Aile-Sağlık |
Bunaltıcı hava, otomobil sürücülerinde stres sebebi Bunaltıcı hava, otomobil sürücülerinde stres seb AŞIRI sıcakların direksiyon başındaki insanlarda strese yol açtığını belirten uzmanlar, sürücüleri sakin olmaları konusunda uyarıyor. Medical Park Özel Bursa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Fatma Sağlam, sıcakların şoförler üzerinde strese sebep olduğunu dile getirdi. Sürücüleri, açık renkli kıyafet giymeleri ve bol bol su içmeleri konusunda uyaran Sağlam, şöyle konuştu: “Direksiyon başında çok fazla terlemeyle birlikte oluşan tansiyon düşüklüğü ve beyin algılarındaki zayıflık sinir ve stresin artmasına sebep oluyor. İnsanlar bu durumda isteksiz ve yetersiz bir şekilde günlük yaşamlarını sürdürüyor.” Özellikle uzun yola çıkacak sürücülerin, havanın serin olduğu sabah ve akşam saatlerinde yola çıkmasını tavsiye eden Sağlam, uykusuz ve yorgun şekilde trafiğe çıkılmaması gerektiğini kaydetti. Sürücülerin açık renkli, hafif pamuklu giysiler giymelerini tavsiye eden Sağlam, bol miktarda su içerek dikkatsizliği ve saldırganlığı minimum seviyeye düşürebileceklerini vurguladı. |
20.08.2010 |
Sıcak havalar, astımlıları da vuruyor TÜRKİYE genelinde etkili olan yüksek sıcaklıklar ve nemin, astım hastalarını olumsuz etkilediği bildirildi. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Alerji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Sapan, son haftalarda Türkiye’yi etkisi altına alan sıcak ve nemli havanın, özellikle astım başta olmak üzere, solunum yolu rahatsızlıkları bulunan hastalar için riskli olduğunu söyledi. Sapan, astımın nefes darlığı ataklarıyla seyreden bir hastalık olduğunu belirterek, Türkiye’de astımın çocuklar arasında görülme sıklığının yüzde 10, yetişkinlerde ise yüzde 5 olduğunu bildirdi. Nefes darlığı ataklarının çeşitli tetikleyici durumlarla karşılaşılması halinde ortaya çıktığını ifade eden Sapan, şöyle konuştu: ‘’Tetikleyici durumlar viral enfeksiyonlar ya da alerjenlere maruz kalma gibi durumlar olabileceği gibi hava kalitesiyle de ilgili olabilir. Örneğin bulunulan iç ortamın hava kirliliği (sigara dumanı, keskin koku, kimyasal maddeler) ya da dış ortamın hava kirliliği (egzoz gazları, şehirlerin hava kirliliği gibi) astım ataklarını başlatabilmektedir. Benzer şekilde akciğerlere ulaşan havanın ısı ve nem gibi özellikleri de hava yollarında bulunan kolinerjik reseptörleri etkileyerek astım bulgularının başlamasına neden olabilir. Sıcak hava ve yüksek nem astımda bulguların ortaya çıkmasına neden olan tetikleyici faktörler arasında yer alır. Astımlı olgular için ortamdaki havanın en uygun nem miktarı yüzde 30-50 arasıdır.’’
SICAK VE NEM ATAKLARIN ARTMASINA SEBEP OLUYOR
Prof. Dr. Sapan, Türkiye’yi etkisi altına alan sıcak hava ve yüksek nemin astımlı hastalar için uygun olmadığını belirterek, sıcak ve nemli havanın bu hastaların ataklarının armasına sebep olduğunu kaydetti. Astımlı hastaların klimalı ortamlarda bulunmalarının daha faydalı olacağına dikkati çeken Sapan, şunları kaydetti: ‘’Sıcak ve nemli günlerde astımlı hastaların klima cihazlarından yararlanmaları, dış ortam aktivitelerini azaltmaları ve egzersizden kaçınmaları yerinde olur. Bununla birlikte doktorları tarafından kendilerine önerilen astım ilâçlarını kullanmaları gerekir. Bu gibi durumlarda ilâç ihtiyaçları artabilir. Astım bulgularını kontrol altına almakta problemi olan hastaların, ilâç dozları arttırılabilir.’’ |
20.08.2010 |
İftar ve sahurda asitli içecek içmeyin Ramazan ayında uzmanlar sağlıklı beslenme konusunda uyarılarına devam ediyor. Diyetisyen Emine Sezgin, sahura kadar mutlaka 2,5–3 litre su tüketilmesine işaret ediyor. Orucun su ile açılmasını öneren Sezgin, kola ve gazlı içeceklerin iftarda ve sahurda tercih edilmemesini dile getiriyor. Sezgin, iftar ve sahurda yağlı yiyeceklerden kaçınılması gerektiği uyarısında bulunuyor. Gün boyu sıvı tüketilmemesi dolayısıyla bunu dengelemek için iftarda sıvı ve posalı yiyeceklerin tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Sezgin, iftarda etin yağsız ve ızgara şeklinde tüketilmesini öneriyor. Çorba ve salatanın iftar sofralarından eksik edilmemesi gerektiğini dile getiren Sezgin, sahura kadar mutlaka 2,5–3 litre su tüketilmesine işaret ediyor. Orucun su ile açılmasını öneren Sezgin, kola ve gazlı içeceklerin iftarda ve sahurda tercih edilmemesini dile getiriyor. Orucu bir bardak su ile açtıktan sonra yemek aralarında su takviyesi yapılmasını öneren Sezgin, yemek öncesi fazla su tüketilmesinin mide şişkinliğine ve şeker düşmelerine sebep olabileceğini söylüyor. Tatlı tüketiminde ise baklava, şöbiyet gibi ağır tatlılardan uzak durulmasına işaret eden Sezgin, dondurma gibi sütlü hafif tatlıların tercih edilmesini söylüyor. Gün boyu aç kalan mideye iftarda aşırı yükleme yapılmamasının altını çizen Sezgin, tatlının yemekten bir iki saat sonra tüketilmesi gerektiğini belirtiyor. İftar sofralarının vazgeçilmezi olan çayın yemekten en az bir saat sonra içilmesinin altını çizen Sezgin şunları söylüyor: "Çayı en az iftardan bir saat sonra içelim ki vücudumuz demir emilimini sağlasın.” |
20.08.2010 |
‘Kırmızı göz’ hastalığının çaresi hijyen SON günlerde yayılan ‘kırmızı göz’ hastalığıyla ilgili uzmanlar uyarılarına devam ediyor. Hastalığın salgın halinde büyük bir soruna dönüşebileceği uyarısında bulunan uzmanlar, “Bunu engellemenin en önemli yolu; hijyendir” görüşünü dile getiriyor. Memorial Şişli Hastanesi Göz Merkezi’nden, Op. Dr. Mustafa Temel, pek çok hastalıkta ortaya çıkabilen, ama özellikle yaz aylarında gözde enfeksiyonlara sebep olan bakteri ve virüslerle kendini gösteren ‘kırmızı göz’ hakkında bilgi verdi. Temel, hastalığın belirtilerinin; kanlanma, yanma ve kaşıntı olduğunu ifade etti. Temel, “Özellikle yaz aylarında ortaya çıkan alerji ve enfeksiyonlar, gözlerde kanlanma ve yanma gibi şikâyetlere sebep olmaktadır. “Kırmızı göz” olarak adlandırılan hastalığa çoğu zaman virüsler veya bakteriler sebep olmaktadır. Aşırı sıcaklar nedeniyle de, bu mikroplar hastalığın bir salgın haline dönüşmesine zemin hazırlamaktadır.” dedi.
ENFEKSİYON RİSKİNE KARŞI: HİJYEN
OP. DR. Temel, hastalığa karşı alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı: “Enfeksiyon söz konusu olduğunda başkalarına bulaşmayı önlemek açısından temizliğe dikkat etmek, elleri sık sık yıkamak, ortak malzeme kullanmamak çok önemlidir. Ortak kullanım alanlarında hijyene dikkat etmek gerekir. Tedavide duruma göre antibiyotikli damlalar ve merhemler, sun'î gözyaşı damlaları, antialerjik damlalar, gerekli durumlarda kortizonlu damlalar, bazen sistemik ilâçlar kullanılmaktadır. Ancak bilinçsiz ilâç kullanımından kaynaklanan sorunlar kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Gerekli olmayan bir durumda kortizon kullanımı, hastalığı tedavi etmeyeceği gibi artmasına neden olarak, görme kaybı gibi sonuçlara da yol açabilir.” |
20.08.2010 |
SAHURDA MEYVE TÜKETİMİ SUSUZLUĞU AZALTIYOR YAĞLI yiyeceklerden sahurda da kaçınılmasını dile getiren Sezgin şunları söylüyor: “Türk geleneğinde sahurda hamur işi tarzı yiyecekler tercih ediliyor. Aslında tuzlu ve hamurlu yiyecekler su ihtiyacını daha çok arttırır. Kahvaltı tarzı, protein değeri yüksek olan yiyecekler tercih edilmesi gerekiyor. Meselâ haşlanmış patates, yumurta, fırında yapılmış yiyecekler ve yoğurt tüketilebilir.” Yaz meyvelerinin oruç sırasında susuzluğu birazda olsa önleyeceğinin altını çizen Sezgin, sahurda çayın da harareti keseceğini ve çay içilebileceğini dile getiriyor. Ayrıca Sezgin sahurda karpuz, kavun veya armut gibi sulu meyvelerin tercih edilmesini tavsiye ediyor |
20.08.2010 |
Uzun süre ‘acıktırmayan’ kurabiye ABD Başkanı Barack Obama, Kırkpınar Yağlı Güreşleri için şehre gelen sumo güreşçilere, siyasîler ve san'atçılara ikramlarıyla ünlü Edirneli şekerlemeci Arif Meriç, oruç tutanlara özel kurabiye üretti. Meriç, Ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesiyle uzun saatler aç kalan insanlara enerji vermesi amacıyla kurabiye ürettiğini söyledi. ‘’Şehr-i Ramazan’’ adını verdiği kurabiyesini un, yağ ve tuz olmadan ürettiği için tüketiciler açısından sağlıklı bir yanı da olduğunu ifade eden Meriç, şunları kaydetti: ‘’Mübarek Ramazan ayında tatlı bir açlık yaşanıyor. 16 saatlik açlık diliminde insanların enerjisini kaybetmemesi için yeni bir kurabiye ürettik. Yağ, tuz, un koymadan ürettiğimiz kurabiyemizde safran, bal, Antep fıstığı, şeker ve yumurta akı var. Zaten uzmanlar yağ, tuz, undan kaçının diyor. Ramazan ayında da bunlar yenirse sıkıntı olur diye, yılların verdiği tecrübeyle acıktırmayan kurabiyemizi ürettik. Sahurda ve iftarda bir tane yiyeceksiniz koca bir gün acıkmayacaksınız. Çünkü bu kurabiye enerji deposu.’’ Meriç, kurabiyelerin 250 gram paketler halinde 5 liradan satıldığını söyledi. |
20.08.2010 |