24 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

En sıcak yaz, suları azalttı

TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili Mustafa Öztürk, bu yaz son 130 yılın en sıcak günlerinin yaşandığını belirterek, çölden gelen aşırı ve kavurucu sıcak hava dalgasının, deniz, göl ve akarsu gibi yüzeysel suların daha fazla buharlaşmasına sebep olduğunu bildirdi.

Öztürk, bu yaz dünyada aşırı sıcaklık rekorları kırıldığını hatırlattı. Dünyada son 130 yıldır hava sıcaklığının ölçüldüğünü belirten Öztürk, ‘’Aşırı sıcaklardan dolayı bazı göller, akarsular ve dereler kurudu’’ dedi. Sıcaklar sebebiyle, barajların doluluk oranı ve elektrik üretiminin önemli ölçüde düştüğünü anlatan Öztürk, bazı şehirlerde içme suyu temininde sık aralıklarla kısıtlamalara gidildiğini anlattı. Öztürk, ‘’Belli süre su bulunmayan şebekeler paslanır ve yeniden su verildiğinde ilk 5-10 dakika paslı su akar. Dolayısıyla sürekli kesilen içme sularının kirli olması kuvvetle muhtemeldir’’ diye konuştu.

TARIMSAL ÜRETİMİ DE ETKİLEDİ

Öztürk, aşırı sıcakların bazı bölgelerde toprağın nemini buharlaştırarak bitkiyi terlettiğini, toprağın kuruduğunu söyledi. Bitkileri ve meyve ağaçlarını sulamak için daha fazla ve sık sulama suyuna ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Öztürk, ‘’Tarımsal üretimde kısıtlı sulama, ürün kalitesini ve miktarını düşürür. Kalitesi düşen tarımsal ürünleri pazarlamak çok zordur. Kavurucu sıcaklar altında tarımsal alanlarda vahşi sulama yapmak hem toprak hem de su kaynakları için cinayettir’’ şeklinde konuştu. Küresel ısınmanın, küresel su krizi anlamına geleceğine işaret eden Mustafa Öztürk, şöyle devam etti: ‘’Küresel ısınmadan en fazla etkilenecek olan ülkelerden biri de Türkiye’dir. Bu yüzden suyu doğru yönetmek zorundayız. Aksi durumda ülkemizin Akdeniz ve Güneydoğudan başlayarak çöl iklimi etkisi altına daha fazla girmesi kuvvetle muhtemeldir. Buna ‘dur’ diyecek tedbirleri derhal almalıyız. Bu yaz Türkiye’de çöl ikliminin ilk ciddî izlerini ve işaretlerini gördük. Kavurucu sıcaklar, birçok şehrimizde içme suyu temininde ciddî sıkıntılar yaşatmıştır. Birçok bölgemizde tarımsal sulama amacıyla yeterli su temin edilememiştir. Seviyesi düşen yeraltı su kaynaklarına bu kış, temiz su kaynaklarından beslemeler yapılmalıdır. Bu tür uygulamalar yapılmadığı zaman önümüzdeki yıllarda su temininde ciddî sıkıntılar yaşanabilir.’’

24.09.2010


 

Edirne’de okul boykotu

EDİRNE'NİN Süloğlu ilçesine bağlı Akardere Köyünde aileler, çocuklarının ilçe merkezindeki okul yerine komşu köydeki okula gönderilmesi üzerine boykot başlattı.

Köyde 33 çocuk 4 gündür okula gönderilmiyor. Akardere İlköğretim Okulu, 4 yıl önce mevcut sayının yetersizliği sebebiyle kapandı. Köydeki okulun kapanması sonrası köylü de taşıma ve yemek masraflarını kendileri karşılayarak öğrencilerin kaydını köye 9 kilometre uzaklıktaki Süloğlu ilçesi Cumhuriyet İlköğretim Okuluna yaptırdı. Taşıma masrafını düşürmek amacıyla Akardere Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, iki minibüs alarak, taşımalı sistem ihalesine girdi ve ihaleyi kazanarak, öğrencileri bu minibüslerle okula taşımaya başladı. Millî Eğitim Bakanlığı Taşımalı Sistem Yönetmeliğine göre öğrencilerin köye 8 kilometre uzaklıktaki Büyük Gerdelli Köyü İlköğretim Okuluna göndermeleri gerektiği ailelere bildirildi. Köylüler, bu değişikliğe karşı çıkarak ‘’ilçedeki okuldan vazgeçmeyiz, çocuklarımız alıştıkları okula gitsinler’’ diyerek, okulların 20 Eylül Pazartesi günü açılmasına rağmen, çocuklarını okula göndermiyor. Köydeki çocuklar okula gitmek yerine, ailelerine tarla veya ev işlerinde yardımcı olarak, oyun oynayarak zaman geçiriyorlar. Öğrenci velileri, çocuklarının eğitimden geri kaldıklarını düşünerek, konunun bir an önce lehlerine çözülmesini beklediklerini söylüyor.

24.09.2010


 

RTÜK’ten iki diziye uyarı

RADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yayınlanan ilk bölümlerinde yer alan tecavüz ve eşcinsel ilişki sahneleriyle izleyicilerden gelen şikâyetler dolayısıyla ‘’Fatmagül’ün Suçu Ne’’ ve ‘’Kılıç Günü’’ adlı dizilere, ilk kademede uyarı cezası verdi ve dizileri yakın takibe aldı.

Edinilen bilgiye göre, yeni sezonda Kanal D’de yayına giren ‘’Fatmagül’ün Suçu Ne?’’ adlı dizi filmin ilk bölümünde yayınlanan tecavüz sahnesi dolayısıyla Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna izleyicilerden şikâyet yağdı. 16-21 Eylül 2010 tarihleri arasında izleyicilerden gelen toplam 4 bin 272 şikâyetin 2 bin 920’sini, bir başka deyişle yüzde 68’ini, ‘’Fatmagül’ün Suçu Ne?’’ adlı diziyle ilgili şikâyetler oluşturdu. Aynı dönemde ATV’de ilk bölümü yayınlanan ‘’Kılıç Günü’’ adlı diziye de 455 (yüzde 11) şikâyet geldi.

24.09.2010


 

Kızılay, eğitime de destek verecek

TÜRK Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali, hayata geçirdikleri eğitime destek projesiyle hem Kızılay’ın kan verenler üzerindeki etkisini, hem de eğitim kurumlarının sosyal sorumluluk projelerindeki önemli yerini göreceklerine inandıklarını söyledi.

Sosyal sorumluluk projesi olarak Türk Kızılayı ile Eğitim Online firması arasında 10 ay önce başlatılan ‘’Digi Protein’’ kampanyasına ilişkin, Türk Kızılayı’nın Maltepe’deki Tıp Merkezinde basın toplantısı düzenlendi. Küçükali, güzel bir çalışma gerçekleştirildiğini belirterek, ‘’İnanıyoruz ki hem Kızılay’ın kan verenler üzerindeki etkisini hem de eğitim kurumlarımızın sosyal sorumluluk projelerindeki önemli yerini burada görmüş olacağız’’ dedi.

24.09.2010


 

Her ile basın ormanı

BAŞBAKANLIK Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün (BYEGM), Çevre ve Orman Bakanlığı ile ortaklaşa başlattığı ‘’Basın Yayın ve Gazeteciler Hatıra Ormanı’’ projesinin tüm yurda yayıldığı bildirildi.

BYEGM Genel Müdürü Murat Karakaya yazılı açıklamasında, projeyi Bakanlığa bağlı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünün ‘’Millî Ağaçlandırma Seferberliği’’ne destek olmak ve aynı zamanda her ile basın yayın ve gazeteciler ormanı oluşturmak için başlattıklarını belirtti. Karakaya, ‘’her basın kartı sahibinin dikili bir ağacı olacak’’ sloganı ile desteklenen projede BYEGM tarafından, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa için 500’er fidan bağışı yapılacağını hatırlattı. Basın mensuplarının, BYEGM’nin banka hesabına fidan başına 10 lira yatırarak projeye dahil oldukları takdirde isimlerinin genel müdürlüğün internet sitesinde ilan edileceği kaydedildi.

24.09.2010


 

Meriç Nehri temizleniyor

MERİÇ Nehri ‘’Sınır Aşan Sular’’ kapsamında Avrupa Birliği destekli projeyle temizleniyor. Meriç Nehri’nin yatağının temizlenmesinden sorumlu müşavir firma Kontrol Mühendisi İsmail Karakaş, yaptığı açıklamada, Türk-Yunan sınırından başlayıp Meriç Köprüsü’nün 500 metre üstüne kadar devam eden 7,5 kilometrelik mesafenin temizlenmesi amaçlanan proje kapsamında nehirden yalaşık 1 milyon metreküp kum çıkartıldığını bildirdi.

Meriç Nehri’nin yatağında irili ufaklı bir çok adanın bulunduğunu ifade eden Karakaş, şunları söyledi: ‘’Meriç Nehri içerisinde irili ufaklı birçok ada ve adacık bulunuyor. Suyun yükseldiği zamanlarda adacıklar küçülüyor. Su olmadığı zamanlarda adacıklar büyüyor. Bu adalar nedeniyle aşırı su geldiği zaman nehir yatağından çıkıp taşkınlara sebep oluyor. Bu adaların bir çoğunu yapılan çalışmalar neticesinde temizlendi. Eskiden 800 metreküp/saniyede taşan Meriç nehrindeki yatak debisi, yapılan çalışmayla 1000 metreküp/saniyeye çıkartıldı. Meriç Nehrinde şu anda 4 adet kum temizleme platformu var. Bir platform daha gelecek. Sanıyorum çalışmalar bu hızla devam ederse 30 Kasım’da Meriç Nehri’nin yatağındaki temizlik çalışmaları sona erecek.’’ Proje kapsamında Meriç Nehri ile Tunca’yı birleştiren yerde bin 275 metrelik bağlantı kanalı açıldığını ifade eden Karakaş, kanalın nehirlerdeki taşkınları da önleyeceğini belirtti. Karakaş, kanalın iki nehir arasında denge görevi göreceğini ifade etti.

24.09.2010


 

Hacı adayları hazırlanıyor

BİNGÖL Müftülüğü bu yıl kutsal topraklara gidecek hacı adayları için aşı ve seminer çalışmalarına başladı.

Müftülük bu yıl Bingöl’den kutsal topraklara gidecek 360 hacı adayına Hacı Hıdır Camii altında bulunan Konferans Salonu’nda bir seminer düzenledi ve menenjit aşısı yaptı. Hacı adaylarına aşıları Sağlık İl Müdürlüğü personeli uyguladı. Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan uyarılar doğrultusunda Türkiye genelinde hacca gidecek olan hacı adaylarının herhangi bir bulaşıcı hastalığa yakalanmaması için bu aşıların yapıldığı öğrenildi.

24.09.2010


 

KPSS toptan iptal edilmeli

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, tüm şüphe ve kafalardaki soru işaretlerini gidermek ve muhtemel haksızlıklara, mağduriyetlere fırsat vermemek için KPSS’nin toptan iptal edilmesinin uygun olacağını bildirdi.

Avcı, yaptığı açıklamada, ‘’KP SS’de yaklaşık 6 bin civarında kişinin kopya olayına bulaştığının kesinleşmesi üzerine’’ KPSS Eğitim Bilimleri testinin iptal edilmesinin çok yerinde bir karar olduğunu ifade etti. Kamuoyunda yalnızca eğitim bilimlerinde değil, genel kültür ve genel yetenek sorularının da çalındığına dair derin şüpheler bulunduğunu belirten Avcı, şunları kaydetti: “Kopya olayının genel yetenek ve genel kültür sorularında da gerçekleştiğine dönük iddia, belge ve bilgiler sendikamıza yoğun bir şekilde ulaştırılmaktadır. Soruşturmayı sürdüren birimlerimizin kopya iddialarına dönük incelemelerini derinleştirmelerinde ve yaygınlaştırmalarında büyük fayda görüyorum.Bu itibarla KPSS’de yalnızca eğitim bilimleri testinin iptali edilmesi 800 bin adayın vicdanını rahatlatmayı sağlayamamıştır. Tüm şüphe ve kafalardaki soru işaretlerini gidermek ve muhtemel haksızlıklara, mağduriyetlere fırsat vermemek için KPSS’nin toptan iptal edilmesi uygun olacaktır.’’

24.09.2010


 

Babamın ölümü araştırılsın

Ergenekon dâvâsının tutuklu sanıklarından emekli Albay Arif Doğan’a ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarının bir internet sitesinde yayınlaması üzerine, 1993’te şüpheli bir uçak kazasında vefat eden Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis, ses kaydındaki iddianın ‘çok vahim’ olduğunu ifade ederek, babasının ölümüyle ilgili araştırma ve soruşturmayı devletin yapması gerektiğini vurguladı.

Ergenekon dâvâsının tutuklu sanıklarından emekli Albay Arif Doğan’a ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarının internet sitesinde yayınlaması üzerine 1993’te şüpheli bir uçak kazasında vefat eden Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis, ses kaydındaki iddianın “çok vahim” olduğunu ifade ederek, babasının ölümüyle ilgili ortaya ilk kez somut bir bilgi çıktığını söyledi. Ses kaydı yayınlanan kişinin bir asker olduğunu, konuşmanın içeriğinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve JİTEM’den bahsedildiğini kaydeden Tarık Bitlis, “Devletin ilgili birimleri bu ses kaydının ardından inşallah olayın üzerine ciddi şekilde gider” dedi.

Antalya’da soruları cevaplandıran Tarık Bitlis, Arif Doğan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydıyla ilgili haberleri gazetelerden takip ettiğini söyledi. Üzerinden 17 yıl geçmiş olmasına rağmen babasının ölümünün hala aydınlığa kavuşmamasından üzüntü duyduğunu dile getiren Bitlis, Doğan’a ait olan ses kaydına rağmen Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili hala bir araştırma ya da soruşturma yapılamıyorsa bir vatandaş olarak kendisinin girişimde bulunacağını ifade etti. Bitlis, “Benim kaygım şu; Jandarma Genel Komutanlığı’nın soruşturmasını ben mi yapacağım? Bu hem ayıp, hem yazık. Böyle bir şey olamaz” diye konuştu.

Ses kaydındaki iddiaları okuduğunda içinin burkulduğunu ve bir kez daha kırıldığını anlatan Bitlis, duygularını şu cümleyle ifade etti:

“Umutsuzluğa kapılıyorsunuz, nefret duyuyorsunuz. ‘Kime karşı, niçin, neden?’ sorularına bir türlü cevap veremiyorsunuz. Çünkü ne olduğunun farkına varamıyorsunuz. Kaç senedir, 17 senedir. Belki işin en acı tarafı bu.”

“Ben destek vermeseydim, Jandarma Genel Komutanı’nı öldüremezlerdi” diyen birisinin üstüne gidilmesi gerektiğini vurgulayan Tarık Bitlis, “Zaten bu kişi cezaevinde. Dışarıda aranan, bilinmeyen bir kişi de değil. Bir an evvel bu konunun açıklığa kavuşturulması ve sonuçlarının da kamuoyuna açıklanması gerekir. Yoksa 16-17 senedir bunun gibi birçok faili meçhulü yıllarca tartışırız” eleştirisinde bulundu.

Tarık Bitlis, söz konusu ses kaydı ile ilgili şunları söyledi:

“Olay çok vahim. Bu konuda bugüne kadar değişik görüşler, komplo teorileri vardı. Yıllardır biz de ‘bunların hepsi olabilir ama teoridir’ diyorduk. Ben rahmetli Eşref Bitlis’in oğlu olarak her hangi bir kişiyi, kuruluşu, zümreyi suçlamadım. Suçlama şansım da yoktu zaten. Şu anda çok somut bir kasetten, ses kaydından bahsediliyor. Bu ses kaydının peşinden inşallah ciddi olarak ilgili merciler gider. Kasette ciddi takip edilmesi gereken noktalar şunlar: Kurumsal isimler var. JİTEM, TSK var. Konuşan bir subay var. Ne zaman konuştuğu her halde bellidir. Konuştuğu zaman TSK’da görev yapıyorsa bunun hesabının o aşamada da sorulması gerekir. İki; kiminle konuşuyor? Bunun da normal olarak tespit edilmiş olması lazım. Bu konuşma emir komuta zinciri içinde mi gitti? Bunların ortaya çıkması için bunun ciddi olarak araştırılması lâzım. Vatandaş olarak bunu benim araştırma şansım yok. Kişisel olarak bir yere başvurmam gerekiyorsa zaten başvururum. Ama bu başvurudan öte bu kayıtları devletin bu konuyla ilgili mercilerinin incelemesi gerekir diye düşünüyorum.”

OĞUL DEĞİL, DEVLET ARAŞTIRMALI

Tarık Bitlis, babasının ölümüyle ilgili araştırma ve soruşturmayı devletin yapması gerektiğine olan inancını, “Jandarma Genel Komutanı’nın soru işaretleri altında kalan vefatını oğlunun yapması kadar saçma bir şey yok. Eğer bu ülke, bu millet bir şeylerin iddiasındaysa devlet bunları kendi kurumlarıyla halletmesi lazım. Sadece Eşref Bitlis için geçerli değil, bugüne kadar vefat etmiş fakat hala faili meçhuller için geçerlidir” sözüyle ifade etti.

Ahmet Özal ifade verecek

MERHUM Merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a yönelik 18 Haziran 1988'de yapılan suikast girişimine ilişkin, bir gazetede çıkan haberdeki iddialar sebebiyle açılan soruşturma kapsamında, oğlu Ahmet Özal'a savcılık tebligatının ulaştığı bildirildi. Alınan bilgiye göre, Ahmet Özal'ın Salı günü bir gazetede çıkan röportajında yer alan, ''Turgut Özal'a yapılan suikast girişiminin ardında eski MGK Genel Sekreteri vardı'' iddiasını, ihbar kabul ederek soruşturma başlatan Özel Yetkili Cumhuriyet savcılarından Hakan Karaali'nin, ifadesinin alınması için Ahmet Özal'a tebligat gönderdiği belirtildi. Gönderilen tebligatın Ankara'daki evine ulaştığı öğrenilen Ahmet Özal'ın, ifade vermek üzere 27 Eylül Pazartesi veya 28 Eylül Salı günü savcılığın bulunduğu Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine geleceği kaydedildi. Özal'ın iddialarında adı geçen eski MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu'nun da ifadeye çağrılabileceği öğrenildi.

“Çiçek, neden bu kadar agresif?”

Bu arada Ahmet Özal, kendisini "mezar ticareti" yapmakla suçlayan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'e sert tepki gösterdi. Özal, yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Sayın Cemil Çiçek, Korkut Özal'a ve bana bazı yanlış tespitlerde bulundu. Öncelikle Çiçek'i Özal'a tanıştıran Korkut Özal'dır. O sayede milletvekili ve bakan olmuştur. Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır ama anlaşılan Cemil Çiçek'te bu yokmuş. Turgut Özal'ın suikast olayının çözülmemiş ve açıklanmamış olması, Türk halkının yüzde 96'sının Özal'ın ölümünün normal olduğuna inanmaması, halkın vicdanını rahatsız ediyorsa da demek ki Cemil Çiçek'in vicdanını rahatsız etmiyor. Benim anlamadığım Cemil Çiçek'in neden bu kadar agresif olduğu ve neden bu kadar tepki gösterdiğidir.

24.09.2010


 

Saadet Partisi önündeki şüpheli çanta korkuttu

Saadet Partisi Genel Merkezi’nin önünde bulunan bir çöp konteynerine atılan çanta paniğe sebep oldu.

Partinin Balgat’taki Genel Merkez binasının önündeki çöp konteynerinin içinde bir çanta olduğunu gören polis memurları, bomba imha ekiplerine haber verdi. Bu sırada, parti binasının bulunduğu 1421. Sokak, araç trafiğine kapatıldı, çöp konteynerinin yakınında da güvenlik şeridi oluşturuldu. Bölgeye gelen bomba imha ekiplerinin çalışmalarına başladığı sırada, çantanın sahibi olduğunu belirten bir kişi, çantanın boş olduğunu kaydetti. Söz konusu kişinin, polislerce ifadesine başvuruldu. Bu arada Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) öncesinde, Genel Merkez’e gelenler ve binanın içerisindekiler yaşananları merakla izledi.

24.09.2010


 

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bu sefer işi sıkı tuttu

Halk oylamasında seçmen kaydı silindiği için oyunu kullanamadığı belirtilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni kaydını Ankara Çankaya Nüfus Müdürlüğüne yaptırdı.

Alınan bilgiye göre, Kılıçdaroğlu 2009’da yapılan yerel seçimlerde İstanbul’un Kağıthane ilçesine kayıtlı adresinde ikamet ettiği ve bu adresi seçmen kütüğünde yer aldığı için oyunu İstanbul’da kullandı. Ancak daha sonra bu adreste oturmadığı belirlenen Kılıçdaroğlu’nun kaydı, yapılan bir dizi işlemin ardından silindi. 12 Eylül’de yapılan halk oylaması sırasında Kâğıthane’deki sandık seçmen listesinden kaydının düşürüldüğü iddia edilen Kılıçdaroğlu, oyunu kullanamadı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyunu kullanamaması üzerine harekete geçen CHP, Genel Başkanın seçmen kaydını ikamet ettiği Çankaya ilçesi Nüfus Müdürlüğüne yaptırdı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, seçmen kaydı yaptırıldığı için bundan sonra yapılacak seçimlerde oyunu kullanabileceği bildirildi.

24.09.2010


 

Beyrut'ta PKK’lılar İsrail casusluğundan tutuklandı

Terör örgütü PKK mensubu 3 kişinin Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta İsrail ajanı olduğu gerekçesiyle tutuklandığı bildirildi.

Lübnan güvenlik birimlerinin İsrail casus şebekelerine yönelik Eylül ayı başında başlatılan operasyonları kapsamında, Lübnan Askerî İstihbarat Teşkilâtı, geçen hafta bir operasyon gerçekleştirdi. Başkent Beyrut’un yaklaşık 20 kilometre kuzeyindeki sahil şehri Jounieh’te gerçekleştirilen operasyonda 3 PKK’lının yakalandığı belirlendi. Yakalanan terör örgütü mensuplarının sorgulanmaları sonrasında, ‘’Lübnan’da İsrail adına casusluk faaliyetleri yürüttükleri’’ gerekçesiyle tutuklandıkları kaydedildi. Bu arada, PKK terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan’ın, önceki gün İsrail’in Channel-2 televizyon kanalına yaptığı açıklamada, Türkiye’nin İsrail’in düşmanları Suriye ve İran ile sıcak ilişkilerine atıfta bulunarak, ‘’Bizim düşmanlarımız İsrail’in de düşmanlarıdır’’ demişti.

24.09.2010


 

Türkiye’nin yüzüne AB kapısı kapatılamaz

Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, tüm reform çabalarından sonra hiç kimsenin AB üyeliği konusunda Türkiye’nin yüzüne kapıyı kapatarak kaba bir tutum sergilememesi gerektiğini belirtti.

Westerwelle, ABD ziyareti sırasında “Wall Street Journal” gazetesine yaptığı açıklamada, Avrupa’nın, reform çabalarından dolayı Türkiye’ye olumlu bir sinyal vermesi gerektiğini kaydederek, “Tüm çabalarından sonra hiç kimse yüzüne kapıyı kapatarak Türkiye’ye kaba davranmamalı” ifadesini kullandı. Avrupa’nın, Türkiye’nin gittikçe artan ekonomik gücünü ve stratejik önemini gözardı edemeyeceğini ve bazı şüphelere rağmen Türkiye’deki anayasal çabaların doğru yönde atılmış bir adım olduğunu ifade eden Westerwelle, “Bunun, Türkiye’nin bir Avrupa geleceği istediğini ve bir Avrupa perspektifine sahip olduğunu gösterdiğini” belirtti. Westerwelle, geçen yıl Türkiye ile 2 yeni başlığın daha açılması için yoğun çaba harcadığını ve AB’nin müzakerelerin sürdürülmesi yönünde çaba harcaması gerektiğini kaydederek, bu yılın sonuna kadar müzakerelerin bir “ölü noktaya” gelmemesi için akılcı bir şekilde hareket etmelerinin önemli olduğunu ifade etti. Türkiye’nin stratejik önemine vurgu yapan ve bazı Avrupa ülkelerinin yavaşlığının kendisini bile şaşırttığını kaydeden Westerwelle, “Türkiye’de olduğu gibi genç ve dinamik toplumların, dünyanın siyasi, kültürel ve entelektüel merkezi haline gelmeleri an meselesi” şeklinde görüş belirtti.

24.09.2010


 

TBMM heyeti ABD’ye gidecek

Türkiye-ABD Dostluk Grubu Başkanı, AKP Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Suat Kınıklıoğlu başkanlığındaki TBMM heyeti, 26 Eylül Pazar günü yapılacak Türkiye-ABD Dostluk Grubu toplantısına katılmak üzere ABD’ye gidecek.

Dünya liderlerinin BM Genel Kurulu sebebiyle ABD’de biraraya geldiği bir dönemde Washington’a hareket edecek heyette; Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türk Grubu Başkanı, AKP Sakarya Milletvekili Erol Aslan Cebeci, AKP Siyasi ve Hukuk İşleri Başkan Yardımcısı, Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel, CHP Ankara Milletvekili Emrehan Halıcı ve MHP İstanbul Milletvekili Mithat Melen yer alıyor. Heyet, Temsilciler Meclisi üyeleri Bill Delahunt, Keith Allison, Steve Cohen, Virginia Foxx, Kay Granger, Doug Lamborn, Mike McMahon ve eski kongre üyesi Robert Wexler’in de yer aldığı ABD senatör ve kongre üyeleriyle biraraya gelecek. 2 Ekim tarihine kadar temaslarını sürdürecek olan Dostluk Grubu heyetinin ikili temaslarının yanısıra, Brookings Enstitüsü, Center for American Progress ve Woodrow Wilson Center gibi önemli düşünce kuruluşlarında konuşma yapması, 6. ABD-Türkiye Dostluk Grubu Seminerine katılması ve Georgetown Üniversitesi öğrencileri biraraya gelmesi de bekleniyor. Dostluk Grubu heyeti, ayrıca ABD’de yaşayan Türk toplumunun sorunlarını yerinde değerlendirebilmek amacıyla ATAA ve TUSKON temsilcileri ile de görüşecek.

24.09.2010


 

Bakan Yıldız müşteki olarak ifade verecek

Enerjı ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a şehit cenazesi sırasında yumruklu saldırıda bulunan Şahin Şimşek’in yargılanmasına devam edildi.

Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın ikinci duruşmasına, müşteki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın avukatı Aynur Küçük, bir önceki mahkemede tahliye edilen sanık Şahin Şimşek ile avukatı Sümer Erol katıldı. Şahin’in avukatı Sümer Erol, yumruklu saldırıda Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın gözünde bir hasarın oluşmadığını iddia etti. Yazılı ifadesi gelmeyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız’ın Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi tarafından talimatla ifadesinin alınmasına ve yumruk darbesinden sonra gözünde kalıcı bir hasarın oluşup oluşmadığının adlî tabip tarafından tespit edilmesine karar verilen duruşma, daha sonra eksiklerin giderilmesi için ertelendi. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 19 Nisan’da Jandarma Yüzbaşı Levent Çetinkaya için Hunat Camisi’nde düzenlenen cenaze törenine katılmış, Kartal Şehitliği’nde yapılan defin sırasında ise öğretmen olduğu bildirilen Şahin Şimşek’in yumruklu saldırısına uğramıştı.

24.09.2010


 

Uşak’taki kazayla ilgili gizlilik kararı alındı

Uşak’ta Salı günü meydana gelen trafik kazasının ardından, içinde beş ayrı elektrikli düzeneğe bağlı A4 ve C4 karışımı bombalarla bomba yapımını gösteren krokiler bulunan otomobille ilgili soruşturma devam ediyor.

Derinleştirilen soruşturma kapsamında, esrarengiz kazayla ilgili gizlilik kararı alındı. Kazaya karışan otomobilin geçtiği muhtemel güzergâhların MOBESE görüntüleri ve cep telefonları kayıtlarının incelenmesine de devam ediliyor. Otomobilin kazada ölen sürücüsü F. Y.’nin (31) nereden geldiği, nereye gittiği ve kimlerle bağlantılı olduğu, soruşturma sonucunda netlik kazanacak. Susurluk olayını hatırlatan kazada ele geçirilen bombaların, Ege Bölgesi’nde çeşitli eylemlerde kullanılmak üzere hazırlandığı tahmin ediliyor. Uşak’ın Banaz ilçesinden Afyonkarahisar’a doğru giden ve kalorifer peteği taşıyan Veysel Devebacak’ın kullandığı 42 BS 932 plakalı kamyon, Banaz-Afyonkarahisar karayolunun 45. kilometresinde karşı istikametten gelen F.Y’nin (31) kullandığı 65 NS 309 plakalı otomobille çarpışmıştı. F.Y. kaza yerinde ölmüş, Devebacak ise yaralanmıştı. Kazanın ardından otoparka çekilen 65 NS 309 plakalı otomobilde 5 ayrı elektrik düzeneğine bağlı A4 ve C4 karışımı 5 kilo 404 gram bomba ile bomba yapımını gösteren krokiler ele geçirildi.

24.09.2010


 

ÖZEL HARPÇİDEN KORKUNÇ İTİRAF

Daha önce "6-7 Eylül olayları Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmedir" sözüyle gündeme gelen Yirmibeşoğlu, son olarak Habertürk gazetesine “Özel harpte bir kural vardır, halkın mukavemetini arttırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Meselâ cami yakılır. Kıbrıs'ta cami yaktık biz" dedi.

Özel Harp Dairesinin üç kurucusundan biri olan emekli Albay İsmail Tansu ise “Bir subay cami yakmaz. Çünkü daha teşkilât kurulurken baştan itibaren bu talimat verildi. Bu tür işlere girişilmemesi için Ankara'dan sürekli talimatlar geliyordu. Kim bunu yapmışsa kanunlara aykırı davranmıştır” diye konuştu 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal suikastı ile ilgili adı gündeme gelen Millî Güvenlik Kurulu eski Genel Sekreteri ve Özel Harp Dairesi Kurmay Başkanı emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, Kıbrıs’ta “halkın mukavemetini arttırmak” için cami yaktıklarını itiraf etti. İstanbul’da gayrimüslimleri hedef alan 6-7 Eylül Olayları ile 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın suikastına karıştığı iddialarıyla yeniden gündeme gelen Millî Güvenlik Kurulu eski Genel Sekreteri Emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, yıllar önce söylediği, “6-7 Eylül olayları Özel Harp işidir vemuhteşembir örgütlenmedir” sözlerini açıklamak isterken, Haber Türk’e tarihî bir itirafta bulundu. Yirmibeşoğlu şöyle dedi: “Gazeteci bana ‘Bu olay neden yapıldı?’ diye sorunca ona akademik düzeyde konuştum. Şunun için yapılır dedim; ‘eğer bir yerde halkın galeyana gelmesini bir mukavemet hareketini göstermesini arzu ederseniz sizin saygın değerlerinize düşmanın, karşı tarafın bir şey yaptığını, küçültücü hareket yaptığını gösterirseniz, halkı galeyana getirirsiniz. Özel Harp’te bir kural vardır; halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Bir cami yakılır. Kıbrıs’ta cami yaktık biz. Cami yakılır mesela.” Ancak bu itiraf Türk devletinin Kıbrıs’taki provokasyonlarını yeniden hatırlattı. Kıbrıs’ta 1955-58 yılları arasında 16 cami tahrip edilirken, 1963-74 arasında ise 100’den fazla cami, mescit ve türbe tahrip edilmişti. Baf’taki Cami-i Cedit 1964’te yakılmıştı. Ayrıca Lefkoşa‘daki Ömeriye ve Bayraktar Camileri bombalanmıştı.

TOKAT DA BENZER İTİRAFTA BULUNMUŞTU

Yirmibeşoğlu’nun itirafına benzer bir itirafta emeklik Korgeneral Altay Tokat’tan gelmişti. Tokat, 2006’da verdiği bir mülakatta Kürt illerinde görev yaptığı sırada bölgeye yeni gelen memur ve hâkimlerin ‘işlerini ciddiye alıp hizaya girmeleri” için evlerinin yakınına birkaç bomba attırdığını’ itiraf etmişti. Türk subayı cami yakmaz İSMİ daha sonra adı Özel Harp Dairesi olarak değiştirilen Seferberlik Tetkik Teşkilatı’nın 3 kurucusundan biri olan emekli Albay İsmail Tansu, emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun “Cami yaktık” açıklamasını değerlendirirken, gayri insani faaliyetleri kesin talimatla yasaklandığını belirterek, “Bir subay cami yakmaz” dedi. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a suikastının gerisindeki kilit isim olarak suçlanan eski Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ve Özel Harp Dairesi Kurmay Başkanı emekli Orgeneral Yirmibeşoğlu’nun, Kıbrıs’ta halkın mukavemetini artırmak için cami yaktıkları yönündeki açıklaması şaşkınlıkla karşılandı. İsmi daha sonra adı Özel Harp Dairesi olarak değiştirilen Seferberlik Tetkik Teşkilatı’nın 3 kurucusundan biri olan emekli Albay İsmail Tansu, Sabri Yirmibeşoğlu’nun 1974’ten itibaren Genelkurmay bünyesinde Özel Harp Dairesi Başkanlığı’nı yaptığını hatırlatarak, “Kendileri Seferberlik Tetkik Kurulu’nda 1974’ten sonra başkanlık yapmıştır. Ben o dairede 1953 yılından 1971 yılına kadar çalıştım. Teşkilât gizli savaşa yönelikti. 1957’de bana Kıbrıs’ta gizli bir mukavemet teşkilâtı kurma görevi verildi. Bir yıl sonra 15 bin kişilik bir teşkilât kurduk. Dünyada bunu kimse duymadı. Ben bunun planını hazırlamış ve genel koordinatörlüğünü yapan kişiyim. Son derece disiplinli bir teşkilattı.1963’e kadar görev yapacağı günü bekledi. Kıbrıs’ta 1963’ten sonra yer üstüne çıktı. Bir yıl boyunca tarihî bir direnişle Türkleri kurtardı ve özgürlüklerine kavuşturdu” dedi.

24.09.2010


 

Hükümet ile BDP Meclis’te görüştü

Hükümet ile BDP, uzun süredir yapılması planlanan görüşme için dün biraraya geldi. Görüşmeye, Hükümet kanadından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, BDP tarafından ise Genel Başkan Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ve BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan katıldı.

Saat 14.05’de başlayan görüşme, TBMM’deki Başbakanlık makamında gerçekleşti. Görüşme 1 saat 40 dakika sürdü. Ergin, BDP heyetini kapıda karşılayarak tokalaştı.

24.09.2010


 

YSK, resmî sonuçları açıkladı

YSK, anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasının sonuçlarını Resmî Gazete’de açıkladı. Sonuçlara göre halkoylamasına katılım oranı yüzde 73.71 oldu. ''Evet'' oylarının geçerli oylara oranı yüzde 57.88, ''Hayır'' oylarının oranı ise yüzde 42.12 olarak belirlendi.

YÜKSEK Seçim Kurulu (YSK), Anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasının sonuçlarını açıkladı. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan sonuçlara göre, Yurt İçi ve Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı 52 milyon 51 bin 828 kayıtlı seçmenden 38 milyon 369 bin 99’u oy kullandı. Sonuçlara göre halkoylamasına katılım oranının yüzde 73.71 oldu. Kullanılan oylardan 37 milyon 644 bin 37 oy geçerli, 725 bin 62 oy geçersiz sayıldı. Geçerli oylardan 21 milyon 787 bin 244 oy ‘’Evet’’, 15 milyon 856 bin 793 oy da ‘’Hayır’’ çıktı. ‘’Evet’’ oylarının geçerli oylara oranı yüzde 57.88, ‘’Hayır’’ oylarının geçerli oylara oranı yüzde 42.12 olarak belirlendi. Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) açıkladığı Anayasa değişikliğinin halk oyuna sunulmasına ilişkin 12 Eylül 2010’da yapılan halk oylamasının kesin sonuçlarına göre en yüksek ‘’evet’’ oyu yüzde 95.75 ile Ağrı’dan, en yüksek ‘’hayır’’ oyu ise yüzde 81.02 ile Tunceli’den çıktı. Anayasa Değişikliklerine ilişkin halk oylamasının sonuçlarına göre, Yurt İçi Seçmen Kütüğü’nde kayıtlı olan 49 milyon 495 bin 493 seçmenden 38 milyon 172 bin 800’ü, 151 bin 954 sandıkta oy kullandı. Kullanılan oylardan 37 milyon 449 bin 300’ü geçerli, 723 bin 500’ü ise geçersiz sayıldı. Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’nde kayıtlı 2 milyon 556 bin 335 seçmenden, 196 bin 299’u 25 gümrük kapısında oy kullandı. Bu oylardan 194 bin 737’si geçerli, bin 562’si ise geçersiz kabul edildi.

24.09.2010


 

Diyanet İşleri Başkanlığı niye var?

Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Modacı Cemil İpekçi’nin defilesinin Kasımiye Medresesinde yapılmak istenmesine tepki göstererek, “Diyanet İşleri Başkanlığına da buranın Müslüman bir ülke olduğunu hatırlatmak istiyorum. İslâmî değerlerimizi korumayacaksa Diyanet İşleri Başkanlığına ne gerek var?’’ dedi.

Yazgan: Diyanet niye var? BÜRO Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Kreatör Cemil İpekçi’nin, ‘’Bir Doğu Masalı Dört Mevsim’’ defilesinin Kasımiye Medresesi’nde yapılmak istenmesine tepki gösterdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığını eleştiren Yazgan, “İslami değerlerimizi korumayacaksa Diyanet İşleri Başkanlığına ne gerek var?’’ diye sordu. Yazgan, yaptığı yazılı açıklamada, medresede daha önce de ‘’bienal’’ adı altında ‘’değerleri ayaklar altına alan görüntüler sergilendiğini’’ söyledi. Defile yeri olarak yine medresenin seçilmesini manidar bulduklarını ifade eden Yazgan, içerisinde iki türbe ve bir cami bulunan medresede defile yapılmasına sessiz kalınmasını anlayamadıklarını belirtti. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığını eleştiren Yazgan, şunları kaydetti: ‘’Kültür ve Turizm Bakanlığı değerlerimize hakaret bakanlığı olamaz, olmamalıdır. Vergilerimizle çalışan ve bu ülkenin kültürünü yaşatması, koruması gereken Kültür ve Turizm Bakanlığının İslam’ın şaheserlerinden Kasımiye Medresesi’nde defileye ‘dur’ demesini istiyoruz. Defile olayı yüreğimizi burkan, bizleri derinden yarlayan bir girişimdir. Bakanlığı en kısa zamanda bu yanlıştan dönmeye davet ediyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığına da buranın Müslüman bir ülke olduğunu hatırlatmak istiyorum. Uzayda yaşamıyoruz. İslami değerlerimizi korumayacaksa Diyanet İşleri Başkanlığına ne gerek var?’’

24.09.2010


 

Bahçeli’ye Türkeş eleştirisi: Sadece mezara su döktü

Alparslan Türkeş Vakfı Başkanı Seval Türkeş, Türkeş’in mezarının nakli ile ilgili Bahçeli’nin açıklamasını eleştirerek, ‘’Bahçeli’nin Türkeş ile ilgisi sadece bayramdan bayrama su ile kabrini ziyaret etmekten öteye gitmedi’’ dedi.

Seval Türkeş, yazılı açıklamasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Eylül 2010 tarihinde, Alparslan Türkeş’in mezarının devlet mezarlığına nakledileceği yönünde açıklamalarda bulunduğunu hatırlattı. Türkeş’in vefatının ardından mezarın yapım, bakım, onarım, koruma ve kollanması amacıyla Ekim 1997’de Alparslan Türkeş Vakfının kurulduğunu ve bugüne kadar mütevazı şartlarda çalışmaları yürüttüğünü ifade eden Seval Türkeş, şunları kaydetti: ‘’Bugüne kadar Alparslan Türkeş’in makamında oturan Bahçeli, onun misyonununu ve hatırasını yaşatmak için kurulan bu vakfa, en küçük maddi ve manevi destekte bulunmamıştır. Misyonuna, hatırasına ve aile ocağına saygı ve ilgi göstermediği Türkeş ile ilgisi sadece bayramdan bayrama bir teneke su ile kabrini ziyaret etmekten öteye gitmemiştir. Türkeş’in yetiştirdiği çok değerli ülkücü kadroları basiretsiz yönetimi ile dağıtan Bahçeli, son günlerde meydana gelen tabloyu milletin karşısına çok güçlü projeler ile çıkarak lehine çevirmesi gerekirken, mezardan medet umması bizim açımızdan fevkalade üzüntü verici olmuştur. Çok büyük hata yapmıştır. Türkeş’in mezarının nakli ile ilgili bugüne kadar bize en ufak bir haber intikal etmemiştir. Böyle bir projenin bulunmadığı da hükümet yetkilileri tarafından açıklanmıştır. Mezarın nakli ancak ve ancak Alparslan Türkeş’in yetiştirdiği milyonlarca ülkücünün rızası alınarak yapılabilir.’’

24.09.2010


 

Basın dâvâlarındaki artış tedirgin ediyor

ÇUKUROVA Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Başkanı Cafer Esendemir, açılan davalarla işini yapan gazetecilerin engellendiğine dikkat çekerek “Son yıllarda artan dava sayıları bizi üzüyor ve ürkütüyor” dedi.

Türkiye’de gazetecilerin haber yapabilmesinin engellendiğini vurgulayan Esendemir, “Açılan davalarla gazetecilerin eli kolu bağlanmak isteniyor. Gazeteciler yazdıkları yazılar ve haberlerden dolayı cezaevinde tutulmamalı. Avrupa’da gazeteciler Türkiye’deki kadar tutsak değil. Özgür ve rahat çalışma ortamları var. Türkiye’de de gazeteciler daha özgürce araştırma yapabilmeli. Hiçbir gazeteci yazdığı yazıdan yaptığı yorumdan dolayı hakim karşısına çıkmamalı” dedi. Son yıllarda dava sayılarında ciddi artış yaşandığına dikkat çeken Esendemir, “Bu davalar bizi üzüyor ve ürkütüyor. İşini yapan gazeteciler tedirgin hale getirilmek isteniyor. Basın yasasında gazetecilerin çalışmalarını kolaylaştıracak yeni düzenlemeler yapılmalı. Gazetecilerin yıpranma hakları geri verilmeli. Türkiye’de 65 yaşına kadar yaşayan çok az gazeteci var. Bu kadar stresli bir ortamda bir de davalarla uğraşılması gazetecileri bitiriyor” ifadesini kullandı.

24.09.2010


 

Prof. Demir: İlk işimiz sınav takvimi

ÖSYM Başkanlığına yeni atanan Prof. Dr. Ali Demir, bu yıl sonuna kadar ertelenen ve iptal edilen KPSS Eğitim Bilimleri sınavının takvimini en kısa sürede oluşturup uygulamaya geçeceklerini belirterek, ‘’Birinci önceliğimiz sınav takvimi olacak’’ dedi.

Önceliğimiz sınav takvimi ÖSYM Başkanlığına yeni atanan Prof. Dr. Ali Demir, yıl sonuna kadar ertelenen ve iptal edilen KPSS Eğitim Bilimleri sınavının takvimini en kısa sürede oluşturup uygulamaya geçeceklerini belirtti. Demir, yeni atandığı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığında soruları cevaplandırdı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın kendisini ÖSYM Başkanlığı görevini yürütmek üzere davet ettiğinde bunu onur verici bulduğunu dile getiren Demir, ‘’Çünkü zor bir görev. Fakat Türkiye’de özellikle hak ve adalet duygusunun zedelenmemesi için korunması gereken bir kurum. Bundan kaçmak, ‘ben olmayayım, ben istemiyorum’ demek mümkün değildi. Mutlaka elimizden geleni yapıp kurumun Türkiye’deki Türk toplumu gözündeki saygınlığını tesis etmemiz gerekir. Bunu yapacağız. Yapabileceğimize inanıyorum. Yapmak zorundayız. Türkiye bunu başarmak zorunda. Ben de bunu başaracağıma inanıyorum’’ diye konuştu. ‘’ÖSYM’de ilk olarak neler yapmayı planladığı’’ sorusuna Demir, ‘’Tabiî şu anda bir sınav takvimi var. Önce kurumu tanıdıktan sonra, arkadaşlarla tanıştıktan sonra sınav takvimini yapılabilecek en kısa sürede oluşturup onu uygulamaya geçmemiz gerekir. Birinci önceliğimiz sınav takvimi olacak’’ cevap verdi. Kuruma bugün yeni geldiğini belirten ÖSYM Başkanı Demir, ‘’Önce arkadaşlarla görüşüp kamuoyunu rahatsız etmeyecek şekilde sınav takvimini oluşturup uygulayacağız. Kurumda çalışan arkadaşlarla tanışıp yapılması gereken neler varsa onları uygulamaya başlayacağız’’ dedi.

24.09.2010


 

Bolulular Bediüzzaman’a “Hoşgeldin” dedi

1. BÖLGE turunu tamamlayan Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır’ı bütün hızıyla 2. bölge turuna devam ediyor.

Bediüzzaman Hizmet Tır’ının bugünkü ilk durağı Bolu oldu. Bolu’nun kalbinde, merkezinde Bediüzzaman’ın ismi ve resmi arz-ı endam etti. Sabahın erken saatlerinde Bolu’nun caddelerinden geçerek, merkezindeki Kardelen Sineması’nın hemen önündeki büyük meydanda konaklayan Bediüzzaman Hizmet Tır’ı güne yeni başlayan Boluluların dikkatini celb etti. Bolulular, Bolu’ya kısa süreliğine misafir olmak maksadıyla buraya gelen Hizmet Tır’ını hemen bağırlarına bastı. Uzun yıllar boyunca Bolu’da Bediüzzaman Said Nursî ve Risâle-i Nur kelimeleri ancak fısıldanarak söylenebilirken, şimdi ise, Valilik Binası, Kardelen Sineması ve Anıtpark’ın tam ortasındaki geniş meydanda adeta haykırırcasına ilânat ile insanları kendisine celb ediyordu. Bolu’nun bu en hareketli meydanında sabah saatlerinde 2 saate yakın konaklayan Bolulular ile birlikte olan Hizmet Tırı’nı ziyarete gelenlere Said Nursî ve Risâle-i Nur’u tanıtan çeşitli dokümanlar, Yeni Asya Gazetesi ve hediye kitap ve kasetler takdim edildi. Daha önce tanıyan da, ilk defa duyan da Bediüzzaman’ın Bolu’ya gelişinden dolayı memnuniyet duyuyor ve hep bir ağızdan Bolulular Bediüzzaman’ın şahs-ı manevisine “Hoşgeldin” diyordu.

Bediüzzaman Hizmet ve Tanıtım Tırı’nın İkinci Bölge Koordinatörü olan Faik Altun, “Bediüzzaman ve Risâle-i Nur artık meydanlardadır. Daha geniş kitlelere bu şekilde ulaşmış oluyoruz. Said Nursî bu vesileyle zihinlere ve kalplere nakşoluyor ve bir iz bırakılmış oluyor.” diyordu. Bolu’daki kısa programla ilgili konuşan Altun, “Bediüzzaman Hizmet ve Tanıtım Tırı İkinci bölge koordinatörü olarak Düzce’den görevi devraldık. Bolu’da kısa süreli bir konaklama yapıyoruz. Buranın en işlek ve en güzel meydanındayız. Halkın ilgi ve alâkası olduğunu görüyoruz. Anlaşılıyor ki burada 1 tam gün bile dursak yeterli gelmeyecek. Bolulular da uzun süre kalmamızı istiyorlardı. Ancak programımız gereği tekrar yollara çıkmamız gerekecek. Yine de maksat hasıl olmuştur. Kısa bir süre de olsa Bolu’da Bolulular ile birlikte olmaktan memnun olduk. Bundan sonraki durağımız ise Karabük olacak.” dedi. Hizmet Tırı’nın Bolu’ya gelişiyle ilgili görüşlerini sorduğumuz Feyzullah Güneş ise şu ifadeleri kullandı: “Bediüzzaman’ı Bolu’da ağırladık. Gönül isterdi ki daha uzun süreli bir program tertip edilsin. Ancak şimdilik imkânlar buna elverdi. Üstad’ın ve Risâle-i Nur’un ilânatı anlamında herkes faydalandı. İnşallah daha uzun süreli ve daha güzel şeyler yaparız. Buradaki ilgi ve beklentiyi görünce, lokal olarak bizim de ilerleyen zamanlarda burada benzeri bir faaliyet yapabileceğimiz fikri hasıl oldu. Özellikle çok değerli yazarlarımızı da getirerek daha geniş soluklu programlar tertip edeceğiz. Bolululara bir vaat ve müjde olsun.”

Adeta Nur’un bayramı

Hizmet Tırı’nı ziyaret eden ve işçi emeklisi olan Mehmet Aydoğan ise, “1977-78’den beri Yeni Asya camiası içerisindeyim. O zamanlar insanlar Bediüzzaman veya Risâle-i Nur ismine karşı oldukça temkinliydi. Sanki yasak, sakıncalı birşeymiş gibi korkarak yaklaşırlardı. Bu zihniyet ne yazık ki yıllarca devam etti. Belki hâlâ etkileri devam ediyordur. Ancak zaman içinde bu değişmektedir. Yapılan hizmetler, çaba ve gayretler neticelerini vermeye başladı. Bu müthiş bir hadisedir. Dışarıdan belki insanlar normal karşılayabilir. Burada şu tırın sadece duruyor olması bile müthiş bir hadisedir. Çok sevinçli ve mutluyuz. Adeta nurun bayramı yaşanmaktadır. İnsanlar daha evvel birbirlerine fısıldayarak konuşurlardı. Daha önce hiçbir grup bunu yapmaya cesaret edemedi. Yeni Asya her meselede hep öncülük etti. Bu konuda da yine Yeni Asya’nın bir öncülüğüne şahit olmuş oluyoruz.

Bu büyük bir hizmet ve nimettir

Emekli Başkomser İsmal Turgut Akgür ise bu hizmetin büyüklüğünün tarif edilemeyeceğini söylüyor. Aslen Ankaralı olan ve 30 senedir Bolu’da yaşayan Akgür şöyle konuştu: “Risâle-i Nurları ben 72 yılında Erzincan’da tanıdım. O günden bu yana da Yeni Asya Gazetesi abonesiyim. Bu büyük bir nimettir bence. Bu hizmet sözlerle anlatılamaz büyük bir hizmettir. Eskiden gizlenerek, saklanarak okunan Risâle-i Nurların ve onun muhterem müellifi Bediüzzaman Said Nursî’nin böyle haykırırcasına meydanlarda yer alması ve insanların temaşa etmesi tarifi mümkün olmayan büyük bir hizmet ve nimettir. Allah bu hizmete vesile olanlar ve emek verenlerden razı olsun. Bence artık çekinmeden Risâle-i Nur hakikatlerinin haykırılmasının zamanı gelmiştir. İnsanların buna ihtiyacı vardır.”

Bolulu hanımlar

Bediüzzaman’a “hoşgeldin” diyor

Bolu’da hanımların Hizmet Tırı’na oldukça ilgi gösterdiği gözlendi. Bir ev hanımı olan Hatice Yılmaz, “Bolulu bir hanım olarak Bediüzzaman Hizmet Tırı’nın şehrimize gelmesi hepimizi şereflendirmiştir. Çok büyük bir gurur duyuyoruz.” diyor... Etrafındaki diğer Bolulu hanımların tasdik ifadeleri eşliğinde ve onların da adına Hatice Yılmaz şunları söylüyor: “Risâle-i Nur inkişafının bir göstergesidir bu. Yeni Asya’nın bu husustaki hizmetleri meyvelerini vermiştir. Bediüzzaman Said Nursî’nin ilminin ışığıyla açtığı yolda ilerliyoruz. Bolu’da çoğu kişi Risâle-i Nurları tanımakta... Biraz evvel ortaokul çocukları geldi. Bediüzzaman’ı tanıdıklarını söylediler ve büyük bir sevinçle broşür ve gazete aldılar. Burası Bolu’nun tam merkezi. Kardelen Sineması’nın önü... Burada sık sık etkinlikler ve konser, sergi gibi faaliyetler yapılır. Şimdi de bir nevî Bediüzzaman Said Nursî’nin neşrettiği hakikatlerin adeta manevî bir konseri hükmünde bir olaya şahitlik ediyoruz. Burada onun eserleri, tanıtım tırı, manevî şahsiyeti konuşuyor bizce. Bediüzzaman belki hayatta değil ancak manevî olarak Bolu’ya gelmiştir. Biz de Bolulu hanımlar olarak ona “Hoşgeldin” demek için buraya gelmiş bulunmaktayız.”

Lise öğrencileri

Risâle-i Nur’u araştıracak

Bütün Türkiye’de olduğu gibi Bolu’da da okullar açılmış ve öğrenciler derslere başlamıştı. Ancak bazılarının dersi boştu ve bu vesileyle Bolu’nun merkezinde geziyorlardı. İşte bu öğrencilerden ikisi Enes Altun ve Mert Özakman’dı. Daha önce Risâle-i Nur’u duymamış olan öğrenciler, şimdi merak ettiklerini ve mutlaka araştıracaklarını söyledi. Anadolu Teknik Lisesi, Lise 1. sınıf öğrencisi olan Enes Altun şunları söyledi: “Bediüzzaman’ı ve Risâle-i Nur’u daha önce duymamıştım. Dersimiz boştu, biz de meydanda gezelim dedik. Burada tırla karşılaştık. Bediüzzaman ve Risâle-i Nur ile ilgili verilen dokümanlardan aldık. İnternetten de araştıracağım.”

Enes’in sınıf arkadaşı olan Mert Özakman da şöyle konuştu: “Bediüzzaman’ı daha önce duymamıştım. Şimdi öğrenmiş ve tanımış olduk. Buraya gelmiş, hoşgelmiş. Biz de memnun olduk. Açıkçası hiçbir bilgim yoktu, ama şimdi öğrenmiş olacağım. Bunun için de çok memnunum.”

Karabük yolunda

Gerede’de duruldu

Bolu’da 2 saate yakın konaklayan Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı daha geniş bir program yapmak üzere Karabük’e doğru yol aldı. Yol üzerinde 10 dakika süreyle Gerede mevkiinde de durup orada kendisini bekleyen Geredeliler’i ziyaret etti. Gerede’de İsmail Cevahirli, Mehmet Varol ve Süleyman Mavigöz de Bediüzzaman Hizmet Tırı’nı selâmlayanlar arasındaydı. Zeki Bağıllı ve Yusuf Yüksel ise, “Bediüzzaman Tırı’nın Gerede’den geçiş yapacağını duyduk. Koşa koşa buraya geldik. En azından geçişini izlemek ve görmek istedik. Gönül isterdi ki, Gerede de konaklasın ve programlar yapılsın. En azından Bediüzzaman Hizmet Tırı’nı burada görmekten dolayı memnunuz. Yolunuz açık olsun” dediler.

UMUT YAVUZ

BOLU/ GEREDE

Ben de Bediüzzaman’a “hoşgeldin” diyorum

Bediüzzaman Hizmet Tırı’nın bir misafiri de Zafer Dinçer idi. Aslında her sabah meydanı süpüren ve temizleyen bir belediye görevlisi olan Zafer Dinçer evsahibi sayılırdı. İşte Zafer Dinçer de bir evsahibi olarak “hoşgeldin” demek istiyor ve şunları söylüyordu: “Ben her sabah burayı süpürürüm, tertemiz ederim. Bugün sizler buraya konuk olmuşsunuz. Misafirimizsiniz. Hoşgelmişsiniz. Bediüzzaman Said Nursî’yi daha önce duymamıştım. Ama şimdi merak ettim doğrusu. Ben de dağıtmış olduğunuz dokümanlardan aldım. Bunları mutlaka okuyup, bu zatın kim olduğunu ve ne gibi eserler vermiş olduğunu öğreneceğim. Tekrar sizlere ve Bediüzzaman Hizmet ve Tanıtım Tır'ına “hoşgeldiniz” diyorum.”

Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı dün Karabük'teydi

Bediüzzaman tırı Bolu'dan sonra geniş bir tanıtım programı yapmak maksadıyla Karabük iline ulaştı. Karabük'te şehir merkezindeki Albay Karaoğlanoğlu Cadddesi'ndeki meydanda konuşlanan Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı dün günboyu Karabük'te konakladı. Bediüzzaman Hizmet Tırı Karabük'ten sonra bugün sabah yine çeşitli program ve tanıtım faaliyetleri yapmak üzere Kastamonu'ya doğru yola çıkacak.

(Karabük programıyla ilgili detaylar yarın Yeni

Asya'da...)

Bolu Risâle-i Nur’a kucak açtı

Bolu’da Yeni Asya Gazetesi Bürosu’nu işleten emekli müezzin İbrahim Güneş de duygularını şöyle dile getirdi: “Aslen Diyarbakırlıyım, 23 seneden beri Bolu’da yaşıyoruz. Burada Yeni Asya Bürosu’nu çalıştırıyorum. 1990 yılından beridir bu görevi yürütüyorum. Şimdi sevincimden gözlerim yaşarıyor. Bunlara vesile olanlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Zaman vardı ki, biz arka sokaklardan yürürdük ki, bizi kimseler görmesin. Şimdi ise Allah’a şükür böyle meydanlardan haykırılıyor bu hakikatler. Onun için çok huzurlu ve mutluyuz. Bu hizmet İnşallah bir fütuhata vesile olacaktır. Bu tırın Türkiye’yi gezmesi, Bediüzzaman’ın burada olması zaten başlı başına bir fütuhattır. Bolu halkı Bediüzzaman’ı tanımaktadır. Bu vesileyle daha yakından tanıyacaktır. Sizin de gördüğünüz gibi insanlar ilgi gösteriyor. Bu da Bediüzzaman’a ve Risâle-i Nur’a Boluluların kucak açtığının bir göstergesidir. Bunun yanında Yeni Asya okuyucularına, Yeni Asya’ya sahip çıkmalarını salık veriyorum. Ben ilk gününden bu yana takip ediyorum ve sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Eğer yaşım ve sağlığım müsaade etse, şimdi de eskiden yaptığım gibi gazeteleri koltuğumun altına alıp sokak sokak dağıtırım...”

24.09.2010


 

Bediüzzaman Ankara’ya geliyor

ANKARALILAR yarın Bediüzzaman Hizmet Tırı’nı karşılayacak olmanın heyecanını yaşıyor.

Ankara’ya son ziyaretini 2 Aralık 1959’da yapan ve bir gece kalarak dost ve talebeleriyle görüşen Bediüzzaman Said Nursî, son günlerini yaşadığı 11 Ocak 1960’ta tekrar Ankara’ya gelmek istediğinde şehir giriş ve çıkışlarını tutan emniyet güçleri tarafından bu ziyareti engellenmişti. Bu olaydan yaklaşık 50 yıl sonra, Bediüzzaman’ın fikirlerini ve dâvâsını tanıtmak amacıyla yola çıkan ve bir nevî onun şahs-ı manevisini temsil eden Bediüzzaman Hizmet Tır'ı Ankara’ya gelecek.

Bediüzzaman Hizmet Tırı’nı karşılamak ve Ankara’da ağırlamak amacıyla hummalı bir çalışma yürüten ve dopdolu bir program hazırlayan Ankaralılar, Bediüzzaman Hizmet Tırı’nı ilk olarak Akyurt mevkiinde karşılayacak. 25 Eylül Cumartesi günü sabah saat 10.30’da yapılacak karşılamanın ardından, Bediüzzaman Hizmet Tır'ı, öncelikli olarak Pursaklar Hicret Camii önünde kendisine ayrılan yerde konaklayacak. 11.00 ile 13.00 saatleri arasında Hicret Camii önünde yapılacak programın ardından Bediüzzaman Hizmet Tır'ı Sincan Lale Meydanı’na doğru hareket edecek. Saat 15.30 ile 19.00 saatleri arasında Sincan Lale Meydanı’nda konaklayacak olan Bediüzzaman Hizmet Tırı önünde çeşitli etkinlikler yapılacak. Daha sonra ise 20.00 ile 22.00 saatleri arasında Sincan Belediye Konferans Salonu’nda Gazeteci-Yazar İslâm Yaşar “Bediüzzaman ve dâvâsı” konulu bir konferans sunumu gerçekleştirecek. Sinevizyon gösterisi, konuşmalar, kitap standı ve kermes ile zenginleştirilen bu programların ardından Bediüzzaman Hizmet Tır'ı Çorum’a doğru yoluna devam edecek. Bediüzzaman Hizmet Tır'ının Ankara programına bütün Ankaralıların ve ziyaret etmek isteyen herkesin dâvetli olduğu belirtildi.

YAVUZ ÇALIŞKAN

ANKARA

24.09.2010


 

Tanıtım ve Hizmet Tır’ının seyahati Amman’dan ses verdi

GAZETEMİZİN organize ettiği Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır’ının yolculuğu devam ediyor.

Bediüzzaman ve Risâle-i Nur sevdalıları bu yolculuğu internet üzerinden takip ediyorlar.

Bediüzzaman üzerine makaleler yazmış olan Ürdünlü Hüseyin el-Hiyâri bu güzel hizmetten çok etkilenmiş. Bana mail atarak “Suna Kardeş ‘Bediüzzaman İzmit’te’ haberine yazmış olduğunuz yorumu okudum. Türkçem yorum yazmaya müsait değil. Bu yüzden yorumu Arapça olarak yazıyorum” diye yazmış.

İşte Hüseyin el-Hiyâri ‘nin Bediüzzaman yorumu:

“Bediüzzaman yüz yıl sonra tekrar İzmit’e geldi. Ancak bu seferki ziyareti başka bir şekilde idi. Cesedi fâni olan Bediüzzaman İzmit’e eserleriyle, fikirleriyle ve örnek sireti ile geldi. İzmitliler, Bediüzzaman sanki cesedi ve ruhu ile aralarındaymış gibi onu yürekten doğan sadık muhabbetle karşıladılar. İşte böyle: Ceset fâni olur, fikirler bâki kalır. Bu güzel hizmeti düşünüp gerçekleştirenlere teşekkür ederim.”

Suna Durmaz / Kuveyt

BİR YORUM

sentezhaber’de yayınlanan bu habere ABD’den yapılan yorum ise şöyle

Suna Hanım’ın kalpten ilgisi, bize de şevk unsuru oluyor. Allah razı olsun ondan. Bizler de, Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır’ının bulundugu coğrafyadan uzaklardayiz. Fakat Rabbime şükürler olsun ki, tır’ın gittiği yerlere gitmiş gibi haller yaşayabiliyoruz. Haberleri, fotoğrafları anlık olarak takip edebiliyoruz. Ayrica Bizimradyo.fm arşiv bölümünde canlı telefon bağlantılarının kayıtları var, oradan da takip edebiliyoruz. Rabbim ebeden razı olsun.

Kuveyt’de de gönüul dolusu selâmlar. Said Hafızoğlu, ABD

24.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.