Güncel |
Aktif dış politika AB için de sergilensin |
İKTİSADÎ Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, ‘’Hükümetimizin, AB reformlarını sürdürerek ve hukukun üstünlüğü ve kaliteli bir demokrasi yolundan sapmayarak, dış politikada başta Orta Doğu olmak üzere gösterdiği aktivizmi AB için de sergilemesini ümit ediyoruz’’ dedi. Kabaalioğlu, yaptığı yazılı açıklama ile Avrupa Birliği (AB) Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Catherine Ashton ve Komisyon’un Genişleme ve Komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle’nin gerçekleştirtiği Türkiye temaslarını değerlendirdi. Bakanlar düzeyindeki siyasî diyalog toplantısının AB’nin yasal temellerini revize eden Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinden sonra ve İsrail’in Mavi Marmara operasyonu gibi önemli bölgesel olaylar sonrasında yapılan ilk siyasi diyalog toplantısı olması sebebiyle önem taşıdığına işaret eden Kabaalioğlu bu toplantı ile AB’nin Türkiye’nin katılım sürecine olan bağlılığını vurguladığını dile getirdi. Kabaalioğlu, şunları kaydetti: ‘’Son olarak Almanya’da koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti lideri ve Dış işleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Guido Westerwelle’nin imtiyazlı ortaklık önerilerinin demode olduğu yönünde yaptığı açıklama ile birlikte ele alındığında AB’de Türkiye’nin üyeliği yönündeki olumsuz yaklaşımın değişmekte olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, Türkiye’de özellikle bazı AB ülkelerinin geçirdiği ekonomik krizi de ileri süren birtakım çevreler bu koşullarda AB’ye üye olmamanın daha iyi olduğunu savunmaktadır. Böyle düşünenlere, AB üyeliğinin Türkiye için bir devlet politikası olduğunu ve 1959’dan bu yana devam ettiğini, konjonktürel gelişmelerin Türkiye’nin yönü ile ilgili bir tercihi de ifade eden böylesine köklü bir politikayı değiştiremeyeceğini hatırlatmak isterim. Gıda güvenliğinden, hayvan refahına, tüketici güvenliğinden, ileri çalışma koşullarına kadar birçok alanda çağdaş ve müreffeh bir yaşam için rehber ilkeler ve uygulamalar ihtiva eden AB dünyada önemli bir aktör olmaya devam etmektedir.’’ Öte yandan, Türkiye için de gerek ülke içinde hedeflenen refah, demokrasi ve çağdaşlık düzeyine ulaşılması, gerekse bölgede ve dünyada etkinliğin artırılması açısından AB’nin öneminin büyük olduğuna değinen Kabaalioğlu, AB üyesi bir Türkiye’nin her türlü bölgesel ve uluslararası platformda itibarını arttıracağını ve Batı’nın kabul gören değerlerini diğer bölgelere taşıyan bir model olarak etkinlik alanını genişleteceğini belirtti. Kabaalioğlu, ‘’Bunu değerlendiren hükümetimizin, AB reformlarını sürdürerek ve hukukun üstünlüğü ve kaliteli bir demokrasi yolundan sapmayarak, dış politikada başta Orta Doğu olmak üzere gösterdiği aktivizmi AB için de sergilemesini ümit ediyoruz’’ dedi. |
14.07.2010 |