Güncel |
Depremde ölenler için duâ |
11 sene önce meydana gelen depremde resmî rakamlara göre 2504 kişinin vefat ettiği Yalova’da, gece boyunca binlerce Yalovalı, Deprem Anıtı’nı ziyaret ederken, depremde vefat edenlerin isimlerinin yazılı olduğu beton bloklara çiçek bırakarak dua etti ve deprem döneminde çekilmiş fotoğraflardan oluşan sergiyi de gezdi. İl Müftülüğü ve Yalova Belediyesinin katkı sağladığı anma töreninde vatandaşlara helva dağıtılırken müftülük görevlileri tarafından Kur’ân-ı Kerim, ilâhiler ve kasideler okundu. Depremde ölenler duâlarla anıldı 11 sene önce meydana gelen depremde resmî rakamlara göre 2504 kişinin vefat ettiği Yalova’da, vatandaşlar felâketin yıl dönümünde Deprem Anıtı’nda toplandı. Depremde vefat edenlerin isimlerinin yazılı olduğu beton bloklara çiçek bırakarak dua eden vatandaşlar, deprem döneminde çekilmiş fotoğraflardan oluşan sergiyi de gezdi. Gece boyunca binlerce Yalovalı Deprem Anıtı’nı ziyaret ederken, İl Müftülüğü ve Yalova Belediyesi de anma töreni düzenledi. Vatandaşlara helva dağıtılırken müftülük görevlileri tarafından Kur’ân-ı Kerim, ilâhiler ve kasideler okundu. Sakarya Büyükşehir Kent Konseyi öncülüğünde Şehir Meydanı’nda ‘’17 Ağustos 1999’u Unutmadık’’ sloganıyla düzenlenen faaliyet, saat 00.30’da şair Mustafa Emircan’ın ‘’Gözlerimde Kuru Bir Ayaz’’ şiirinin okunmasıyla başladı. Deprem öncesi ve sırasında alınması gereken tedbirlerin yer aldığı slayt gösterisinin ardından, kürsüye çıkan Sakarya Valisi Mustafa Büyük, 11 yıl önce vefat eden 17 Ağustos şehitlerini rahmetle andığını ifade etti.
Kocaelİ’nİn Gölcük İlçesi’nde depremde vefat edenler hatırasına denize karanfil atıldı. Gölcüklüler, 11 yıl önce depremin yaşandığı saat 03:02 de deprem anıtı önünde bir araya geldi. Akşam düzenlenen anma faaliyetlerinden sonra vatandaşlar depremde denize çöken Kavaklı Sahili’nde bekledi. Saat 03.02’yi gösterdiğinde Gölcüklüler Deprem Anıtı önünde toplandı. Burada önce havaya ışıklı balonlar bırakıldı, daha sonra Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş bir konuşma yaptı. Depremi unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını belirten Başkan Ellibeş, depremde ders alarak yeni bir yapılanma içinde olduklarını söyledi. Deprem Anıtı’na çelenk konulduktan sonra bir dakika saygı duruşunda bulunuldu, ardından depremde vefat edenlerin ruhuna dua okundu. Anma töreninin son bölümünde denize karanfil bırakıldı.
Merkez Bankası Kocaeli Şubesi önünde toplanan, aralarında Kocaeli Depremzedeler Derneği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) üyelerinin de bulunduğu grup, meşalelerle Yürüyüş Yolu güzergahını kullanarak Anıtpark’a yürüdü. Yürüyüş sırasında, ‘’deprem öldürmez, ihmal öldürür’’ , ‘’ İzmit uyuma, depremi unutturma’’ şeklinde slogan atan gruptakilere, zaman zaman yoldan geçen araçlar da kornalarıyla eşlik etti. Anıtpark’taki Deprem Anıtı’nın önünde açıklama yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, 11 yıl önce bu coğrafyadan acının yükseldiğini söyledi. Marmara Depremi ile yıkıldıklarını ifade eden Soğancı, ‘’11 yıl önce bu coğrafyadan İzmit’ten Adapazarı’ndan Gölcük’ten, Yalova’dan bir acı yükseldi. Onbinlerce canımızı kaybettik, yüreğimiz yandı. Basit bir tabiat olayı, bu ülkenin gerçeklerinden dolayı afete döndü. Biz burada toplananlar bir çığlığı ifade etmek istiyoruz. Depremi unutmadık, Unutmayacağız. Depremi asla unutturmayacağız. Bunları söylemek için buradayız. Her yıl olduğu gibi 16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece de saat 03.02’de olduğu gibi sesimizi duyurmak için toplanıyoruz’’ diye konuştu.
KOCAELİ Kocaeli Valisi Ercan Topaca, Kocaeli Fuar Alanı’nda düzenlenen faaliyetlerde yaptığı konuşmada, Kocaeli’nin ve Türkiye’nin bir deprem kuşağı üzerinde bulunduğunu, her zaman deprem olma ihtimalinin bulunduğuna dikkati çekti. ‘’Depreme karşı bilinçli olmamız, bilinçli bir nesil geliştirmemiz gerekiyor’’ diyen Topaca, bilinçli olmanın depremin zararlarını en aza indirmenin en önemli şartı olduğunu ifade etti. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ise şunları söyledi: ‘’Tüm suç depremin değil, depremin hiçbir suçu yok. Yanlışı yapan, suçu işleyen biz insanlarız. Yaşanan tabiî afetlerin felâkete dönüşmemesi için önceden tedbir almak gerekir. ‘Deprem sadece bir kaderdir’ diyemeyiz. Bize düşen tedbir almaktır, tedbirimizi alacağız. 17 Ağustos’u unutmamak, tedbir alma noktasında önemlidir.’’ Anma faaliyeti kapsamında, 50 eserin bulunduğu ‘’O Gece Kocaeli’’ AA fotoğraf sergisinin açılışı yapıldı. Açılışı yapılan sergi, anma faaliyetine katılanlar tarafından ilgiyle gezildi.
EVİNDEN 11 YIL SONRA İLK DEFA ÇIKTI Depremde omuriliği zedelendiği için 11 yıldır yatağa mahkûm hayat mücadelesi veren Şükran Salas hasta nakil ambulansı ile ilk defa hastaneye gitmek dışında evden çıkarak tören alanına getirildi. Gece, Kur’ân-ı Kerim’in okunması ve sema gösterileriyle devam etti.
17 AĞUSTOS, “KARDEŞLİK VE DAYANIŞMA GÜNÜ” OLSUN TEKLİFİ
SAKARYA Büyükşehir Kent Konseyi’nin deprem konusunda hazırladığı bildiri okundu. Bildiride, ‘’Depremde yaşadığımız bütün acılara rağmen, Türk halkının hatta dünyanın deprem sonrası gösterdiği örnek dayanışma dolayısıyla 17 Ağustos gününün ‘Kardeşlik ve Dayanışma Günü’ ve 17 Ağustos’u içine alan haftanın da ‘’Deprem Haftası’’ olarak ilân edilmesini öneriyoruz’’ ifadesi yer aldı. Bildirinin ardından katılımcılara deprem sonrası amatör kameralarla çekilen görüntüler izletildi. Faaliyet Kur’ân-ı Kerim okunması, dua edilmesi ve saat 03.02’de depremde vefat edenler için yapılan saygı duruşuyla sona erdi. |
18.08.2010 |
BM: Başörtüsü yasağına son verin |
Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi (CEDAW), 12-30 Temmuz 2010 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Türkiye oturumunun sonuçlarını açıkladı. Açıklamada, Türkiye’nin bir önceki dönem alınan genel tavsiye kararlarına uymadığı, halen başörtüsü yasağı dolayısıyla kaç kadının yükseköğretime erişim hakkından yoksun kaldığını ortaya koyan istatistikî çalışma yapmadığı hatırlatıldı. KAÇ KİŞİ YASAK MAĞDURU, BİLDİRİN? Başörtüsü yasağının, eğitim, çalışma, sağlık, politik ve kamu hayatına katılımı üzerindeki olumsuz etkilerin değerlendirildiği detaylı çalışmalar talep edildi. Bir sonraki rapor dönemi olan 2014 yılına kadar bu çalışma sonuçları ile başörtüsü yasağının ayrımcı sonuçlarının tamamen yok edilmesine ilişkin alınan tedbirlerin açıklanması istendi. Bakanlık bürokratı Türkiye’de başörtüsü yasağının olmadığını savunmuştu. BM: Başörtüsü ayırımına son verin Bırleşmış Milletler Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi (CEDAW), Türkiye’den başörtüsü yasağının ayrımcı sonuçlarının tamamen yok edilmesine ilişkin alınan önlemlerin açıklanmasını talep etti. Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi (CEDAW), 12-30 Temmuz 2010 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Türkiye oturumunun sonuçlarını açıkladı. CEDAW Komitesi, Nihaî Yükümlülülerinde(Concluding Observation) başörtüsü yasağının ayrımcı sonuçlarına da yer verdi. Türkiye’nin bir önceki dönem alınan genel tavsiye kararlarına uymadığı, halen başörtüsü yasağı nedeniyle kaç kadının yükseköğretime erişim hakkında yoksun kaldığını ortan koyan istatistiki çalışma yapmadığı hatırlatıldı. Başörtüsü yasağının, eğitim, çalışma, sağlık, politik ve kamu yaşamına katılımı üzerindeki olumsuz etkilerin değerlendirildiği detaylı çalışmalar talep edildi. Bir sonraki rapor dönemi olan 2014 yılına kadar bu çalışma sonuçları ile başörtüsü yasağının ayrımcı sonuçlarının tamamen yok edilmesine ilişkin alınan tedbirlerin açıklanması talep edildi.
TÜRKİYE İSTENİLENİ YERİNE GETİRMEMİŞTİ Süreçte CEDAW Komitesi 2005 yılında, başörtüsü sebebiyle yükseköğretimden yoksun kalan öğrencilerle ilgili istatistiki çalışma yapılmasını talep etmişti. Türkiye ise istatistiki veriler toplamadığı gibi, yasağın olumsuz etkilerini ortadan kaldırmamıştı. Bunun üzerine CEDAW’a, 71 kuruluşu temsil eden “Sivil Toplum Kuruluşları Kısmi Değerlendirme Raporu Koalisyonu” adına, başörtüsü yasağının hayatın tüm alanlarındaki olumsuz etkileri açıklayan gölge rapor sunulmuştu. Türkiye’nin BM önünde değerlendirildiği 21 Temmuz 2010 tarihli oturumda ise, 19 üyeden 7’si, başörtüsü yasağının, eğitim, çalışma, politik yaşama katılım ve kırsal kesim kadınlar üzerindeki etkileri ile ilgili devlet delegasyonundan bilgi istemişlerdi.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI AYRIMCI UYGULAMA CEDAW rapor ve tüm görüşleri değerlendirdiği sonuç bildirgesinde, kadına karşı ayrımcılığın yasalarda tanımlanması, olumsuz sytroteyip ve kültürel uygulamaların kalkması, kadına karşı şiddetle mücadele, eğitim çalışma ve politik yaşama katılımın artması, sağlık ve kırsal kesim kadınları ile dezavantajlı grupların sorunlarının çözümüne ilişkin somut taleplerin yanı sıra, ayrımcı uygulamalar bölümünde başörtüsü yasağına yer verdi. Türkiye, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşmesi’ne 1985 yılından beri taraf. Sözleşme gereği kadınlara karşı sadece hukuki değil fiili ayrımcılığın sona erdirilmesi yükümlülüğü altında. Aynı zamanda 4 senede bir ülke raporunun değerlendirilmesi sonucu alınan nihai yükümlüklüleri yerine getirmek zorunda.
ULUSLARARASI ANLAMDA YENİ DÖNEM 71 sivil toplum kuruluşunun yer aldığı Kısmî Değerlendirme Raporu Koalisyonu adına Av. Fatma Benli yaptığı açıklamada, bu noktada uluslararası anlamda artık yeni bir dönemin başladığını belirterek, şunları söyledi:“Kadınları başörtülü olup olmamasına göre farklı muameleye tabi tutan hukuka, ahlaka ve vicdana aykırı yasağın uluslar arası sözleşmelere de aykırılığı bir kere daha tekrarlanmıştır. Türkiye artık sadece iç hukukunun bir gereği olarak değil, uluslararası yükümlülükleri sonucu başörtülü kadınların eğitim, çalışma, sağlık, politik ve kamu hayatına katılımı engelleyen tüm ‘ayrımcılık uygulamaları’ sona erdirmelidir. Farklı muamele gerçekleştirenler hakkında yasal işlemler başlatarak, çözümü sürekli bir sonraki bahara erteleyen tavrından vazgeçmelidir.” |
18.08.2010 |
İnternet andıcı için ifade verdiler |
‘’Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri kurulduğu’’ yönündeki iddialara ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında bir grup muvazzaf asker, ifade vermek üzere İstanbul Adliyesine getirildi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine Merkez Komutanlığı’na ait sivil araçla getirilen muvazzaf askerler, Çırağan Caddesi’ndeki savcı ve hakimlerin kullandığı kapıdan adliye girdi. |
18.08.2010 |
Bir albay daha intihar etti |
İstanbul Deniz Eğitim Merkez Komutanlığında görevli Albay Cihat Kalfa (48), Muğla’nın Marmaris ilçesindeki Aksaz Deniz Üssü’nde intihar etti. Alınan bilgiye göre, ailesiyle deniz üssündeki kampta tatil yapan Albay Kalfa, önceki gün sabah aracının yanında tabancayla başına ateş etti. Kalfa, silâh sesini duyarak olay yerine gelen askerlerin müdahalesine rağmen vefat etti. Kalfa’nın cesedi, deniz üssündeki hastaneye kaldırıldı. |
18.08.2010 |
Kâğıthane’de ses bombası patladı |
KÂğIthane’de bir internet kafenin önüne bırakılan ses bombası patladı. Alınan bilgiye göre, Örnektepe Mehmet Âkif Ersoy Mahallesi Etibank Caddesi Aşkım Sokak’taki 5 katlı binanın girişinde bulunan bir internet kafenin kapısına bırakılan ses bombası patladı. Patlama sonucu internet kafede küçük çapta maddi hasar oluştu. |
18.08.2010 |
Tarihî camide define aramışlar |
Edİrne’dekİ tarihî Kasımpaşa Camii’nin bahçesinde define arandığı iddia edildi. Tunca Nehri kıyısındaki tarihî Kasımpaşa Camii’nin bahçesinde, kazma ile açıldığı gözlenen yaklaşık 1 metre derinliğindeki çukurun defineciler tarafından açıldığı ileri sürüldü. Fatih Sultan Mehmet ve İkinci Beyazıt dönemlerinde Rumeli Beylerbeyliğinin yanı sıra başvezirlik de yapan Kasım Paşa tarafından 1478 yılında yaptırılan tek kubbeli camideki kazıyla ilgili Vakıflar Edirne Bölge Müdürlüğünün inceleme başlatacağı öğrenildi. |
18.08.2010 |
Arıların saldırısına uğrayan kişi öldü |
Rİze'nİn Fındıklı ilçesinde arıların saldırısına uğrayan kişi öldü. Alınan bilgiye göre, ilçenin Merkez Mahallesi'nde sabah saatlerinde gezintiye çıkan Nuri Alpay'ı (68) bir anda vücudunun 10 yerinden arı soktu. Çevredekiler tarafından Fındıklı Bölge Guatr Araştırma ve Tedavi Merkezi'ne götürülen Alpay, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Alpay'ın, arıların sokmasının ardından nefes darlığına bağlı gelişen komplikasyon sonucu vefat ettiği öğrenildi. |
18.08.2010 |
Eczacılar zorda |
Eczacilar, Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı yapıştırma etiketle kare kodlu hale getirilen ilaçların üzerindeki son kullanma tarihi ile gerçek son kullanma tarihinin farklı olması sebebiyle sorun yaşıyor. Bu sorun giderilmezse eczaneler, yıl sonunda gerçek kullanma tarihi sona ermeyen elindeki ilaçları çöpe atmak zorunda kalacak. 12.Bölge Kayseri Eczacılar Odası Başkanı Ahmet Özçavuşoğlu, ilaç takip sisteminin adımlarından biri olan geçici 2D kare kodlama sistemindeki yapıştırma etiketleriyle kare kodlu hale getirilen ilaçların üzerinde son kullanma tarihinin sorun oluşturduğunu açıkladı. Özçavuşoğlu, geçici kare kod uygulaması ile ilâç kutuları üzerine yapıştırılan etikette son kullanma tarihi 31 Aralık 2010 olarak gösterildiğine dikkat çekti. Kare kodlu ilaçların birçoğunun gerçek son kullanma tarihin farklı olduğunun altını çizen Özçavuşoğlu, “Tüm eczanelerde yapıştırma yönetimiyle kare kodlu hale getirilen ilaçlar bulunuyor. Bu ürünlerin son kullanma tarihleri 31 Aralık 2010 öncesinde bitmez ise son kullanma tarihleri geçmiş olması sebebiyle SGK tarafından ücreti ödenmeyecek. Bu da eczanelerde ekonomik olarak zarar verecek. Milli ekonomide bu uygulamadan zarar görecek” diye konuştu. |
18.08.2010 |
Özel sektör, yurtdışı borcunu azalttı |
Özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi tutarı, yılbaşından Haziran sonuna kadar 11 milyar 917 milyon lira azaldı. Merkez Bankası verilerine göre, geçen yıl sonunda 127 milyar 519 milyon dolar olan özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi tutarı, bu yıl Haziran itibariyle 115 milyar 602,9 milyon dolara geriledi. Özel sektörün yurtdışı borçlarındaki azalmanın büyük bölümü, reel sektörün yurtdışından sağladığı kredilerdeki düşüşken kaynaklandı. Verilere göre, Haziran sonu itibariyle 115 milyar 602 milyon 962 bin dolarlık özel sektörün yurtdışı uzun vadeli borçlarını, 32 milyar 331,8 milyon dolarını finansal kesim, 83 milyar 271,1 milyon dolarını finansal olmayan (reel) kesimin borçları oluşturdu. Finansal kesimin 32,3 milyar dolarlık borcunun 26 milyar 480,5 milyon dolarını bankaların yurtdışından sağladığı krediler, 5 milyar 699 milyon dolarını da bankacılık dışı finansal kuruluşların yurtdışından sağladığı krediler oluşturdu.Yılın ilk 6 ayında, finansal kuruluşların yurtdışı borçlarında 1 milyar 513 milyon dolar azalma olurken, reel sektörün yurtdışı borçlarında 8 milyar 729 milyon dolarlık azalma dikkati çekti. Geçen yıl sonunda 92 milyar dolar olan reel kesimin yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi tutarı, bu yıl Haziran sonunda 83 milyar 271,1 milyar dolara geriledi. |
18.08.2010 |
Yasaklarla korkular aşılamaz |
Almanya’nin Baden-Württemberg Eyalet Meclisi’nin CDU’lu üyesi ve ilahiyatçı Prof. Dr. Regina Ammicht Quinn, Müslümanların hayat tarzlarına getirilen yasaklara karşı çıkarak, burka, başörtüsü ve okul bahçesinde Türkçe konuşma gibi yasaklarla korkuların aşılamayacağını ifade etti. Eyalette İnançlar ve Dinlerarası Diyalog ve Sosyal Gelişim’den sorumlu Katolik ilahiyatçı olan Prof. Dr. Quinn, DPA’ya yaptığı açıklamada, yasaklar yerine açık bir toplumun çekiciliğinin yerleştirilmeye çalışılması gerektiğine vurgu yaptı. Quinn, daha açık ve özgür bir toplum isteyen siyasî, öğrencilerin okul bahçesinde anadilini konuşmasını yasaklamak yerine anadili teşvik etmek gerektiğini kaydetti. Burka, başörtüsü ve okul bahçesinde Türkçe konuşma gibi yasaklarla korkuların aşılamayacağını ifade eden Quinn, göçmenleri sınırlama yerine daha açık ve özgür bir toplumun önemine işaret etti. Bazı kadınların başörtülerini kullanarak egemen kültürle aralarına bir mesafe koymak istediğini dile getirem Quinn, “Bu, bireyin temel haklar ve insan haklarıyla arasına mesafe koyması anlamına gelmez. Kadın-erkek ilişkilerinde daha hızlı ve özgür hareket eden bir topluma mesafe koymak anlamına gelir” dedi. |
18.08.2010 |
CHP, “malî kural”a destek vermeye hazır |
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, parti olarak ‘’malî kural’’ı ilke olarak desteklediklerini, bu konuda hükümetle ortak çalışma yapmaya hazır olduklarını bildirdi. Hamzaçebi, yaptığı yazılı açıklamada, IMF ile imzalanan stand-by anlaşmasının 2008 yılının mayıs ayında sona ermesinden sonra hükümetin uzun süre IMF ile tekrar bir stand-by anlaşması yapacağı yönünde oluşturduğu beklenti ile piyasaları yönlendirdiğini öne sürdü. IMF’nin Türkiye’nin oyalama taktiği nedeniyle böyle bir anlaşmanın yapılmayacağı yönündeki açıklamasından sonra hükümetin bu defa da ‘’malî kural’’ düzenlemesine gidileceğini açıkladığını ifade eden Hamzaçebi, “Kamu yatırımlarını harcamalar dışında değerlendiren, uygulamanın izlenmesi ve denetimi konularında piyasalara güven veren bir yapıyı içeren malî kural çerçevesini CHP olarak destekliyoruz. Bu konuda hükümetle ortak çalışma yapmaya hazırız’’ dedi. |
18.08.2010 |
Sümela ayini itibarımızı yükseltti |
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sümela Manastırı’nda yapılan ayinin barış ve karşılıklı saygı içerisinde gerçekleşmiş olmasının, Türkiye’nin uluslar arası itibarını arttırdığını söyledi. Ayin, Türkiye’nin itibarını yükseltti DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sümela Manastırındaki yapılan ayinin tam bir barış ortamı içerisinde ve karşılıklı saygı içerisinde gerçekleşmiş olmasının Türkiye’nin uluslararası itibarını çok yükselttiğini söyledi. Kahramanmaraş Valiliğini ziyaret eden Davutoğlu, bir gazetecinin ABD Başkanı Barack Obama’nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı uyardığı şeklindeki haberlerin sorulması üzerine, şunları söyledi: ‘’Söz konusu değil. Bir kere bunun çok iyi bilinmesi lazım. Türkiye ile ABD stratejik müttefiktir. Ama hiçbir ülke Türkiye’ye uyarı mahiyetinde konuşmaz, hele hele Sayın Başbakanımıza böyle bir üslûp içinde konuşulması söz konusu olamaz. Uyarı söz konusu değil, bu haberler tamamıyla asılsızdır. Zaten Beyaz Saray’da gerekli açıklamayı yapmıştır.’’ Sümela Manastırındaki ayinle ilgili düşüncesinin sorulması üzerine Davutoğlu, bunun, herşeyden önce Türkiye’nin değişik din ve kültürlere yönelik yaklaşımını ortaya koyması bakımından çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin bu anlamdaki geleneğinin devamı olarak görmek gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ‘’Bu yapılan ayinin tam bir barış ortamı içerisinde ve karşılıklı saygı içerisinde gerçekleşmiş olması Türkiye’nin uluslararası itibarını çok yükseltmiştir.’’
AZERBAYCAN İLE VİZELERİ KALDIRACAĞIZ TÜRKİYE'NİN dış politikada takip ettiği en önemli konulardan birisinin de Türk insanının uluslararası alana açılmasını temin etmek olduğuna dikkati çeken Bakan Davutoğlu, bunun için de bütün ülkelerle vizelerin kaldırılmasına yönelik çalışmanın bulunduğunu dile getirdi. Vizelerin kaldırılmasına yönelik bugüne kadar ciddî mesafeler alındığına vurgu yapan Bakan Davutoğlu, şöyle konuştu: ‘’Orta Asya’ya yönelik de bu çalışmalar sürdürülüyor. 2 sene önce zaten Türkiye, tek taraflı olarak Türki cumhuriyetlerine vizeleri kaldırmıştır. Daha sonra Kazakistan da Türkiye’ye vizeyi kaldırdı. Önümüzdeki günlerde Kırgızistan’la çalışmalarımızı tamamlayacağız. Azerbaycan’la da benzer bir çalışmamız halen sürüyor. Bunların gerçekleşmesi durumunda vatandaşlarımız Orta Asya’ya çok rahat seyahat edebilecekler, oradaki soydaşlarımızla çok daha kolay tanışabilecekler, bu politikamız sürecek. İnşallah kısa sürede Azerbaycan’la vizeleri kaldıracağız, zaten bir millet iki devlet olmanın gereği de bu.’’ |
18.08.2010 |
Kapsamlı değişiklik 2011’den sonra |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, 2011 seçimlerinden sonra parlamentoda çok daha güçlü bir iktidarın işbaşı yapacağına inandığını ifade ederek, “Bu güçlü iktidar da beklenen anayasa değişikliğini gerçekleştirecektir” Habertürk televizyonunda soruları cevaplandıran Başbakan Erdoğan, ‘’Neden evet demeliyiz? Evet denmesi için ana motif ne?’’ sorusu üzerine, ‘’Önümüzde şöyle bir tablo var. Aslında milletin çizdiği bir tablo. Darbe anayasası mı, milletin anayasası mı? Millet darbe anayasasını bir kenara koyuyor. Çünkü yıllardır bundan kurtulmanın, bunu değiştirecek bir iradenin gelmesini bekliyordu. Ve bir iradeyi gördü. Ne zaman değiştiriyorsunuz diye bizi sıkıştırdılar. Bütün STK’lar da bu işin içindeydiler. Biz bu adımı attık. Kısmi olarak bunu söylüyorum. Çünkü asıl değişikliğin de 2011 seçimlerinden sonra yapılmasının gereğini de ifade etmek istiyorum ve diyorum ki darbe anayasası değil, milletin anayasasına evet’’ diye konuştu. Başbakan Erdoğan, ‘’Siz daha kapsamlı değişikliklerden yanasınız, ama Türkiye’deki yerleşik olan sistemler bu kapsamlı değişikliğin yapılmasına izin vermiyor. Bundan sonra daha kapsamlı bir değişiklik düşünüyor musunuz?’’ sorusu üzerine de şunları kaydetti: ‘’Şu anda yapılan değişiklik, ki buna o dediğiniz kapsamlı değişikliğin kapı aralanması, ilk adım dediğiniz olaydır. Bununla birlikte bundan sonra endişe edilecek bir yapı da söz konusu olmayacak. Çünkü gelen yapı, milletin iradesinin egemen olduğu bir yapıyı getiriyor. Gerçek manada egemenlik kayıtsız şartsız milletindir anlayışını bu kısmî değişiklik güçlendiriyor. İnanıyorum ki 2011 seçimlerinden sonra parlamentoda çok daha güçlü bir iktidarı işbaşı yapacaktır. Bu güçlü iktidar da beklenen anayasa değişikliğini gerçekleştirecektir. Şunu da peşinen söylemek lazım, böyle bir değişikliği talep eden bir yapı parlamentonun çatısı altında oluşursa yapılır ama oluşmadığı takdirde mevcut bu değişiklikle yola devam edilir.’’ |
18.08.2010 |
Aleviler “hayır” diyecek |
ALEVİ Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, 12 Eylüldeki referandumda Aleviler olarak “hayır” diyeceklerini bildirdi. Balkız, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez ve bazı Alevi derneklerinin temsilcileriyle düzenlediği basın toplantısında, “12 Eylül anayasasına karşıymış gibi duran, kendini özgürlükçüymüş gibi tanıtan AKP’nin halka yalan söylediğini” öne sürdü. Balkız, şöyle konuştu: “AİHM ve Danıştaydan mahkeme kararları aldık. Bu aşamada oluşan kamuoyu baskısı sonrası AKP bir ‘Alevi Açılımı-Çalıştayı’ süreci başlattı. Sonunda anladık ki Alevilerin talepleri derken, meğer kendi taleplerini gerçekleştireceklermiş. Mevcudu yetmezmiş gibi ikinci bir din dersi, daha da güçlendirilmiş bir Diyanet İşleri Başkanlığı yarattılar. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili taleplerimiz için anayasal değişiklikler gerekiyorken, bunları bu paketin içine bile koymadılar. Sadece bu nedenle bile olsa 12 Eylül günü ‘hayır’ diyeceğiz.” |
18.08.2010 |
Terör örgütü PKK’dan din adamlarına tehdit |
PKK terör örgütünün, Siirt ve Van’da yaşayan bazı din adamları, muhtar ve kanaat önderlerini ölümle tehdit ettiği öğrenildi. Terör örgütü PKK 20 Eylül’e kadar sözde eylemsizlik kararı alırken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, örgütün, şiddet politikasını eleştiren din adamları ve kanaat önderlerine yönelik tehditlerde bulunduğu ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, terör örgütü PKK tarafından dağıtılan bildirilerde, Siirt ve Van’da yaşayan bazı din adamları, muhtar ve kanaat önderleri, işbirlikçilikle suçlandı. Terör örgütü, bu kişilerin PKK aleyhine faaliyetlerini sürdürmeleri durumunda ölümle cezalandıracakları tehdidinde bulundu. Terör örgütü tarafından ölümle tehdit edilen bu kişilerin bölge halkı tarafından çok sevildiği, saygın kişiler olduklarını belirten yerel kaynaklar, bu kişilerin ‘’örgütün dini istismar ettiğini, şiddetin ve insan öldürmenin İslam dininde yeri olmadığına’’ işaret ederek, örgütün şiddet eylemlerine, kan dökülmesine karşı çıktıklarını ifade ediyor. Konuyla ilgili güvenlik güçleri tarafından soruşturma başlatılırken, terör örgütünün ölümle tehdit ettiği bu kişilerin yaşadığı yörelerde geniş güvenlik önlemleri alındığı bildirildi. Bu arada, terör örgütü PKK’nın dindar Kürtlerin sempatisini kazanmak amacıyla son dönemlerde çatışmalarda ölen kişiler adına mevlit okuttuğu kaydedildi. Terör örgütünün propaganda amaçlı okuttuğu mevlitlere katılımın yüksek olması için de köylülerden zorla aldıkları veya çaldıkları hayvanlardan yiyecek ikram ettirdikleri de belirtildi. |
18.08.2010 |
Cami desteğinde siyasetin rolü yok |
BEYAZ Saray, ABD Başkanı Barack Obama’nın 11 Eylül saldırılarında yıkılan İkiz Kulelerin yakınına cami inşa edilmesi projesine destek vermesinde siyasetin bir rol oynamadığını açıkladı. Beyaz Saray basın sözcüsü yardımcısı Bill Burton, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Obama’nın yorumlarında “siyasetin rol oynamadığını” belirterek, Barack Obama’nın “ABD Başkanı olarak ABD Anayasası altında ‘insanların eşit muamele görmesini temin etmek’ zaruriyetini hissettiğini” söyledi. ABD Başkanı Barack Obama, Ramazan ayı sebebiyle Beyaz Saray’da verdiği iftar yemeğinde, 11 Eylül saldırılarında yıkılan İkiz Kuleler’in yakınına cami inşa edilmesi projesine destek vermişti. ‘’Cordoba Evi’’ adı verilen ve ülkede yoğun tartışmalara neden olan İslam Kültür Merkezi ve cami inşası projesiyle ilgili ilk kez açıklamalarda bulunan Obama, konuşmasında şunları kaydetmişti: ‘’Bu konunun yol açtığı hissiyatları anlıyorum. Sıfır Noktası (Ground Zero-saldırıdan önce İkiz Kulelerin yer aldığı bölge) gerçekten kutsal bir alan. Ancak şunu net olarak söyleyeyim, bir vatandaş ve başkan olarak, Müslümanların da bu ülkedeki herkes gibi, dinlerinin gerektirdiği ibadetleri yerine getirmede aynı hakka sahip olduğunu düşünüyorum. Bu, yerel yasalara ve kurallara uygun biçimde, aşağı Manhattan’daki özel mülkiyet üzerine bir ibadet yeri ve toplum merkezi inşa edilmesi hakkını da içeriyor. Burası Amerika ve dini özgürlüklere olan bağlılığımız sarsılmaz.’’ |
18.08.2010 |