Kültür-Sanat |
O gün, Üstadla beraberdik |
İNSANA, bazı tabiî mekânların gidip görülmesinde azim bir tefekküre kapı açılır. İşte Barla böyle bir yer. Daha Nur’un otobüsünde başlayan ileriye dönük kalp atışları... Zihni dinlendiren ve kalbi rahatlatan bir hengâme. Ve sabahın seherinde Çam Dağı’na gidiş ve orada yapılan bir kahvaltı... İlerleyen vakitlerde güneş tefekkürü canlandırırcasına canlıydı adeta ve yer yerinden oynuyordu. Üstadın “Ben buraları Yıldız Sarayına değişmem” diye yad ettiği bir mekâna teşrif etmek, gerçekten Üstadı orada yaşamaktı. Bizi karşılayan o çam ağaçlarının manevî atmosferi unutulmayacaktı. Kâinatı sanki Üstad yanımızdaymış gibi temaşa ediyor ve her bir çam ağacının konuşsa, anlatmak istediklerini hissediyor gibiydik. Ve orada anladık ki Üstadın, “Ey Kardeşlerim! Dikkat ediniz, vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz ulvîdir. Her bir saatiniz bir gün ibadet hükmüne geçebilecek bir kıymettedir. Biliniz ki elinizden kaçmasın” sözü akılları doldurmuştu. Ve ehl-i imanın manevî imdadına gönderilen Risâle-i Nur Külliyatının telif edilmeye başlandığı ilk merkez olan Üstadın evine geldik. Üstad, burada daimî ve çok şiddetli bir istibdat ve tarassut altında bulundurulmuş, kalabalık şehirlerden uzaklaştırılıp, böylesine ücra bir köye atılarak ruhundaki mevcut hamiyet-i İslâmiyenin feveran etmesine mani olunmuştu. Orada Üstadın birçok dile tercüme edilmiş eserlerini, kaldığı ortamı ve evinin önündeki çınar ağacının sırlarını müşahede ettik. Buradaki yaşayan insanların değişik bir havaları vardı. “Üstadı nasıl bilirdiniz?” diye sorduğumuzda bir yaşlı teyzeye, “Üstad hep ağlardı, ağlardı. Onun ağlamasından etkilenir, biz de ağlamaya başlardık” diye verdiği cevap onların ruhlarında bir nur bırakmıştı. Bayram Yüksel, Ali Uçar ve sair ağabeylerin kabirlerini ziyaret ettikten sonra ruhların maneviyatını devam ettirmeye Cennet Bahçesine koştuk. Cenneti hiç görmedik, ama bu Cennet Bahçesinin Cenneti andırır birçok yanı vardı. 28. Söz olan Cennet bahsinin yazıldığı bu yer, eğer ki konuşsa anlatmak istediği çok şey vardı elbette. Gerçekten buraların insanın imanındaki tezayüdü arttıran bir havası vardı. Ayrılırken gözlerdeki dolgunluk bunun bir ifadesiydi. Yeni Asya Sosyal Tesislerinde kılınan öğle namazının ardından Eğirdir Gölüne indik. Eğirdir Gölü, Çam Dağının, Üstadın evinin, Cennet Bahçesinin tamamlayıcısıydı. Hepsi birbirine muhabbet edercesine, birbirinin temaşasını tamamlamasına yardım ediyordu sanki. Gezimizdeki kardeşlerimiz Üstadla yaşanılan bu bir günün sanki bir seneymiş gibi bir tesir bıraktığını söyleyerek, memnuniyetlerini dile getirdiler. Rabbim! Sen kendine hayırlı bir kul ve hizmet-i Kur’âniye ve Habibine hayırlı bir ümmet ve Üstadımıza hakikî bir Nur Talebesi olabilmeyi hepimize nasip eyle. Amin.
MURAD CEMİL |
14.07.2010 |