Güncel |
Anadolu’nun El-Hamra’sı asırlara meydan okuyor |
AraştIrmacI-yazar Ruhan Özaygün, UNESCO’nun dünya kültür mirası listesinde yer alan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nı, ‘’bilimin ve ilimin birleştiği bir mimarı yapı olarak’’ nitelendirerek, ‘’Bu şaheser caminin yapımı 13 yıl sürmüş, sadece hazırlıklar için 3 yıl çalışma yapılmıştır. Bu hazırlık sürecinde bilimden oldukça faydalanılmıştır’’ dedi. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası ile ilgili araştırmaları bulunan ve bu eşsiz yapının tanıtımı için zaman zaman gönüllü rehberlik yaparak bilgilerini ziyaretçilerle paylaşan Özaygün, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın bilinmeyen yönlerini anlattı. İslâm dininin bilime ve ilime ayrı bir önem verdiğine işaret eden Özaygün, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nı da bilimin ve ilmin birleştiği bir mimari yapı olarak nitelendirdi. Bu şaheseri Divriği’ye Mengücekoğulları’nın kazandırdığını ifade eden Özaygün, Selçuklu eserlerinde görülen değişmez özelliklerin bu beyliğin yaptığı eserlerde de görüldüğünü, ancak Mengüceklilere has olan özelliklerin Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda göze çarptığını kaydetti. Bu eşsiz yapıtı anlayabilmek için kutsal kitapları ve enbiyalar tarihini defalarca okumak ve anlamak gerektiğini belirten Özaygün, ‘’Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nı yapan, yaptıran ve yapmaya teşvik edenlerin ilk gücü, iman gücüdür. İkinci güç ise ilim ve bilimdir. Bu şaheser caminin yapımı 13 yıl sürmüş, sadece hazırlıklar için 3 yıl çalışma yapılmıştır. Bu hazırlık sürecinde bilimden oldukça faydalanılmıştır. Kıble tayini için bile aylarca geometrik ve matematiksel hesaplar yapılmıştır. Divriği’nin arazi yapısı demir ve çelik madenlerinden oluştuğu için pusula ile çalışma gerçekleştirilememiş, bilimsel yollarla kıble tayini gerçekleştirilmiştir’’ diye konuştu.
ALİMLERDEN FAYDALANILDI
Dİvrİğİ Ulu Camii ve Darüşşifası’nın yapımına başlama aşamasına kadar, dönemin alimlerinden faydalanıldığını ifade eden Özaygün, ‘’Günümüz bilim adamlarının bugün bile vazgeçemediği matematiksel oran olan ve kozmik fiziğin anahtarı olarak kabul edilen altın oran biliminin, caminin yapımında da kullanıldığı görüyoruz. Bu eserin her bir karesinde ayrı bir anlam, her sütununda ayrı bir ibret, her şekilinde ayrı bir sanat vardır’’ dedi. Caminin kapı yüzeylerinde bulunan ince işçiliğin yanı sıra anlamlı şekil ve figürler olduğunu belirten Özaygün, şunları kaydetti: ‘’Mengüceklilerin Divriği’ye kazandırdığı Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda ‘Allah’, ‘Muhammed’ ve ‘Besmele’ lafzı bir çok değişik şekilde karşımızı çıkar. Bazen bir lale Allah lafzıyla, bazen bir kuş Muhammed lafzıyla tasvir edilir. Kıble tarafında kapının bulunmaması ve sade bir şekilde yapılması, saygının ifadesidir. Bütün taç kapılar, minber, mihrap, medrese ve medrese içi motifler dönüşümlü olarak ifade ettiği anlamlar yönünden birbirini tamamlar. Bilgeliğe dayanan tevazu, eşitlik ve hoşgörü, sevgi ile yoğrulmuş, güven ve imanla zirveye çıkarılmıştır.’’
DİVRİĞİ ULU CAMİİ VE DARÜŞŞİFASI
Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde, hükümdar Süleyman Şah’ın oğlu Ahmed Şah tarafından 1228’de yaptırılan Divriği Ulu Camii ve caminin bitişiğine Behram Şah’ın kızı Melike Turan Melek tarafından aynı yıl yaptırılan darüşşifa, inanç ve tarih turizmi açısından önemli bir eser olarak gösteriliyor. UNESCO’nun ‘’Dünya Kültür Mirası’’ listesinde Türkiye’den yer alan en önemli eserler arasında bulunan Ulu Camii ve Darüşşifası, özgün mimarisi, estetik, kültürel ve evrensel değeriyle 13. yüzyılda kadın-erkek eşitliğini de simgeleyen bir anıt olarak nitelendiriliyor. Avrupalı bilim adamlarınca ‘’Anadolu’nun El-Hamrası’’ olarak görülen tarihi yapı, mimari yapısıyla da mimar ve mühendisleri ise büyülüyor. |
08.06.2010 |