediğini görmekteyiz. Soruna bir tutam perçem gibi çözümler getirilmesini gayri ciddilik olarak görüyoruz” dedi. DEMOKRATİK Sendikalar Konfederasyonu (DESK) Genel Başkanı Lütfi Şenocak, başörtüsü sorunun çözümünde adresin TBMM olduğunu belirterek, “Başörtüsü sorununu ben çözerim diye açıklama yapan siyasi partilerin kendi içinde bu meseleyi çözemediğini görmekteyiz. Soruna bir tutam perçem gibi çözümler getirilmesini gayri ciddilik olarak görüyoruz” dedi. Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda yapılan DESK Genel Kurulu’nda konuşan Şenocak, başörtüsü yasağının kaldırılması gerektiğini belirtti. Herkesin özgürce giyinme hakkı bulunduğuna işaret eden Şenocak, başörtüsü yasağının vesayetçi kurumlaşmanın Yükseköğretim Kurumu üzerinden dayattığı uygulama olarak başladığına dikkat çekti. Erkek giyimiyle ilgili düzenleme getiren inkılap kanunları dahil yasalarda başörtüsü yasağı bulunmadığına vurgu yapan Şenocak, şunları kaydetti: “Artık lafı dolandırmaya, çalıştaylar yapmaya gerek yoktur. Çözümün adresi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Başörtüsü sorununu ben çözerim diye açıklama yapan siyasi partilerin kendi içinde bu meseleyi çözemediğini görmekteyiz. Soruna bir tutam perçem gibi çözümler getirilmesini gayri ciddi olarak görüyoruz. Başörtüsü takmak dini bir vecibedir. Bu sanal sorun biran önce çözülerek Türkiye gündeminden kaldırılmalıdır.” |
31.10.2010 |
KÜRT SORUNUNA “GÖNÜL ELÇİSİ” ÇÖZÜMÜ |
DEMOKRATİK açılım çerçevesinde, Kürt sorununun çözümü için atılan adımları da değerlendiren Şenocak, Güneydoğu’da görev yapan imamların, öğretmen ve sağlık görevlilerine “gönül elçisi” unvanı verilmesini istedi. Şenocak, “Bölgede görev yapan din görevlisi, öğretmen ve sağlık görevlileri bölgede gönül elçisi haline getirilmelidir. Terörle mücadelede Kürt sorununun çözümü için devletimiz ve milletimizi kaynaştıracak çimento unsuru olmalıdır. Demokratik açılım süreci sadece Güneydoğu’da da değil 72 milyon insan üzerinde yapılmalıdır” diye konuştu. |
31.10.2010 |
Türk-Yunan sınırındaki AB devriyesi başlıyor |
YUNANİSTAN'IN Türkiye sınırının bir bölümündeki kontrolün Avrupa Birliği birimlerine bırakılacağı devriye operasyonuna ik gün sonra başlıyor. Türkiye’yle arasındaki kara sınırının 12.5 kilometrelik bölümünü kontrol edemeyen Yunanistan’ın talebi üzerine harekete geçen Avrupa Birliği (AB), acil müdahale ekiplerini (RABIT) 2 Kasım’da gönderiyor. Kara sınırını kontrol edemediği için Brüksel’den yardım talep eden ilk AB ülkesi olan Yunanistan’da görev yapacak RABIT ekibi 175 görevliden oluşacak. RABIT 2010 olarak adlandırılan “ortak operasyon” ilk aşamada iki ay sürecek. Operasyonun süresinin uzatılıp uzatılmayacağına Türk-Yunan sınırındaki gelişmelere bağlı olarak karar verilecek. Orestiada - Alexandroupolis arasındaki bölgede görev yapacak olan RABIT ekipleri günün 24 saati devriye gezecekler. AB, operasyona katılacak görevlilerin mümkün olduğu kadar fazla ülkeden seçilmesine özel önem verdi. Bu çerçevede 175 kişilik ekip 24 AB ve Schenhgen üyesi ülkeden seçildi. AB’nin ekibi geniş tabana yaymasının ardında yatan ana neden tüm Birlik ülkelerinin Yunanistan’la dayanışma içinde olduğunu gösterme çabası. |
31.10.2010 |
AKP İstanbul İl Teşkilatı Oktay Ekşi’yi kınadı |
AKP İstanbul İl Başkanlığı ve AKP İstanbul Gençlik Kolları, hidroelektrik santrallerle ilgili yazdığı yazıda hakaret dolu ifadeler kullanan Hürriyet gazetesi başyazarı Oktay Ekşi’yi protesto etti. Hürriyet binası önünde toplanan grup adına basın açıklaması yapıldı. AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Av. Bülent Turan’ın okuduğu açıklamada, Ekşi’nin geçtiğimiz günlerde yazdığı köşe yazısında AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar ve AKP mensuplarını hedef alarak kullanmış olduğu, basın meslek ilkeleriyle bağdaşmayan; hakaret içeren ifadeler kınandı. Bina önünde toplanan topluluk ellerinde “Cennet anaların ayakları altındadır” yazılı döviz ve pankartlar taşıdı. Kalabalık, “Oktay Ekşi istifa” diyerek slogan attı. |
31.10.2010 |
Cumhuriyet dar kalıplara sokulamaz |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhuriyeti dar kalıplar içine sığdırmak suretiyle, bir metrekarelik başörtüsüne takıp sallamak suretiyle Cumhuriyetçilik olmaz” dedi. Erdoğan, THY’nin filoya yeni katılan uçaklarının teslim töreni ve Türk motor bakım ünitesinin açılışında yaptığı konuşmada, ulaşım alanında yapılan atılımları anlattı. Erdoğan, “Cumhurun güçlü olmadığı yerde Cumhuriyet güçlü olur mu? Önce cumhuru güçlü kılacaksınız ki Cumhuriyet güçlü olacak. Yolun gitmediği yere demokrasi, insan hak ve özgürlüklerini de getiremezsiniz” dedi. Husuf Has Hacip’in 4 önerisini hatırlatan Erdoğan, bir ülkenin ulaşım haritasının, aynı zamanda adalet, refah ve demokrasi haritası olduğunu söyledi. Erdoğan, “Gelişmiş bir ülkeye gideceğiz. buradaki imkanlar bizde niye yok diye sorgulayacağız. Cumhuriyeti dar kalıplar içine sığdırmak suretiyle, bir metrekarelik başörtüsüne takıp sallamak suretiyle Cumhuriyetçilik olmaz. Bilimde sanatta bunu yapacağız. Aklı bilimi eğer bu yolda kullanırsan, gerçek cumhuriyetçi sensin. Eğer kullanmıyorsan kusura bakma. O zaman sadece vitrine oynarsın. Biz vitrine oynayanlardan olmayacağız. Biz bu millete oynayanlardan olacağız” diye konuştu. |
31.10.2010 |
Youtube'da yasağı kalkıyor |
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, Youtube adlı internet sitesine erişim yasağıyla ilgili olarak, ‘’Bundan sonraki aşama, yargı kararı yerine getirildiğine göre, mahkemeye müracaat edip tamamen bu filtrelemenin ortadan kaldırılması aşamasıdır’’ dedi. Yıldırım, ilköğretim ve liseler arası kompozisyon, şiir, resim ve fotoğraf dallarında düzenlenen ‘’Denizin Sesi’’ yarışmasının ödül töreninden sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir şirketin, Youtube’un yasaklanmasına sebep olan içerikleri kaldırdığı ve bu yüzden artık yasaklanmaya neden olacak bir durumun olmadığı yönündeki açıklamayla ilgili soru üzerine Yıldırım, bahsedilen konunun bilgileri dahilinde geliştiğini söyledi. Yıldırım, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu ve bu sebeple herkesin hukuka saygı göstermesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Nihayet bu paylaşım sitesinin yöneticileri de bu yönde hareket etmeye karar verdiler. Hukukun izlenmesinden başka hiçbir yolun geçerli olmadığını gördüler zannediyorum. Bundan sonraki aşama, yargı kararı yerine getirildiğine göre, mahkemeye müracaat edip tamamen bu filtrelemenin ortadan kaldırılması aşamasıdır. Gördüğünüz gibi herkes yasalara uyunca hiçbir sorun çıkmıyor.’’ |
31.10.2010 |
RÜTBELİ ASKERLER SALONU TERK ETTİ |
ADANA Valiliği tarafından Hilton Oteli’nde verilen resepsiyonda da benzer kriz yaşandı. Saat 19.30’da başlaması planlanan resepsiyon öncesinde askerler eşleriyle araçlarına binip otelden ayrıldı. 6. Kolordu ve Garnizon Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz, başörtülü bayanlar yüzünden resepsiyonu terk ettikten sonra diğer subay ve astsubaylar da peşinden salondan çıktı. Konuyla ilgili basın mensuplarının sorularını cevaplayan Vali İlhan Atış, bu hususta hiçbir bilgisinin olmadığını söyledi. Atış, “Erken ayrılanlara sormanız gerek. Ben bilmiyorum” dedi. |
31.10.2010 |
İç güvenlik İçişleri’ne verilsin |
Stratejİst ve Savunma Ekonomisi Uzmanı emekli Binbaşı Yakup Evirgen, iç güvenlik görevinin İçişleri Bakanlığı’na devredilmesi ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın Genelkurmay Başkanlığı ile organik bağlantısının kesilmesi gerektiğini söyledi. Yeni Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nin benimsendiği Millî Güvenlik Kurulu’ndan (MGK) sonra ortaya çıkan süreci değerlendiren emekli Binbaşı Evirgen, süreci olumlu bulduğunu ifade etti. Evirgen, bundan sonra yapılması gereken ilk işin, iç güvenlik görevinin Türk Silâhlı Kuvvetleri’nden (TSK) alınıp İçişleri Bakanlığı’na devredilmesi ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın, Genelkurmay Başkanlığı ile olan organik bağlantısının kesilmesi olduğunu kaydetti. Jandarmanın sorumluluk alanları ve görevlerinin azaltılarak teşkilât yapısının küçültülmesi gerektiğini vurgulayan Evirgen, aşamalı olarak jandarmanın yetki alanının da polise devredilmesi gerektiğine işaret etti. “SİLÂHLI KUVVETLERİN SİYASETİN DIŞINA ÇIKARILMASI ELZEM” Evirgen, Silahlı Kuvvetlerin siyasetin dışına çıkarılmasının elzem olduğunu belirterek, Yeni Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nin yazılmasına paralel olarak, MGK’nın ve Yüksek Askerî Şûrâ’nın yapısının da değiştirilmesi gerektiğini söyledi. “Kırmızı Kitap” olarak bilinen Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nin yeniden yazılmasına ilişkin ortaya çıkan süreci olumlu bulan Evirgen, bundan sonra yapılması gereken ilk düzenlemenin, iç güvenlik görevlerinin TSK’dan aşamalı şekilde alınması olduğunu belirtti. Evirgen, iç güvenlik görevinin tamamen İçişleri Bakanlığı’na devredilmesi gerektiğini belirterek, “Silâhlı terörün dış destek, üs ve bağlantıları ile mücadelede ihtiyaç duyulması halinde terörle mücadele teknik ve taktiklerine uygun olarak yetişmiş ve tecrübeli profesyonel personelden oluşmuş birlikler kullanılmalıdır. Askerlik yükümlüleri bu görevlerde kullanılmamalıdır” diye konuştu.
“JANDARMA YENİDEN YAPILANDIRILMALI”
Jandarma Genel Komutanlığı’nın, Genel Kurmay Başkanlığı ile olan organik bağlantısının kesilmesini de isteyen Evirgen, şöyle devam etti: “Jandarma Genel Komutanlığı’nın mülkî, adlî ve askerî görevleri yeniden belirlenmelidir. Profesyonel personelinin Silâhlı Kuvvetler bünyesinde yetiştirilmesinden vazgeçilmelidir. Silâhlı Kuvvetler’den önce tamamen profesyonel bir yapıya sür'atle geçirilmelidir.”Evirgen, Jandarma Genel Komutanlığı’nın fazla personelinin Silâhlı Kuvvetler’e kaydırılması gerektiğini ifade ederek, “Askerlik yükümlülerinin jandarma bünyesinde görev yapmasına son verilmelidir. Böylece TSK’nın asker ihtiyacı çok hızlı karşılanmış olacaktır. Unutulmamalıdır ki Jandarma Genel Komutanlığı her celp döneminde, Kara Kuvvetleri’nin aldığı asker sayısına yakın yükümlüyü silâh altına almaktadır.” diye konuştu. Jandarma’nın sorumluluk alanları ve görevlerinin azaltılarak, teşkilât yapısının küçültülmesi gerektiğini vurgulayan Evirgen, “Belediyesi olan yerleşimlere ilâve olarak, uygun olan kırsal yerleşimlerdeki sorumluluk alanlarını polise devretmelidir” dedi. |
31.10.2010 |
Yabancı okullara arazi vizesi |
Anayasa Mahkemesi, yabancı okulların yeni arazi edinebilmesi ve kapasitelerini arttırabilmesinde karşılıklılık şartı aranmamasını Anayasa’ya aykırı bulmadı. Yüksek Mahkeme’nin, CHP’nin başvurusu üzerine yabancı okulların, karşılıklılık şartı aranmaksızın yeni arazi edinebilmesi ve kapasitelerini arttırabilmesine imkan tanıyan yasa hükmünün iptal talebini reddine ilişkin gerekçeli kararı, Resmî Gazete’de yayımlandı. CHP’nin iptal başvurusunu reddeden Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında ise 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun, vakıfların taşınmaz mal edinebilmelerini ve taşınmaz mallar üzerinde tasarrufta bulunabilmelerini yasaklamadığı, ancak kurucularının çoğunluğu yabancı uyruklu olan vakıfların taşınmaz mal edinmeleri durumunda, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun yabancıların taşınmaz mal edinimini düzenleyen 35. maddesinin uygulanacağını öngördüğü vurgulandı. Yabancı okulların, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda resmî öğretim kurumlarında uygulanan mevzuata tabi olduğu, bu okulların da diğer bütün okullar gibi faaliyetlerini Millî Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetiminde yürüttüğü belirtilen gerekçeli kararda, ‘’Yabancı okulların taşınmaz mallarının, Millî Eğitim Bakanlığına veya eğitim vermek amacıyla kurulmuş ve kuruluşu mütekabiliyet esasına dayanan yeni vakıflara devredilebilmesine ilişkin kuralda, ayrıca mütekabiliyet ilkesine yer verilmemesinde Anayasa’ya aykırılık bulunmamaktadır’’ denildi. Öte yandan, Anayasa Mahkemesi, yapılan yasal düzenlemeyle sağlık meslek lisesinde müdür yardımcısı olarak görev yapan kişinin, sağlık meslek dersi öğretmeni olarak atanmasında Anayasaya aykırılık bulmadı. |
31.10.2010 |
Saatinizi geri aldınız mı? |
Yaz saati uygulaması sona erdi. Saatler, dün gece saat 04.00’de 1 saat geri alındı. Yaz saati uygulamasına 28 Mart 2010 tarihinde geçilirken, saatler 03.00’te bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da 19 Mart tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle ‘ileri saat’ uygulaması, 28 Mart Pazar günü saat 03.00’te saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, dün saat 04.00’te saatlerin 1 saat geri alınmasıyla sona erdi. |
31.10.2010 |
BDP Kars İl Başkanı tutuklandı |
Kars’ta, Mayıs ayında gerçekleştirilen operasyon kapsamında PKK’nın şehir yapılanması KCK içinde yer aldığı gerekçesiyle aranan Barış ve Demokrasi Partisi (BTP) Kars İl Başkanı Yavuz Naki gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre, Kars ve İstanbul Terörle Mücadele (TEM) Şubesi ekiplerinin yaptığı ortaklaşa çalışma sonucu KCK yapılanması içinde yer aldığı gerekçesiyle hakkında arama kararı bulunan Naki, İstanbul Göztepe’de gözaltına alındı. Emniyetteki sorgusunun ardından mahkemeye çıkarılan Naki, tutuklanarak cezaevine gönderildi. |
31.10.2010 |
Çelikkol Tayland’a atandı |
Dışİşleri Bakanlığında yapılan bazı büyükelçi atamaları Resmî Gazete’de yayımlandı. Buna göre, Bakanlık mensubu elçi ve büyükelçilerden 8’inin görev yeri değiştirildi. Türkiye’nin Yeni Zelanda Büyükelçisi Mehmet Taşer, Arjantin Büyükelçisi Hayri Hayret Yalav ve Türkmenistan Büyükelçisi Hüseyin Avni Bıçaklı merkeze atandı. “Alçak koltuk” kriziyle gündeme gelen Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Ahmet Oğuz Çelikkol Tayland Büyükelçisi, İtalya Büyükelçisi Ali Yakıtal Yeni Zelanda Büyükelçisi, Kosova Büyükelçisi Metin Hüsrev Ünler ise Arjantin Büyükelçisi olarak görevlendirildi. Genel Müdür Yardımcı ve Elçi Songül Ozan Kosova Büyükelçisi, Genel Müdür Yardımcı ve Elçi Şevki Mütevellioğlu Türkmenistan Büyükelçisi oldu. |
31.10.2010 |
Polis otosu devrildi: 1 şehit |
Van’In Gürpınar ilçesinde polis otomobilinin şarampole yuvarlanması sonucu 1 polis memuru şehit oldu. Van-Hakkâri karayolunun 20. kilometresindeki Gürpınar Polis Kontrol Noktasında görevli polis memuru İsa Çevik (35), gece saatlerinde İlçe Emniyet Amirliğine ait 65 A 0407 plâkalı otomobil ile ilçe merkezine gittiği esnada, fırtına sebebiyle yola taşınan ot balyalarına çarptı. Çarpmanın etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybeden Çevik’in kullandığı otomobil, şarampole yuvarlandı. Meslektaşlarının yardımıyla araçtan çıkarılan Çevik, kaldırıldığı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesinde vefat etti. Şehit olan polis memuru İsa Çevik için Van Emniyet Müdürlüğü bahçesinde tören düzenlendi. Törene 4 yaşındaki oğlu Mert Ali ile katılan şehit eşi Buket Çevik, ayakta durmakta güçlük çekti. Törenin ardından İsa Çevik’in cenazesi, memleketi Eskişehir’e gönderildi. |
31.10.2010 |