Aile-Sağlık |
Yaz aylarında sağlıklı beslenme için 10 altın kural YAZ mevsiminde hava sıcaklıklarındaki yükseliş ve beslenme alışkanlıklarındaki değişimlerle birlikte; yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalıklarında artış gözlenmektedir. Ayrıca sıcak havalarda terleme ile ortaya çıkan su ve mineral kaybı sonucu; baş dönmesi, bayılma hissi ve bulantı gibi sağlık problemleri de görülebilir. Özellikle bebek ve çocuklarda ishal görülme oranı artmakta; sıcak havalarda besinlerin bozulma riski yüksek olduğu için de besin kaynaklı zehirlenmeler sık görülmektedir. Ancak her mevsim olduğu gibi sağlıklı ve dengeli beslenme ile yaz aylarında da sıklıkla görülen bu tür sağlık problemlerinin azaltılması mümkün olmaktadır. Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Berna Ertuğ, yaz aylarında uygulanabilecek doğru beslenme programı ile ilgili tekliflerini sıraladı. n Susamasanız da günde 10-12 bardak su için: Vücuttan atılması gereken sıvı normal şartlarda idrar, dışkı ve solunumla atılır. Yaz aylarında sıcaklıkla beraber artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için yeterli sıvı alımı çok önemlidir. Bu nedenle, her gün en az 2-2.5 litre (10-12 su bardağı) su içilmelidir. Sıvı alımının karşılanmasında su haricinde süt, ayran, soda, limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler doğru tercihlerdir. n Günde 3 ara öğün yaparak atıştırmaların önüne geçin: Sağlığın korunması için hayatın her döneminde düzenli beslenme çok önemlidir. Bu yüzden besinlerinizi günde 3 ana öğün (kahvaltı, öğle ve akşam) ve 3 ara öğün (kuşluk, ikindi ve gece) şeklinde tüketmeye çalışın. Öğün atlamamak, hem kan şekerinizin düzende kalmasına, hem de gereksiz atıştırmalarınızın önüne geçecektir. n Günlük beslenmenizde “4 yapraklı yonca” modelini uygulayın: Yeterli ve dengeli beslenme için günlük beslenmenize 4 yapraklı yonca modeli uygulayın. 4 yapraklı yoncanızı 4 ana besin grubundan oluşturun. Her yaprak 1 besin grubunu oluşturmaktadır. Bu gruplar; süt ve ürünleri grubu (süt, yoğurt, ayran, cacık), et-kuru baklagiller-yumurta-peynir, ekmek-tahıl grubu (ekmek, makarna, pilav, çorba…), meyve-sebze grubudur. n Besinleri yavaş ve iyi çiğneyerek tüketin: Doygunluk hissi, yemek yendikten 15-20 dakika sonra hissedilmeye başlanır. Bu sebeple yavaş yavaş yemek yemeye özen gösterin. Yemek esnasında lokmalar arasında yemeğinize sık sık ara verin. n Krema, mayonez ve kızartmalara veda edin: Yaz aylarında krema, mayonez, yağlı sos, katı yağ gibi yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel sıvı yağların kullanımı, yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara ve fırın gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. Fındık, ceviz, badem gibi yağlı besinleri günlük tükettiğiniz yağ miktarını azaltarak kullanabilirsiniz. 1 tatlı kaşığı yağ yerine 10 adet fındık/badem veya 2 adet ceviz tüketebilirsiniz. n Posalı besinlerin tüketimini arttırın: Yeterli posa tüketimi bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı, kansere karşı koruyucu, acıkmayı geciktirmesi gibi olumlu etkiler sağlar. Dolayısıyla öğünlerinizde mutlaka sebze yemeği ve salata, gün içerisinde 4-5 porsiyon meyve tüketmeye çalışarak yaz aylarında vücut direncini arttırmaya ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamış olursunuz. Haftada mutlaka 1-2 kez kuru baklagil yemekleri tüketmeye çalışın. n Gıda zehirlenmelerinden korunmak için hijyene önem verin: Özellikle yaz aylarında artan hastalıklardan biri besin zehirlenmeleridir. Çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar olmalarına karşın, zehirlenmeye yol açan besinle ve kişiyle ilgili bazı faktörler hastalığın zaman zaman daha ağır seyretmesine hatta ölümcül olmasına yol açabilmektedir. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınmaya, çabuk bozulan potansiyel riskli besinleri (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta bekletmemeye ve besinlerin satın alınması, hazırlanması ve pişirilmesi, saklama aşamalarında hijyene dikkat ediniz. n Dondurma ve meyve tatlılarını tercih edin: Enerjisi yüksek kızartılmış ve hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih etmek doğru seçimlerdir. n Açık büfelere dikkat edin: Besin tüketiminde her zaman porsiyon miktarına dikkat etmeliyiz. Ancak yaz aylarında özellikle tatillerde maalesef açık büfeden dolayı fazla besin tüketimine eğilim oluyor. Bu durumda ilk önce hazırlanan yemekleri gözden geçirin, seçtiğiniz yemeklerden az az almaya çalışın, tabağınızı doldururken salatalardan başlayın, özellikle bol yeşillik ve sebze ile doldurduğunuz tabağınızda yemek için küçük bir bölüm ayırın. n Araba yerine yürüyüş, asansör yerine merdiven: Haftada 3 gün yapılan tempolu yürüyüşler, yüzme, gevşeme egzersizleri sizi yaz yorgunluğuna karşı koruyacaktır. Eğer “vaktim yok” diyorsanız en azından aktif hayat tarzı için yürüyerek gidebileceğiz yerlere arabayı kullanmama, asansör yerine merdivenleri tercih etme gibi küçük aktivitelerle de hayat tarzınızı değiştirebilirsiniz. |
MÜŞERREF AKSOY 01.07.2010 |
‘Bakımsız klima hasta ediyor’ MAKİNE Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Sekreter Üyesi Mehmet Mutlu, bakımsız klimaların hastalıklara dâvetiye çıkardığını söyledi. Düzenli bakımları yapılmayan klimaların bakteri ürettiğini vurgulayan Mutlu, alış veriş merkezleri, hastane, otel, konut ile toplu taşıma araçlarında kullanılan klima ve havalandırma sistemlerinin bakımlı olmasının toplum sağlığı için önem taşıdığını ifade etti. Hava sıcaklıklarından korunmak ve serinlemek için kullanılan klimalar, acaba ne kadar bakımlı ve güvenilir. Periyodik bakımları düzenli olarak yapılmayan klimalar, bakteri üretip akciğer enfeksiyonundan zatürreye, astımdan lejyonella hastalığına kadar çok sayıda hastalığa sebep oluyor. Klima hassasiyeti konusunda uyarıda bulunan MMO Samsun Şube Sekreter Üyesi Mehmet Mutlu, bakımların ihmal edilecek yanının bulunmadığını kaydetti. Özellikle hastanelerin yeni doğan bebek üniteleri ve ameliyathanelerindeki havalandırma sistemlerinin standartlara uygun ve bakımlı olmaları gerektiğini ifade eden Mutlu, herkesin duyarlı olması gerektiğini bildirdi. Klimanın dış ve iç ünitesinin sürekli temiz ve bakımlı olmasının cihaz kapasitesinden tam olarak faydalanmayı sağlayacağını bildiren Mutlu, “Bunun için özellikle iç ünitenin, hava filtresi ve dış ünitenin serpantinleri, sık sık toz gibi maddelerden temizlenmeli veya yıkanmalıdır. Soğutucu gazın ölçümü en az yılda bir defa teknik servis tarafından yapılmalı, eksikler tamamlanmalıdır. Tekliflerin dikkate alınması ile klimaların verimli, konforlu ve uzun ömürlü kullanımı sağlamak mümkündür” açıklamasında bulundu. Cihazı konfor sıcaklığına ayarlayarak kendi kontrol sistemi ile ortam havasını istenen sıcaklık değerine getirmesini beklemenin en doğru yöntem olacağına da değinen Mehmet Mutlu, “Bunun dışında bir an önce ortamı soğutmak veya ısıtmak amacıyla en düşük ya da en yüksek sıcaklık değerine ayarlamak, sağlık açısından risk taşıdığı gibi enerji israfına da neden olmaktadır. Yeni açılacak sağlık kurumlarının yanı sıra var olan kuruluşların da klima ve havalandırma tesisatlarının işletme ve bakım konusunda denetlenmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu. |
01.07.2010 |
Şeker hastalığı göze zarar Hızla artmakta olan şeker hastalığına bağlı olarak gelişen diyabetin göze ciddî derecede zarar verdiği belirtildi. Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Ali Tarık Sakoğlu, “Kontrol altına alınamayan şeker hastalığı, gözün önemli derecede hasar görmesine neden olmaktadır. Tedavi edilmediği durumlarda da gözün kaybedilmesine yol açarken yüksek tedavi maliyetleriyle de hastaları zor durumda bırakıyor” dedi. Şeker hastalığının (diyabet) göze bağlı yan etkileri, toplum nezdinde çok ağır sosyal ve ekonomik yükler oluşturuyor. Diyabet hastalığında göze ait komplikasyonlar ne kadar artarsa hastalığın tedavisi o kadar güçleşmekte ve tedavi masrafları o kadar arttığını hatırlatan Opr. Dr. Ali Tarık Sakoğlu, komplikasyonlar arttıkça hastalığın hastaya ve çevresine verdiği manevî hasarların da fazla olduğuna dikkat çekti. Şeker hastalığının teşhisinin konulduğu zaman eş zamanlı olarak ve periyodik olacak şekilde göz muayenelerinin de aksatılmaması gerektiğini kaydeden Sakoğlu, “Şeker hastaları, şeker hastalığı tanısı konulduktan sonra mutlaka göz muayenelerini yaptırmalıdırlar. Şeker hastalığının gözü etkilemesine ‘Diyabetik Retinopati’ demekteyiz. Toplumda artık yüksek tansiyon ‘hipertansiyon’ olarak biliniyor ve günlük yaşamda kullanılan bir hastalık ismi oluyor ise diyabet de (şeker hastalığı) artık toplumun büyük bir bölümü tarafından bilinmekte ve günlük yaşamda kullanılmaktadır” açıklamasında bulundu. Ayrıca Sakoğlu, şeker hastalığına bağlı göz etkilenmesi olan Diyabetik Retinopatide tedavide geç kalınırsa başarı oranının düştüğüne ve tedavi maliyetlerinin oldukça arttığını, erken tedavi sadece hasta açısından değil, ülke ekonomisi açısında da önemli olduğunu kaydetti. |
01.07.2010 |
Açık havada çalışanlara sıcak ikazı UZMANLAR, sıcaklıkların artmasıyla birlikte açık havada çalışanlarda sıcak çarpmalarının görülmeye başladığı uyarısında bulundu. Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde hizmet veren Özel 7 Mart Hastanesi Acil Servis Doktoru Fatma Nihan Gülden, açık havada çalışmak zorunda olanların sıcak çarpmasına karşı dikkatli olmalarını istedi. Hava sıcaklığı 32 dereceye çıkınca rahatsızlıkların baş gösterdiğini vurgulayan Doktor Gülden, sıcaklık sendromlarının en hafif kramp halinde görüldüğünü aktardı. En fazla karşılaşılan sorunun bitkinlik olduğunu dile getiren Gülden, “Bu sıkıntılar sıcağa üç günden fazla maruz kalanlarda daha çok görülüyor. En ciddî olanı ise sıcak çarpmasıdır. Ölüme dahi neden olabiliyor” dedi. Özellikle yüksek tansiyon ve kalp hastalarının 10.00 ile 16.00 saatleri arasında sokağa çıkmaması gerektiğini hatırlatan doktor Gülden, “Bu tip rahatsızlıkları olanlar güneşten uzak ve serin yerlerde durmalı. Hazmı zor olan yağlı yiyecekler yememeli. Yaşlılar, çocuklar, kronik hastalığı olanlar, zekâ özürlüler ve sinir ilâçları kullananların sıcak yerlerde bulunması çok risklidir. Naylon ve sentetik ağırlıklı, koyu renk elbiseler yerine, pamuklu ve rahat giyecekler tercih edilmeli. Aşırı yağlı gıda tüketiminden kaçınılmalı. Vücudu yoracak fiziksel aktivite yapılmamalı. Yüksek ısıya bağlı olarak terleme yoluyla kaybedilen sıvının yerine konulması için sulu yiyecekler tercih edilmeli ve bol sıvı alınmalıdır” tavsiyelerinde bulundu. Sıcaktan etkilenenlerin gölge bir yere çekilmesi, başına ve vücuduna ıslak bez konulması, bilinci yerindeyse bol sıvı verilmesi gerektiğini belirten Doktor Gülden, sıcakların etkisinde kalan kişilerde bulantı, kusma, yüzde kızarma, baş dönmesi, kas krampları, ciltte kuruluk, bitkinlik, ateş yükselmesi, idrar azalması ve nabızda artış olduğuna dikkat çekti. Gülden, daha ciddî vak'alarda ise kişinin hastaneye götürülmesi gerektiğini söyledi. |
01.07.2010 |