Dünyada kur savaşları başladı |
TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM) ihracat rakamlarını bu ay Muş’ta açıkladı. Toplantıda konuşan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Dünyada kur savaşları başladı. Bunun bir sonraki aşaması da ticaret savaşları olabilir. IMF bile kur savaşlarından endişe ettiğini açıklıyor” dedi. Sorunlu dünya ekonomileri tablosuna rağmen ihracatımızın toparlanmaya devam ettiğini belirten Büyükekşi, “Ancak ihracatçıların sıkıntıları da devam ediyor. 2. çeyrekte ihracat % 23 büyüdü. Fakat 3.çeyrekte daha makul bir büyüme var. Temmuzda % 6, Ağustosta % 9, Eylülde % 8 büyüme var. İhracatın temposu biraz düştü. Bunda AB pazarlarının girdiği sıkıntının yanı sıra, kurların da etkisi var. Kur ihracatçıya destek vermiyor. Rekabetçi kur düzeyi istiyoruz. Ancak söylediğimiz her şey gök kubbede hoş bir seda olarak kalıyor. Derdimizi, çığlığımızı anlatamıyoruz” diye konuştu.
KUR SAVAŞLARI “Dünyada kur savaşları başladı. Bunun bir sonraki aşaması da ticaret savaşları olabilir. IMF bile kur savaşlarından endişe ettiğini açıklıyor” diyen Başkan Büyükekşi şöyle devam etti: “Japonya, Güney Kore, Brezilya, Tayvan ve Çin arasındaki kur savaşları Financial Times’ın manşetine çıktı. Bütün dünyanın birinci derecede önemli gördüğü ve müdahale ettiği bir durum var. Her ülke kendi para biriminin değerlenmesini engellemek için her şeyi yapıyor. Dünyada dış ticaret pastası daraldı. Herkes daralan pastadan daha fazla pay almak için çetin bir mücadele veriyor. Kur, pastadan pay almada önemli bir araç olarak kullanılıyor. Böyle bir ortam da Türk ihracatçısına “kuru bırak verimli olmaya bak” diyenlerin bu gelişmeleri de görmesi gerekir.”
EKSEN KAYMIYOR, GENİŞLİYOR Esen konusuyla ilgili tartışmaların bir süredir devam ettiğini kaydedenin Büyükekşi, Türkiye’nin ekseni kayıyor mu diye tartışıldığını, ancak Türkiye’nin tam anlamıyla eksen genişlemesi yaşadığına dikkat çekti. Özellikle Çin, Brezilya ve Hindistan örneklerini bize bunu gösterdiğini ifade eden Büyükekşi şunları söyledi: “Eksen kaymasını Türkiye’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine olan ihracatı bağlamında tartışıldı. Oysa görülmesi gereken, dünyanın hızlı büyüyen ülkelerine olan ihracatımız olmalıydı. Rakamlar gösteriyor ki biz bu pazarlarda eksenimizi kaybetmeden iş yapmışız. Türkiye’nin yörüngesini genişletmesi, kendi içine kapanık bir yapıdan dünyaya duyarlı aktif bir yapıya geçmesi, ülkemize olumlu yansıyor. Pazar çeşitlendirmesine gidiyoruz. Hem daha fazla satmak için hem de riskleri azaltmak için. Şu çok iyi anlaşılmalı: Pazar çeşitlemesine gitmek demek ana pazarları bırakmak demek değil. Biz AB pazarını bırakabilir miyiz? En fazla ihracat yaptığımız ilk 10 ülkenin 5’i AB üyesi. En fazla ihracat yaptığımız ilk 4 pazar, AB ülkesi. Pazarı bırakmak bir yana, bu pazarlarda nasıl payımızı arttırırız, onu düşüncesi içerisindeyiz. İşin özü şu: Ana pazarlarımızı korumaya devam edeceğiz. Ana pazarlarımıza odaklanmaya devam edeceğiz. Ama bunu yaparken pazarlarımızı çeşitlendirmeye de devam edeceğiz.
MERKEZ BANKASINA FAİZ ELEŞTİRİSİ Merkez Bankasının faizleri düşürmesi gerektiğini düşündüklerini belirten Büyükekşi, “Çünkü, yüksek faiz dışarıdan yeni para girişlerini teşvik ediyor” dedi. Büyükekşi, geçen ay Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ı ve Merkez Bankası yöneticileri ile yaptıkları toplantıda söylediklerini özetlerken şöyle konuştu: “Merkez Bankası Türkiye’ye giren dövizin en net izlendiği yerdir. Toplantımızın üzerinden iki hafta geçti. Ülkemize oluk oluk sıcak para girişi oluyor. İki gün önce günlük 1,5 milyar dolarlık giriş olduğu söyleniyor. Böyle bir ortamda Merkez Bankasının günlük alım miktarı ile giren parayı sterilize etmesi mümkün değildir. Sıcak para girişinin sonucunda kurun geldiği seviye bellidir. Nominal kur neredeyse her gün bir kuruş düşüyor. Bu noktada Merkez Bankası’nın güçlü alımlar yapması gerekiyor. Dolarda 1,50 seviyesinin psikolojik sınır olduğunu defalarca dile getirdik. Bu gün ortaya çıkan 1,44 seviyesi ihracatçının tüm dengelerini olumsuz yönde değiştirdi. Sıcak paranın bu yıkıcı girişini faizler cezbediyor. Bizim kanaatimiz, 6 aylık bir süre içerisinde faizlerin yüzde 5 seviyesine indirilebileceği doğrultusunda. Bu durumda seçim dönemi öncesi ve sonrasında Türkiye’ye akacak sıcak paraya önlem alınmış olacak. Çünkü sıcak para 2011 seçimlerinde siyasî istikrarın devam edeceğini satın alıp yoğun bir şekilde içeriye girecektir.” AB’NİN SİYASî KRİTERLERİYLE ÖRTÜŞÜYOR ANAYASA değişiklikleri kapsamında yer alan birçok konu, AB’nin siyasî kriterlere uyum yönünde Türkiye’den beklentileri ile örtüşüyor. Dolayısıyla çıkarılacak uyum yasalarının, AB ile müzakere sürecimizi de hızlandıracağına inanıyoruz. Büyükekşi, ayrıca, “Biz yaptığımız açıklamada 13 Eylül sabahı yeni anayasa çalışmalarının başlaması gerektiğini ifade ettik. Şimdi, hepimizin beklentisi yeni anayasa çalışmalarının başlamasıdır. Tüm tarafların bir araya gelip uzlaşı içinde yeni anayasa yapma vaktidir.” dedi. HERGÜN DEĞERLENEN TL İSTEMİYORUZ SON günlerde tartışılan güçlü para konusundada görüşlerini dile getiren Başkan Büyükekşi, Türk lirasından altı sıfırın atılması, karşılıksız para basımının engellenmesi ve finansal istikrarla beraber paramızın itibarlı hale gelmesi dolayısıyla Başbakana teşekkür ettiklerini kaydederek, hiç kimsenin parasının itibarsız olmasını istemediğini vurgulayarak şöyle devam etti: “ Biz de itibarı olmayan bir TL istemiyoruz. Ancak, itibarlı para ile aşırı değerli para arasında fark vardır. Biz 1 milyona bir simit alınan para birimini tabiî ki istemiyoruz. TL itibarlı olsun, aşırı hareketlilikten uzak olsun, dünyada ticarete aracı olsun istiyoruz. Bunları isterken her gün değerlensin istemiyoruz. İhracatçı iki ay önce 1.59’dan sipariş alırken bugün 1.45’te aynı malın repetesine evet diyemiyor. Yeni müşteriye fiyat veremiyor. İstikrar istiyoruz. Önümüzü görebileceğimiz rekabetçi bir kur istiyoruz.”
AHMET TURAN SÖYLER MUŞ |
02.10.2010 |