22 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Anayasa vatandaşı devletten korumalı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Türkiye’nin önünde çözülmesi gereken, vatandaşı devletin önüne koyan, vatandaşı devletten koruyan anayasanın geniş katılımlı ve toplumsal mutabakat sağlanarak hazırlanması ve Kürt meselesinin çözümüyle ilgili yapıcı ve birleştirici yaklaşımlar olmak üzere iki mesele olduğunu kaydetti.

Anayasa, vatandaşı korumalı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Türkiye’nin önünde çözülmesi gereken, vatandaşı devletin önüne koyan, vatandaşı devletten koruyan anayasanın geniş katılımlı ve toplumsal mutabakat sağlanarak hazırlanması ve Kürt meselesinin çözümüyle ilgili yaratıcı, yapıcı ve birleştirici yaklaşımlar olmak üzere iki mesele olduğunu kaydetti.

Boyner, ‘’Aslında yeni anayasanın yapılış süreci ve yöntemi, bu derin soruna ilaç olabilme özelliği taşıyor’’ dedi.

TÜSİAD ile Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED), kalkınma ajanslarıyla iş dünyasının gönüllü temsil örgütleri arasındaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla düzenlediği ‘’Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü’’ toplantı serisinin üçüncüsü Elazığ’da gerçekleştirildi.

Boyner, burada, ‘’Türkiye’nin birçok yerine gidiyoruz. Ama ben her Doğu’ya, her Güneydoğu’ya geldiğimde ayrı bir heyecan duyuyorum. Bu topraklarda farklı bir enerji var. Ama bu topraklardaki heyecan ve enerjinin önünde de maalesef buraların gelişmesini engelleyen çok ciddî sorunlarla da karşı karşıyayız’’ dedi.

Terör ve güvenlik sorununun çok önemli bir sorun olduğunu, yatırımların önünde de ciddî engel oluşturduğunun altını çizen Boyner, bunun sona ermesinin çok çok önemli olduğunu, Doğu potansiyelini gerçekleştiremezse, Batı’nın ileriye gitmesi de söz konusu olamayacağını dile getirdi.

Boyner, şöyle konuştu: ‘’Türkiye, hep beraber kalkınmak zorunda, hep beraber büyümek zorunda... Adil paylaşım, hepimizin önceliği olmalı... O nedenle hem bu bölgedeki güvenlik sorununun, Kürt sorununun çözülmesi, bu bölgenin barışa kavuşması bizim için çok büyük önem taşıyor. Ayrıca birtakım eksik altyapı yatırımlarının yerine getirilmesi, belki teşvik sisteminin tekrar gözden geçirilmesi ve yatırım ortamının daha elverişli hale getirilmesi, en az bu bölgenin insanı için olduğu kadar bizler için de tüm Türkiye için çok önemli...

Aslında buradan şu noktaya gelmek istiyorum; belki de devlet ile vatandaş arasındaki ilişkinin yeniden düzenlenmesinden bahsediyoruz. Bu bölge bugünlere kadar çok çeşitli sorunlar yaşadıysa bunun en başında aslında devletin vatandaşa, vatandaşın devlete bakışında bir problem aramak lazım. İster ‘evet’ demiş olsun, ister ‘hayır’ toplumun tüm kesimlerinin 1982 Anayasasının değiştirilmesi yönündeki talebini açıkça ortaya koyduğu bir referandum sürecini geride bıraktık. 82 Anayasası, son 30 yılda Türkiye’nin doğrudan veya dolaylı değişimini engelleyen en önemli unsur olarak karşımıza çıktı. Bugün önümüzde üzerine gidilmesi ve çözülmesi gereken iki tane mesele var. Birincisi; yeni anayasanın, yani vatandaşı devletin önüne koyan, vatandaşı devletten koruyan anayasanın geniş katılımlı ve toplumsal mutabakat sağlanarak hazırlanması. İkincisi; Kürt meselesinin çözümüyle ilgili yaratıcı, yapıcı ve birleştirici yaklaşımlar... Aslında yeni anayasanın yapılış süreci ve yöntemi bu derin soruna ilaç olabilme özelliği taşıyor.’’

22.09.2010


 

CUMHURİYET GAZETESİNE KONUŞTU

Komutanı olduğu Deniz Harp Okuluna yapıldığını iddia ettiği “saldırı”lar sonrasında kendisine sahip çıkılmadığı gerekçesiyle görevinden istifa eden Tuğamiral Türker Ertürk, Cumhuriyet gazetesine verdiği mülâkatta, "Yıllarca büyük hatalar yaptık. Yıllarca başörtüsü meselesine taktık. Başörtüsü meselesi, yasakladıkça, engelledikçe demokrasi mücadelesine dönüştü. Hata yaptık" dedi.

YENİ ASYA’NIN İKAZLARI DOĞRULANDI

Ertürk'ün sözleri, özellikle Yeni Asya'nın yıllardır yaptığı “Başörtüsü yasağına sahip çıkmak ve yasakta diretmek, orduyu yıpratır” uyarılarının haklılık ve isabetini tasdik eden “çok gecikmiş bir itiraf” olarak yorumlanırken, Genelkurmay'ın da bu konuda daha fazla gecikmeden ciddî ve samimî bir özeleştiri yaparak yasakçı tavırdaki ısrarından artık vazgeçmesi gerektiği belirtiliyor.

E. GENERAL: Başörtüsünü yasakladıK, hata

yaptık

E. Tuğamiral Türker Ertürk, “Yıllarca başörtüsü meselesine taktık. Başörtüsü meselesi, yasakladıkça, engelledikçe demokrasi mücadelesine döndü. Hata yaptık” dedi.

KomUtanI olduğu Deniz Harp Okulu’na yapıldığını iddia ettiği saldırılar sonrasında kendisine sahip çıkılmadığı gerekçesiyle istifa eden Tuğamiral Türker Ertürk, Cumhuriyet gazetesine verdiği mülakatta, “ Yıllarca başörtüsü meselesine taktık. Başörtüsü meselesi, yasakladıkça, engelledikçe demokrasi mücadelesine döndü. Hata yaptık” dedi. İstifacı Tuğamiral Ertürk’ün verdiği beyanat, Yeni Asya’nın 1997 yıllarında başörtüsü yasağının hata olduğu ve orduya zarar vereceği yönündeki manşetlerini haklı çıkardı. Yeni Asya, özellikle “bin yıl sürecek” 28 Şubat 1997 sonrasında atılan manşetlerde başörtüsü ve irtica gibi konularda ordunun milleti rahatsız edecek tarzda tavır alarak tartışmalara müdahil olmasının, en başta TSK’ya zarar vereceğine dikkat çekmişti. 24 Mart 1997 tarihinde atılan “Başörtüsü yasağı orduya zarar verir” manşeti, istifacı tuğamiral Ertürk’ün “Hata yaptık. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin morali bozuk” cümleleriyle 13 sene sonra ikazların doğruluğunu ortaya koymuyor mu?

BAŞÖRTÜSÜNDE HATA YAPTIK

Aradan geçen yıllar sonrasında başörtüsü konusunda hata yaptıkları itirafında bulunan tuğamiral Ertürk, yasağın kendilerini nasıl etkilediğini, orduya nasıl zarar verdiklerini anlatırken, “Yıllarca büyük hatalar yaptık. Yıllarca bu başörtüsü meselesine taktık. Kendimize küvezler yarattık. Dışarıya hiçbir katkımız olmadı” dedi. Ertürk, başörtüsünü engellemeleri sebebiyle ordunun karşı karşıya kaldığı durumu ise şöyle özetledi: “Başörtü meselesi yasakladıkça, engelledikçe demokrasi mücadelesine döndü. Hata yaptık. Türk Silâhlı Kuvvetlerini morali bozuk.”

İrticanın kaynağı

İstİfacI Tuğamiral Ertürk, “Bu kesim” diye adlandırdığı, sözde ordunun aleyhine yayın yapan gazetelerde, 28 Şubat’ın mimarının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olduğu yönünde bir algı olduğunu belirterek, bunun sebebinin Güven Erkaya’dan kaynaklandığını iddia etti. Ertürk, irticanın kaynağı ile ilgili olarak ilginç cümleler kurarken de şunları söyledi: “İrtica, S. Arabistan, İran kaynaklı diye düşünürseniz hata yaparsınız. Bizde irticanın kaynağı Batı. Türkiye’yi dindarlaştırmaya çalışan Batı. Türkiye’yi transformasyona uğratmaya çalışıyorlar.”

22.09.2010


 

Din-devlet ilişkileri çözüme kavuşturulmalı

Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, anayasa değişikliği paketinin kabul edilmesinin vesayetçi demokrasiden normal bir demokrasiye geçiş için de ilk adım olduğunu ifade etti.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ali Fuat Başgil Hukuk Fakültesi’nin 2010-2011 eğitim-öğretim yılının ilk dersini vermek üzerine Samsun’a gelen Prof. Dr. Ergun Özbudun, konuşmasında, anayasa değişikliği ve koparılan siyasi gürültünün temel sebepleri hakkındaki tesbitlerini anlattı. Prof. Özbudun, 1982 Anayasası’nın anti demokratik ve gayri temsili yöntemlerle yapılmış ve topluma dayatılmış bir anayasa olduğunu ifade etti.

Anayasa değişikliğinin, bu mânâda olumlu ve başarılı neticelerinin görüleceğine inandığını ifade eden Özbudun, “Anayasa değişikliği paketini esas itibariyle olumlu buluyorum. Paketi demokratik yönden gelişme olarak görüyorum. Mühim olan buradan sonra nereye gideceğimizdir. Umarım herkes gerekli dersleri çıkarmıştır. Daha geniş uzlaşmaya dayanan, daha demokratik bir anayasanın yolu açılmıştır. Ben değişikliğin yeni anayasa arayışını kolaylaştıracağı kanaatindeyim. Birçoklarının zorlaştıracağı iddiasına katılmıyorum. Önümüzdeki aylar bu çabanın ne kadar başarılı olacağını gösterecektir. Hepimiz şu an bekle ve gör durumundayız” dedi.

ANAYASA, TEKNİK OLARAK 3 GÜNLÜK İŞ

Türkiye’nin içinde bulunduğu bütün sorunların kökünde, siyasî bölünmenin yattığına dikkat çeken Prof. Dr. Ergun Özbudun, makul noktada buluşulması halinde yeni anayasaya ilişkin metinlerin teknik formül kısmının 2-3 günde halledilebileceğini bildirdi. Ülkede din ve vicdan özgürlüğüne dair büyük hak mahrumiyetlerinin yaşandığını ve anayasal çerçevede insan hakları ihlâlleri yapıldığını söyleyen Prof. Özbudun, “Din-devlet ilişkileri, geniş çerçevede ele alınıp kalıcı olarak çözüme kavuşturulmalıdır. Bütün toplumun temel sorunu olan din ve vicdan hürriyeti getirilmedir. Sivil-askerî otorite ilişkisi konsensüs ile kesinleştirilmelidir” değerlendirmesinde bulundu.

22.09.2010


 

Almanya vizesi imajına zarar veriyor

AlmanTürk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) Başkanı Franz G. Koller, Almanya’nın mevcut vize uygulamasının, Türk toplumunu yabancılaştırmanın yanı sıra Almanya’nın bugüne kadar süregelen olumlu imajına da giderek daha fazla zarar vermeye başladığını bildirdi.

AHK’nın ‘’Vize Konusunda Kolaylıklar’’ konulu öneri paketinin kamuoyuyla paylaşıldığı basın toplantısında konuşan Koller, vize konusunun yeni olmadığını belirterek, uzun süreden beri yetkili Alman makamlarıyla temaslar yürüttüklerini, bazı ilerlemeler kaydettiklerini, ancak bugüne kadar olumlu yönde belirgin bir sonuç alınamadığını söyledi. Koller, konuyu Türkiye’yi ziyaret eden yüksek düzeyli Alman politikacıların da bildiğini ifade ederek, Almanya Başbakanı Merkel’in, ilkbaharda Türkiye’ye yapmış olduğu gezi sırasında vize konusunda olumlu düzenlemeler yapılacağı konusunda ümit vermesine karşın bugüne kadar herhangi bir ilerleme sağlanamadığını kaydetti. Artık Türk firmaları ve onların Alman iş ortaklarından gelen şikayetlerin giderek arttığına işaret eden Koller, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Firmaların mevcut koşullarda ticari temasları için Almanya dışındaki ülkeleri tercih edecekleri doğrultusundaki açıklamalar giderek daha belirgin hale geliyor. En yeni istatistikler, Almanya’nın artık Türk ekonomisine sağladığı katkının birçok diğer rakip ülkeye kıyasla düşük düzeyde kaldığını ortaya koyuyor. Bu nedenle yetkili Alman bakanın Türkiye’ye yapacağı ziyareti bir fırsat kabul ederek Türk iş adamlarının seyahat koşullarının acilen kolaylaştırılması gerekliliğini bir kez daha dile getirmek istiyoruz.’’

VİZE KONUSUNDA TEKLİF PAKETİ

AHK Başkanı Franz G. Koller, vize konusunda yaşanan zorlukları şöyle sıraladı: ‘’Bir ay sonrasına varan randevu süreleri, vize başvuru formuna eklenmesi gereken 15 belge ve ek belge talepleri aşırı bürokratik işlem ile 60 avro vize işlemi ile aracı kurumların talep ettikleri ek ücretler nedeniyle artan maliyet yükü. Diğer Schengen devletlerine kıyasla reddedilen vize başvuruları oranının yüksek sayısı. Almanya’nın vize başvurularını reddetme oranının yüzde 12,8, Fransa’nın yüzde 6 ve İtalya’nın ise yüzde 1,1 düzeyinde bulunuyor. Vize başvurusunun reddine ilişkin gerekçelerde şeffaflık olmaması ve red durumunda vize ücretlerinin iade edilmemesi. Bir yıllık vize alanlara diğer başvurularında uzun süreli vize tahsis edilmemesi. Kişilerin ne tür bir vize talep etmeleri gerektiği konusunda yaşanan karmaşa.’’

22.09.2010


 

Ali Nesin de 12 Eylülcüleri mahkemeye verdi

Prof. Dr. Ali Nesin İzmir’de 12 Eylül darbesinin yetkililerini mahkemeye verdi. Prof. Dr. Nesin darbenin komutanları, MİT ve Emniyet yetkilileri, polisler, valiler hakkında suç duyurusunda bulundu. İzmir’de 12 Eylül’le ilgili suç duyuruları tek dosyada birleştiriliyor, dosyayla Savcı Faruk Çalışkan ilgileniyor.

12 Eylül’de gerçekleşen referandumla, anayasada darbecileri yargılanmaktan koruyan geçici 15. madde kaldırılmıştı. Nesin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek darbeyi planlayıp gerçekleştiren beş generalin yanı sıra dönemin başbakanı Bülend Ulusu, bakanlar kurulu üyeleri, sıkıyönetim komutanları, il ve ilçelerdeki askeri yetkililer, polis yetkilileri, valiler, MİT yetkilileri ve işkenceyle suçlanan polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Nesin bu kişileri “Darbe yapmak, anayasayı değiştirmek, hükümeti yıkmak, sistemli bir şekilde planlayarak ve tasarlayarak insan öldürmek, kasten yaralamak, işkence yapmak, eziyet etmek, hürriyetten yoksun bırakmak, cinsel saldırıda bulunmak”la suçladı. (bianet.org)

22.09.2010


 

3 bin iş adamı İstanbul'a geliyor

MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, 13. MÜSİAD Fuarı ve 14. IBF Kongresiyle ilgili olarak, ‘’Bu iki faaliyet, İslâm dünyasındaki en büyük ticari ve entelektüel organizasyonu temsil ediyor’’ dedi.

Vardan, İstanbul’da 6-10 Ekim 2010 tarihleri arasında yapılacak olan fuar ile kongrenin tanıtım toplantısında, IBF Kongresi’ni bu yıl Haliç Kongre Merkezi’ne aldıklarını, fuarın yine CNR’da gerçekleştirileceğini belirtti. Şu ana kadar Mısır, Fas, Cezair, Irak ve Pakistan’ın her birinden gelecek heyetlerde, 200’er kişiden fazla iş adamından ve toplamda da 3 bini aşkın işadamından teyit aldıklarını ifade eden Vardan, ‘’Hedeflediğimiz 3 bindi, şimdiden bu rakamı geçtik. Bu organizasyonun en büyük özelliği İslam iş dünyasını buluşturan dünyadaki en büyük organizasyon olması. Bir başka deyişle, bu iki faaliyet, İslam dünyasındaki en büyük ticarî ve entellektüel organizasyonu temsil ediyor. Burada sadece iş konuşulmuyor, İslam aleminin sorunları seçilerek tartışılıyor, çözüm getirilmeye çalışılıyor’’ dedi. Bu yılki organizasyonda ‘’İslâm Konferansı Teşkilâtı üyesi ülkelerin kalkınmasında teknolojinin önemi’’ konusunu üç ayrı oturumda tartışacaklarını söyleyen Vardan, organizasyona Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağını, ayrıca bazı ülkelerin yetkilileriyle ikili anlaşmalar imzalayıp, ticaret imkânlarını da artırmaya çalışacaklarını vurguladı.

22.09.2010


 

Bölgemizde nükleer silâh istemiyoruz

BM toplantıları çerçevesinde New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Amerikan Associated Press (AP) haber ajansına verdiği demeçte, BM Genel Kurulu’nda 23 Eylülde yapacağı konuşmada, Ortadoğu’nun tamamıyla silâhlardan arındırılması çağrısında bulunacağını belirterek, ‘’Bölgemizi nükleer silâhlardan arınmış olarak görmek istiyoruz.

Bölge böyle bir tehdit altında kalmamalı’’ ifadesini kullandı.

AP ajansı, Gül’ün sözlerinin bölge ülkelerinden İsrail’in nükleer silahlarını da kapsadığına işaret ederek, İsrail’in sahip olduğu nükleer silâhların gündeme getirilmesine yönelik her hareketin, İsrail-Filistin görüşmelerinin yeniden başladığı bugünlerde ortalığı karıştırma potansiyeli taşıdığı görüşünde olan Washington yönetimini kızdırmasının kuvvetle muhtemel olduğu yorumunda bulundu.

Verdiği demeçte, İran’ın nükleer programına da değinen Gül, Türk yetkililerin, İran’ın tamamen barışçıl bir nükleer programa sahip olduğunu varsaymadıklarını ancak yine de elde delil olmadan İran’ı nükleer silâh edinmeye çalışmakla suçlamanın da doğru olmayacağını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, ‘’İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu yetkililerine karşı şeffaf olmasını istiyoruz. Türkiye, bu soruna barışçı ve diplomatik bir çözüm getirilmesini arzu ediyor’’ diye konuştu.

İSRAİL’İN GAZZE’YE YARDIM

GÖTÜREN GEMİLERE SALDIRISI

Verdiği demeçte, Gazze’ye yardım götüren gemilere İsrail komandolarınca 31 Mayıs’ta düzenlenen ve biri Amerikan vatandaşı 9 Türkün ölümüyle sonuçlanan saldırıya da değinen Gül, sorununun en iyi şekilde uluslar arası hukuk çerçevesinde çözülebileceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Gül ‘’Sanki böyle bir olay olmamış gibi davranmak mümkün değil. Eski dünyada, eski zamanlarda, böyle bir olayın ardından savaş çıkardı. Ancak günümüz dünyasında uluslar arası hukuk gözönünde bulundurulmalıdır’’ dedi. Gül, “Bu, İsrail’e kalmış bir durum. Olayı yaratan onlar olduğu için yapmaları gerekeni yapmalıdırlar.” ifadesini kullandı.

New York’ta düzenlenen Clinton Küresel İnisiyatifi toplantısında verilen ara sırasında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile bir görüşme yapmasının beklendiği yönünde basında çıkan haberlere de değinen Gül, böyle bir görüşmenin hiç planlanmadığı karşılığını verdi.

22.09.2010


 

Iraklı Kürtlerden PKK'ya: Silâh bırakın

Irakli Kürtlerden terör örgütü PKK’ya, ‘’Eylemsizlik sürecini süresiz uzatın ve silâh bırakın’’ çağrısı yapıldı.

IKYB Siyasî Büro Sözcüsü ve Basın Bürosu Sorumlusu Azad Cundiyani, Süleymaniye’de yayımlanan ‘’Kürdistani Nwe’’ gazetesine yaptığı açıklamada, PKK’nın eylemsizlik kararını uzatmasının ve silâh bırakmasının hem Kürtler, hem de örgüt için en doğru karar olduğuna dikkat çekti. IKYB’nin Siyasî Büro Sözcüsü Azad Cundiyani, referandum sonrasında Türkiye’de ‘’Kürt meselesi’’nin demokratik açıdan çözümüne yönelik olumlu bir havanın ortaya çıktığına işaret ederek, ‘’PKK, yeniden terör eylemlerine başladığı takdirde hiçbir çıkar elde edemeyecek, tam tersine büyük zarar görecektir. PKK’nın tekrar silâhlı eylemlere yönelmesi durumunda, Türkiye’nin bu eylemlere tepkisinin çok daha sert ve şiddetli olması beklenmektedir. Bu nedenle, PKK’nın yeniden silâhlı eylemlere başlaması, Türk ordusunun örgüte yönelik operasyonları açısından önemli bir fırsat ve gerekçe oluşturacaktır’’ dedi.

22.09.2010


 

Tansel Çölaşan'a dâvâ

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bir panelde, ‘’Anayasa referandumunda evet oyu kullananların gaflet, dalâlet ve ihanet içinde olduğunu söyleyerek, kendisine hakaret ettiği’’ iddiasıyla Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan’a 5 bin TL’lik manevî tazminat dâvâsı açtı.

Gökçek’in avukatı Fatih Atalay’ın açtığı dâvânın dilekçesinde, Çölaşan’ın, Hatay’da düzenlenen ‘’Türkiye Nereye Gidiyor?’’ başlıklı panelde, ‘’12 Eylül 2010’daki referandumda ‘evet’ oyu kullananların gaflet, dalâlet ve ihanet içinde olduğunu söylediği’’ kaydedildi. Gökçek’in, referandumda ‘’evet’’ oyu kullandığı ifade edilen dilekçede, Çölaşan’ın her ne kadar genelleme yaparak konuşmuş olsa da, ilk etaptaki muhataplarından birinin Gökçek olduğu savunuldu. Dilekçede, ‘’Gökçek’in, Çölaşan’ın beyanındaki hakaretlerden etkilendiği, rahatsızlandığı ve üzüntü duyduğu’’ kaydedildi. Herkesin, Gökçek’in ‘’evet’’ oyu kullandığını bildiğine dikkat çekilen dilekçede, Çölaşan’ın, sözleriyle Gökçek’in kişilik haklarını ihlâl ettiği savunuldu ve 5 bin TL manevî tazminat talep edildi.

22.09.2010


 

Birinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsında 158. duruşma

Bİrıncı ‘’Ergenekon’’ dâvâsının 158. duruşması yapıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde oluşturulan salonda görülen dâvânın dünkü duruşmasına, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 19 tutuklu sanık katıldı. Tutuklu sanıklar Ergün Poyraz, Erkut Ersoy ve İsmail Yıldız ise duruşmaya gelmedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, şahit olarak dinlenmesine karar verilen ve izleyiciler arasında oturan Alparslan Arslan’ın annesi Porsor Arslan’ı duruşma salonundan dışarı çıkarttı. Duruşma, önceki günkü oturumda tanık sıfatıyla ifadesi alınan sanık Alparslan Arslan’ın babası İdris Arslan’a üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun sorularını yöneltmesiyle devam etti.

22.09.2010


 

‘Mesleksizlik’ büyük problem

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun vizyonlarının artık değiştiğini ifade ederek, ‘’Siyasetçilerin ‘Seni Doğu’ya sürgün ederiz’ sözü bizim lügatımızda yoktur. Buralar sürgün yeri olmaktan çıktı’’ dedi.

Doğu Anadolu’nun gelişmesi için ellerinden gelen tüm gayreti gösterdiklerini ifade eden Bakan Çağlayan şunları kaydetti:‘’Türkiye’deki işsizlik konusundaki temel sorun ‘mesleksizlik’. Bunu ben kitaptan okumadım, 27 yıl yaşadım. fabrikamda çalıştıracak işçi bulamadım. Bu konuda artık biz gerekli çalışmaları yapıyoruz. Kurslar açtık. İzmir’de iş yapacaklar için kurs konuları farklıdır, Elazığ’dakiler için farklı.Doğu Anadolu Projesi (DAP), Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve Konya Ovası Projesi (KOB) önemli projelerdir. Bu projelerde kalkınma ajanslarının yeri gerçekten önemlidir. Fırat Kalkınma Ajansı’na üye olan Elazığ, Malatya, Bingöl ve Tunceli illeri bunu iyi kullanması lazım. Ajansın 11 milyon lira proje bütçesi var. Bu konuda ‘Un, şeker, yağı’ biz verdik ‘Helvayı’ siz yapacaksınız.’’

22.09.2010


 

Dursun Çiçek AİHM’e başvuracak

’İrtıcayla Mücadele Eylem Planı’’ dâvâsının tutuklu sanığı Kurmay Albay Dursun Çiçek’in kızı ve aynı zamanda avukatı İrem Çiçek, müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi amacıyla için 22 Eylülde 300 bin avro manevi tazminat talebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuracaklarını söyledi.

İrem Çiçek, yaptığı açıklamada, Dursun Çiçek aleyhine aylarca karalama ve peşinen onu suçlu ilân etme kampanyalarının düzenlendiğini ifade ederek, bunun sonucu oluşan mağduriyetin bir nebze olsun giderilmesi amacıyla 300 bin avro manevî tazminat talep edeceklerini ifade etti. Çiçek, AİHM’e sunulacak dilekçenin hazır olduğunu, AİMH’e başvurunun 22 Eylül’de yapılacağını kaydetti.

22.09.2010


 

“Bediüzzaman tır’ı” padişahlar şehrindeydi

GAZETEMİZİN, Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 50. yılı dolayısıyla hayata geçirdiği Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır’ı Bursa’da da büyük bir heyecan ve coşkuyla karşılandı.

Cesim Aydın, Osman Zengin ve İhsan Paşalıoğlu Bediüzzaman Tır'ını Bursa girişinde “Nurun avukatı şehrimize geldi” diyerek karşıladılar. Tarihî Bursa şehrinin ana caddelerinde bir şehir turu atan Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır’ının son durağı Bursa Fomara Meydanı oldu. Edirne’den başladığı tanıtım turunda Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale ve Balıkesir illerini ziyaret ettikten sonra Bursa’nın merkezindeki büyük mitinglerin yapıldığı Fomara Meydanında halkla buluştu.

Osmanlının kadim başşehri Bursa Bediüzzaman Hizmet Tır'ını bağrına bastı. Bursalıların merakla takip ettiği programın açılış konuşmasını yapan Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşcı, Türkiye’nin Bediüzzaman’ın eğitim modeliyle mutlaka tanışması gerektiğini söyledi. Recep Taşcı, Bediüzzaman’ın ülkenin meselelerine çözüm üretmek için yüz sene önce ortaya koyduğu fikirlerin tazeliğini koruduğunu sözlerine ekledi.

Yeni Asya Bursa Temsilciliği adına konuşan Yeni Asya Derneği Başkanı Dr. Orhan Kaşlıoğlu, insanı insan yapan değerin ilim olduğuna dikkat çekerek, “Bediüzzaman insanların ilimle tekâmül ettiklerini söyüyor. İnsanı ve kâinatı okumak için imanlı şuurlu bireylere ihtiyaç var. Bediüzzaman, İnsan nedir, bu dünyada vazifesi nedir? gibi sorulara cevap verdi” dedi. Son asırda insanlığın manevî değerlerini kaybederek manevî bir bunalım geçirdiğine işaret eden Dr. Kaşlıoğlu, Bediüzzaman’ın “din ve fen ilimlerini barıştırdığına” vurgu yaptı. Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu fikirlerle insanlığın problemlerine çareler ürettiğine işaret eden Kaşlıoğlu, Risâle-i Nurların toplumsal sıkıntıların aşılması için önemli bir fırsat olduğunu kaydetti.

İslâm Yaşar ve İbrahim Özdabak da Bursa’daydı

Bediüzzaman Beşlemesiyle Yeni Asya okurunun gönlünde taht kuran yazarımız İslâm Yaşar, Bediüzzaman Tır'ının konuşlandığı alanda kitaplarını imzalayıp okurlarıyla sobet etti. Günlük çizgileriyle Yeni Asya okuyucularının hafızalarında derin izler bırakan karikatüristimiz İbrahim Özdabak da karikatürlerini imzalayıp Bursalı hayranlarıyla sohbet ettti. İslâm Yaşar ve İbrahim Özdabak, tır programına farklı bir hava kattı. Yeni Asya Bursa Temsilciliği’nin Fomara Meydanına açtığı kitap standında başta Risâle-i Nur Külliyatı olmak üzere Yeni Asya Neşriyat imzalı kitaplar Bursalı kitap severlerin beğenisine sunuldu. Kitap severler standlara yoğun ilgi gösterdi. Hizmet Tır'ı yolculuğu boyunca uğradığı her durakta olduğu gibi Bursa’da da duâlarla karşılanıp, duâlarla uğurlandı.

Yol boyunca tırı gören vatandaşlar dikkatle incelerken Bediüzzaman Hazretlerini ve Risâle-i Nurları bilenler takdir duygularını ifade ediyor. Bediüzzaman Hazretlerini ve Risâle-i Nurları tanımayanlar da görevlilerden bilgi alıyor.

Tır'ı ziyaret eden vatandaşlara Bediüzzaman Kimdir?, Aydınlar Konuşuyor, Bediüzzaman’ın Eğitim Modeli ve 5. Ulusal Risale-i Nur Kongresi Sonuç Deklarasyonlarını içeren broşürler dağıtılıyor. Dağıtılan materyalleri alan vatandaşlar büyük bir merakla inceliyor. Program, Tır'ın uğradığı mekânlarda Nur Talebelerinin bir araya gelip hasret gidermesine de vesile oluyor.

Bediüzzaman’ın talebeleri tırı ziyaret etti

BEDİÜZZAMAN Hazretlerini görüp, dersini dinleme şerefine nail olan Bursalı Nur Talebeleri Erdoğan Utangaç ve İsmail Doyuk da ilerlemiş yaşlarına rağmen Bursa Fomara Meydanına gelerek Bediüzzaman Tır'ını selâmladılar. Her iki Nur Talebesi Bediüzzaman Tır’ını Bursa’da ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Erdoğan Utangaç, Üstad’ın Erdoğan olan adını Rıdvan olarak değiştirdiğini o günden bugüne hep Rıdvan adını kullanmayı tercih ettiğini, Nur Talebelerinin kendisini Rıdvan Utangaç olarak tanıdıklarını ifede etti.

Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır'ı BURSA'da (FOTO GELERİ İÇİN TIKLAYINIZ)

MUSTAFA GÖKMEN / BURSA

22.09.2010


 

BEDİÜZZAMAN YÜZ YIL SONRA İKİNCİ KEZ İZMİT’TE

Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırının dünkü durağı İzmit’ti.

İzmit Programı bugüne kadar yapılan en güzel, en görkemli program oldu. Programa İzmit Belediye Başkanı Dr. Nevzat Doğan da katılarak bir konuşma yaptı. Yazarımız İslâm Yaşar da yaptığı konuşmada Bediüzzaman’ın tır ile birlikte tam yüz sene sonra ikinci kez geldiğini ifade etti. BEDİÜZZAMAN TIR'I NE GÜN, NEREDE? 22 Eylül 2010 Çarşamba (bugün) Düzce 23 Eylül 2010 Perşembe Bolu 23 Eylül 2010 Perşembe Karabük 24 Eylül 2010 Cuma Kastamonu 25 Eylül 2010 Cumartesi Ankara 26 Eylül 2010 Pazar Çorum 26 Eylül 2010 Pazar Sungurlu

Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır'ı İZMİT'te (FOTOĞRAF GALERİSİ)

22.09.2010


 

ÖSYM Başkanı istifa etti

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan başkanlıktan istifa etti. Yarımağan, son günlerde KPSS ile ilgili iddialar konusundaki gelişmeler üzerine başkanlık görevinden ayrıldığını kaydetti.

ÖSYM Başkanı istifasını sundu

Öğrencİ Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan’ın başkanlıktan istifa ettiği öğrenildi. Yarımağan, son günlerde KPSS ile ilgili iddialar konusundaki gelişmeler üzerine başkanlık görevinden ayrıldı. ÖSYM Başkanlığı’ndan istifa eden Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 6 yıldır bu görevi sürdürüyordu. Alınan bilgiye göre, Prof. Dr. Yarımağan, kurulduğu 1974 yılından bu yana ÖSYM’de çeşitli görevlerde bulundu ve Ekim 2004 yılında başkanlığa getirildi. 1942 de Kilis’te doğan Ünal Yarımağan, 1962 yılında Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra yüksek öğrenimini Fransa’da sürdürdü ve elektronik yüksek mühendisi diplomasını aldı. 1970-77 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezi’nde proje koordinatörü olarak görev yapan Yarımağan, 1983 yılında bilişim sistemleri dalında doçentlik unvanı aldı ve 1989 yılında bilgisayar bilimleri anabilim dalında profesörlüğe yükseldi. Ünal Yarımağan, 1977 yılından itibaren çalıştığı Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde 1991-2003’de bölüm başkanlığını yürüttü. Yarımağan, üniversitesi adına birçok kamu kuruluşunda bilişim projesine katıldı.

22.09.2010


 

Evet, okulda şiddet var!

Eğİtİm ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim- Sen) yayınladığı “2010- 2011 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” raporunda, okullarda çocuğa yönelik şiddetin yaygınlığı ortaya kondu.

Sendika her öğretim yılı başında olduğu gibi bu yıl da okulların açıldığı gün eğitimin durumuna ilişkin raporunu açıkladı. Eğitim - Sen raporu hazırlamak için saha araştırması ve eğitim görevlileriyle anket yaptı. Ankette 500 eğitim görevlisine sorular yöneltildi; okullardaki sorunları anlatmaları istendi. Ankete katılanlar sorulara çoktan seçmeli yanıtlar verdi; katılımcılardan “Böyle bir sorun hiç yok” şıkkından başlayıp, “Çok büyük bir sorun” sıkkına uzanan altı farklı seçenekten bir veya birkaçını işaretlemeleri istendi.

“Şİddet sorun” dİyenler % 76.5 “Öğrencilere dayak ve şiddet okulunuzda ne kadar büyük bir sorun?” sorusuna ankete katılanların yüzde 51.39’u “böyle bir sorun hiç yok” cevabını verdi. Aynı soruyu katılımcıların yüze 20.76 “çok küçük bir sorun”, yüzde 27.85’i “sorun var”, yüzde 17.97’si “ara sıra sorun oluyor”, yüzde 5.57’si “büyük bir sorun”, yüzde 4.30’u “çok büyük bir sorun” diye cevapladı. Bu hesaba göre okullarında çocuğa yönelik dayak ve şiddetin, “çok küçük”ten “çok büyük”e kadar uzanan bir sorun olduğunu düşünenlerin toplam oranı yüzde 76.45’u buluyor.

Eğİtİmcİlerİn yüzde 100’ü “hakaret var” dİyor

“Öğrencilere yönelik hakaret ve aşağılama okullarınızda ne kadar büyük bir sorun” sorusuna ise eğitim görevlilerinin yüzde 36.09’u “Böyle bir sorun hiç yok”; 21.30 “çok küçük bir sorun”, yüzde 42.61’i “sorun var”, yüzde 22.56’sı “ara sıra sorun oluyor”, yüzde 12.53’i “büyük bir sorun”, yüzde 7.52’si “çok büyük bir sorun” cevabını verdi. Her ne kadar katılımcıların 36.09’u “Böyle bir sorun hiç yok” cevabını işaretlediyse de katılımcılar bir değil birkaç şık işaretleyebildiği için, katılımcıların yüzde yüzü okullarında çocuklara yönelik hakaret ve aşağılamayı bir sorun olarak tesbit etti.

22.09.2010


 

Öğretmen adaylarına ayrı sınav geliyor

Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın (KPSS) öğretmen adaylarının yeterliliğini tesbit etmekte uygun olmadığı düşünülen Millî Eğitim Bakanlığı’nda (MEB), KPSS’de soru sızdırıldığına ilişkin iddialar gündeme gelmeden önce başlatılan çalışmada, öğretmen alınacak branşlara göre ayrı ayrı sınav yapılması öngörülüyor.

Bu konuda fizibilite çalışması yapılan Bakanlıkta, öğretmen adaylarının branşlarına göre düzenlenecek sınava girmesi ve bu sınavın sonuçlarına göre öğretmen alımı yapılması, sınavı Bakanlığın gerçekleştirmesi düşüncesi ağırlık kazanıyor.

Öğretmenlikte 76 ayrı branş bulunduğu ve bu branşların her biri için ayrı sınav düzenlenmesinin sıkıntı oluşturup oluşturmayacağı konusunun tartışıldığı Bakanlıkta, Seviye Belirleme Sınavları’nın yanı sıra başta Motorlu Taşıtlar Sürücü Sınavları ile diğer birçok kurumun sınavını gerçekleştiren Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün altyapısının bu sınavları yapmaya uygun olduğu belirtiliyor. Öğretmen adaylarına yönelik sınavın MEB tarafından yapılması için yasal değişiklik gerekiyor, çünkü ilk kez devlet memuru olacakların KPSS’ye girmesi şartı bulunuyor. Öğretmen adaylarının KPSS yerine MEB tarafından ayrı bir sınavla öğretmen olarak alınabilmesi kanun değişikliğini zorunlu kılıyor.

KPSS, ilk olarak Devlet Memurları Sınavı (DMS) adıyla 1999 yılında uygulanmaya başladı ve sınav 2002 yılında KPSS adını aldı. Öğretmen adayları, memur alımları DMS ve KPSS sonuçlarına göre alınmadan önce sadece yaptıkları başvurularla ve başvuru şartlarını taşıyıp taşımadığı kontrol edilerek öğretmenlik için başvurabiliyorlardı. DMS ve KPSS, getirildiği günden bu yana ÖSYM tarafından uygulanıyor.

KPSS bir an önce yapılmalı

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, kopya iddiaları dolayısıyla iptal edilen Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın (KPSS) bir an önce yapılması gerektiğini söyledi. Şahin, öğretmen adaylarının bir suçu olmadığını ve adaylardan yeniden harç alınmaması gerektiğini ifade etti. Şahin, “Hükümetimizden, Millî Eğitim Bakanlığımızdan ve YÖK’ten Meclis başkanı arkadaşları olarak bir istirhamım var; lütfen sınavı bir an önce yapın! 280 bin öğretmen adayımızın girecekleri bu yeni sınavda harç almayın. Bu insanların ne kabahati var? Zaten mağdur oldular, atamaları gecikti. Yeniden bir sınava hazırlanmanın stresini yaşıyorlar. Bu sınavı yapan kuruluşlarımız daha dikkatli olmalıydılar. Bu kopya skandallarına yol açmamalıydılar” ifadelerini kullandı.

22.09.2010


 

Öğrencilere kariyer planlama projesi

Orta öğrenim öğrencilerinin yetkinliklerini ve meslekî eğilimlerini tesbit ederek bireysel kariyer planlamalarına yardımcı olmak ve böylece doğru istihdamın ödünü açmak amacıyla Bahçeşehir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi yürütücülüğünde hazırlanan projenin pilot uygulaması 4 ülke ile birlikte İstanbul’da başladı.

İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğünden yapılan açıklamada, proje ile ‘’Yanlış istihdam ve işsizliğin önlenmesi amacıyla lise çağındaki öğrencilerin kariyer yönelimleri için etkin bir araç geliştirilmesi’’nin amaçlandığı belirtildi. Bahçeşehir Üniversitesi Mühendislik Fakültesinin yürütücülüğünde başlayan projede, 2 ulusal, 4 uluslar arası ortak bulunduğu, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile İstanbul Valiliğinin ulusal ortak, Yunanistan, Slovenya, Macaristan ve İngiltere’nin de uluslar arası ortaklar olduğu kaydedildi. Açıklamada öğrencilerin, meslek seçimi yaparken yaşadıkları zorlukları azaltmak ve kendi beceri ve ilgilerine göre meslek seçimlerini yapabilmelerini sağlamak için, etkin bir rehberlik gerektiğine işaret edildi.

22.09.2010


 

Konya-Ankara Hızlı Treni'nde sona gelindi

Konya-Ankara Hızlı Tren Projesi’nde, çalışmaların yoğun şekilde devam ettiği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, test sürüşleri devam ederken, 17 Aralık Şeb-i Arus için Konya’ya hızlı trenle gidebileceği bildirildi.

AKP Konya Milletvekili Hasan Angı, projenin Konya için büyük önem taşıdığını ancak sadece Konya-Ankara arasını kapsamadığını belirterek, ‘’Proje Konya’yı Eskişehir, Sakarya, Kocaeli, İstanbul ve Bursa’ya bağlayacak. Sonra İzmir’e, İzmir’den sonra da Antalya’ya, Mersin’e ve sınır ötesine taşıyacak önemli bir proje’’ dedi.

22.09.2010


 

Ağrı’da kaçak akaryakıt ele geçirildi

AğrI’nIn Gürbulak Sınır Kapısı’nda 4 günde 2 bin 650 litre kaçak akaryakıt ele geçirildi.

Konuyla ilgili Gürbulak Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü’nden alınan bilgilere göre, ekipler 4 gün içerisinde yurt dışından ülkeye giriş yapan 9 araç içerisinde yaptıkları aramada 2 bin 650 litre kaçak akaryakıt ele geçirdi. Konuyla ilgili gözaltına alınan araç sürücüleri Doğubayazıt Cumhuriyet Savcılığı’na sevk edildi. İran vatandaşı olan 5 kişiye yurt dışı çıkış yasağı konulurken, diğer şahıslar da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Araçlara ise el konuldu.

22.09.2010


 

‘Deprem Tırı’ yola çıktı

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) iş birliğiyle ‘’Deprem Tırı’’ndan yararlanılarak Batı Anadolu Fay Hatları’nda bulunan 10 il ve 14 ilçede 50 binden fazla kişiye deprem eğitimi verilecek projenin başlangıcı, Bursa’dan verildi.

DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, Şehir Meydanı’nda konuşlanan ‘’Deprem Tırı’’ önünde düzenlenen törende, Mayıs ve Haziran aylarında Kuzey Anadolu Fay Hattı yolculuğunu tamamlayan deprem simülasyon tırının, Eylül-Kasım döneminde Batı Anadolu fay hatlarını dolaşacağını söyledi.

22.09.2010


 

Türkler her yerde

Amerİka’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Asya ve Avustralya’ya dünyanın dört bir yanında yaklaşık 1,5 milyon Türk, ekmeğini yurtdışında kazanıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan alınan verilere göre, Türkiye dışında çalışan Türklerin sayısı 1,5 milyonu buldu. Türklerin 1 milyon 41 bin 835’i Batı Avrupa ülkelerinde, 48 bin 140’ı Türk Cumhuriyetlerinde, 143 bini ABD ve Kanada’da, 143 bin 991’i Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde, 30 bin 90’ı Avustralya’da, 33 bin 582’si Rusya ve diğer ülkelerde çalışıyor. Türklerin en çok bulunduğu ülkelerin başında gelen Almanya’da 564 bin 92 Türk çalışıyor. Fransa’da da 195 bin 794 Türk çeşitli alanlarda iş yapıyor.

22.09.2010


 

İslâm Merkezi diyaloğu arttırır

KENNEDY Havaalanı’nın yakınındaki bir otelde bir araya gelen Müslüman gruplarının liderleri, dinî hoşgörüsüzlükle mücadele için dinler arası diyalog çağrısında bulundu.

Müslüman liderler yaptıkları açıklamada, Müslümanların anayasal haklarını ve bütün inançlardaki Amerikalıların ülke içinde istedikleri yerde ibadethane kurmalarını savunduklarını belirtti. Liderler, 22-24 Ekim günlerinde, Müslümanların ibadethanelerini herkese açacakları ‘’Diyalog Haftası’’ yapılması çağrısında bulundu. Müslüman liderler zirvesine katılan arasında Kuzey Amerika İslâm Toplumu, Kuzey Amerika İslâm Camiası, Kuzey Amerika Müslüman İttifakı ve Amerikan İslâm İlişkileri Konseyinin temsilcileri de yer aldı. 11 Eylül terör saldırısı sonucu yıkılan ikiz kulelerin bulunduğu ve ‘’sıfır noktası’’ olarak adlandırılan bölge yakınında inşa edilmesi planlanan ‘’Park51-Cordoba Evi’’ adlı İslâm Kültür Merkezi’nin inşasına geçen Mayıs ayında izin verilmişti.

22.09.2010


 

Pakistan’a 7 TIR dolusu gıda yardımı

ÇİFTÇİLERDEN toplanan yardımlarla hazırlanan gıda paketleri Pakistan’a doğru yola çıktı. Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği ve Türk Kızılayı işbirliğiyle yapılan organizasyonda hazırlanan gıdalar Tarım Kredi Kooperatifleri iştiraki TAREKS AŞ’nin bakliyat paketleme tesisinden yüklendikleri 7 TIR ile Pakistan’a gönderildi.

TIR’ların hareketi öncesinde TAREKS AŞ’nin Etimesgut’ta bulunan paketleme tesisinde bir tören düzenlendi. Türk Kızılayı Yönetim Kurulu Üyesi Hayati Çetin’in de hazır bulunduğu törende konuşan Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürü Bedrettin Yıldırım, her kademedeki toplam 7 bin çalışanın ve Koop-İş Sendikasının desteği ile oluşturulan bir kaynağın gıdaya dönüştürülerek paketlendiğini aktardı.

Yıldırım, “Dağıtıma hazır şekilde paketlediğimiz gıdaları, Türkiye’mizin gurur kaynağı haline gelen Türk Kızılayı’na teslim ediyoruz. Gıda kolilerini; Kızılay’ın tırları aracılığı ile bu büyük felakete, Tarım Kredi Kooperatiflerinin, Türk çiftçisinin ve onlara hizmet edenlerin bir desteği olarak yola çıkarıyoruz. Her kademedeki çalışanımızın bu çorbada tuzu var. Bu sebeple emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Allah bir daha böyle bir felaket göstermesin, ama Pakistan’a ne yapsak azdır. Zira bizim en zor zamanımızda, Millî Mücadele zamanımızda hemen yanıbaşımızda olan Pakistan’dı. O büyük millet o gün bizim her türlü ihtiyacımızı karşılamıştı. Bugün sıra bizde. Biz de bu yardımla sorumluluğumuzu, görevimizi yerine getiriyoruz.” diye konuştu. Konuşmaların ardından, her biri 2,5 kg kuru fasulye, 2 kg nohut, 2,5 kg bulgur, 0,75 kg tuz, 5 kg un, 2,5 kg makarna ve 5 kg toz şekerden oluşan 20 kilo 250 gramlık gıda yardım kolileri ile yüklü TIR’lar afetzedelere ulaştırılmak üzere TAREKS AŞ paketleme tesisi önünden hareket etti. Yapılan yardım, her bir TIR’da 1050 adet olmak üzere toplam 7 bin 550 adet koliden oluşuyor. Maddî değeri toplam 285 bin TL’yi bulan yardım paketlerinin 25 bin liralık tutarı Koop İş Sendikasınca karşılandı.

22.09.2010


 

İrlandalılar, Osmanlı yardımını unutmadı

OSMANLI İmparatorluğu Padişahı Abdülmecit’in 163 yıl önceki yardımı, İrlanda ve Türkiye arasında dostluk köprülerinin kurulmasına vesile oluyor.

Güney İrlanda’nın başşehri Dublin’de düzenlenen bir gecede İrlandalılar, Türklerle bir araya geldi. Padişah Abdülmecit, kıtlık yaşayan İrlanda halkına 5 gemi tahıl ve bin altın lira değerinde yardımda bulunmuştu. Bugün İrlandalılar, kendi ülkelerinde yaşayan Türklerle iyi ilişkilere sahip. Bu çerçevede Dublin’de gerçekleşen geceye Türkiye’nin Dublin Büyükelçisi Altay Cengizer’in yanı sıra Osmanlı yardımının ulaştığı İrlanda’nın Drogheda Belediyesi encümenleri, Drogheda Spor Kulübü yöneticileri, yerel tarihçi ve ressamlar da katıldı. Gecede iki halk arasındaki mevcut dost ilişkilerin nasıl daha da geliştirilebileceği konuşuldu.

22.09.2010


 

Rusya bürokrasiden kurtuluyor

RUSYA Rusya Maliye Bakanı Aleksey Kudrin 2013’e kadar 100 bin bürokratın işine son vermeyi planladıklarını, böylece bütçenin 1,4 milyar dolar kazanç sağlayacağını açıkladı.

Gorki’de hükümet üyeleri ve Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’in görüşmesinde açıklamada bulunan Kudrin, “Üç yıl içinde 100 binden fazla sivil bürokratın işine son vermeyi planlıyoruz. Tüm bu kesinti ile toplam 43 milyar ruble (1,4 milyar dolar) tasarruf yapacağız” değerlendirmesinde bulundu. Medvedev’in Haziran’da aldığı karara göre bakanlıklar ve federal ajanslarda çalışan bürokratların sayısı yüzde 20 oranında azaltılacak. Hükümetin yaptığı planlamaya göre 2011 ve 2012’de yüzde 5’er, 2013’de de yüzde 10 oranında istihdam kısıtlamasına gidilecek.

22.09.2010


 

Cep telefonları yeraltında da çekecek

İNGİLTERE iki yıl sonra ev sahipliğini yapacağı olimpiyatlara yönelik hazırlıklarını telekomünikasyon sektöründe de sürdürüyor.

Cep telefonları ile iletişim, olimpiyatlar başlamadan önce yer altı ulaşım sistemlerinde de kullanılacak. Londra yerel yönetimi, yer altı tren hatlarının tamamında cep telefonu kullanılabilmesi için operatörlerle görüşmeler yaptı. Belediye, oldukça masraflı bu tür bir yatırımın getirisi konusunda endişelerini dile getiren şirketlere güvence de verdi. Proje için nihai anlaşma sağlanırsa, nispeten ucuz ancak güvenlik yönünden sıkıntı doğurabileceği ifade edilen klasik kablolama sistemi yerine, pahalı, mikro hücrelere sahip özel veri taşıyıcıları kullanılacak. Böylece örneğin olimpiyatları izleyen muhabirler, yer altında bir yerden başka bir yere giderken de haberlerini yazabilecek.

22.09.2010


 

Şeffaf uçak hayali

UÇAK üreticisi Airbus, tamamen şeffaf gövdeli yolcu uçağı üretmek için çalışmalar yaptığını duyurdu. Airbus Araştırma ve Teknoloji Departmanı Başkanı Axel Krein, geleceğin uçaklarının yolculara üzerinde uçtukları manzarayı 360 derece açıyla izleme imkânı vereceğini belirtti.

Alman Der Spiegel dergisine açıklama yapan Alex Krein, Airbus mühendislerinin yeni tasarlayacakları uçakta yolcuların gökyüzünde süzülüyormuş hissi içinde şehir ve tabiat manzarası izleyerek seyahat edeceğini anlattı. Airbus söz konusu uçakla ilgili planlarını “Gelecek, Airbus” başlıklı raporunda açıklandı. Rapor, şirketin mühendisleri 2050’de uçakların nasıl olmasını hayal ettiklerinden yola çıkılarak hazırlandı. Mühendislerin hidrojenle çalışacak, motor sesini azaltmak amacıyla uçağın kanatlarına değil, gövdesine yerleştirilen aerodinamik motorlara sahip ‘Cryoplane’ uçağı da tasarımı da ilgi çekici örneklerden biri.

22.09.2010


 

Kerimov: Afgan halkının değerlerine saygılı olunmalı

ÖZBEKİSTAN Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, Afganistan sorununun çözümünde, yerli halkın örf, adet, gelenek, görenek ve İslâmî değerlerine saygı duyulması gerektiğini belirtti. Özbekistan Cumhurbaşkanlığı basın bürosundan yapılan açıklamaya göre Kerimov, New York'ta devam eden Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı konuşmasında, Bin Yıllık Kalkınma Programına en ciddî engelin, savaşlar ve çatışmalar olduğunu belirterek, Afganistan’daki çatışmaların 30 yıldır bitmemesini örnek gösterdi. Afganistan'daki mevcut durumun, ülkede barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik alternatif yollar aramayı gerektirdiğini, bu çerçevede Özbekistan’ın 2008 yılında teklif ettiği, BM çatısı altında, Afganistan'a komşu 6 ülke ile ABD, Rusya ve NATO'dan oluşan “6 3 Bağlantı Grubunun” oluşturulmasının önemli rol oynayabileceğini kaydeden Kerimov, bu inisiyatifin esas gayesinin, “Afganistan;daki mevcut sorunun, Afgan halkı tarafından, istikrarın sağlanmasını isteyen ülkelerin desteğiyle çözülmesi” olduğunu ifade etti. “6 3 Bağlantı Grubunun”, Afganistan'da mücadele eden bütün güçlere, ülkede çatışmaların durdurulması ile barışın sağlanmasını öngören bir yol haritası önermesi ve bu çerçevede ülkedeki bütün güçlerle görüşmelere oturması gerektiğini belirten Kerimov, yol haritasında, Afganistan'a yapılacak ekonomik yardımların yanı sıra ülkede işsizlik ve fakirlikle mücadele konularının yer alması ve bu çerçevede Afganistan halkının örf adet, gelenek görenekleri ile İslâm diniyle ilgili değerlerinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

22.09.2010


 

Uşak halıları ABD yolcusu

UŞAK Belediyesi tarafından açılan halı dokuma kursunda üretilen halıların, ABD’ye satılacağı bildirildi. Uşak Belediye Başkanı Ali Erdoğan, bir süre önce restore edilen ve meslek edindirme kurslarında kullanılmak üzere hizmete açılan tarihî Dokur Evi’nde İş-Kur ortaklığıyla açılan Halı Dokuma Kursunda üretilen halıların, ABD’ye satılacağını söyledi. Uşak halı san'atını yeniden canlandırmak amacıyla açılan kursla ilgili genel bilgi veren Erdoğan, projenin başarıyla ilerlediğini söyledi. Şehrin kültürel mirasına sahip çıkmak ve işsizlikle mücadele kapsamında açılan kursa ilginin yüksek olduğunu kaydeden Erdoğan, ‘’Kursa katılan 20 kursiyer uzman eğiticilerden Uşak halısı dokumayı öğreniyor. Oluşturduğumuz halı dokuma tezgâhlarında Uşak halısı dokuyan kursiyerler bir süre sonra mezun olacak. Yaklaşık bir yıl içinde 150’ye yakın kişiyi eğitmeyi amaçlıyoruz. Eğitim alan bu kişilerin dokudukları halıları ABD’deki halı firmalarına satacağız. Uşak halısını pazarlamakla ilgili bir sorun yok. Çok üst düzey halı firmaları bizden halı almak istiyor. Umut ediyorum ki dokunan halılar yurt dışında marka değerini arttıracak, hatta tarihteki marka değerini bile aşarak önemli bir yere gelecek’’ diye konuştu.

22.09.2010


 

Tiyatro binasına minare diktiler

AVUSTURYA’NIN Salzburg şehrindeki Landestheater’in balkonu üç semavi dinin sembolleri ile dekore edildi. 1729 – 1781 yılları arasında Almanya’da yaşayan Gotthold Ephraim Lessing’in kaleme aldığı meşhur eseri “Nathan der Weise”den (Bilge Nathan) esinlenerek sahneye konacak oyun öncesi aralarında maket bir minarenin de bulunduğu üç semavi dinin sembolleri tiyatronun balkonuna yerleştirildi. Tiyatro oyununda Haçlı Seferleri dönemi ele alınarak, Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Museviliğin barış içinde bir toplumda yaşayabileceği tezi işleniyor. Tiyatro idarecileri yaklaşık iki buçuk metre uzunluğunda olan maket minareyi tiyatro binasının bir balkonuna yerleştirerek tiyatroseverlerin ilgisini çekmeye çalışıyor.

22.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.