Aile-Sağlık |
Asbestyasaklandı Kansere sebep olan asbestin üretimi, kullanımı ve asbest içeren eşyaların piyasaya sunulması yasaklanıyor. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘’Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müstahzarların ve Eşyaların Üretimine, Piyasaya Arzına ve Kullanımına İlişkin Kısıtlamalar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’’ Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Yönetmelik ile daha önce kısmen yasaklanan asbest kullanımı tamamen yasaklı hale geliyor. Yeni uygulama ile Avrupa Birliği ile de tam uyum sağlanıyor. Bütün asbest türlerinin çıkarılmasının, herhangi bir ürün üretiminde kullanılmasının ve asbest içeren bütün ürünlerin piyasaya arzının yasaklandığı yönetmelik, 31 Aralık 2010 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. |
30.08.2010 |
Kene artık kâbus olmayacak TÜRKİYE'DE kene tutunması sonucu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına yakalanan bir kişi, kanı temizlenerek tedavi edildi. Kanı, iki ayrı filtrasyon işlemine tabi tutularak kene mikrobundan arındırılan yoğun bakım hastası, tekrar sağlığına kavuşarak taburcu oldu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Oral, 44 yaşındaki erkek hastanın kene tutunmasından 5 gün sonra, yüksek ateş, burun ve bağırsak kanaması, karaciğerde enzim bozukluğu ve trombosit eksikliğiyle hastaneye başvurduğunu anlattı. Çok geç dönemde başvurduğu için organ yetmezliği gelişme riski olan hastaya ancak destek tedavisi uygulanabildiğini kaydeden Oral, ‘’Uyguladığımız destek tedavisinden olumlu sonuç alamayınca aferez yöntemiyle hastanın kanını ayrıştırarak KKKA’nın neden olduğu mikroorganizmalardan temizlenmesine karar verdik’’ dedi. Bu işlemin yanı sıra antiviral tedavinin de devam ettiğini ifade eden Oral, ‘’Kanın ayrıştırılması, son dönemdeki bir hasta için etkin bir tedavi yöntemi yöntemi oldu. Kandaki mikroorganizmaların temizlenmesiyle ana tedaviye imkân sağlandı. Böylece hasta organ yetmezliği gelişmeden ölüm riski çok yüksek olan hastamız sağlığına kavuşup taburcu oldu’’ şeklinde konuştu.
“KEŞKE DAYIM DA KURTULABİLSEYDİ’’ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Aferez Merkezi teknik sorumlusu uzman biyolog Erol Yıldız, KKKA hastalığından geçen yıl dayısının öldüğünü belirtti. Dayısının da hastaneye geç evrede başvurduğunu, bu sebeple yapılabilecek fazla bir şey bulunmadığını anlatan Yıldız, ‘’Bu benim için biraz hüzün veren bir başarı oldu. Keşke bu yöntemi geçen yıl dayım için de uygulayabilseydik o da kurtulsaydı’’ diye konuştu. BU TEDAVİ TÜRKİYE’DE İLK ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Aferez Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Osman İlhan da, ‘’Duble Filtrasyon Plazmaferezi’’ adı verilen, enfeksiyon hastalıkları, yoğun bakım ve terapotik aferez ekibinin görev aldığı tedavinin, Türkiye’de ilk kez bir KKKA hastasına uygulandığını söyledi. Bu işlemde hastanın kanının iki ayrı filtrasyona tabi tutulduğunu ifade eden İlhan, ilk işlemde kanın plazmasının ayrıştırıldığını, ikinci işlemde ise ayrıştırılan plazmadaki KKKA hastalığının yol açan kene virüsünden kaynaklanan toksinlerin temizlendiğini bildirdi. Toksinlerden temizlenen plazmasının tekrar birleştirme işlemine tabi tutulduktan sonra hastaya geri verildiğini kaydeden İlhan, ‘’Bu işlemde hastaya hiçbir ilaç verilmiyor. Sadece temizlenen kendi kanı tekrar hastaya veriliyor. Hastada hiçbir kan kaybı da olmuyor’’ diye konuştu. 8 kez tekrarlanan filtrasyon işlemi sonunda antiviral tedavisiyle birlikte hastanın tekrar sağlığına kavuştuğunu belirten Prof. Dr. İlhan, tedavinin etkinliği konusunda kesin bir şey söyleyebilmek için daha fazla hasta üzerinde uygulanması gerektiğini, yeni yöntemin 23-26 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek 5. Ulusal Hemaferez Kongresi’nde tartışmaya açılacağını kaydetti. Bu yöntemin rutin bir tedavi olarak uygulanabilmesi ilgili birimler tarafından bir proje hazırlandığını anlatan İlhan, bu projede kullanılacak malzemelerin üretici firma tarafından ücretsiz karşılanacağını söyledi. |
30.08.2010 |
Bayramda ağızlarınız lokumla tatlanacak RAMAZAN Bayramı’nın geleneksel ikramları arasında yer alan lokum, vitrinlerdeki yerlerini almaya başlarken, her keseye uygun fiyatlarıyla üreticisini de tüketicisini de memnun ettiği bildirildi. Ramazan Bayramı’na kısa bir süre kala Adana’daki lokum üreticileri artan talebe cevap verebilmek için fazla mesai yapıyor. Şehrin en eski yerleşim birimlerinden biri olan tarihi Kazancılar Çarşısı’ndaki imalatçılardan Adnan Özdoğru, AA muhabirinde yaptığı açıklamada, kilogram fiyatı 5 ile 30 TL arasında değişen lokumların satışından memnun olduklarını bildirdi. Özdoğru, bayramın sembolünün şeker olduğunu ancak, son yıllarda lokum çeşitlerinin daha fazla tercih edilmeye başlandığını ifade ederek, ‘’Geçmiş yıllara oranla bu bayramdaki talebin en üst seviyeye çıktığını görüyoruz. Biz üretimi bayrama birkaç gün kala arttırmayı planlıyorduk ancak, perakende satıcılarından gelen talep nedeniyle fazla mesaiye Ramazanla birlikte başladık’’ diye konuştu. Yıllık toplam satışlarının yüzde 50’den fazlasını Ramazan’da gerçekleştirdiklerini anlatan Özdoğru, şunları kaydetti: ’’Üretici firmalar olarak tek sıkıntımızı merdiven altı üretim yapanlar oluşturuyor. Kalitesiz, hatta sağlığa zararlı malzemelerle yapılan bu üretim insan sağlığını tehlikeye atıyor. Bu nedenle, tüketicilerin aldıkları ürünün imalatının nerede olduğunu araştırmalarını öneriyoruz. Bayramda ağızlarını tatlandırmak yerine sağlıklarını tehlikeye atmasınlar.’’
Uzmanından pratik lokum tarifi
Adanan Özdoğru, 100 yılı aşkın süredir üçüncü kuşak olarak sürdürdüğü lokumculuktaki tecrübesine dayanarak, lokum satın almayıp, evde yapmayı tercih edenlere de pratik bir tarif verdi. Özdoğru’nun tarifine göre, 1 kilogram havuç, 2 su bardağı şeker, 1 paket bisküvi, 1 fincan çekilmiş fındık ve bir miktar Hindistan cevizi ile evde lokum yapmak mümkün. Havuçlar rendelenip, 2 bardak şeker ve bir fincan su ile yumuşayıncaya kadar haşlanır. Soğumaya bırakılan bu karışıma 1 paket bisküvi kırılarak ilâve edilir. İçine dövülmüş fındık karıştırılarak, küçük küpler şeklinde kesilir. Küpler şeklinde kesilen lokum Hindistan cevizine batırılıp, birer kürdan takılarak servis yapılır. |
30.08.2010 |
Domuz gribi aşısında ‘yan etki’ tartışması SAĞLIK Bakanlığı, Pandemrix isimli domuz gribi aşısının aşırı uyku yan etkisi bulunduğu iddiasıyla ilgili henüz ispatlanmış bir bulgu veya veri bulunmadığını, aşının Türkiye’de kullanılmadığını ve kimseye yapılmadığını bildirdi. Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, bugün bir gazetede ‘’domuz gribi aşısının aşırı uyku yan etkisi’’ yaptığına dair bir haber yayınlandığı hatırlatıldı. Açıklamada, haberin yanlış ve eksik bilgiler içerdiği, kamuoyunu paniğe sevk edici yanıltıcı bilgiler taşıdığı ifade edildi. Konunun tartışılan bir iddiadan ibaret olduğunun haber metninde de yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, ‘’Henüz kanıtlanmış bir bulgu veya veri bulunmamasına rağmen haberin kesin hükümler içeren başlıklarla verilmesini yanıltıcı buluyoruz’’ denildi. Açıklamada, haber metninde Türkiye’de kullanılan Pandemrix adlı aşıyı olanlarda aşırı uyku eğilimi rahatsızlığının ortaya çıkmaya başladığına dair kesin bilgilere de yer verildiği belirtilerek, şöyle devam edildi: ’’Türkiye’de Pandemrix isimli aşı (tedbir olarak temin edilmiş) kullanılmamış, hiç kimseye bu aşıdan yapılmamıştır. Haberde yer alan ‘Türkiye’de bu aşıdan 25 milyon doz satın alınmıştı’ bilgisi de tamamen yanlıştır. Daha önce de defalarca açıkladığımız gibi ülkemizde Pandemrix süreci titizlikle takip edilmiş ve sadece 6 milyon doz aşı satın alınmıştır. Bunun yaklaşık 3 milyon dozu kullanılmış, diğer 3 milyon doz aşı ise virüsteki muhtemel değişimlere karşı tedbir amaçlı stoklanmıştır. Kullanılan 3 milyon doz aşı içerisinde haberde ismi geçen Pandemrix isimli aşı yoktur.’’ |
30.08.2010 |