Kültür-Sanat |
Halkımızın mizah kültürü çok ileri |
Sanatçının halkın değerlerine bakış açısı nasıl olmalıdır?
Yüzde doksanı Müslüman olan bir ülkenin sanatçısı halkının değerlerini kendine dost görmelidir, işte o zaman bütün dallarda dünya çapında sanatçı ve eserler meydana geldiğine şahit olacağız. Üzerinde yaşadığımız topraklar gerekli kültür birikimine sahiptir. Neden en iyi romancı, mimar, ressam, müzisyen bizim ülkemizden çıkmasın? Bunun yolu sanatçı ile halkın barışmasından geçer.
Sanatçıların kendi değerleriyle barışık bir şekilde eserler üretmesi bizim toplumumuzda nasıl algılanıyor sizce?
Sanatçı eserlerini halkı ve insanlığın mutluluğu ve gelişimi için meydana getirir. Toplumlar onunla etkilenir ve yücelirler. Bu açıdan bakıldığında dünyada kendi halkının değerlerine düşman bir sanatçı varlığı düşünülemez bile. Bizde bu durum biraz tersine işlenmiş. Sanatçı halkın değerleriyle savaşmak zorundaymış gibi algılanmış ve uygulanmış. Böylece halk ile bir kopukluk meydana gelmiş. Dünyada bestelenmiş en güzel müziklerin kilise müziğinden doğduğunu biliyoruz. Biz de dinî müzikle uğraşmak irticai faaliyet gibi takdim edilmiş. Sanatçıların işte bu olumsuzlukları bertaraf ederek halkla kucaklaşmayı sağlayacak eserler üretmesi gerekmektedir.
Kimleri beğeniyorsunuz çizer olarak? Öncelikle olgunlaşmış ve kişiliğini bulmuş çizgileri, kim tarafından çizildiğine veya görüşlerine bakmazsızın hayranlık ve gıpta ile seyrederim. Sanatçıların üslûp ve tarzları hakkında bir yorum yapmam. Nerede bir karikatür görsem mutlaka bakar, anlamaya çalışırım. Çok eski bir alışkanlığımdır. Şimdiki gibi internet yok o zamanlar. Gazete, dergi sayfalarını karıştırır karikatür arardım. Bu yüzden ilk göz ağrım Cemal Nadir ve Ramiz olmuştur. Kütüphanelerden mizah dergilerini arar bulurdum. Akbaba ve Mizah dergilerinin tamamını okumuşumdur. Sonraki yıllar Semih Balcıoğlu, Nehar Tüblek ve Vehip Sinan’ı takip eder oldum. Şimdilerde Salih Memecan, Haslet Soyöz ve Dağıstan Çetinkaya günlük arayıp baktıklarım arasındadır.
Bir çizerin günlük hayatı nasıl geçer? Diğer çizerleri bilmem, ama benim günüm erken saatlerde başlar. Gün doğmadan internetten gündem ve haberlere, meslektaşlarımın çizdiklerine bakarım. Her gün en az bir karikatür çizmem lâzım diye kendimi programladığım için sürekli espri bulmaya çalışırım. Aklıma gelenleri not alırım. Eskiz olarak çizerim. Gündemde yer alan konuların değişik yönleriyle kavramaya çalışırım. Saat 13’de hergün haber toplantımız olur. Bu toplantıda ertesi günkü gazetenin muhtevası konuşulur. Hızlı bir tempoyla herkes işine döner ve saat 16’ya kadar her şey bitmiş olur. Bu arada ben de karikatürümü çizer ve yayına hazır halde sayfa sekreterine teslim ederim.
Gündemi takip etmek mi gündemi oluşturmak mı, buna nasıl karar veriyorsunuz?
Yazar-çizer bana göre gündemi takip etmeli, gündem oluşturmak gibi bir vazifesi olmamalı. Bir konu hakkında yaptığı bir yorum okuyucunun hoşuna gidebilir veya kızdırabilir. Bununla ilgili polemikler yapılabilir. Ama o yorumum maksadı polemiklere yol açmak olmamalıdır. Meselâ dünyada karikatür krizi yaşandı. Bu aslında bir şebekenin gündem oluşturmak maksadıyla bir çizeri de kullanarak yaptığı bir provokasyondu.
Cafcafı nasıl buluyorsunuz? Cafcaftaki çizerlere önerileriniz nelerdir?
Mizah aslında ciddî bir iştir. Bütün siyasiler mizahı ciddiye alırlar. Bu yüzden mizahçılar da işlerini ciddî yaparlarsa başarı peşinden gelir.
Şu anda yerinize yetiştirdiğiniz bir çırak, usta v.b. var mı?
Basın hayatında bulunduğum 30 yıl içerisinde tanıştığım, çizer olmak isteyen gençlerle usta-çırak ilişkisi içine girmedim. Ancak onların eserlerinin yayınlanması ve önünün açılması için her türlü yardımı yapmaya çalıştım. Usta-çırak işi belki zanaat içinde geçerli olabilir; ama sanat işinde eşit şartlarda belki arkadaş olunabilir. (Genç Dergisi, Eylül 2010)
İbrahim Özdabak kimdir?
1957 Şebinkarahisar doğumlu, İsmail Avcı’nın resim, Zeki Kuşoğlu’nun grafik atölyesinde eğitim gördü. Resim öğretmenliği yaptı. Ordinaryüs Prof. Dr. Süheyl Ünver’in tezhip ve minyatür kurslarına devam etti. Topkapı Sarayı’nda açılan Karma Tezhip Sergisi’ne katıldı. Köprü dergisi, Nur dergisi, Büyük Gazete, Elif, Yeni Asya Gazetesi için çizdiği vinyet, portre, karikatür çalışmaları yayınlandı, ilk çizgilerinin yayın tarihi 1976’dır. 1980 yılında Can Kardeş çocuk dergisinin yayına hazırlanma aşamasında basın sektörüne adımını attı. Bu arada Gürbüz Azak ve Vehip Sinan gibi ustalarla çalışma imkânı buldu. 1982 yılında Yeni Asya gazetesinde günlük siyasî karikatürler çizmeye başladı. Yüzlerce derginin sayfa ve kapak tasarımlarını yaptı. Bugüne kadar 250’den fazla kitap kapağına imza attı. Karikatürlerini aksatmadan günümüze kadar devam ettirdi. Beş binin üzerinde karikatürü yayınlanmıştır. Dönem dönem çizgi bantlar yayınladı. Bunlar; Cici ile Bici, Çankaya Canavarı, Seçime Doğru’dur. Her Yüze Bir Tebessüm adıyla bir karikatür albümü (2007) yayınlanmıştır. |
20.09.2010 |
Cumalıkızık’ta restorasyon çalışmalarında sona gelindi |
BURSA’NIN 700 yıllık Osmanlı köyünü geleceğe aktaracak ‘3. Bin Yılda Yaşayan Osmanlı Köyü - Cumalıkızık Projesi’nde sona gelindi. Cumalıkızık’taki restorasyon Bursa Valiliği koordinatörlüğünde, Yıldırım Belediyesi, İl Özel İdaresi ve Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nce yürütülüyor. Tamamı 7 bölgeye ayrılarak toplam 169 adet binanın restorasyonu, 91 binanın da cephe sağlıklaştırma çalışmalarının yapılacağı projenin ilk etabı tamamlandı. Çalışmaların son durumunu görmek ve proje tarafları ile değerlendirme yapmak üzere Cumalıkızık’ı ziyaret eden Vali Şahabettin Harput, gelinen son noktayı değerlendirdi. Toplantı öncesinde basın mensuplarına açıklamada bulunan Vali Harput, Cumalıkızık’ın dünyada 3. bin yılda yaşayan bir köy olduğuna dikkat çekerek, “Osmanlı’yı kuran şehir Bursa’nın Cumalıkızık Köyü, Türkiye ve dünyada benzeri olmayan, yaşayan bir kültürün bütün özelliklerini kendi dokusu ve güzelliği ile sürdürmeye devam ediyor. Cumalıkızık’ın aynı zamanda Kültür Bakanlığı tarafından UNESCO’nun korunacak ‘Kültür Mirası Listesi’nde yer alması ve önümüzdeki dönemde buranın asıl listeye girmesi büyük önem arz ediyor” dedi. |
20.09.2010 |