03 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Çevre kirliliği çocukları daha fazla etkiliyor

SAKARYA Üniversitesi (SAÜ) Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nursan Dede Çınar, bir çocuğun solunum yolu ve akciğerlerinin adölesan dönemine kadar gelişim sürecinde olduğunu söyledi.

Çınar, “Bu süreçte zararlı çevresel etkenlere maruz kalınması solunum sisteminin gelişimini sınırlayabilir” dedi.

Çınar, çocukların çevresel risklerde yetişkinlerden daha hassas olduklarını söyledi. Çocukların çevreden daha çok etkilenmelerine yol açan biyolojik ve davranışsal farklılıkları bulunduğunu ifade eden Çınar, şöyle konuştu: “Erişkinlere zararsız olan bir takım kimyasallar çocuklar açısından çok tehlikeli olabilir. Çocuklar, hücrelerinin hızlı çoğaldığı ve organ sistemlerinin hızlı geliştiği dinamik bir büyüme evresindedirler. Ağırlıklarına oranla daha fazla hava solur, daha çok besin ve su tüketirler. Merkezi sinir sistemleri, bağışıklık, sindirim ve üreme sistemleri yetişkinlerinkine göre çevresel etkenlere karşı daha hassastır.” Bebeklerde derinin, yaşamın daha sonraki evlerinde olduğundan daha geçirgen olduğunu dile getiren Çınar, bu durumun zararlı etkenlerin cilt yoluyla kan akımına ulaşmasına izin verdiğini kaydetti. Bir çocuğun solunum yolu ve akciğerlerinin adölesan dönemine kadar gelişim sürecinde olduğunu anlatan Çınar, “Bu süreçte zararlı etkenlere maruz kalınması solunum sisteminin gelişimini sınırlayabilir. Bu maruz kalmalar, geçici semptomlara sebep olabileceği gibi akciğer dokusunun fiziksel gelişimini etkileyerek yaşamın daha sonraki evrelerinde akciğerlerin zararlı maddelere daha hassas hale gelmesine de neden olabilir” diye konuştu.

Sağlık açısından tehdit edici düzeydeki hava kirliliğinin en önemli sorunlardan biri olduğuna dikkati çeken Çınar, çocukların hava kirliliğinin zararlı etkilerine karşı çok hassas olduklarını belirtti. Çınar, şunları söyledi: “Çocuklar yetişkinlere göre daha fazla solunum yapar ve ağırlıklarına oranla daha çok hava solurlar. Akciğerlerin gelişimi henüz zararlı etkilere karşı savunabilecek olgunlukta olmadığından dolayı da hava kirliliğinin zararlı etkilerine karşı çok hassastırlar. Akciğer gelişiminin önemli bir kısmı doğum sonrası geliştiği için doğum sonrası erken dönemde hava kirliliği hava yolu gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu hava kirletici maddeler kusma gibi akut hastalıklara, kanser gibi kronik hastalıklara, ayrıca bağışıklık sistemi, nörolojik, üreme ile ilgili gelişimsel ve solunumsal hastalıklara yol açar.”

03.09.2010


Dondurma; açıkta mı, pakette mi?

YAZ aylarının vazgeçilmezi dondurmanın, ‘’açıkta mı pakette mi satışa sunulasının’’ güvenilir olduğuna ilişkin uzmanlar farklı görüş savunuyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, üretilen ürünlerin Türkiye’deki gıda mevzuatlarına uygun olmasının yeterli olduğunu söyledi. Boyacıoğlu, ‘’Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, belirli periyotlarda gıdalardan numuneler alıp denetleme yapıyor ve aranılan şey o ürünün mevzuata uygun olup olmadığıdır. Paket dondurmalarda genellikle süt tozu kullanılıyor. Bu ürün standart kalitede ürün ele etmek için kullanılıyor ve zararı olmayan aksine zor elde edilen pahalı bir besindir’’ diye konuştu. Türk Diyetisyenler Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Emel Alphan ise her zaman için paket dondurmaların daha güvenilir olduğunu savundu. Alphan, ‘’Paket dondurmalar el değmeden üretiliyor ve bu tip gıdalarda bozulma daha hızlı olduğu için paket içerisinde satılması daha güvenli oluyor. Üzerinde etiketleri bulunan dondurmalarda hangi katkı maddelerinin ne kadar kullanıldığını bilebiliyoruz. Bu da tükettiğimiz ürünü tanımamızı sağlıyor’’ dedi. Prof. Dr. Alphan, dondurmalarda katkı maddesi kullanımının gereksiz olduğunu belirterek, ‘’Dondurularak sunulan bir gıda için koruyucu katkı yapmak gereksiz. Dondurmak, en iyi koruma yöntemlerindendir. Katkı maddelerini her ürün için ve her zaman reddediyoruz’’ diye konuştu.

MAHALLEMDEKİ DONDURMACI

MEDİCAL Park Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran, paket dondurmalarda kullanılan katkı maddeleri yüzünden tavsiye edilmemesi gerektiğini savundu.

Keservuran, raflarda görülen ürünlere belirli bir raf ömrü verebilmek için birtakım gıda katkı maddeleri kullanıldığını, bunlardan bazılarının fazla bir miktarda kullanımının zararlı olduğunu belirterek, ‘’Biz mümkün olduğu kadar ev yapımına yakın, üreticilerin kendilerinin yaptığı, daha az katkı maddesi ekledikleri dondurmaları, yani külah dondurmaları tercih etmeliyiz’’ diye konuştu. Dondurmaların saklanma şartlarının da önemli olduğunu kaydeden Keservuran, paketli olmasına rağmen kapı önlerinde, dolaplarda muhafaza edilen dondurmaların güneş ısısına maruz kaldığını, bunun da bozulmaya ve bakteri oluşumuna ortam hazırladığını belirtti. Keservuran, ‘’Sütten yapılmış dondurma, bir bardak sütte olan kalsiyuma yakın değerde bulunuyor. Bu yüzden çocuklarımıza korkmadan yedirebileceğiz eğlenceli bir besin kaynağıdır. Yıllardır mahallelerimizde bulunan dondurmacılar gibi güvenilirliğini bildiğimiz yerlerde üretilen dondurmaları öneriyoruz’’ dedi.

03.09.2010


Yeni doğan bebeğe şekerli su acıyı dindirmez

YENİ doğmuş bebeğe, yapılacak tıbbî tahlilden önce şekerli su içirmenin, bebeğin hissedeceği acıyı dindirmediği anlaşıldı.

“The Lancet” adlı İngiliz tıp dergisinde yayımlanan araştırmada, 2001 yılında, tıbbî deneylere dayanarak bazı doktorların, tahlil için yapılacak iğneden önce yeni doğmuş bebeklerin hissedeceği acıyı dindirmek için bebeğe şekerli su içirilmesini tavsiye ettiklerini hatırlattı. Araştırma, yapılan yeni bir deneye göre, şekerli su içirilen bebekle, normal su içirilen bebeğin arasında fark bulunmadığını, ikisinin de iğne yapılırken acı hissettiğini bulguladı. Araştırmayı kaleme alan Rebeccah Slater ve meslektaşları, şekerli su içen bazı bebeklerin sadece yüz ifadesinin değiştiğini ve tahlili yapanların da bu değişen yüz ifadesine aldanıp, bebeğin acı duymadığını sandığını belirtti. Yeni doğmuş bebeklerin hissettiği acıya ilişkin araştırmanın derinleştirileceği belirtilirken, şimdilik, bebeğin acısını dindirmek için, emzirme, emzik gibi tabiî yöntemler bulunduğuna işaret edildi ve ağrıyı dindiren analjezik krem ve jel kullanılması önerildi.

03.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.