18 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

Piramitler Mısır için neyse Ahlat da Türkiye için odur

Bitlis seyahatimiz sırasında bir grup gazeteci ile birlikte Bitlis’in Van Gölü kıyısındaki şirin ilçesi Ahlat’ı da ziyaret ettik. Zamanında Selçuklu İmparatorluğu’nun yazlık başşehri olan Ahlat tam bir açık hava müzesi. Özellikle her biri tarihî abide olan Selçuklu mezarları, kümbetler, camiler, hanlar, hamamlar, medreseler, kervansaraylar… Yaklaşık bin yıl önceki medeniyetimizin izleri maziden bizleri kendine cezb ediyor. Ahlat’ı bir çay bahçesinde oturduğumuz masada Ahlat Belediye Başkanı Mümtaz Çoban’dan dinledik. Bu sohbetten aldığım notları siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. Zira Ahlat Anadolu’yu bizlere yurt yapan ecdadın en önemli dayanak noktası. Bir nev'î vatanın tapu senedi gibi.

AHLAT’A CUMHURBAŞKANLIĞI KÖŞKÜ

Ahlat’a bir Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapılacağını duyduk. Bu proje nasıl doğdu?

Sayın Cumhurbaşkanımıza bütün bu bölgeye hitap edecek bir köşkün yapılması valiliğimizin, kaymakamlığımızın, belediyemizin ve bölgenin de tamamının böyle bir talebi olarak aktarıldı. Onlar da hadiseye çok sıcak baktılar. Bu vesileyle de şu anda yeri tesbit etmeye çalışıyoruz. Bu köşkün yapılması Cumhurbaşkanımızın sadece Ankara’da değil, burada da bölgenin tamamını kucaklama imkânı bulacak. Ankara ve İstanbul’dan sonra üçüncü bir köşkü inşallah en ihtişamlı şekilde bu bölgede hizmete sunacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız civardaki bütün komşu cumhurbaşkanları burada ağırlayabilecek. Köşkün böyle bir özelliği olacak. Bundan da memnuniyet duyacağız. Bölge halkının her halinin devletle beraber yürüyeceği bir proje. Bölge halkı bu proje ile devlete daha kolay ulaşmış olacak. İşimiz hep beraber olunca kolay olur.

nAhlat’ın tarihteki yeri ve önemi nedir?

1040’lar itibariyle Anadolu Türk yerleşiminin daha sonra da Türk-İslâm medeniyetinin gerçekleştiği ilk projedir. Ve aynı zamanda Anadolu’da bizim millet olarak ilk başkentimiz Ahlat’tır. Süreç içerisinde adına devletler kuruldu. Ahlat, Ahlatşahlar veya Ermenşahlar ve diğer bir adıyla da Sökmenoğulları devletinin başkentliğini yaptı. Ahlat aynı zamanda Anadolu’yu Türklere yurt edinme fikrini projeden uygulamaya dönüştüren Selçukluların ilk üssüdür. Ahlat 13. yüzyılda 300 bin nüfusa kavuşuyor ki bu süreç içerisinde aynı dönemde Bizans’ın başkenti İstanbul 17-18 bin nüfusa sahip bir şehir. 16. yüzyılda burada yaşanan bir volkanik deprem neticesinde biz büyük bir nüfus kaybına uğrarız. Ahlat bu dönemde korkunç bir göç verir. Sadece Kahire’ye göç edip yerleşen aile sayısı 12 bindir. Ahlat’ın bir diğer şanssızlığı ise Safeviler’in, Moğollar’ın, Harzemşahlar’ın istilâsına uğramış olmasıdır.

Deprem ve istilâlara maruz kalan Ahlat buna rağmen nasıl ayakta kalabildi?

Ahlat, asıl hazinesini volkanik depremlerle yerin altına indirir. 1968 yılından bu yana devam eden kazılarda eski Ahlat’ın tekrar yeryüzüne çıkarılması hedeflenmektedir. Şu ana kadar eski Ahlat’tan 2 bin 500 m2 üzerine çifte hamamımız çıktı ve restorasyonunu bekliyoruz. Anadolu’da merkezî ısıtma sisteminin ilk defa uygulandığı hamamdır burası. Bir de Ulanbatur Seyhun Abideleri dediğimiz—ki ben orada bulundum— oradaki varlığı toplam üç taştan ibaretken, Ahlat’ta Selçuklu Meydan Mezarlığı’nda araştırılmayı bekleyen 7 bin 500 tane abide niteliğinde mezar taşı var. Bu mezarlık İslâm âleminin en büyük mezarlığıdır. Bu sebeple Ahlat UNESCO adayıdır. Bu taşlar Anadolu’yu Ahlat’a bağlayan en önemli özelliktir. Anadolu’yu bize yurt yapanların kabirlerinin olduğu yerdir. 2011 yılında Ahlat, Türkiye’nin iki resmî UNESCO adayından birisi.

UNESCO süreci Ahlat’a ne katacak sizce?

Ahlat, geçmişinde büyük bir ihtişama sahip iken 21. yüzyılda hakettiği ihtişamı yakalayamamış. Sağ olsunlar Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül Selçuklu Türk-İslâm medeniyetinin yeniden ayağa kalkması için Ahlat’ı himayelerine aldılar. 25 Ağustos’ta devletimizin zirvesini Ahlat’ta topluyoruz. Bir destinasyon çalışması var. Destinasyonun dominantı Ahlat. Adilcevaz, Malazgirt, Erciş, Güroymak (Norşin) ve Tatvan ilçelerimiz olmakla beraber çıkış yeri Ahlat olmak üzere üç vilayetimizi kapsayan (Van-Bitlis ve Muş) Gelibolu modeli bir destinasyon çalışmasını yapacağız. Fakat programın adı Ahlat ve mücavir alanları. Bu cazibe merkezi ayağa kalkarsa, Doğu ve Güneydoğu’nun ihtişam merkezine dönüşecek. Bununla beraber de Ahlat, tanımlamasını gerçek mânâda yaparsak Taçmahal Hindistan için neyse, Çin Seddi Çin için neyse, Piramitler Mısır için neyse Ahlat Türkiye için odur ve Türkiye’nin yüzük kaşıdır. Bu medeniyet ortaya çıktığında da İslâm medeniyetinin Anadolu’da bayraklaşması kompozisyonu Ahlat’ta net tavrıyla ortaya çıkacaktır. İnsanlarımız burayı mutlaka görmeliler.

Ahlat, tarihî ve kültürel mânâda Türkiye için ne ifade ediyor?

Ahlat ile ilgili kısmî bir bilgi vermek gerekirse, özellikle 1071 sürecini alarak bakarsak Çanakkale yatan şehitlerimiz yeniden dirilişin oradaki sembolleriyse, Ahlat Anadolu’yu yurt yapan şehitlerin sembolüdür. Burada 320 bin m2 alanda yer alan abidevî mezarlık bir başka yerde yok. Ahlat bu özelliğiyle “en”dir. Bunun haricinde yine hanlarıyla, hamamlarıyla, köprüleriyle ve en önemlisi kümbetleriyle o ihtişamı 21. yüzyıla taşıyan ikinci bir adresimiz yoktur. Bugün kazılarla sadece bir bölümünün ortaya çıktığı eserler gösteriyor ki, Ahlat bütün kazılar neticesinde geçmişteki zenginliğini ortaya çıkarırsa, metropol anlamında kullanacağımız bin yıl önceki şehir medeniyetimizin 21. yüzyıla aktarıldığı en önemli merkez olma özelliğini de ortaya koyacaktır.

Ahlat Selçuklu mezarlığını bakımsız gördük. Burası tarihî ihtişamına uygun bir bakımdan geçirilemez mi?

Buraların bakımsızlığı yerinde değildir. Bütün Ahlatlının serzenişidir. Bin yıldır hiçbir destek almadan Ahlatlı insanımız bu tarihî ve kültürel varlığımızın bekçiliğini ve koruyuculuğunu yapmıştır. Ahlat’ın büyük bir kısmı kentsel sit alanı. Sahil koruma şeridi ve afet kodu gibi dokunulmazlık gibi sıkıntılar var. Bu bakımdan bir takım şeyleri kurumların yapması gerekliliği ortaya çıkıyor. Osmanlı’nın bu bölgede tek kalesi var. 1 milyon TL’ye Osmanlı kalesinin restorasyonuna başladık. Ahlat üzerinde tarihî varlıkların tamamıyla alâkalı bir açık hava müzesi çalışması var. Bunun için Kültür Bakanlığımızın başkanlığında bir koordinasyon ekibi kuruldu. Bu ekip Kültür Bakanlı-ğımız müsteşarı İsmet Yılmaz başkanlığında Ahlat’taki yatırımlar yeniden ele alınacak. 4 yıldızlı bir otel projemizi hayata geçirmek istiyoruz. Turizm kenti olmamıza rağmen turizm altyapımız yok.

Cumhurbaşkanı’nın himayesine almasından sonra siyasî liderlerin Ahlat’a ilgisi nasıl?

Ahlat’ın partiler üstü bir durumu var. Bütün siyasî hareketler de bunu böyle kabul etmek zorunda. Ahlat, Türkiye’nin ortak malı. Ahlat böyle bir zenginliği yaşarken iktidarın, muhalefetin veya diğer siyasî partilerin kapris yapma şansı yoktur. Bu projeye muhalefette olmasına rağmen en ciddî ilgiyi gösteren liderlerden birisi de Devlet Bahçeli’dir. Türk kültürü açısından İslâm coğrafyasının üç tane Kubbet’ül İslâm’ı vardı. Biri Buhara, biri Belh’dir. Biri de Ahlat’tır. Yani İslâm dünyasının o gün bilimde, teknikte ve san'atta özellik de dinî ilimlerde kendini ifade ettiği ve sembolleştirdiği üç ana merkezden biridir. Ahlat’ın yüzük taşı olması da buradan kaynaklanıyor.

Bu bölge İslâm ordularının ilk fethettiği yerler arasında. Sahabe izleri de var mı bu topraklarda?

122 tane sahabe Hz. Ömer zamanında buraların İslâm topraklarına katılması sürecinde şehit olmuştur. Bunlardan sembol isim olduğu için söylüyorum, Peygamberimizin sancaktarı Muaz bin Cebel’in oğlu Abdurrahman Gazi’nin türbesi Ahlat’tadır. Ahlat inanç turizmi açısından da çok önemli bir merkezdir. Bir taraftan inanç turizmi bir taraftan millî kahramanlarımızla Anadolu’yu yurt yapanların ilk merkezi olması bakımından Ahlat çok önemlidir. Alparslan ilk otağını burada kurmuştur. Malazgirt bir sonuçtur. Ahlat Anadolu fethinin kapılarını açan Malazgirt Meydan Savaşının projesinin hazırlandığı yerdir. Meydan savaşı Malazgirt’te bitmiştir. Burası ilk başkenttir. Daha sonra Osmanlılar da Anadolu’da hakimiyetlerini kurarken yine Ahlat’ta 120 yıl otururlar ve buralara hakim olurlar. Osmanoğulları’nın da Anadolu’daki ilk oturdukları yer Ahlat’tır. Ertuğrul Gazi burada doğmuştur. Ahlat Türk - İslâm medeniyetinin ilk hayata geçtiği yerdir.

Biz Asya ile Avrupa’nın yani Avrasya’nın buluşma noktasındayız. Medeniyetlerin hayat bulduğu topraklardayız. Bu özelliğiyle Ahlat yeniden 21. yüzyılda da bir medeniyet ortaya koyacak. Kargaşaların, anlaşmazlıkların yeri değil, tersine insanların uzlaşacağı, ortak kültürün merkezi olacağı bir özellik burada. İbni Haldun’un bir sözü var: “Su ne kadar suya benzerse, istikbal de o kadar maziye benzer.” Bu şehrin istikbâli de inşaallah mazisine benzeyecek. MUSTAFA GÖKMEN [email protected]

18.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.