Güncel |
Müzakereler devam edecek |
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, ‘’Bugün gerçek şu ki, müzakereler başladı, devam ediyor. Beni uzlaşmaz göstermelerine rağmen müzakereleri ısrarla sürdüreceğimizi tekrarlıyorum. Temennim, yıl sonuna kadar bir anlaşmaya varmak. İnşallah düşündüğümüz şekilde müzakereler sonuçlanır’’ diye konuştu. Müzakereler sürecek
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, seçimden önce söylenenlerin meydanlarda veya köşe yazılarında kaldığını ifade ederek, ‘’Bugün gerçek şu ki, müzakereler başladı, devam ediyor. Beni uzlaşmaz göstermelerine rağmen müzakereleri ısrarla sürdüreceğimizi tekrarlıyorum” dedi.Eroğlu, Ekovitrin Dergisinin ‘’Yılın Starları Ödül Töreni’’nden önce gazetecilerin sorularını cevapladı. Eroğlu, bir soru üzerine, seçimden önce söylenenlerin meydanlarda veya köşe yazılarında kaldığını ifade ederek, ‘’Bugün gerçek şu ki, müzakereler başladı, devam ediyor. Beni uzlaşmaz göstermelerine rağmen müzakereleri ısrarla sürdüreceğimizi tekrarlıyorum. Temennim, yıl sonuna kadar bir anlaşmaya varmak. Bu düşünceyle müzakere masasına oturduk. Zaman her şeyi ortaya çıkaracak. İnşallah düşündüğümüz şekilde müzakereler sonuçlanır’’ diye konuştu. Eroğlu, İsrailli sivil toplum kuruluşlarının ‘’Kıbrıs’ın sözde işgali’’ gerekçesiyle eylem yapacağı söylentilerine ilişkin, ‘’Böyle bir hareket içerisine girerlerse karasularımıza kadar gelmişken Mağusa Limanı’na da gelsinler, Türk misafirperverliğini görsünler. Gereken ikramları yapacağız, silahla değil, kesin kararlılığımız vardır. Hiçbir zaman silahlı müdahale yapılmayacaktır’’ dedi. |
14.06.2010 |
‘Kafes’te ilk duruşma yarın |
GÜNEY Deniz Saha Komutanı Koramiral Sağdıç ile emekli Koramiral Ali Feyyaz Öğütçü dahil 33 sanık hakkındaki ‘’Kafes Eylem Planı’’na ilişkin davanın ilk duruşması yarın yapılacak. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek davanın 65 sayfalık iddianamesinde, zanlılar emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, Koramiral Kadir Sağdıç, Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar’ın ‘’Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak Kafes Operasyonu Eylem Planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmede ‘danışma kurulu’ adı altında emir ve komuta yetkisini haiz örgüt mensubu oldukları’’ belirtiliyor. İddianamede, Mücahit Erakyol, Deniz Erki, Tanju Veli Aydın, Emre Sezenler, Hüseyin Doğancı, İsmail Bak, Metin Samancı, Levent Gülmen, Aydın Ayhan Saraçoğlu, Bülent Aydın, Bora Coşkun, Süleyman Erharat, Murat Aslan, Emre Tepeli, İbrahim Öztürk, Halil Özsaraç, Gürol Yurdunal, Ümit Özbek, Bülent Karaoğlu, Daylan Muslu, Hüseyin Erol, Mehmet İnce, Alpay Belleyici, İsmail Zühtü Tümer, Levent Olcaner, Özgür Erken, Metin Fidan, Türker Doğanca, Mesut Adanur ve Metin Keskin’in eylemlerinin de ‘’Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak kafes operasyonu eylem planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmenin üyesi olma’’ suçunu oluşturduğu kaydediliyor. Tüm sanıkların TCK’nin 314. maddesinin 2. fıkrası ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca 7,5 ile 15’er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin, savcılığın Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmatla ilgili dava ile bu davanın birleştirilmesi yönündeki talebini duruşmada karara bağlaması bekleniyor. İ |
14.06.2010 |
Anayasan kadar demokratsın |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Anayasa değişikliğine ilişkin olarak, “Anayasası düzgün olmayan bir ülkenin devlet yönetimi ne kadar bozuksa, okulları da bozuktur, hastaneleri de bozuktur, yani vatandaşın hizmet aldığı her bir birimi, anayasasının bozukluğu oranında bozuktur’’ dedi. Anayasan kadar demokratsın
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Anayasa değişikliğine ilişkin, ‘’Anayasası düzgün olmayan bir ülkenin devlet yönetimi ne kadar bozuksa, okulları da bozuktur, hastaneleri de bozuktur, yani vatandaşın hizmet aldığı her bir birimi, Anayasasının bozukluğu oranında bozuktur’’ dedi. Başakşehir’de düzenlenen ‘’Türkiye Buluşmaları’’ toplantısında konuşan Çelik, Anayasası düzgün olmayan bir ülkede insanların gerçekten belli bir mutluluk içinde olamayacağını söyledi. Çelik, Anayasası bozuk bir ülkede insan şeref ve haysiyetinden söz edilemeyeceğini savunarak, şunları kaydetti: ‘’Anayasası düzgün olmayan bir ülkenin devlet yönetimi ne kadar bozuksa, okulları da bozuktur, hastaneleri de bozuktur, yani vatandaşın hizmet aldığı her bir birimi Anayasasının bozukluğu oranında bozuktur. Anayasa hukukuna göre, 12 Eylül rejiminin yaptığı metni bir Anayasa olarak kabul edemeyiz. Teknik anlamda bir Anayasa bile değildir. 1960 Anayasasında ifade aynen şöyledir; ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti insan haklarına dayalı bir devlettir’. Bir devletin insan haklarına dayalı olması, o devletin esasını, her şeyini insan haklarının tayin etmesi demektir. 12 Eylül rejimi bu ifadeden bile rahatsız olmuş, ‘insan haklarına saygılı’ ifadesini koymuştur.’’ |
14.06.2010 |
TBMM gündemi yoğun |
MECLİS, bu hafta da önemli tasarı ve teklifleri yasalaştırmak için yoğun mesa i yapacak. TBMM Genel Kurulunda, yarın, belediyelerin kentsel dönüşüm projeleri uygulayacağı alanları genişleten kanun teklifi ele alınacak. Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı, 16 Haziran Çarşamba günü görüşülecek. Genel Kurulda, 17 Haziran Perşembe günü de anonim şirket statüsünde, ‘’İller Bankası AŞ’’ unvanıyla bir kalkınma ve yatırım bankası (İLBANK) kurulmasını öngören tasarı ele alınacak. Diyanet İşleri Başkanlığına bu yıl içinde 5 bin açıktan atama yapılmasına imkan tanıyan tasarının da 18 Haziran Cuma günü görüşülmesi planlanıyor. Askeri Mahkemeler Kanunu’nda değişiklik yapan tasarının da 18 Haziran günü ele alınması öngörülüyor. TBMM Anayasa Komisyonunun 16 Haziran Çarşamba günü yapacağı toplantıda ‘’suça itilen çocuklar’’la ilgili yasa teklifi görüşmek üzere toplanacak. |
14.06.2010 |
Kurtulmuş: TSK, asla iç politikaya burnunu sokmayacak |
SAADET Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, iktidara gelmeleri halinde Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin (TSK) iç politikaya burnunu sokmayacağını söyledi. Kurtulmuş, partisinin Kastamonu’da düzenlenen il kongresinde yaptığı konuşmada, srail’in Mavi Marmara gemisine yaptığı operasyonu değerlendirerek, ‘’İsrail, 31 Mayıs sabahı Mavi Marmara gemisini vurdu. 9 kişi şehit oldu. Bu katliam karşısında ne söyleseniz az olur. Zalim İsrail, Gaddar İsrail, Terör estiren İsrail. Ne derseniz deyin eksik kalır. Bu İsrail devlet politikalarının sonucu olarak gelişmiş bir durumdur’’ dedi. Hükümetin, İsrail’in OECD üyeliğine evet dediğini ifade eden Kurtulmuş, ‘’Sayın başbakan, Davos’ta “One Minute” demiş olmasına rağmen İsrail’in OECD üyeliğine evet demek durumunda kaldı. Bu anlaşılır bir çelişki değildir. Evet dedik de ne oldu? Adamlar 10 gün sonra teşekkür ettiler. 9 insanımızı öldürdüler onlarcasını yaraladılar. Türkiye diplomasi alanında atması gereken adımları atamamıştır. Eğer bunları yapabilmiş olsaydı İsrail bugün böyle rahat davranamazdı’’ diye konuştu. İktidara gelmeleri halinde yapacaklarıyla ilgili konuşan Kurtulmuş, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç politikaya burnunu sokmayacağını ifade ederek, ‘’Siyasi ve hukuki reformlar yapacağız. Dışarıda sözünüzün geçmesi için güçlü silahlı kuvvetlere ihtiyaç var. Ancak bu Türk Silahlı Kuvvetleri asla iç politikaya burnunu sokmayacak, iç politikaya karışmayacak’’ şeklinde konuştu. |
14.06.2010 |
Gökçek: Yetki karmaşası belediyeleri zor durumda bırakıyor |
ANKARA Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kurumlar arasındaki yetki karmaşasının, belediyeleri zor durumda bıraktığını belirterek,”Yetki 10 yerde biren olmamalı” dedi. Ankara’da İçişleri Bakanlığı, Türkiye Belediyeler Birliği ve Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen “25. Yılında Türkiye’de Büyükşehir Yönetimi Ulusal Kongresi”ne, Türkiye’de Büyükşehir Yönetim Sistemi ve Büyükşehirlerde Ulaşım Yöntemi konularının işlenmesiyle devam edildi. “Büyükşehir Yönetim Sistemi” oturumuna başkanlık eden İçişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı Zekeriya Şarbak, Büyükşehir belediyeleri ile ilçe belediyelerinin uyum içerisinde çalışması gerektiğini söyledi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ise, borçlanma ve yetki sistemlerine değindi. Başkan Gökçek, “Faiz sistemi belediyelere zarar veriyor. Belediyelere sadece 5 yıllık borçlanma yetkisi verilmeli ve geçmişe dönük borçların hepsi silinmeli. Halka hizmet etmekle yükümlü belediyelere, haciz koyma işlemi kalkmalı. Bu kadar anlamsız bir uygulama olamaz. Yetki konusunda da ciddi problemlerimiz var. Örneğin, belediyelerin fırınları denetlemesi kadar normal bir şey yok. Ancak Tarım Bakanlığı bir kanun çıkarıyor ve fırınları denetleme görevini, büyükşehir belediyelerinden alarak, Tarım İl Müdürlüğü’ne geçiriyor. İmar konusunda da tüm yetki belediyede sanılıyor. Büyükşehir belediyesi, ilçe belediyeleri, TOKİ, Maliye Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı’nın imar konusunda yetkisi var. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın, hepsinin üzerinde yetkisi var. Yetki 10 yerde birden olmamalı” diye konuştu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, büyükşehir belediyelerinin, ilçe belediyeleri ile uyum içerisinde çalışabilmesi için, ilçe belediye başkanlarının, büyükşehir belediye başkanları tarafından atanması gerektiğini savundu. |
14.06.2010 |
Petrol hırsızlığına ağır ceza |
ENERJİ ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, boru hatlarından petrol hırsızlığının cezasının ağırlaştırılmasına dönük çalışma başlattı. Bakanlık, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan ‘’Nitelikli Hırsızlık’’ başlıklı 142’inci maddesine göre, suçun, sıvı ve gaz halindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerdeki nakli ve işlenmesi halinde verilecek hapis cezalarını artırılmasını talep ediyor. Adalet Bakanlığına bu yöndeki talebini ileten Enerji Bakanlığı, düzenleme ile boru hatlarından petrol hırsızlığının caydırıcılığının arttırılması hedefliyor. Türk Ceza Kanununun nitelikli hırsızlık bölümünde yer alan maddeye göre, hırsızlık suçunun sıvı veya gaz halindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde; 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası; bu filin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde 15 yıla kadar hapis ve 10 bin güne kadar adli para cezasına hükmolması öngörülüyor. Yapılacak yeni düzenleme ile suçun sıvı veya gaz halindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, hapis cezalarının arttırılarak, 6 yıldan 10 yıla kadar çıkartılması düşünülüyor. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde de verilecek cezaların yarı oranda arttırılması ve yine 10 bin güne kadar adli para cezası olarak uygulanması isteniyor. Güçlü bir ‘’Enerji Koridoru’’ olma yönündeki çalışmalar kapsamında, petrol ve doğal gazda arz güvenliğinin yanı sıra bu kaynakların tüketiciye ulaşımında da güvenliğin etkin bir şekilde sağlanması önem taşıyor. |
14.06.2010 |
Korsana büyük darbe |
İZMİR merkezli korsan yayın operasyonu kapsamında 14 ilde gözaltına alınan 52 zanlı adliyeye sevk edildi. Alınan bilgiye göre, İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Mali Büro Amirliği ekipleri, korsan kitap, film, müzik, oyun CD ve DVD’leri satan kişileri takibe aldı. Yaklaşık 6 ay süren teknik takip ve istihbarat çalışmasının ardından mali polis, çeşitli illerde operasyonlar düzenledi. İzmir, Ankara, İstanbul, Kayseri, Isparta, Antalya, Kütahya, Adana, Muğla, Mersin, Van, Balıkesir, Aydın ve Diyarbakır’da 2 matbaa, 37 iş yeri, 13 ana depo ve 69 eve düzenlenen baskınlarda 4’ü kadın 80 kişi yakalandı. Yakalananlardan 28’i olayla ilgileri bulunmadığı için ifadeleri alındıktan sonra cumhuriyet savcısının talimatıyla serbest bırakıldı. Suç örgütü oluşumuna giderek, korsan üretim yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan 52 kişi arasında 2 matbaa sahibi, 10 matbaa çalışanı ile korsan kitap, CD ve DVD satıcılarının bulunduğu öğrenildi. Matbaa, ana depo, iş yeri ve evlerde yapılan aramalarda korsan olduğu belirlenen yaklaşık 2.5 milyon kitap, korsan kitap basımında kullanılan 246 kalıp, 1 iş makinesi, 1 pozlama makinesi, 121 bin kitap kapağı, 4 bin 500 kartvizit, 3 bin 148 sahte kitap bandrolü, 1 kâğıt kırma makinesi, 2 bıçak makinesi, 1 ciltleme makinesi, yaklaşık 5 milyon oyun, müzik ve film CD ile DVD’si, 171 bin 906 kartonet, 3 hard disk, 7 bin 720 sahte bandrol, 7 DVD yazıcısı, 8 bin 445 CD kabı, 2 güç kaynağı, 1 adaptör, 3 bilgisayar, 1 diz üstü bilgisayar, 200 DVD kabı ele geçirildi. Emniyet Müdürlüğünde işlemleri tamamlanan 52 kişi adliyeye sevk edildi. |
14.06.2010 |
Gece görüş radarları geliyor |
ABD’den ithal edilen, 2 kilometre menzilli gece görüş radarlarının yaz aylarında kontrollere başlayacağı bildirildi. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, okulların tatil olmasıyla birlikte şehirler arası kara yollarında trafik yoğunluğunun artacağını söyledi. Yaz aylarında kazaların genellikle aşırı hız, dikkatsizlik ve hatalı sollamadan kaynaklandığını ifade eden yetkililer, bu dönemde kazaların en aza indirilmesi için güvenlik güçlerinin yoğun bir çalışma içine girdiğini anlattı. Yetkililer, özellikle radar uygulamasının yeni alınan cihazlarla gece saatlerinde de yapılabileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’ABD’den alınan gece görüş radarlarındaki parça eksikliği önümüzdeki dönemde giderilecek. Radarlar, büyük ihtimalle yaz aylarındaki kontrollerde kullanılacak. Ülke genelinde trafiğin yoğun olduğu kara yollarında gece görüş radarları konuşlandırılacak. Yaklaşık 2 kilometre menzilli radarlar sayesinde gece aşırı hızdan meydana gelen trafik kazalarının en aza indirilmesi hedefleniyor.’’ |
14.06.2010 |
İthal et de çare olmayacak |
Türkiye’de hayvancılık sektöründe ekonomik durumun çok kötü olduğunu ileri süren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, dışardan gelen hayvanlarla ya da et ithalatı ile bu işin çözülemeyeceğini savundu. İthal et de çare olmayacak
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, Türkiye’de hayvancılık sektöründe ekonomik durumun çok kötü olduğunu ileri sürerek, ‘’Dışarıdan gelen hayvanlarla ya da et ithalatı ile bu işi çözemezsiniz’’ dedi. Savaş, yaptığı açıklamada, Türkiye’deki hayvan sayısının azalması üzerinde çeşitli spekülasyonların olduğunu söyledi. Türkiye’nin sürdürdüğü temel politikayla tarıma yeterince destek vermemesinin yanlış olduğunu savunan Savaş, Türkiye’nin tarım ülkesi olduğunu belirterek, bazı ekonomistlerin ‘’rantabl üretim yapamıyoruz, bu büyüklükle çok parçalılıkla rantabl üretim olmaz, Avrupa, Batı ne yaptıysa biz de onu yaparsak bu işi çözeriz’’ düşüncelerine katılmadığını söyledi. Burada çok önemli bir mantık hatası olduğunu savunan Savaş, ‘’Böyle bir politika Türkiye’ye dayatılıyor, bu zorla yapılmaya çalışılıyor’’ dedi. Savaş, şöyle konuştu: ‘’İşletmeleri büyütürseniz daha rantabl olurlar, ekonomik anlamda daha iyi duruma gelirler. Ama örneğin 10 işletmeden 9’unu kapatacaksınız, bir tane kalacak. Peki o dokuz kişiyi ne yapacaksınız. Sorun orada. O dokuz kişi nereye gitti, onlar kentlerin varoşlarına yerleşti. Batıda tarımdaki istihdam çok düşük seviyelere ulaştı. Bizde de sanki ekonomik olarak geri kalmışlığımızın suçlusu tarımdaki istihdamın hala yüksek olması şeklinde söyleniyor. Batı nasıl yaptı bunu. Batıda diğer sektörler gelişti, tarımdaki çalışanlar da o tarafa kaydılar. Tüm sektörlerin birlikte gelişimi söz konusudur batıda. ‘Tarımı durdurayım, sanayi gelişsin’ diye bir şey yok. Hepsi birlikte gelişmelidir.’’ Türker Savaş, geleneksel yapının çok hızlı şekilde, rantabl olmadığı gerekçesiyle, o yöne doğru çekilmeye çalışıldığını, küçük çiftçinin ezildiğini ve desteklenmediğini ileri sürerek, bu değişiminin çok hızlı gerçekleştirildiğini, yapısal anlamda işletmelerin büyümesinin olmadığını kaydetti.
DEVLET DESTEKLEMELİ
Prof. Dr. Türker Savaş, Türkiye’de büyük işletmelerin çoğunluğunun sermayeyi farklı bir alandan tarıma aktardığını ifade ederek, ‘’Tekstilcidir, gitmiştir sığır tesisi kurmuştur. O, tabi ki tamamıyla ekonomik kurallara göre oynar. Bugün iyiyse iyidir, yoksa anında tasfiye eder. Bu da ne yapar işte böyle yarın bir gün süt açığı olur, et açığı oluşur’’ dedi. Tarımda ve hayvancılıkta bugün yaşananları, birikimin kırılma noktası olarak değerlendiren Savaş, şöyle devam etti: “Bazı büyük firmaların büyük miktarlarda hayvan materyalini piyasadan çekmeleri var. Geleneksel yetiştiricinin 4 hayvanı vardır, erkek hayvanlarına 1 ya da 1.5 yıl bakar, bu banka gibidir onlar için. Ondan sonra kesime verir. Hayvancılıkta ekonomik durum o yetiştiriciler için o kadar kötüleşti ki. Hayvanlarını daha buzağı döneminde satmaya başladılar. Mahalle kasabı kesecek hayvan bulamıyor. Büyükler alıyor, kırılma noktası bu. Bu nedenle dışarıdan gelen hayvanlarla ya da dışarıdan et ithalatı ile bu işi çözemezsiniz. Dışarıdan hayvan gelmesi demek, hayvancığımızın daha kötüye gitmesi demek. Bunlar piyasayı ucuzlatacak, piyasa ucuzlayınca yetiştirici mağdur olacak ve daha çok bu işten çekilecek. Giderek daha çok dışarıya bağımlı hale gelecek. Bu iş içeriyi desteklerseniz olur. Yani tarım ve hayvancılığın devlet tarafından bire bir desteklenmesi gerekiyor. Şu dönemi aşabilmek için, bunun yapılması gerekiyor.’’ |
14.06.2010 |
Türkiye'nin en büyük sorunu işsizlik |
Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri ve Belediye-İş Genel Başkanı Nihat Yurdakul, ülkenin en büyük sorunun işsizlik olduğunu vurguladı. Yurdakul, Belediye-İş Adana Şubesi’nin Sürmeli Otelinde yapılan 9. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, ülkenin ekonomik anlamda yansıtıldığı kadar refah içinde olmadığını söyledi. Ülkenin bütün değerlerinin satıldığını ifade eden Yurdakul, bunun bir istihdam sağlamadığını, faizcilik yapıldığını belirtti. Yurdakul, üretmeden kimsenin ‘’yemeye kalkışmaması gerektiğini’’ önce üretmek gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: ‘’Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik. İşi, aşı olmayan arkadaşlar yanıma geliyor. Çocuklarına 50 kuruş harçlık verememekten dert yanıyorlar. ‘Bu ülkede herkesin sırtı pek, karnı tok’ diyorlar. Ancak, işsizlik aldı başını gidiyor. Tok açın halinden anlamaz tabiî... Ülkede üretim yok, herkes yemek yemeye çalışıyor. Siz bütün kapıları açıp sıcak parayı aktarsanız istihdam sağlanamaz, işsizlik daha da artar gider. Bu ülkenin beli doğrulmaz. Yılda ödediğimiz faiz 59 katrilyon. Sonra da (ülkede refah var) deniliyor. Anlaşılır gibi değil.’’ |
14.06.2010 |
Kayıp çocuklar için ortak protokol |
Kayip Çocuklar Ulusal Bilgi Sistemi Projesi Kurumlararası İşbirliği Protokolü, 5 bakanlık tarafından imzalandı. Protokol, kaybolma vak'alarıyla ilgili bir ulusal bilgi sisteminin oluşturulmasını ve kayıp çocuk bilgilerinin e-Devlet kapısı üzerinden sunulmasını amaçlıyor. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, kaybolan çocukları bulmak ve kaybolma vak'alarının önüne geçmek amacıyla düzenlenen ortak protokolü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın imzaladıkları kaydedildi. Açıklamada ayrıca, ‘’Kayıp Çocuklar Ulusal Bilgi Sistemi Projesi Kurumlararası İşbirliği Protokolü’’ kapsamında, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün çalışma yapacağı, projenin takibi ve kurumlar arası koordinasyonu da Proje Takip ve Yürütme Kurulu’nun sağlayacağı ifade edildi. |
14.06.2010 |
Madencilerin aileleri yargıya başvurdu |
Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında meydana gelen grizu faciasında vefat eden madencilerin bazı yakınları, İl Emniyet Müdürlüğünde ifade vererek kurum ve Yapı-Tek firması yetkilileri hakkında şikâyette bulundular. Aileler, maden ocağında yeterli denetimin olmadığını iddia ettiler. Maden ocağında 17 Mayıstaki patlamada vefat eden 30 maden işçisinden Adem Çengel, Ekrem Akkaya ve Hüseyin Arslan’ın aileleri, avukatlıklarını üstlenen Ünal Demirtaş ile birlikte asayiş şubesine giderek ifade verdiler. TTK ve madencilerin çalıştığı şirketin yetkilileri hakkında da şikâyette bulunan aileler, suçluların bir an önce ortaya çıkarılmasını istediler.TTK ve madencilerin çalıştığı şirketin yetkilileri hakkında da şikâyette bulunan aileler, suçluların bir an önce ortaya çıkarılmasını istediler. |
14.06.2010 |
Göstericiler polise taşla saldırdı |
Hakkârı’de terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik operasyonu protesto eden grup, polise taşla saldırdı. Hakkâri şehir merkezi Pehlivan, Bağlar ve Keklikpınar mahallelerinde bir araya gelen, çoğunluğunu çocukların oluşturduğu grup, şehir merkezinde düzenlenen KCK operasyonunu bahane ederek yürüyüş yapmak istedi. Polisin uyarılarına taş atılarak karşılık verilmesi üzerine güvenlik güçleri gruba biber gazı ve basınçlı suyla müdahale etti. Ara sokaklara kaçan göstericilerden C.A’nın yaralandığı, Hakkâri Devlet Hastanesinde tedavi altına alındığı bildirildi. Yollara barikat kurarak ateş yakan göstericiler eylemlerini sürdürdü. |
14.06.2010 |
Askerî anayasa ile AB’ye üye olan ülke yok |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “Askeri anayasa ile AB’ye üye olan bir ülke yok” dedi.Bağış, bir televizyon kanalında katıldığı programda, Türkiye’nin AB ile müzakere sürecine ilişkin soruları cevapladı. AB içinde bazılarının Türkiye’nin önüne “çok büyük, fakir, Müslüman” gibi engeller çıkarmak istediklerini belirten Bağış, Türkiye’nin AB ile 51 yıllık ilişki sürecinde dilinin, kültürünün, dininin Avrupalılar tarafından çok iyi bilindiğini söyledi. Bütün bunların Türkiye’nin önüne bir engelmiş gibi getirilmesini istemediklerini ifade eden Bağış, “Türkiye artık dostluk nutukları dinlemek istemiyor. Artık biz tam üyelik tarihinin tartışıldığı platformlar istiyoruz” dedi.Anayasa değişikliği tartışmalarına da değinen Bağış, “Askeri anayasa ile AB’ye üye olan bir ülke yok” diyerek, Portekiz, Yunanistan, İspanya gibi ülkelerin de zamanında askeri anayasa ile yönetildiğini belirtti ve “Ne zamanki anayasalarını sivilleştirdiler. O zaman yavaş giden müzakere süreçleri bir anda hızlandı ve kısa bir süre içinde üye oldular. İnşallah 12 Eylül’de tarih tekerrür edecek” diye konuştu. |
14.06.2010 |
Yetkilendirilmede Bakanlık üzerine düşeni yapsın |
Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, İsrail’e yönelik suçlamalarla ilgili olarak ulusal mahkemelerin yetkilendirilmesi konusunda Adalet Bakanlığının üzerine düşeni yapmasını isteyerek, ‘’Eğer yapmaktan imtina ederlerse bizleri belki kurtarmış olacaklar ama İsrail karşısında Türkiye’nin ve bizlerin başı öne eğik olur’’ dedi. Mazlum-Der tarafından Keçiören’deki bir restoranda, sivil toplum kuruluşları üyeleri ve gönüllülerinin katılımıyla düzenlenen kahvaltılı toplantıda konuşan Ünsal, kendisinin de içinde bulunduğu gemiyi ‘’bir vicdan donanması’’ olarak niteleyerek, insanlığın bütün erdemini yüklenerek gittiklerini ancak ‘’hukukun ayaklar altına alındığı bir saldırı’’ ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Yaşananların hukuk zeminine taşınması için ulusal ve uluslararası süreçlerin çalıştırılması gerektiğini kaydeden Ünsal, 32 ülkenin ulusal mahkemelerinde ‘’gemi kaçırmak, adam kaçırmak, hürriyeti tahdit, adam öldürmek, adam yaralamak, gasp ve hırsızlık’’ suçlamalarıyla İsrail’e karşı dava açılacağını belirterek, şöyle konuştu: ‘’Bundan sonra biz ulusal yargı süreçlerinin düzgün çalışması ve mahkemelerimizin yetkilendirilmesi konusunda Adalet Bakanlığının üzerine düşeni yapması gerektiğini söylüyoruz. Eğer yapmaktan imtina ederlerse bizleri belki kurtarmış olacaklar ama İsrail karşısında Türkiye’nin ve bizlerin başı öne eğik olur. Ben böyle bir şey olmayacağını ümit ediyorum.’’ |
14.06.2010 |
‘’Kitap Okuma Günleri’’nde rekor kırılamadı |
Cumhurbaşkani Abdullah Gül’ün eşi Hayrunnisa Gül’ün himayelerinde, Düşün Taşın Derneği’nce düzenlenen ve 20 bin kişinin katılması hedeflenen aynı anda kitap okuma denemesinde, 14 bin 517 kişinin katılımı nedeniyle, Guinness rekoru kırılamadı.Düşün Taşın Derneği’nin İstanbul Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bayrampaşa Belediyesi işbirliğiyle düzenlediği ‘’Kitap Okuma Günleri’’nin 38’ncisi Ali Sami Yen Stadı’nda yapıldı. Etkinlikte konuşan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, okuyan bu kadar genci bir arada gördüğü için büyük bir moral bulduğunu, gençlere olan umudunun, inancının arttığını söyledi. Konuşmaların ardından İngiltere’den gelen Guinness hakemi Talal Omar ve İstanbul 17. Noteri’nin huzurunda İstanbul’un çeşitli ilçelerinden gelen öğrenciler Mümin Sekman’ın Alfa yayınlarından çıkan ve ücretsiz olarak dağıtılan ‘’Her şey seninle başlar’’ isimli kitabının ilk 2 sayfasını, sunucuyla birlikte hep bir ağızdan okudular. Okumanın tamamlanmasının ardından Omar, daha önce Mersin’de yapılan denemede 15 bin 440 kişinin aynı anda kitap okuduğunu, bugün ise giriş kapılarından yapılan sayıma göre 14 bin 517 kişinin katılımının tespit edildiğini belirterek, bu günkü etkinlik ile Guinness rekoru kırılamadığını söyledi. |
14.06.2010 |
Sınav sistemine protesto |
KadIköy’de düzenlenen mitingde, eğitimde uygulanan sınav sistemi protesto edildi. Tepe Nautilus önünde toplanan ‘’Liseli Öğrenciler Birliği’’ üyeleri, üzerinde ‘’ÖSS, LYS, YGS, SBS, KPSS, YÖS mezara’’ yazılı tabut ve ellerindeki pankartlarla, sloganlar eşliğinde Kadıköy İskele Meydanı’na kadar yürüdü. Katılımcılar, girişte oluşturulan polis kontrol noktasında tek tek arandıktan sonra miting alanına alındı. Mitingde Liseli Öğrenciler Birliği adına konuşan Eylem Karaca, çocukların ilkokul sıralarından itibaren arkadaşlarıyla yarıştırıldıklarını belirterek, şunları kaydetti: ‘’İnsanlar arası dayanışmayı parçalayan sistem, eğitimde de bu durumu alabildiğine yaygınlaştırıyor ve rekabet kültürünü kamçılıyor. Bizler, çocuk yaşlardan itibaren temel amacı elemek ve izole etmek olan elemeci bir sınav sistemiyle karşı karşıya bırakılıyoruz. Her 2-3 yılda bir değiştirilen sınav sistemlerinde elemeci mantık hakim olmaya devam ettiğinden, çözüm gibi gösterilen her uygulama yeni sorunlarla beraber gündeme geliyor. Biz gençler elemeci sınav sisteminin tamamen kaldırılmasını istiyoruz.’’ Karaca, ana dilde eğitim istediklerini de ifade etti. |
14.06.2010 |
SBS'DE RAHATSIZLANAN ÖĞRENCİ, HASTANEDE ÖLDÜ |
Konya’nIn Ilgın ilçesinde Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sırasında rahatsızlanan 6 sınıf öğrencisi Şerife Uysal (13), hava ambulansıyla getirildiği Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Ilgın Aşağıçiğil İlköğretim Okulu 6. Sınıf öğrencisi Şerife Uysal, SBS’ye gireceği Ilgın 75. Yıl İlköğretim Okulu’na geldi. Tam sınav başladığı sırada rahatsızlanan Şerife, öğretmenlerinden izin alarak tuvalete gitti. Tuvalette bir anda yere yığılan küçük kızı gören gözetmen öğretmenler, hemen Ilgın Vefa Tanır Devlet Hastanesi’ne yetiştirdiler. Şerife Uysal, ilk müdahalenin yapılmasından sonra helikopter ambulansla Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada yapılan müdahalelere rağmen Şerife Uysal vefat etti. Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Cumhuriyet savcısı gözetiminde yapılan otopside Şerife Uysal’ın karın bölgesinde iltihaplanma tesbit edildiği öğrenildi. Yakınları Uysal’ın bir hafta önce ishal dolayısıyla hastaneye kaldırıldığını, bir süre ilâç tedavisi gördüğünü belirtti. Şerife Uysal’ın kesin ölüm sebebi, bulguların Adlî Tıp Kurumu’ndaki incelenmesinin ardından belli olacak. |
14.06.2010 |
83 yaşında Kur’ân okumayı öğrendi |
Isparta’nIn Senirkent ilçesinde 83 yaşındaki kadın Kur’ân okumayı öğrendi. Peygamber Efendimiz’in (asm) “Sizin en hayırlınız Kur’ân'ı öğrenen ve öğretendir” hadisini duyduktan sonra Kur’ân okumayı öğrenme kararı alan Zeliha Örmeci, kız Kur’ân kursu hocası Hamiyet Özata’dan ders almaya başladı. Geçen yıl Hacı Hasan Kız Kur’ân Kursu’na kayıt yaptıran Zeliha Örmeci, öğrenimini tamamlayarak belge aldı. Müftü Kemal Bal’ın elinden belgesini alan Örmeci, “Ben okur yazar değilim. Kur’ân-ı Kerim’i çok öğrenmek istiyordum. İçime dert olmuştu” dedi. |
14.06.2010 |
Balıkkesir Yeni Asya okuyucuları Isparta’yı gezdi |
BalIkesİr Yeni Asya Okuyucuları, gerçekleştirdikleri Isparta gezisiyle, Risâle-i Nûrların ilk kez yazılmaya başladığı Barla'yı ziyaret etti. Daha sonrada Isparta Kutlubey Camiinde okunan Mevlid-i Şerife katıldı. Balıkesirli Yeni Asya okuyucuları 5 Haziran günü akşamı Balıkesirden otobüsle hareket etti. Gölmarmara-Denizli-Dinar güzergâhını takiben, sabahın erken saatlerinde Isparta'ya geldi. Sonra buradan Barla'ya geçerek ilk önce Yeni Asya tesislerine uğradı. Grup daha sonra Bediüzzaman Hazretlerinin yaşadığı ve Risâle-i Nûrları telif ettiği mekânları dolaşarak, belde mezarlığındaki Risâle-i Nurlara hizmet eden merhum talebelerin kabirlerini ziyaret etti. Sav Köyüne (beldesine) de uğrayan Yeni Asya okuyucuları, buradan Ispartaya geçerek, Kutlubey Camiinde okunan Mevlid-i Şerife iştirâk etti. Mevlidden sonra geri dönen okuyucular geziden çok mutlu olduklarını söylediler. |
14.06.2010 |
Okul kitapları geri dönüşümle eğitime kazandırılacak |
Bursa İl Millî Eğitim Müdürlüğü, ücretsiz ders kitaplarını geri dönüşüme kazandırıyor. Geri dönüşüm ihalesi yapılan ders kitaplarının okullar tarafından toplanmasına başlandı. Eğitim öğretim yılı başında öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılan ders kitaplarının toplanmasıyla ilgili yazının okullara gönderildiğini belirten İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı Ensar Manav, “Öğretim yılı sonunda başlatılan bu kampanyayla ders kitaplarının geri dönüşümünü sağlayacağız” dedi. Öğrencilerin, bu yıl kullandıkları ders kitaplarını geri dönüşüm projesi çerçevesinde okullarına teslim edebileceğini belirten Manav, öğrencilerin kullanılmış ders kitaplarının yanı sıra evlerinde topladıkları kâğıt atıkları da okullarına teslim edebileceklerini söyledi. |
14.06.2010 |
Eğitimciler 657’deki değişiklikten memnun |
Eğİtİm-Bİr-Sen İzmir Şubesi tarafından Genişletilmiş İl Divan Toplantısı düzenlendi. İzmir Şube Başkanı Abdurrahim Şenocak, sendika olarak yapılan çalışmaların sonuç vermeye başladığını görmekten memnun olduklarını belirterek, “Gerek Anayasa Paketi’nde gerekse 657 Sayılı Devlet Memurları Kanun’u Değişikliği Tasarısında memurların sorunlarıyla ilgili ciddî adımlar atılmaktadır. Eğitim-Bir-Sen olarak toplu görüşmelerde imza altına alınan hususların gerçekleştirilmek istenmesi sebebiyle teşekkürlerimizi, bazı hususlarda da eleştiri ve önerilerimizi içeren bir çalışma içindeyiz” dedi. |
14.06.2010 |
G. Afrika’ya güven geldi |
GÜNEY Afrika hükümeti, dünyanın en büyük organizasyonunun başlamasından aylar önce iç güvenlik politikalarını değiştirmesinin meyvelerini almaya başladı. Takımların kamplarına yerleşmelerinden bu güne, Güney Afrikalıların günlük hayatlarının alışılageldik soygun haberlerinden birkaçı hariç şu ana kadar önemli bir suç işlenmedi. Kupa öncesinin Güney Afrika’sında serbest dolaşmanın bahsi dahi edilemeyecek yerlerde yerli ve yabancı taraftarların rahatlıkla gezmeleri en başta Güney Afrikalıları şaşırttı. Özellikle açılış ve final maçlarının oynanacağı Johannesburg şehrinin sokaklarında geç saatlere kadar dolaşan kalabalık insan manzaraları hükümet yetkililerini, “Bu manzara Dünya Kupası’ndan sonra da devam etmeli” görüşünde birleştirdi.
ÇOK AZ OLAY MEYDANA GELDİ
Öte yandan Güney Afrika polisi İngiliz, Nijerya gibi meşhur holiganlarının taraftarı olduğu takımların sahaya inmesinden önce geniş güvenlik tedbirleri aldı. 11 Arjantinli holiganın sınır dışı edilmesinin ardından , 42 yaşındaki, ismi holigan listesinde olan bir İngiliz taraftar da sınır dışı edildi. Dünya Kupası’nın üçüncü gününde otellerinde silâhlı soyguna uğrayan Portekizli gazeteciler ile odalarından paraları çalınan üç Yunanistanlı oyuncu, Güney Afrika suç şebekesinin ağına düşenler oldu. Güney Afrika’nın Turnuva’ya özel günde 15 saat çalışan “Dünya Kupası Mahkemesi” gazetecileri soyan gaspçıları 15’er yıl hapis cezasına çarptırdı. Portekiz ile Yunan vak’ası hariç Dünya Kupası “güvenli” devam ediyor. |
14.06.2010 |
Ceyhan karpuzu tescillenecek |
Ceyhan Kaymakamı Gürbüz Karakuş, Ceyhan karpuzuna başkalarının sahip çıktığını belirterek, “Ülkenin başka yerinde üretilen karpuz piyasalara Ceyhan Karpuzu olarak sunuluyor. Ceyhan kapuzunu tescilletmek gerekiyor” dedi. Ceyhan Ziraat Odası Başkanı Yavuz Tezcan da Türkiye’de üretilen karpuzun yüzde 25’inin ilçede yetiştiğini ifade etti. Kaymakam Gürbüz Karakuş, Ceyhan’ın ismi ile özdeş olan Ceyhan karpuzunun ülke sınırlarını aşan bir şöhrete sahip olduğunu söyledi. Şenliğin, tanıtmaktan öte karpuzun imajını korumasıyla ilgili olduğunu kaydeden Karakuş, “Yani karpuzumuza bizim dışımızda sahip çıkanlar var. Ülkenin başka yerinde üretilen karpuz piyasalara Ceyhan Karpuzu olarak sunuluyor. Yani karpuzumuzun şöhretine gölge düşürenler var. Bu çabaları boşa çıkarmamız lâzım” diye konuştu. Ceyhan kapuzunu tescilletmek gerektiğini vurgulayan Karakuş, şunları kaydetti: “Ceyhan karpuzu bir markadır. Bunun patentini almamız gerekiyor. Bunu da acilen yapmamız şart oldu. Bu şekilde karpuzumuzun imajını, tadını ve lezzetini korumuş olacağız. Onun için hep birlikte çiftçilerimizi bu konuda bilgilendirecek karpuz üretimi hakkında konferanslar verilmesi şart.” |
14.06.2010 |
Kütüphaneye gelene gözleme |
Antalya’nIn Manavgat ilçesinde Halk Kütüphanesi çalışanları tarafından öğle saatlerinde kütüphaneye gelen okuyuculara gözleme ikram ediliyor. Manavgat İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Hidayet Oktay, özellikle yaz aylarında kütüphaneden yararlanan kişi sayısını arttırmayı hedeflediklerini ifade etti. Bu amaçla kütüphaneden kitap almaya gelenlere gözleme ikram etmeye başladıklarını belirten Oktay, gözlemenin de kütüphane çalışanlarınca yapıldığını anlattı. Oktay, okulların tatile girmesiyle okuyucu sayısında da azalma olduğuna işaret ederek, ‘’Gözlemelerimizle karnını doyurduğumuz yurttaşlarımızın beynini de kitaplar, gazeteler, dergi, internet gibi materyallerle doyurmaktayız’’ dedi. |
14.06.2010 |
Fransa’da İsrail filmi ertelendi |
Fransa’dakİ küçük sinema zinciri Utopia, Gazze’ye insanî yardım götüren gemilere yapılan saldırıyı protesto için, bu ay vizyona koymayı planladığı bir İsrail komedi filminin gösterimini erteledi. Utopia, “Five Hours from Paris” adlı filmin yerine, 2003’te İsrail’in Gazze’deki ev yıkımlarını protesto ederken buldozerin altında kalarak ölen Amerikalı öğrenci hakkındaki belgesel film “Rachel”i gösterime koydu. Sinema zinciri, bunun gemilere yapılan saldırıdan “duyulan hoşnutsuzluğu belirtmenin en iyi yolu” olduğunu kaydetti. |
14.06.2010 |
Buzağı 170 cm kuyrukla doğdu |
Kayserİ’nİn Bünyan ilçesindeki bir besi çiftliğinde kuyruğu 170 santimetre uzunluğunda olan bir buzağı doğdu. Görenleri hayrete düşüren buzağının normal şartlarda kuyruk uzunluğunun 35 santimetre olması gerekiyor. Uzman Veteriner Hekim İsmail Şentepe ve ekibinin gerçekleştirdiği bu doğum sonrasında, veteriner hekimler şaşkınlıklarını dile getirdi. Şentepe, hiç böyle bir doğuma şahit olmadıklarını belirterek, “Hayvanın doğumu normal bir doğum şeklindeydi. Ancak buzağının farklı olması dikkatimizi çekti. Normal buzağıların kuyruğunun uzunluğu 35-40 santimetre olması gerekirken, bu buzağının kuyruğu 170 santimetreydi” dedi. Veteriner hekim, daha sonra yapılan küçük bir operasyonla buzağının kuyruğundan 130 santimetre keserek normal kuyruk boyutuna getirdi. |
14.06.2010 |
Çin, Tayvanlı kellere vize kısıtlamasını kaldırdı |
Çİn, Tayvan’dan gelen kel ziyaretçilere uyguladığı tartışmalı vize kısıtlamasını ayrımcılık endişesiyle kaldırdı. Çin’in güneyindeki liman şehri Xiamen’da, Tayvan’dan bu şehre gelen ziyaretçilerin bir yıllık çok giriş-çıkışlı vize başvuruları yasaklanmıştı. Tayvan merkezli Liberty Times gazetesinin haberine göre, Çinli yetkililer, bu yasağı “kellerin kendilerini kolayca gizledikleri’’ iddiasıyla uyguluyordu. Ancak bu yılın başında söz konusu yasak kaldırıldı. Tayvan Seyahat Acentesi Derneği sözcüsü Roger Hsu, yasağın kaldırılmasının sebebinin, Çinli gümrük yetkililerinin, gelen ziyaretçilerden takma saçlarını çıkarmalarını istemesi halinde ayrımcılık endişelerinden dolayı olabileceğini söyledi. |
14.06.2010 |